Güncelleme Tarihi:
Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Filistin makamları, Eygi'nin ölümüne ilişkin Türkiye'nin Kudüs Başkonsolosluğu ile bilgi paylaştı.
Eygi'nin keskin nişancı tarafından kasıtlı biçimde hedef alınmış olabileceğini belirten Filistin makamları, kullanılan merminin plastik değil gerçek mermi olduğu kanaatinde olduklarını aktardı.
Filistin makamları, 2022'de gazeteci Şirin Ebu Akile’nin de benzer şekilde öldürüldüğüne dikkati çekiyor.
Bu nedenle Filistinli doktorların da Eygi'ye otopsi yapacağı kaydedildi.
ABD Adalet Bakanı Merrick Garland’a CAIR Hükümet İşleri Direktörü Robert McCaw imzalı mektup gönderildi.
Mektupta, “CAIR, Adalet Bakanlığını, FBI ve Dışişleri Bakanlığı ile koordinasyon halinde çalışarak Filistinli çiftçileri korumak için Uluslararası Dayanışma Hareketi'nde gönüllü çalışırken İsrail askerleri tarafından başından vurulduğu iddia edilen Ayşenur Ezgi Eygi'nin korkunç cinayetini derhal soruşturmaya ve kovuşturmaya çağırıyor.” ifadesine yer verildi.
ABD hükümetinin benzeri vakalarda defalarca yaptığı gibi olayın soruşturulmasını pasif şekilde İsrail’e bırakmaması gerektiği vurgulanan mektupta, “ABD, İsrail'in kendisini soruşturmasını bekleme bahanesini kabul etmeyi sürdüremez. Amerikan hayatlarının kaybı ve adaletin engellenmesi kabul edilemez. Hızlı ve şeffaf bir soruşturmadan daha azı, büyük bir adaletsizliktir. Adalet Bakanlığının derhal ve kararlı bir şekilde harekete geçmesini bekliyoruz." görüşü paylaşıldı.
Mektupta, Amerikalı Müslümanların ve sivil toplum örgütlerinin yıllardır Amerikalı yetkililerde İsrail tarafından öldürülen gazeteci Şirin Ebu Akile, Filistin-Amerikalı Ömer Esad ve aktivist Rachel Corrie gibi daha önce Amerikalılara karşı işlenen suçları ele almaları çağrısında bulunduğu vurgulanarak, “Adalet Bakanlığı, etnik kökenlerine bakılmaksızın tüm Amerikan vatandaşları için adaleti sağlamak amacıyla hızlı ve kararlı bir şekilde hareket etmelidir.” ifadesi kullanıldı.
CAIR'den Eygi’nin İsrail askerleri tarafından öldürülmesine ilişkin AA’ya yapılan ilk açıklamada, İsrail apartheid hükümeti şiddetle kınanmış, “Biden yönetimi, bir Amerikalı vatandaşın bu küstahça cinayetini kınamalı, sorumlu İsraillileri yargılamalı ve Netanyahu'nun ırkçı, katil hükümetine askeri yardım göndermeyi bırakmalıdır.” çağrısında bulunulmuştu.
Filistin Dışişleri Bakanlığı, ABD vatandaşlığı da bulunan Türk akvist Ayşenur Ezgi Eygi'nin işgal altındaki Batı Şeria’da İsrail askerlerince öldürülmesinin İsrailli politikacıların direktiflerinin bir sonucu olduğunu belirtti.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, “Bu suç, işgalci İsrail’in soykırım ve yerinden etme suçu dahil olmak üzere halkımıza karşı işlediği suçların ayrılmaz bir parçasıdır. İşgal devleti, halkımızın davası ve haklarıyla dayanışma içinde olan kişileri hedef almaktadır.” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, aktivist Eygi’nin öldürülmesi kınanarak şunlar kaydedildi:
“Aktivist Ayşenur’un öldürülmesi, askerlerin Filistin halkı ve onunla dayanışma içinde olan herkesi öldürmek amacıyla gerçek mermi kullanmasını kolaylaştıran işgalci devletin siyasi düzeyindeki talimat ve direktiflerinin pratik bir yansımasıdır.”
FKÖ’DEN EYGİ’NİN ÖLDÜRÜLMESİNE TEPKİ
Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Konseyi Genel Sekreteri Hüseyin eş-Şeyh de Eygi’nin öldürülmesi nedeniyle İsrail ordusunun "uluslararası mahkemelerde" yargılanması çağrısında bulundu.
Şeyh, X sosyal medya platformundan yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"İşgalci İsrail, işgale ve Yahudi yerleşim birimlerine karşı Amerikalı bir dayanışma aktivistini öldürdü. Bu, işgal güçleri tarafından her gün işlenen ve faillerin uluslararası mahkemelerde hesap vermesini gerektiren suçlar dizisine eklenen bir başka suçtur."
FKÖ’YE BAĞLI KURUMDAN KINAMA
Ayrım Duvarı (Utanç Duvarı) ve Yahudi Yerleşim Birimleriyle Mücadele Konseyi, İsrail'in Eygi’yi hedef alarak, “Filistin'le dayanışma göstermeyi düşünen herkese mermi ve kanla tehdit mesajı verdiğini" belirtti.
Konsey Başkanı Mueyyed Şaban yaptığı yazılı açıklamada, “Bugünkü olay şüphesiz işgal devletinin tüm insani faaliyet ve etkinlikleri hedef alma yönündeki kasıtlı niyetini doğrulamaktadır.” ifadelerine yer verdi.
Şaban, “İsrail, Filistin topraklarını korumaya ve silahlı sömürgecilerin saldırılarını püskürtmeye yönelik faaliyetlere katılan herkese öldürme mesajı vermek istiyor.” ifadelerini kullandı.
Eygi’nin öldürülmesini kınayan Şaban, bugünkü olayın tüm dünya ülkelerine “İsrail’in ne kadar kanlı bir rejim” olduğunu bir kez daha gösterdiğini kaydetti.
İsrail askerleri, Batı Şeria'nın Nablus kentine bağlı Beyta beldesinde düzenlenen "işgal" karşıtı gösteriye gerçek mermi ile müdahale etmiş, başından vurulan Eygi, hastaneye kaldırılmış ancak tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamıştı.
ABD Büyükelçisi Jack Lew, İsrail askerlerinin işgal altındaki Batı Şeria'da gerçek mermiyle başından vurarak öldürdüğü, ABD vatandaşlığı bulunan Türk aktivist Ayşenur Ezgi Eygi için taziyelerini iletti.
ABD'nin İsrail Büyükelçisi Lew, sosyal medya hesabından yaptığı yazılı açıklamada, Eygi'nin ölümünü "trajik" olarak nitelendirerek, "Ailesine ve sevenlerine en derin taziyelerimizi sunuyoruz." ifadelerini kullandı.
Eygi'nin ölümü hakkında "acilen daha fazla bilgi topluyoruz" açıklamasını yapan Lew, "Daha fazlasını öğrendiğimizde, söyleyecek daha çok şey olacak. ABD vatandaşlarının güvenliği ve selametinden daha büyük bir önceliğimiz yok." değerlendirmesinde bulundu.
Batı Şeria'nın Nablus şehrine bağlı Beyta beldesinde gösteriye katılan ABD vatandaşlığı bulunan Türk aktivist Ayşenur Ezgi Eygi, İsrail askerleri tarafından başından vurularak öldürülmüştü.
Hamas, Türk aktivist Ayşenur Ezgi Eygi'nin Batı Şeria'da İsrail askerleri tarafından öldürülmesine ABD'nin tarafgir politikalarının neden olduğunu belirtti.
Hamas tarafından yapılan yazılı açıklamada, ABD vatandaşlığı da bulunan Türk aktivist Eygi'nin Nablus'ta İsrail askerleri tarafından başından vurularak öldürülmesi kınandı.
"İğrenç bir suç" olarak nitelendirilen saldırının, İsrail'in, Filistin halkına destek veren yabancı aktivistlere karşı işlediği suçların bir devamı olduğu, bu şekilde onlarca aktivistin öldürüldüğü, bunlardan en önde geleninin de 2003 yılında İsrail buldozeriyle ezilerek öldürülen ABD'li aktivist Rachel Corrie olduğu hatırlatıldı.
Açıklamada, "ABD'yi, İsrail'in Filistin halkına karşı işlediği ve bugün Eygi'nin öldürülmesine neden olan suç ve katliamlarını destekleyen tarafgir politikalarını gözden geçirmeye çağırıyoruz." ifadeleri kullanıldı.
İsrail askerleri ile Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin, işgal altındaki Batı Şeria'da düzenlenen barışçıl yürüyüşlerde aktivistlere yönelik sistematik saldırılarını sürdürdüğüne işaret edilen açıklamada, "Siyonist hükümet ile onun terörist ordusu, işlediği bu suçlarla Filistin halkının bağımsızlığı için mücadele eden sesleri bastırmaya çalışıyor." ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, uluslararası topluma, Birleşmiş Milletlere, "İsrail hükümetini dizginleme ve faşist davranışlarının hesabını sormak için derhal harekete geçme çağrısı" yapıldı.
Hamas'ın Siyasi Büro Üyesi İzzet er-Rişk de yaptığı yazılı açıklamada, Eygi'nin öldürülmesinin, Filistin halkının haklı davasıyla dayanışma içinde olan tüm seslere suikast düzenlemeye çalışan İsrail'in vahşetini ortaya koyduğunu belirtti.
Rişk, şunları kaydetti:
Filistin'e destek veren aktivisti hayattan koparan bu kurşun, İsrail ordusunun ABD yönetiminden aldığı ve işgal altındaki Filistin topraklarında her gün halkımıza karşı sıktığı kurşunun ta kendisidir."
Öte yandan, İsrail ordusundan yapılan açıklamada, Beyta beldesinde yabancı uyruklu bir kişinin öldürülmesiyle ilgili bilgilerin ve olayın hangi şartlarda gerçekleştirildiğinin araştırıldığı belirtildi.
İsrail askerleri, Batı Şeria'nın Nablus kentine bağlı Beyta beldesinde düzenlenen "işgal" karşıtı gösteriye gerçek mermi ile müdahale etmiş, başından vurulan Eygi, hastaneye kaldırılmış ancak tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamıştı.
Birleşmiş Milletler (BM), Batı Şeria’nın Nablus kentinde Türk-Amerikan vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi'nin işgalci İsrail askerleri tarafından öldürülmesinin kapsamlı bir şekilde soruşturulmasını ve suçluların hesap vermesini talep etti.
BM Sözcüsü Stephane Dujarric, AA muhabirinin, "Size işgalci İsrail askerleri tarafından Nablus'ta başından vurularak öldürülen Türk-Amerikan vatandaşı, 26 yaşındaki Ayşenur Ezgi Eygi'yi sormak istiyorum. Tepkiniz nedir? Bunu kınıyor musunuz ve sorumluluğu kabul eden İsrail ordusuna bir mesajınız var mı?" sorularını yanıtladı.
Olay hakkında henüz detaylı bilgiye sahip olmadığını belirten Dujarric, "Olayın ne koşullar altında gerçekleştiğinin kapsamlı bir şekilde soruşturulmasını ve sorumluların hesap vermesini istiyoruz. Siviller her durumda korunmalıdır." ifadesini kullandı.
Dujarric, AA muhabirinin, "Korkarım bu bir şablona dönüşmeye başladı. Daha önce de aralarında BM personelinin de öldürüldüğü benzer olaylarda kapsamlı soruşturma talep ettiniz. Sonuç aldığınız bir soruşturma var mı? Ya da herhangi bir suçlu cezalandırıldı mı?" sorularına ilişkin ise "BM personeli bağlamında hiçbir şey yapılmadı." yanıtını verdi.
Soruşturmaların daha ziyade "çatışma sonlandıktan" sonra gerçekleşeceğine işaret eden Dujarric, Filistinli mahkumlara yönelik kötü muamelenin cezalandırıldığı durumlar olduğunu bildirdi.
Diğer taraftan Dujarric, İsrail'in birçok sivil ölüme ilişkin soruşturma gerçekleştirmediğinin de bilindiğini kaydetti.
Eygi'nin öldürülmesini kınayıp kınamadığının tekrar sorulması üzerine ise BM Sözcüsü, olay hakkında daha fazla bilgi edinmesi gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, X'ten yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"İsrail’in Batı Şeria’daki işgal karşıtı sivil bir protestoya karşı yaptığı barbarca müdahaleyi lanetliyor, saldırıda hayatını kaybeden vatandaşımız Ayşenur Ezgi Eygi’ye Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Türkiye olarak, İsrail’in neredeyse 1 yıldır devam eden, çoluk çocuk, genç yaşlı demeden 41 bin insanı katlettiği bu işgal ve soykırım politikasının son bulması ve işlediği insanlığa karşı suçların hesabını hukuk önünde vermesi için her platformda çaba göstermeye devam edeceğiz."
ABD Dışişleri Bakanlığı, Batı Şeria'da öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi'nin ABD vatandaşı olduğunu doğrulayarak ailesine başsağlığı diledi.
Türk kökenli ABD vatadanşı Eygi'nin ölümüne ilişkin ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, “Bugün Batı Şeria'da Aysenur Eygi'nin trajik ölümünden haberdarız. Ailesine ve sevenlerine en derin taziyelerimizi sunuyoruz” açıklaması yaptı.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, açıklamasına “Ölümüyle ilgili koşullar hakkında acilen daha fazla bilgi topluyoruz ve daha fazla bilgi edindikçe daha fazla şey söyleyeceğiz. Amerikan vatandaşlarının güvenliği ve emniyetinden daha yüksek bir önceliğimiz yoktur” ifadelerini ekledi.
Dışişleri Bakanlığı, Batı Şeria'nın Nablus kentindeki protestolar sırasında İsrail güçleri tarafından başından vurularak öldürülen Türk vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi için açıklama yaptı.
Dışişleri Bakanlığı, "Batı Şeria’nın Nablus kentinde Ayşenur Ezgi Eygi adlı vatandaşımızın işgalci İsrail askerleri tarafından öldürüldüğü derin üzüntüyle öğrenilmiştir. Netanyahu Hükümeti tarafından işlenen bu cinayeti lanetliyoruz" ifadelerini kullandı.
Nablus Valisi Hasan Dağlas, Türk aktivist Ayşenur Ezgi Eygi'nin Batı Şeria'daki protestolar sırasında İsrail askerlerinin gerçek mermi kullanarak öldürmesine ilişkin açıklama yaptı.
Dağlas, 26 yaşındaki Eygi'nin başından vurularak öldürülmesinin ardından yaptığı açıklamada “Kurşunlar bir Filistinli, bir çocuk, bir kadın ya da herhangi bir milliyet arasında ayrım yapmıyor.” dedi.
Eygi'nin "Barışçıl halk protestoları sırasında" öldürüldüğünü belirten Dağlas, “Tüm yasal tedbirler Uluslararası Ceza Mahkemesine sunulacaktır” ifadesinde bulundu.
Dağlas, ABD Başkanı Biden'a seslenerek “İsrail'e verilen tüm desteğin durdurulmasını” istedi ve “İşgalci devlet hastaneleri bombalıyor, çocukları öldürüyor. Yabancıları öldürüyor” şeklinde konuştu.
İsrail'in başkenti Tel Aviv'de bir kadın, ailesiyle birlikte plajda olduğu belirtilen Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir’e kum fırlattığı gerekçesiyle gözaltına alındı.
israil polisi, 27 yaşındaki kadının “kamu görevlisine saldırı” suçu sebebiyle adalete teslim edileceğini duyurdu.
Kum atılmasının yanı sıra çevreki birkaç kişinin Ben-Gvir'e bağırdığı belirtilirken, sosyal medyada yayımlanan videolarda Ben Gvir ve ailesinin polis tarafından çevrelendiği görüldü.
Ben-Gvir, Batı Şeria'da Filistinlilere karşı şiddeti teşvik etmesi ve Mescid-i Aksa yerine sinagog inşa edilmesini istemesi nedeniyle gerilimin tırmanmasına sebep olmuştu.
תל אביב, היום.
— Reut Inbar (@papanyula) September 6, 2024
בתחילת המלחמה בכל פעם ששר יצא החוצה, נשפך עליו דלי של בוז וגועל וזעם.
בחלוף החודשים חזרנו לכבוד בלתי-ישראלי דווקא כלפי מי שמשמיד את עתידנו.
גנץ פינק השבוע את בן גביר בלחיצת יד מלבינה, אבל האזרחים שהוא מתיימר להנהיג התעוררו מהגזלייט. רק שיישאר ככה
📸@tomermeiri pic.twitter.com/kvvF8cF1bf
İsrail güçleri, Batı Şeria'nın Nablus kentine bağlı Beyta beldesinde düzenlenen işgal karşıtı gösteriye gerçek mermi ile saldırdı.
Filistin resmi ajansı WAFAnın haberine göre ABD vatandaşlığı da bulunan Eygi, başından vurularak hastaneye kaldırıldı.
AA muhabirine konuşan Nablus'taki Rafidiye Devlet Hastanesi Müdürü Fuad Nafia, başından vurularak hastaneye getirilen Eygi'yi tüm müdahalelere rağmen kurtaramadıklarını söyledi.
İsrail'in, Gazze Şeridi'nin orta kesiminde "insani ve güvenli" olduğunu iddia ettiği bir yerin de aralarında bulunduğu bölgelere düzenlediği saldırılarda 4'ü çocuk, 2'si kadın 10 Filistinli öldü, çok sayıda kişi yaralandı.
El-Avde Hastanesi'nden yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in Nusayrat Mülteci Kampı'nın batısında yerinden edilenlerin çadırlarına düzenlediği saldırıda 2'si kadın, 2'si çocuk 4 Filistinlinin öldüğü, çok sayıda kişinin yaralandığı belirtildi.
Eski ABD Başkanı Trump, Cumhuriyetçi Yahudi Koalisyonu'nun ABD'nin Nevada eyaletindeki Las Vegas kentinde düzenlediği yıllık toplantıya canlı bağlantıyla katıldı.
Koalisyondaki bağışçılarına hitaben konuşan Trump, Harris'in başkan olması halinde "İsrail'in artık var olmayacağını" savunarak, "Eğer onlar kazanırsa, İsrail yok olur." dedi.
İsrail ordusu, 10 gün süren saldırıların ardından büyük yıkım bırakarak geri çekildiği işgal altındaki Batı Şeria'nın Cenin kenti ve kampında cadde ve sokaklarda yaklaşık 25 kilometre yolu yok etti.
Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü'nden yapılan yazılı açıklamada, "İlk hasar tespitine göre, işgal güçlerinin kentteki operasyonları sırasında Cenin kenti ve kampında 25 kilometreden fazla cadde ve mahalleyi tamamen tahrip ettiği tespit edildi." ifadelerine yer verildi.
Yıkımın su, elektrik ve kanalizasyon ağları dahil olmak üzere altyapıya zarar verdiği aktarılan açıklamada, sivil savunma ekiplerinin, ortak kurumlarla işbirliği yaparak onarım çalışmalarına başladığı belirtildi.
Açıklamada, "Kentin ve kampın aldığı hasarı tahmin etmek şu anda zor, bunun için zamana ihtiyaç var." denildi.
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Başbakan Binyamin Netanyahu'dan Gazze'deki hedefleri arasına işgal altındaki Batı Şeria'yı da dahil etmesini istedi.
Defalarca ve açıkça İsrail'in Batı Şeria'ya saldırmasını isteyen Ben-Gvir, “Hataları tekrarlamamalıyız. Yahudiye ve Samiriye'de de savaşmalıyız" dedi.
İsrail işgal güçleri, onlarca kişinin şehit edilmesi ve yaralanmasına yol açan saldırılarının ardından, 10 gün boyunca şiddetli ve aralıksız saldırdığı Cenin kenti ve kampından, artlarında büyük yıkım bırakarak geri çekilmişti.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, son aylarda İsrail ordusunun Philadelphi Koridoru'nda kalıcı olacağı yönündeki sözlerini tekrarladı. Tel Aviv'in güvenliği için kaçınılmaz olduğu için Philadelphi Koridoru'ndan çekilmemekte ısrar eden Netanyahu, hem ABD'nin hem de İsrail'in buradaki varlığını reddeden Mısır başta olmak üzere bölgenin tutumuna meydan okudu.
İsrail'deki muhalefet de Netanyahu'nun bu ısrarına tepki gösterirken Netanyahu, İsrail'in 2005 yılında çekilmesiyle Hamas'ın silah tedariki için yolun açıldığını söyledi.
Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki sınır hattını oluşturan Philadelphi Koridoru, ABD-Mısır-Katar arabuluculuğunda Hamas ile İsrail arasında devam eden dolaylı müzakerelerde anlaşmazlık noktasına gelmiş durumda. Filistinli uzmanlar, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun hem Hamas'la müzakereleri sekteye uğratmak hem de siyasi varlığını sürdürmek için Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki Philadelphi Koridoru'ndan çekilmemekte ısrar ettiğini belirtti.
Filistinli siyasi analist Usame Mugayyir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Netanyahu'nun Philadelphi Koridoru'yla ilgili ısrarının siyasi ve stratejik olan iki sebebi olduğunu söyledi.
"Netanyahu, Hamas'ın büyük tavizleri kabul etmeyeceğini bildiği için Philadelphi Koridoru'nu müzakereleri baltalamakta kullanıyor. Netanyahu ayrıca, Hamas'la olacak anlaşmayı siyasi geleceğine bir tehdit olarak addediyor" dedi.
İsrail konusunda araştırmaları bulunan Fayiz Abbas, "Philadelphi Koridoru, Netanyahu'nun yönetimdeki varlığı için temel hedefe dönüştü. Netanyahu da bunu İsrail'in ulusal güvenliğine bağlayarak kullanıyor. Artık Gazze-Mısır arasındaki koridordan çekilme konusu, olabilecek herhangi bir anlaşmadan daha önemli hale geldi" değerlendirmesi yaptı.
İSRAİL BASINI: 'AMACI GAZ ALMAK'
İsrail gazetesi Jerusalem Post'a yazan Yaakov Katz, "Netanyahu 16 yıl umursamadı" başlıklı bir köşe yazısı kaleme aldı.
Netanyahu'nun, "Philadelphi Koridoru'ndan çekilirsek ülkenin varlığının tehlikeye girer" sözlerini hatırlatan Katz, "Bu planı tamamen gaz alma amaçlı" değerlendirmesi yaptı.
Katz, Netanyahu'nun sosyal medyada son 10 yılda sadece 2 kez Philadelphi Koridoru'ndan bahsettiğini ve bunların da geçtiğimiz hafta içinde olduğunu ifade etti.
PHİLADELPHİ KORİDORU'NUN TARİHÇESİ VE ÖNEMİ
Philadelphi Koridoru, Gazze'nin Mısır sınırı boyunca yaklaşık 14 km uzunluğunda ve 100 metre genişliğinde bir arazi şerididir. 2005 yılında İsrail yerleşimlerinin ve askerlerinin Gazze'den çekilmesinin ardından, bu bölge askerden arındırılmış bir sınır bölgesi olarak belirlenmiştir. Koridor, Akdeniz'den İsrail ile Kerem Şalom sınır kapısına kadar uzanmaktadır.
İsrail, 1979'da Mısır ile imzaladığı Camp David barış anlaşması çerçevesinde, koridorda sınırlı sayıda asker bulundurmasına izin verilmiş ancak ağır silah bulundurmasına izin verilmemiştir. İsrail'in 2005 yılında Gazze'den çekilmesinin ardından, Philadelphi Koridoru Mısır ve Filistin Yönetimi'nin sorumluluğuna geçmiştir.
İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin kuzeyinde iki eve düzenlediği hava saldırıları sonucu 8 sivilin hayatını kaybettiği bildirildi.
Kuzeydeki Gazze kentinde yer alan el-Ehli Baptist Hastanesi kaynakları, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "İsrail savaş uçağı Zeytun Mahallesi'nde Razi ailesine ait evi bombaladı. Saldırıda ölen 6 kişinin cansız bedeni hastaneye ulaştı." ifadelerini kullandı.
Yerel kaynaklar da Gazze kentinin Tel el-Hava Mahallesi'nde İsrail'in hava saldırısına maruz kalan bir evde Filistinli bir kadının küçük kızıyla yaşamını yitirdiğini aktardı.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, İsrailli mevkidaşı Israel Katz ile Tel Aviv'de bir araya geldi.
Baerbock dün, İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'ya yönelik askeri saldırısını kınayarak bölgedeki gerilimi tırmandırmaktan vazgeçilmesi çağrısı yapmıştı.
Baerbock, ülkesinin Gazze'deki Filistinlilere yaptığı insani yardımı 55 milyon dolar arttıracağını söylemişti.
Filistin Dışişleri Bakanlığı, İsrail ordusunun Cenin ve Tulkarem'de gerçekleştirdiği baskınların “Filistinli sivillerin ve onların anavatanları üzerindeki ulusal ve insani varlıklarının temellerinin açık bir şekilde hedef alınması” olduğunu söyledi.
Al Jazeera'da yer alan habere göre, "İsrail Gazze'deki vahşi suçları Batı Şeria'ya taşıyor" açıklaması yapan Filistin Dışişleri Bakanlığı, uluslararası toplumu, insan haklarının korunması da dâhil olmak üzere savunduğunu iddia ettiği ilkelere uygun hareket etmeye çağırdı.
Filistin topraklarını gasbeden İsrailli yerleşimciler, işgal altındaki Batı Şeria'nın Ramallah kentinde Filistinlilere ait aracı ateşe verdi.
Görgü tanıklarından alınan bilgiye göre, İsrailli yerleşimciler, Ramallah'a bağlı Ebu Felah beldesinde Muhammed Cemil Şuman isimli Filistinli vatandaşın aracını ateşe vererek kullanılamaz hale getirdi.
Filistinliler aleyhinde sloganlar atan İsrailliler, beldedeki bir evin duvarlarına da ırkçı sloganlar yazdı.
Filistin resmi ajansı WAFA'da yer alan habere göre, İsrail işgal güçleri, onlarca kişinin şehit edilmesi ve yaralanmasına yol açan saldırılarının ardından, 10 gün boyunca şiddetli ve aralıksız saldırdığı Cenin kenti ve kampından, artlarında büyük yıkım bırakarak geri çekildi.
Cenin halkı, daha önce birçok kez olduğu gibi İsrail güçlerinin geri çekilip çevredeki askeri kontrol noktalarına mevzilendikten sonra kente ve kampa yeniden saldırmak için geri döneceklerinden endişe ettiklerini dile getirdi.
İsrail güçleri Cenin kentindeki ana yollar, mülteci kampı ve kentin doğusundaki mahallede altyapıda büyük tahribat yaptı. İsrail iş makinelerinin söz konusu bölgede yürüttükleri kazı ve tahribat sonucu su, elektrik ve iletişim hatları kesildi.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, , Gazze anlaşmasının yüzde 90’ında mutabakata varıldığını ancak bazı "kritik sorunların" hala devam ettiğini açıkladı.
Haiti'de düzenlediği basın toplantısında konuşan Blinken, bu kritik meselelerden birinin Gazze'nin Mısır'la olan güney sınırındaki Philadelphia Koridoru'nun güvenlik durumu olduğunu belirtti.
İsrail ve Hamas ile Katar ve Mısır’ın temsilciliğinde üçlü olarak, kalan sorunların nasıl çözüleceğini konuşacaklarını belirten Blinken, "Önümüzdeki günlerde güncellenmiş anlaşma şartları masada olacak" ifadelerini kullandı.
İsrailli ve Filistinli esirlerin takası konusunda anlaşmada hala bazı boşluklar olduğunu belirten Blinken, hem İsrail hem de Hamas'ın kalan sorunları çözme konusunda kesin adım atmalarının gerektiğini vurguladı.
Uluslararası Af Örgütü, İsrail'in Gazze'nin doğu sınırı boyunca bir bölgedeki tarım arazileri ve sivil binaları hukuka aykırı şekilde tahrip ettiğini belirterek bu yıkımın, "savaş suçları" kapsamında soruşturulması gerektiğini bildirdi.
Örgütten yapılan yazılı açıklamada, yeni soruşturma kapsamında, İsrail ordusunun işgal altındaki Gazze Şeridi'nin doğu çevresi boyunca bir tampon bölgeyi önemli ölçüde genişletme kampanyasının, "kasten yıkım ve toplu cezalandırma savaş suçları kapsamında" soruşturulması gerektiği belirtildi.
Açıklamada, Uluslararası Af Örgütü Kriz Kanıtları Laboratuvarı'nın, Ekim 2023-Mayıs 2024 aylarında İsrail askerleri tarafından sosyal medyada paylaşılan uydu görüntülerini ve videoları analiz ederek Gazze'nin doğu sınırı boyunca yaklaşık 1 ila 1,8 kilometre genişliğinde yeni boşaltılmış araziler tespit ettiği belirtildi.
Bazı videolarda, İsrail askerlerinin arka planda binalar yıkılırken fotoğraf çektirdikleri veya kutlama yaparken görüldükleri kaydedilen açıklamada, İsrail ordusunun buldozerler ve elle yerleştirilmiş patlayıcılar kullanarak tarım arazilerini ve sivil binaları hukuka aykırı şekilde tahrip ettiği; evler, okullar ve camiler dahil tüm mahalleleri yerle bir ettiği kaydedildi.
"GAZZE'DEKİ ACIMASIZ YIKIM KAMPANYASI, BİR TÜR KEYFİ TAHRİBAT"
Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen Küresel Araştırma, Savunuculuk ve Politika Direktörü Erika Guevara-Rosas, İsrail ordusunun Gazze'deki acımasız yıkım kampanyasının, bir tür keyfi tahribat olduğunu dile getirdi.
Guevara-Rosas, "Araştırmalarımız, İsrail güçlerinin yerleşim binalarını nasıl yok ettiğini, binlerce aileyi evlerinden zorla çıkardığını ve topraklarını yaşanmaz hale getirdiğini gösterdi." ifadesini kullandı.
Örgütün analizlerinin, Gazze'nin doğu çevresi boyunca, tüm bir bölgenin sistematik olarak yok edilmesiyle tutarlı bir model ortaya koyduğuna işaret ederek şunları kaydetti:
"Bu evler yoğun çatışmalar sonucunda yıkılmamış. Aksine, İsrail ordusu bölgenin kontrolünü ele geçirdikten sonra kasıtlı olarak araziyi yerle bir etmiş. Herhangi bir 'tampon bölge' oluşturulması, bu mahallelerde yaşayan Filistinli sivillerin toplu olarak cezalandırılması anlamına gelmemelidir.”
Açıklamada, örgütün, 2 Temmuz'da İsrailli yetkililere yıkımlarla ilgili sorular yönelttiği ancak açıklamanın yayınlandığı tarih itibarıyla herhangi bir yanıt alınmadığı bildirildi.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), iptal edilen geçici liman projesi kapsamında Gazze'ye ulaştıramadığı insani yardımların "MV Cape Trinity" isimli yük gemisiyle, Güney Kıbrıs'tan taşınarak Aşdod Limanı'ndaki İsrailli yetkililere teslim edildiğini bildirdi.
Pentagon Sözcü Yardımcısı Sabrina Singh, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Müşterek Kıyı Lojistik Mekanizması'nın (JLOTS) geçici liman projesinin iptalinden sonra, ABD'nin Gazze'ye insani yardım çabalarıyla ilgili gelişmeleri aktardı.
Singh, "Gazze'deki insani çabalarımıza dönersek, MV Cape Trinity, Aşdod'a (İsrail'in Aşdod Limanı'na) yaklaşık 6 milyon pound (2 bin 721 tondan fazla) insani yardımı boşaltım işlemini tamamladı." dedi.
Haftalar süren çalışmalara rağmen faaliyete geçirilemeyen JLOTS projesinin iptal edilmesinin ardından, Cape Trinity'nin Texas'a dönüş yolculuğuna hazırlandığını söyleyen Singh, son yapılan yardımla Gazze halkına, "deniz ve hava koridorları aracılığıyla" teslim edilen yardım miktarının 17 bin 236 tonu aştığı bilgisini paylaştı.
Singh, "Bu çaba, ABD ordusunun Orta Doğu'da şimdiye kadar teslim ettiği en yüksek insani yardım hacmini temsil ediyor." diye ekledi.
Sözcü Yardımcısı'nın bahsettiği yardım transferi, JLOTS projesi üzerinden Gazze'de dağıtılması planlanarak daha önce Güney Kıbrıs'a ulaştırılan insani yardım malzemelerinin bir kısmını teşkil ediyor.
Geçici liman projesi Cape Trinity isimli geminin ABD'ye dönmesiyle tamamen son bulacak, böylece bu gemiyle JLOTS’ın tüm parçaları ABD’ye geri dönmüş olacak.
Başarısız olan JLOTS projesinin ardından ABD'nin Aşdod Limanı'na ulaştırdığı yardım malzemelerinin Gazze'deki ihtiyaç sahibi Filistin halkına ulaşması ise İsrail'in bundan sonraki tutumuna bağlı.
İsrail'in Kanal 13 televizyonunun haberine göre Netanyahu, 6 İsrailli esirin öldürülmesine verilecek tepkiyi ele almak üzere Güvenlik Kabinesi üyeleriyle bir araya geldi.
Toplantıda esirlerin öldürülmesine nasıl tepki verileceğine odaklanılırken, silah kaçakçılığının önlenmesi için Gazze- Mısır sınır hattındaki Philadelphi Koridoru'nun kontrol altına alınmasının önemi vurgulandı.
Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer dışındaki kabine üyelerinin toplantıya çağrılmaması ise eleştirilere neden oldu.
İsrail ordusunun, Batı Şeria'daki şehir ve beldelere giden tüm yolları ve girişleri kapatarak, El Halil'i 2000 yılında patlak veren Mescid-i Aksa İntifadası sırasındaki haline geri döndürdüğü belirtiliyor. El Halil ise ticaret açısından ülkenin en önemli kentlerinden biri olarak biliniyor.
AA muhabiri, El Halil'in kuzeyindeki "Ras el-Cura" olarak bilinen girişin demir bariyerle kapatıldığını ve Filistinlilerin buradan yürüyerek geçmeye zorlandığını gözlemledi.
Sağlık ekipleri de İsrail'in söz konusu uygulaması nedeniyle hastaları bu yollardan araçlarla taşıyamıyor, bu durum da sağlık ekiplerini kapılarda hastaları bir araçtan diğerine nakletmek zorunda bırakıyor.
TOPLU CEZALANDIRMA
El Halil Belediye Başkanı Teysir Ebu Sinine, AA muhabirine konuya dair yaptığı açıklamada, "İsrail ordusu kenti büyük bir hapishaneye dönüştürdü ve toplu cezalandırma politikası uyguluyor." dedi.
İsrail ordusunun, kentin girişlerini askeri kontrol noktaları ve bariyerlerle kapattığını, kentteki çoğu beldede de aynı uygulamaya gittiğini ifade eden Ebu Sinine, "İsrail'in yaptığı, öncelikle sıradan vatandaşa zarar veren toplu bir cezalandırmadır. Tüm yaşam belirtileri kayboldu, piyasalar neredeyse durdu, ticaret ve ulaşım felce uğradı." diye konuştu.
Yollar kapatıldığı için çöp toplama hizmetinin dahi sunulamadığını aktaran Belediye Başkanı Ebu Sinine, El Halil'in ekonomik ve ticari bir şehir olduğunu ve 4 gündür kapalı kalmasının büyük mali kayıplara yol açmaya başladığını vurguladı.
Batı Şeria’daki Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin ordunun koruması altında zorbalık ve yıkım yaptığını, insanları öldürdüğünü ve bunun da halk üzerinde daha fazla baskı oluşturduğunu dile getiren Ebu Sinine, Filistinlilerin güvenli şekilde yaşamak istediğini aktardı.
İsrail'in Tel Aviv kentinde düzenlenen protesto gösterisinde, hükümetin Gazze konusunda anlaşmaya varmasını talep eden İsrailliler "sembolik tabuk" taşıdı.
Tel Aviv'deki düzenlenen hükümet karşıtı protesto sırasında altı kişi gözaltına alındı. Protesto sırasında, gösteri alanının dışına yürümek isteyen yaklaşık 100 protestocuya atlı polisler engel oldu.
Ayalon otoyoluna ulaşmaya çalışan bazı protestocular, polisin müdahalesi ile karşılaşınca polis ile aralarında arbede çıktı.