Güncelleme Tarihi:
Beyaz Saray, ABD Başkanı Biden ile İsrail Başbakanı Netanyahu arasındaki telefon görüşmesine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklamada, "Başkan, ateşkes ve esirlerin serbest bırakılması anlaşmasının tamamlanmasının aciliyetini vurguladı ve kalan engellerin kaldırılması için Kahire'deki yapılacak görüşmeleri değerlendirdi." ifadesine yer verildi.
ABD'nin, İran ve İran destekli örgütler karşısında İsrail'e olan askeri desteğinin devam edeceğini kaydeden Biden, bölgedeki Amerikan askeri varlığına ilişkin son durumu da Netanyahu ile değerlendirdi.
Hamas, hareketin Şura Meclisi Başkanı Muhammed Derviş’in İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad Nahhale ve yardımcısı Muhammed el-Hindi ile yaptığı toplantının ardından yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklamada, “Direnişin ve Filistin halkının tutumu, herhangi bir anlaşmanın, saldırıların kapsamlı bir şekilde durdurulmasını, İsrail'in Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesini, yeniden imarın başlamasını ve ciddi bir takas anlaşmasıyla ablukanın sona ermesini sağlaması gerektiği yönündedir.” ifadelerine yer verildi.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne saldırılarının durdurulması ve insanlığa karşı suç işleyen işgalci liderlerin cezalandırılmasının gerekliliğine vurgu yapılan açıklamada, ateşkes ile ilgili müzakerelerin sonuçları ne olursa olsun Gazze Şeridi’ne insani yardımın hızlandırılmasının garanti edilmesi gerektiği belirtildi.
Açıklamada, Hamas ve İslami Cihad yetkililerinin, müzakerelerde gelinen noktayı ele aldıkları ve İsrail’in arabulucuların çabalarını başarısızlığa uğratma yönündeki tutumunu değerlendirdiklerine dikkat çekilerek, saldırıları sürdürmekte ısrar ederek ve önceki aşamalarda yapılanları, özellikle de hareketin 2 Temmuz'da onayladığı öneriyi reddederek, arabulucuların (Katar ve Mısır) çabalarını boşa çıkarmaktan İsrail’in sorumlu olduğu kaydedildi.
NETANYAHU, MUTABAKAT İÇİN YENİ ŞARTLAR İSTEMİŞTİ
Netanyahu ise Biden'ın açıkladığı ateşkes taslağının İsrail'in hazırladığı tekliften farklı olduğunu ileri sürerek yeni şartlar eklenmesini talep etmişti.
İsrail Başbakanı, Gazze'yi ikiye ayıran Netzarim Koridoru ve Gazze Şeridi ile Mısır sınırındaki Philadelphi Koridoru'nun yanı sıra Refah Sınır Kapısı'ndaki İsrail işgalinin devam etmesini istemişti. Bunlara ek olarak Netanyahu, Hamas üyelerinin Gazze'nin diğer bölgelerinden kuzeye geçmesinin engellenmesini şart koşmuştu.
Katar'ın başkenti Doha'da 15-16 Ağustos'ta, İsrail ile Hamas arasında esir takası ve Gazze'de ateşkes sağlanması için müzakereler yapılmıştı.
Hamas, ABD, Mısır ve Katar'ın arabuluculuğunda yürütülen müzakerelerde Netanyahu'nun yeni şartlar sürerek anlaşmaya varılmasını engellediğini belirtmişti.
CNN Türk Washington Temsilcisi Yunus Paksoy şu bilgileri aktardı:
ABD’nin USS Abraham Lincoln uçak gemisi ve beraberindeki savaş gemileri bölgeye vardı.
Üzerinde F-35’ler ve F-18’ler var 3 hafta önce Pasifik’ten kalkan savaş gemileri geldi, İran’ın misillemesi henüz gelmedi.
UNRWA'nın Gazze'deki Kıdemli İletişim Görevlisi Louise Wateridge, X sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Gazze'de artık güvenli bir yer yok, insanlar sanki ölümü bekliyormuş gibi." ifadesini kullandı.
UNRWA yetkilisi, "İsrail'in insani bölge olarak adlandırdığı alanların ön cephe haline geldiğini" ve Gazzelilerin artık "cephe hattından sadece birkaç blok uzakta" olduğunu vurguladı.
İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 16 bin 480’i çocuk, 10 bin 980’i kadın olmak üzere 40 bin 223 Filistinli öldü, 92 bin 981 kişi yaralandı.
Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.
Hamas'tan yapılan yazılı açıklamada, İsrail ordusunun Gazze kentinin batısında zorla yerinden edilmiş sivillerin barındığı Salahaddin Okulu'na düzenlediği saldırı, "Filistinlilere uyguladığı soykırımın uzantısı" ve "vahşet" olarak nitelendirildi.
İsrail'in sivillerin sığındığı bölgeleri kasıtlı olarak hedef aldığı vurgulanan açıklamada, "uluslararası topluma İsrail'in suçlarını durdurmak ve savunmasız sivillere karşı devam eden ihlalleri sonlandırmak için ciddi şekilde çalışma çağrısı" yapıldı.
İsrail savaş uçaklarının Gazze kentinin batısında yerinden edilmiş sivillerin sığındığı Salahaddin Okulu'nu bombalaması sonucu 2 Filistinli hayatını kaybetmişti.
Saldırıda ayrıca 10'u çocuk, 15 kişi yaralanmıştı.
Beyaz Saray'dan yapılan açıklamaya göre, ABD Başkanı Biden, İsrail Başbakanı Netanyahu ile telefonda görüştü.
ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in de dahil olduğu görüşmede Biden ile Netanyahu, Gazze'de ateşkes görüşmelerini, esirlerin durumunu ve bölgede tansiyonun düşürülmesi yolundaki diplomatik çabaları değerlendirdi.
Söz konusu görüşmenin detaylarına ilişkin Beyaz Saray'dan ikinci bir açıklama yapılması bekleniyor.
Katar'ın başkenti Doha'da 15-16 Ağustos'ta İsrail ile Hamas arasında esir takası ve Gazze'de ateşkes sağlanması için müzakereler yapılmıştı.
Hamas, ABD, Mısır ve Katar'ın ara buluculuğunda yürütülen müzakerelerde İsrail Başbakanı Netanyahu'nun yeni şartlar sürerek anlaşmaya varılmasını engellediğini belirtmişti.
İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 16 bin 480’i çocuk, 10 bin 980’i kadın olmak üzere 40 bin 223 Filistinli öldü, 92 bin 981 kişi yaralandı.
İsrail'deki Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nün (INSS) 8-11 Ağustos tarihleri arasında 992 İsrailliden oluşan rastgele bir örneklemi içeren anketinin sonuçları yayınlandı.
Sonuçlara göre, İsrailli Yahudilerin yaklaşık yarısı, 7 Ekim'den bu yana 40 bini aşkın Filistinlinin öldürüldüğü, yüz bine yakınının yaralandığı ve Gazze'nin harap edildiği saldırıları destekliyor.
Ankete katılan Yahudilerin yüzde 47'si ordunun 7 Ekim'den bu yana saldırılarını sürdürdüğü Gazze Şeridi'nde "uluslararası hukuka ve ahlaki değerlere uymasına gerek olmadığına", yüzde 42,5'i ise "savaşta uluslararası hukuka ve ahlaki değerlere uyması gerektiğine" inanırken, yüzde 10,5'i net bir cevap vermedi.
İsraillilerin yüzde 32'si Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye ve Hizbullah komutanlarından Fuad Şükür'e düzenlenen suikastların İsrail'in güvenliğini artırmadığını, yüzde 14'ü durumu biraz daha kötü hale getirdiğini, yüzde 6'sı ise durumu çok zorlaştırdığını kaydetti.
Öte yandan yüzde 13'ü suikastların İsrail'in güvenliğini büyük ölçüde, yüzde 25'i bir nebze artırdığını belirtirken, ankete katılanların yüzde 10'u net bir cevap vermedi.
İsraillilerin yüzde 9'u suikastların Gazze'de esir takası anlaşmasına varılması fırsatını artırdığını, yüzde 15'i bir nebze artırdığını, yüzde 29'u suikastların anlaşma fırsatını artırmadığını, yüzde 18,5'i anlaşma fırsatını bir nebze azalttığını, yüzde 16,5'i bu fırsata ciddi anlamda zarar verdiğini düşünüyor.
Ankete katılanların yüzde 56'sı, Filistinli bir esire karşı ciddi ihlallerde bulunduğundan şüphelenilen askerlerin, diğer deliller onlara karşı şüpheleri güçlendirse bile, cezai kovuşturmaya maruz kalmadan yalnızca disipline tabi tutulması gerektiğine inanıyor. Yüzde 28'i ise cezai kovuşturma başlatılması gerektiğine inanıyor.
FİLİSTİNLİ MAHKUMA CİNSEL TACİZE CEZAİ SUÇLAMAYA KARŞILAR
Ankette, ayrıca İsraillilerin çoğunluğu, Filistinli bir tutukluya cinsel saldırıda bulunmakla suçlanan hapishane görevlilerinin cezai suçlamalarla karşı karşıya kalmaması ve sadece ordu tarafından disiplin soruşturmasına tabii tutulması gerektiğini savunuyor.
Temmuz ayında, dokuz İsrail askeri, Negev çölündeki Sde Teiman'da gözaltına alınan bir Filistinliye tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklanmıştı.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, günlük basın toplantısında, BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi'nin (OCHA) Batış Şeria ve Gazze'yle ilgili son raporlarına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Batı Şeria'da şiddetin devam ettiğini söyleyen Dujarric, "OCHA son 10 ayda İsrailli yerleşimciler tarafından Filistinlilere yönelik yaklaşık 12 bin 170 saldırı gerçekleştirildiğini, bu saldırıların ölümlere, yaralanmalara ve mülke zarara neden olduğunu rapor etti." dedi.
Dujarric, Ekim 2023'ten bu yana Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te 600'den fazla Filistinlinin hayatını kaybettiği ve bunların büyük çoğunluğunun İsrail güçleri tarafından gerçekleştirildiği ve en az 11'inin ise İsrailli yerleşimciler tarafından öldürüldüğü bilgisini paylaştı.
- İsrail'in son tahliye kararının ardından Gazze'de su kaynakları yüzde 70 azaldı
Sözcü Dujarric, İsrail ordusunun bugün Deyr Belah ve civarı için aldığı son tahliye kararının ciddi su sıkıntısına ve hijyen sorunlarına sebep olduğunu belirterek, "Bugün Deyr Belah'ın tahliyesinin ardından birçok yardım görevlisi aileleriyle birlikte bir kez daha evlerini tahliye etmek zorunda kaldı. Bugünkü kararlar, üç su kuyusunu erişilemez hale getirdi." diye konuştu.
Bu kuyuların Deyr Belah'da "10 binlerce kişiye" hizmet verdiğini belirten Dujarric, "Su kaynakları yüzde 70 azaldı. Ayrıca kritik sanitasyon ve hijyen malzemeleri sıkıntısı yaşanıyor." ifadesini kullandı.
Dujarric, İsrail'in ağustos başından beri 11 defa tahliye kararı alarak Deyr Belah bölgesindeki Filistinlileri göçe zorladığı, bu kararlardan yaklaşık 250 bin insanın etkilendiğini bildirdi.
Sözcü Dujarric, "2,1 milyon insanın yaşadığı Gazze'de nüfusun yüzde 90'ının, 7 Ekim'den bu yana en az bir kez yerinden edildiğini tahmin ediyoruz." dedi.
İsrail, 7 Ekim 2023'te başlattığı saldırılardan bu yana yayınladığı "tahliye" kararlarıyla Gazze'de yaşayan Filistinlileri sürekli olarak göçe zorluyor. BM verilerine göre, Gazze'de yaşayan her 10 kişiden 9'u İsrail saldırıları nedeniyle göç etmek zorunda kaldı.
Gazze'de oradan oraya savurulan Filistinliler, saldırılar ve gıda sıkıntısının yanı sıra zorunlu göç nedeniyle zor günler geçiriyor. BM'ye göre, Gazze'deki Filistinlilerin büyük çoğunluğu ayda bir göç etmek durumunda kalıyor.
İsrail Evimiz Partisi lideri ve eski Savunma Bakanı Avigdor Liberman, X sosyal medya platformunda yaptığı paylaşımda, "bugün alınması gereken kararın, İsrail ile Gazze Şeridi'nin tamamen ayrılması olduğunu" ifade etti.
İsrailli siyasetçi Liberman, "Su yok, elektrik yok, mal yok, yakıt yok, geçiş yok; tam kopukluk" ifadesini kullandı.
Gazze Şeridi'nde zorla yerinden edilen yaklaşık 2 milyon Filistinli, İsrail'in bölgeye yönelik kısıtlamaları, sınır kapılarını kontrol altına alması ve ilaç ile insani yardım girişini engellemesi sebebiyle zor şartlar altında yaşam mücadelesi veriyor.
İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 16 bin 480’i çocuk, 10 bin 980’i kadın olmak üzere 40 bin 223 Filistinli öldü, 92 bin 981 kişi yaralandı.
Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.
İsrailli gazeteci Aluf Benn, "Netanyahu’nun savaş hedefi esirlerin kurtarılması değil Gazze’nin işgali" başlıklı yazı kaleme aldı.
Benn, yazısında "Kafanız karışmasın. Netanyahu'nun, kalan esirlerin ölümü ve bölgesel bir savaş riski pahasına da olsa uğruna savaştığı hedef işgaldir." ifadesini kullandı.
Benn, Netanyahu’nun, İsrail kamuoyunun esirler ve onların akıbetlerine odaklanmasını siyasi muhaliflerinin kendisine karşı kullandığı "koçbaşı", "Gazze Şeridi'nin uzun süreli işgali" ya da "Gazze Şeridi üzerinde tam bir İsrail güvenlik kontrolü" sağlanması hedefinin önündeki engel olarak gördüğünün altını çizdi.
Netanyahu’nun bu hafta kabine toplantısında 1996’da Oslo Anlaşmaları’na karşı dile getirdiği sloganı tekrar hatırlattığını belirten Benn, bunun da işgal edilen toprakların uluslararası baskı altında ve hatta esirlerin ricaları karşısında dahi geri verilmeyeceği anlamına geldiğini vurguladı.
Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in Netanyahu rejimini ayakta tutan dayanaklar olduğunu vurgulayan Benn, Netanyahu’nun Gazze’nin kalıcı ve yavaş yavaş ilerleyen işgalini söz ve eylemleriyle istediğini gösterdiği müddetçe bu iki dayanağın onu desteleyeceğini savundu.
GAZZE'DE "YAVAŞ YAVAŞ İLERLEYEN İŞGAL"
Haaretz editörü Benn, İsrail’in Batı Şeria’da 57 yıldır süren işgalinin, Gazze’de yarın büyük bir Yahudi şehri kurulamayacağını gösterdiğini, yavaş yavaş ilerleyen işgalin "kafile üstüne kafile, karakol üstüne karakol yapılması" şeklinde ilerleyeceğini vurguladı.
Benn, Gazze Şeridi'nin güneyinin Hamas'a bırakılacağını ve uluslararası toplumun bölgedeki krize olan ilgisi azaldıktan sonra Hamas Hareketi'nin bölgedeki yoksul halka bakmak zorunda kalacağını belirtti.
İsrail'in Gazze Şeridi’nin kuzeyini kontrol edeceğini ve orada bulunan 300 bin Filistinliyi bölgeden çıkaracağını ifade eden Benn, İsrail'in Gazze’de yürüttüğü işgalin ideoloğu olduğunu belirttiği emekli Tümgeneral Giora Eiland’ın Hamas’a karşı bir kaldıraç olarak bu nüfusu açlığa mahkum etmeyi ve sürgüne göndermeyi önerdiğini hatırlattı.
Benn, "İsrail sağı ise elverişli topografyası, deniz manzarası ve İsrail'in merkezine yakınlığıyla büyük bir konut potansiyeline sahip bölgede Yahudi yerleşimi öngörüyor." ifadelerini kullandı.
Netanyahu’nun ABD seçimlerinden sonra Demokratların adayı Kamala Harris kazansa dahi Filistin destekçisi göstericilerin ABD siyaseti üzerindeki etkisinin azalacağına kesin gözüyle baktığını belirten Benn, ABD’de hangi aday kazanırsa kazansın Washington yönetiminin İran’ın tansiyonu yükseltmesini engellemesi ve "İsrail’i kurtarmak için" bir savaşa dahil olmasının beklendiğini belirtti.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan ile gerçekleştirdiği telefon görüşmelerinde Gazze'de ateşkes çabalarını ele aldı.Borrell, X hesabından yaptığı paylaşımda, Mustafa ve bin Ferhan ile telefonda görüştüğünü duyurdu.
Mustafa ile görüşmede Gazze'deki "savaşın" acilen sona erdirilmesi, Refah Sınır Kapısı'nın yeniden açılması, sivillere yardım sağlanması ve Gazze'nin yeniden inşasının başlatılması gerektiği konusunda mutabık kaldıklarını aktaran Borrell, AB'nin işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze’deki Filistinlilere hizmet sağlanması için Filistin yönetimini desteklemeye devam edeceğini bildirdi.
Borrell, bin Ferhan ile de Gazze'de ateşkesin sağlanması ve sürdürülebilir çözümler elde etmek için izlenecek yol haritası hakkında konuştuklarını belirterek, bölgede gerilimin azaltılması için Orta Doğu'daki ortaklarla yakın işbirliği içinde çalışmayı sürdüreceklerini ifade etti.
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), El Fetih komutanı Halil El Makdah'ın ölümüne sebep olan suikasti üstlendiklerini açıkladı.
מוקדם יותר היום, בהכוונה משותפת של שב״כ ואמ״ן, כלי טיס של חיל האוויר תקף במרחב צידון שבדרום לבנון את המחבל, ח'ליל חסין חליל אל מקדאח.
— צבא ההגנה לישראל (@idfonline) August 21, 2024
ח׳ליל הינו אחיו של מוניר אל מקדאח, תושב לבנון שפועל עבור חיזבאללה ומשמרות המהפכה האיראנים, וממשיך לנסות ולקדם פיגועים בימים אלה >> pic.twitter.com/YrO6NatMOY
İsrail saldırılarında ölen yakınlarını defnetmek isteyen Gazzeliler, boş mezar bulmakta zorlanıyor. Özellikle Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki birçok bölgede bulunan mezarlıklarda boş alanın kalmadığı belirtiliyor.
Gazze kentindeki Suveyf Kabristanlığında çalışan mezarlık görevlisi Saad Hasan Bereket, ömrünün kabristanlarda geçtiğini ancak hiç böyle bir durumla karşılaşmadığını söyledi.
Bereket, savaştan önce günde birkaç defin gerçekleştirirken 7 Ekim sonrasında günde 70, 80, 100 hatta bazen 300 cenaze defnettiğinin dahi olduğunu dile getirdi.
Suveyf Kabristanlığında bir mezara üst üste üç cenaze defnedildiğini anlatan Bereket "Zorluk şu; mezar açacak yer kalmadı, ben mezar üstüne mezar yaptım. Burası bir iki değil, üç tabaka mezardan oluşuyor." dedi.
Bereket, daha önce bölgede 9 kabristana baktığını belirterek şunları söyledi:
"Ensar ve Suveyf kabristanlığına girebiliyorum. Her yerde bombalama var, insanların olduğu yerlerdeki kabristanlara girebiliyorum. Bombardıman gece gündüz devam ediyor."
"Şehitler toplu mezarlara defnediliyor ve onlar için ücret alınmıyor." diyen Bereket, müstakil mezar talebinde bulunanların ise yaklaşık 300 şekel ödemeleri gerektiğini ifade etti.
Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, İsrail ordusunun son 24 saatte düzenlediği 4 saldırıda 50 Filistinlinin hayatını kaybettiği, 124 Filistinlinin de yaralandığı bildirildi. Saldırıların başladığı 7 Ekim'den bu yana toplam can kaybının 40 bin 223'e, yaralı sayısının 92 bin 981'e yükseldiği aktarıldı.
İsrail polisi, Ultra Ortodoks Yahudiler'in (Harediler) zorunlu askerlikten muaf olmak için gerçekleştirdikleri protestoyu yasadışı ilan ettiğini açıkladı.
Times of Israel'de yer alan habere göre, İsrail polisi, askere alınmaları onaylanan Ultra Ortodoks Yahudiler'in, Kudüs'teki askere alım bürosu önündeki protestoları sırasında taşkınlık çıkardığını söyledi.
Polis, Ultra Ortodoks Yahudiler'in protesto yaptıkları yolları kapattığını ve kamuya ait bahçe çitlerini polislere fırlatmaya çalıştığını belirtti.
Askerlik şubesini basmaya çalışan Harediler, "Öleceğiz, askere gitmeyeceğiz", "Naziler", "Orduya değil, hapishaneye gideriz" şeklinde sloganlar attı.
CNN Türk ekranlarına yansıyan görüntülerde polisin protestoculara çok sert müdahale ettiği bazı göstericilerin yerlerde sürüklendiği görüldü.
İsrail polisi tazyikli su ve copla müdahalede bulunurken, atlı polisler de kalabalığın arasına daldı. Bazı Haredilerin gözaltına alındığı öğrenildi.
İsrail, Lübnan'ın Sidon kentinde seyir halindeki bir araca saldırı düzenledi. Saldırıda, El Fetih liderlerinden Munir El Makdah'ın kardeşi Halil El Makdah hayatını kaybetti.
İsrail'in düzenlediği suikastte ölen Halil El Makdah'ın, El Aksa Şehitleri Tugayları'nın askeri kanadında tuğgeneral olarak görev yaptığı bildirildi.
Kendisi de tugayda komutan olan kardeşi Munir El Makdah, Lübnan merkezli Al-Mayadeen'e yaptığı açıklamada “zafer ya da şehitlik yolundayız. Suikastlar bizi daha da güçlendiriyor” dedi.
ABD Dışişleri Bakanı Blinken ile birlikte Orta Doğu'da seyahat eden ABD'li üst düzey bir yetkili, İsrailli rehinelerin aileleri ile görüştüğü sırada "İsrail'in çıkarlarını koruyacağını" ve "İsrail'in hiçbir koşulda Philadelphi Koridoru ve Netzarim Koridoru'ndan ayrılmayacağını" söyleyen Netanyahu'ya sert tepki gösterdi.
İsrail Başbakanı Netanyahu'yu, "ateşkes anlaşmasının nihai sonuca ulaşmasını" yaptığı açıklamalar ile engellemekle suçlayan yetkili, "(Netanyahu) aşırılık yanlısı tavrından vazgeçmeli" diyerek eleştirdi.
İsminin açıklanmasını istemeyen yetkili, Netanyahu'nun, Blinken'ı “stratejik askeri ve siyasi varlıklar” olarak tanımladığı bölgelerde İsrail askerlerinin kalması konusunda "ikna ettiği" açıklamalarını yalanladı.
Yetkili, Netanyahu'nun açıklamalarına ilişkin "Şunu söyleyebilirim ki Bakan Blinken ve ABD'nin ikna olduğu tek şey, ateşkes anlaşmasının nihai sonuca varması gerektiğidir" ifadesinde bulundu.
Katar Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre Al Sani, ülkesini ziyaret eden Blinken ile Doha'dan ayrılmadan önce bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Katar Dışişleri Bakanı Al Sani, Gazze'de ateşkes ve esir takasını içeren, bölgeyi mevcut gerilimin muhtemel sonuçlarından kurtaracak bir anlaşmanın sağlanması için bölgesel ve uluslararası çabaları birleştirmenin önemini vurguladı. Bölgede barışın yerleşmesi ve savaşın sonlandırılması hedefiyle Katar olarak çabalarını sürdüreceklerini belirten Al Sani, ülkesinin, arabulucu ortaklarının yanında üzerine düşeni yerine getireceğini kaydetti.
İsrail'de muhalefet lideri Yair Lapid, Lübnan'dan atılan bir füzenin İsrailli yerleşimcilerin bulunduğu Katzrin'de yangına yol açması ve bir İsrailli yerleşimcinin yaralanmasının ardından İsrail hükümetini kuzeyde "kontrolü kaybetmekle" suçladı.
İsrail Başbakanı Netanyahu ve koalisyon hükümetini eleştiren Lapid, “Katzrin'e doğrudan saldırı. Hükümet kuzeyin kontrolünü kaybetti.” paylaşımında bulundu.
יממה בצפון הארץ. וכעת פגיעה ישירה בעיר קצרין. הממשלה איבדה את הצפון. pic.twitter.com/LaZ1F3vCB9
— יאיר לפיד - Yair Lapid (@yairlapid) August 21, 2024
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile telefon görüşmesi gerçekleştirdiği bildirildi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli tarafından sosyal medyada yapılan paylaşımda, "Karşı tarafın talebi üzerine yapılan görüşmede, Hamas ve İsrail arasındaki ateşkes müzakerelerindeki son durum ve bölgedeki gelişmeler ele alındı." ifadeleri yer aldı.
Dışişleri Bakanımız @HakanFidan, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile bugün (21 Ağustos) bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
— Öncü Keçeli | Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü (@SpoxTR_MFA) August 21, 2024
Karşı tarafın talebi üzerine yapılan görüşmede, Hamas ve İsrail arasındaki ateşkes müzakerelerindeki son durum ve bölgedeki gelişmeler ele alındı.
İran'ın BM misyonu, Hamas'ın siyasi lideri İsmail Haniye'nin Tahran'da öldürülmesi üzerine İsrail'e misilleme yapma taahhüdünü yineleyen bir açıklama yayınladı.
“İran'ın tepkisinin iki net sonucu olmalıdır” denilen açıklamada, "Birincisi, İran'ın ulusal egemenliğini ihlal ettiği için saldırgan cezalandırılmalıdır. İkincisi, İran'ın caydırıcı etkisini güçlendirmeli ve gelecekteki herhangi bir saldırıyı önlemek için derin bir pişmanlık duymasını sağlamalıdır" ifadeleri yer aldı.
Mehr haber ajansında yer alan bilgiye göre, açıklamada, "Ayrıca İran'ın yanıtı, Gazze'deki olası bir ateşkesi olumsuz etkilemekten kaçınmalıdır” denildi.
Açıklamada, İran'ın İsraillileri şaşırtacak bir zaman ve şekilde karşılık vereceği de belirtildi.
İsrail'in, Gazze Şeridi'ndeki saldırıları 320. gününe girdi.
İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılarda 5 Filistinli hayatını kaybetti.
İsrail, Refah ve Han Yunus'un yakınlarındaki Hamad mahallesinde yer alan binalara yönelik saldırı gerçekleştirdi.
Al Jazeera'de yer alan habere göre, saldırının ardından Refah yakınlarında öldürülen dört kişinin cesedine ulaşıldı.
İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, üst düzey komutanlarla birlikte Gazze Şeridi'ndeki askerlerle bir araya geldi. Halevi, burada yaptığı açıklamada, pazartesi gecesi Gazze'de 6 İsrailli esirin cansız bedenine ulaşılmasını sağlayan operasyonun tesadüfi değil, kesin istihbarata dayalı olarak gerçekleştirildiğini savundu.
Politico dergisine konuşan ve ismi açıklanmayan iki ABD'li iki İsrailli yetkili, Doha'daki "esir takası ve ateşkes görüşmelerinin çöküşün eşiğinde" olduğunu iddia etti.
Politico'da yer alan haberde, "ABD yetkililerinin, Hamas ve İsrail'in anlaşmazlığı nedeniyle ABD tarafından yapılan önerinin daha önceki teklifler gibi boşa çıkacağından giderek daha fazla endişe duyduğu" ifade edildi.
ABD'li yetkililere göre, mevcut teklif, hem Hamas hem İsrail'in taleplerine göre düzenlenmiş şartlar içeren en güçlü anlaşma.
ABD Başkanı Biden dün yaptığı açıklamada Hamas'ı anlaşmadan geri adım atmakla suçlarken, Hamas söz konusu açıklamayı şaşkınlıkla karşıladıklarını belirtti ve ABD'yi İsrail yanlısı bir tutum izledikleri için eleştirdi. Hamas'tan yapılan yazılı açıklamada, "Biden ve Blinken'in açıklamaları yanıltıcı iddialardır ve Hamas'ın gerçek tutumunu yansıtmamaktadır.ABD'nin bu tutumuyla Siyonistlerin işgaline tamamen taraf olduğu, Gazze Şeridi'ndeki savunmasız sivillere yönelik imha ve saldırılarda tam anlamıyla işbirliği içerisinde olduğunu teyit ettiği vurgulandı." ifadeleri kullanıldı.İsrail resmi televizyon kanalı KAN'da yer alan haberde ise Netanyahu'nun getirdiği şartlar nedeniyle çıkmaza giren esir takası ve ateşkes müzakerelerine ilişkin değerlendirmelere yer verildi.KAN'a konuşan ve adları açıklanmayan müzakere heyetindeki yetkililerin, esir takası ve ateşkes görüşmelerindeki çıkmaz nedeniyle Netanyahu'yu suçladığı belirtildi.
İranlı üst düzey askeri yetkili Ali Mohammad Naeini, ABD'nin New York Times gazetesine yaptığı açıklamada, Tahran'daki suikastte öldürülen Hamas lideri İsmail Haniye'nin "intikamı" için yapılacak saldırının "bir süre gecikeceğini" açıkladı.
İran Devrim Muhafızları Naeini, yaptığı açıklamada "Zaman bizim lehimize. Saldırı için acele etmemize gerek yok" ifadesini kullandı.
Naeini, "İran'ın cevabı, önceki operasyonların tekrarı olmayacak. Cevabın kalitesi, senaryosu ve araçları her zaman aynı olmayabilir" dedi.
İran devrim muhafızları ordusunun eski başkomutanı Muhsin Rızai ise CNN'e verdiği röportajda, İran'ın aceleci davranmayacağını ve yapılacak eylemlerin dikkatlice hesaplanacağını açıkladı.
Rızai, açıklamasında "Olası tüm sonuçları inceledik. Netanyahu şu anda bataklıkta ve onun kendisini kurtarmasına izin vermeyeceğiz. Atacağımız tüm adımlar hesaplı olacak" dedi.
ABD'de Demokrat Parti Kongresinin gerçekleştirildiği Chicago kentinde, Gazze'deki katliamlarına tepki göstermek için İsrail konsolosluğu önünde toplanan gruba polis müdahale etti.
Chicago'daki İsrail konsolosluğu önünde toplanan yüzlerce gösterici, Gazze'de acil ateşkes ve ABD'nin İsrail'e askeri desteğini sonlandırması talebiyle protesto düzenledi.
Polisin geniş güvenlik önlemi aldığı ve göstericilerin yürümesine izin vermediği protestolar devam ederken, bazı göstericilerle polis arasında arbede yaşandı.
Daha sonra göstericilere sert şekilde müdahale eden, çok sayıda göstericiyi yerlerde sürükleyen polis, birçok göstericiyi ve üç basın mensubunu gözaltına aldı.
Polisin göstericilere sert müdahalede bulunduğu anlar kameralara yansırken, söz konusu görüntüler sosyal medyada yankı buldu.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) hitabında dile getirdiği Gazze Şeridi'ni ziyaret etme kararındaki hedefin İsrail saldırılarını durdurmak olduğunu söyledi.
Filistin haber ajansı WAFA'ya göre, Abbas başkanlığında bir araya gelen Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) İcra Komitesi, Abbas'ın TBMM'deki hitabı sırasında "Gazze'yi ziyaret etme kararı" aldığına dair girişimi ele aldı.
Abbas, söz konusu ziyaret girişimiyle İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik devam eden saldırılarını durdurmayı ve tüm Filistin topraklarından çıkarılmasını hedeflediğini vurguladı.
İşgal altındaki Batı Şeria, Kudüs ve Gazze Şeridi de dahil olmak üzere Filistin topraklarının tamamı üzerinde tek bir coğrafi siyasi birim olarak yönetim yetkisine sahip olanın Filistin Devleti ve FKÖ olduğunu vurgulayan Abbas, FKÖ'nün Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğunu kaydetti.
Toplantıda, Yürütme Komitesinin de Abbas'ın hitabında ifade ettiklerini uygulamak için Arap ve İslam dünyasının yanı sıra uluslararası kamuoyunu harekete geçirmek için tüm bölgesel ve uluslararası düzeydeki siyasi eylem ve adımları denetlemeye devam edeceği kaydedildi.
Yürütme Komitesinin, Filistin topraklarına geri dönüş ve yeniden imar için bir eylem planı hazırlamak üzere uluslararası bağışçı kurum ve kuruluşlarla koordinasyon sağlamak üzere çalışacak Filistinli gruplarından oluşan bir komisyonu süratle kuracağı ve Filistin Devleti'nin Birleşmiş Milletlere tam üye olması yönünde pratik adımları da izleyeceği vurguladı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Tel Aviv ile Hamas arasında esir takası ve ateşkes mutabakatının gelecek günlerde sağlanması gerektiğini belirterek, "İsrail'in Gazze Şeridi'nde uzun süreli işgaline karşı olduklarını" söyledi.
Orta Doğu programı kapsamında Gazze'de ateşkes müzakeresinin görüşüldüğü Katar'ın başkenti Doha'ya gelen Blinken, basın mensuplarına açıklama yaptı.
Ziyaret kapsamında birçok üst düzey yetkiliyle görüşme fırsatı bulduğunu anlatan Blinken, "Mesajım basit, net ve acil. Ateşkes ve rehine mutabakatına sona gelinmeden ulaşılmalı. Bunu şimdi yapmalıyız." ifadelerini kullandı.
Blinken, zamanın önemini vurgulayarak, "Esirlerin sağlığı tehlikede. Zaman önemli çünkü Gazze’de her gün kadın, çocuk ve erkekler acı çekiyor. Yeterli gıdaya, ilaca ulaşamıyor. Başlatmadıkları ve durduramayacakları bir çatışmada yaralanma ve ölme riskleri bulunuyor. Zaman önemli çünkü her geçen gün bölgede gerilimin tırmanması riski var." diye konuştu.
Mısır ve Katar ile gerilimin tırmanmaması için çalıştıklarını dile getiren Blinken, Hamas ile İsrail arasındaki ateşkes ve esir takası için yürütülen müzakerelere değindi.
Blinken, İsrail'in ABD Başkanı Joe Biden'ın ateşkes önerisini onayladığını savunarak, Hamas'a da bu öneriyi kabul etmesi çağrısını yineledi.
Ateşkes mutabakatına varılabilmesi için herkesin gerekli esnekliği göstermesi gerektiğini vurgulayan Blinken, iki tarafın da anlaşmanın uygulanmasının detayları konusunda çalışacağından ve hemfikir kalacağından emin olmak istediklerini söyledi.
Blinken, ABD'yle beraber Mısır ve Katar'ın yanı sıra çok sayıdaki ülkenin ateşkesin hemen sağlanmasının aciliyeti konusunda hemfikir olduğunun altını çizerek, "(Mutabakat) Bu, derhal gerçekleşmeli ve gelecek günlerde hayata geçirilmeli. Biz de bunun sağlanması için mümkün olan her şeyi yapacağız." şeklinde konuştu.
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Blinken, "ABD, İsrail'in Gazze'de uzun süreli işgalini kabul etmiyor. Mutabakat, İsrail ordusunun konumu ve Gazze'den çekilmesi hususundaki program konusunda çok açık. İsrail, bunu kabul etti." dedi.
Blinken, İsrail başta olmak üzere ateşkes ve esir takasının sağlanmasının herkesin yararına olduğunu dile getirdi.
Çatışmanın diğer bölgelere yayılmamasını sağlamaları gerektiğine işaret eden Blinken, "Gazze, kuzeyde, Lübnan'da ve Hizbullah konusunda daha iyi bir yere ulaşmak için birçok yönden anahtar konumunda. Kızıldeniz'de Husiler ile gerilimin düşürülmesi, İsrail ile Suudi Arabistan arasında iki ülkenin de çıkarına olacak normalleşme anlaşmasının sağlanıp sağlanamayacağının değerlendirilmesi için anahtar noktada." değerlendirmesinde bulundu.
İsrail'in saldırılarının devam ettiği Gazze Şeridi'nden yakın zaman önce dönen bir grup doktor, ABD Başkanı Joe Biden ve yönetimine, İsrail'e karşı "acil silah ambargosu" çağrısında bulundu.
Chicago kentinde devam eden Demokrat Ulusal Kongresi'ne katılan Amerikalı doktorlar tarafından düzenlenen basın toplantısında, İsrail'in saldırılarının Gazze'yi harap ettiği, ABD'nin, İsrail'e yönelik acil bir ambargo uygulamaması durumunda, İsrail'in "suç ortağı olmaya devam edeceği" belirtildi.
Lübnan topraklarından İsrail'in kuzeyine 40 füze ve çok sayıda insansız havacı (İHA) ile saldırı düzenlendiği bildirildi.
İsrail ordusundan yapılan yazılı açıklamada, hava savunma sistemlerinin İHA'ların bazılarını düşürdüğü, bazı İHA'ların ise Golan Tepelerine düştüğü ifade edildi.
Hizbullah'tan yapılan yazılı açıklamada ise İsrail ordusuna ait 2 askeri karargahın hava saldırısıyla hedef alındığı kaydedildi.
Açıklamada, saldırılarda ölen ya da yaralanan olup olmadığına dair bilgi verilmedi.