Güncelleme Tarihi:
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Filistin başta olmak üzere Orta Doğu’da yaşanan ihlallerin durdurulması gerektiğini belirterek, bunun tüm tarafların sorumluluğunda olduğunu vurguladı.
BMGK’nın uluslararası güvenlik ve barışı tesis etmede başarısız kaldığına dikkati çeken Sudani, uluslararası toplumun veya bunun üyelerinden herhangi birinin, uluslararası hukuk uyarınca üzerine düşen sorumluluğunu yerine getirmediğini söyledi.
Sudani, "Küresel sistem, kendi varlığını tehdit eden ve uluslararası güvenlik ve istikrar ile insan haklarının korunması da dahil olmak üzere kurulduğu hedeflere ulaşamamasını sağlayan zorlu bir sınavla karşı karşıyadır.” ifadelerini kullandı.
Filistin halkının, utanç verici bir şekilde, diğer halklar gibi kendi devletinde onurlu bir şekilde yaşama hakkından mahrum bırakıldığına işaret eden Sudani, "Bu süreçte, uluslararası hukuku ve Güvenlik Konseyi kararlarını kağıt üzerinde mürekkep haline getiren pervasızlığın arttığına tanık olduk." dedi.
İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırılarına da değinen Sudani, Irak’ın hem devlet hem de millet olarak Lübnan’ın da yanında olduğunu belirterek, İsrail’in son dönemdeki saldırılarla tüm bölgeyi geniş çaplı bir bölgesel savaşa itmeye çalıştığını ifade etti.
Sudani, Birleşmiş Milletler kararlarına işaret ederek, İsrail’in 1701 sayılı BMGK kararını Lübnan’a saldırıya gerekçe olarak kullandığını, diğer yandan BM kararlarını ise uygulamadığını kaydetti.
İsrail ordusundan yapılan yazılı açıklamada, “Yemen'den atılan füze Arrow Hava Savunma Sistemi tarafından başarıyla engellendi.” ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, füzenin ülkenin hangi bölgesinde engellendiği bilgisine yer verilmezken, atılan füze nedeniyle sirenlerin devreye girdiği kaydedildi.
Yerel basında yer alan haberlerde, Yemen’deki Husiler tarafından atılan balistik füzenin İsrail’in başkenti Tel Aviv ve çevresini hedef aldığına işaret edilerek, hava savunma sisteminin füzeyi orta bölge semalarında engellediği vurgulandı.
YEMEN’DEN İSRAİL’İN FİLİSTİNLİLERE YÖNELİK SALDIRILARININ DURDURULMASI ÇAĞRI
Öte yandan Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi ise, New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, İsrail'in Filistin halkına yönelik “vahşi” savaşına derhal son verilmesi çağrısında bulundu.
Alimi, “İsrail'in Filistin halkına yönelik vahşi savaşı derhal durdurulmalı, çünkü bu arzu edilen barışın anahtarıdır.” dedi.
İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırısına da işaret eden Alimi, “İsrail'in Lübnan'a yönelik acımasız saldırısını caydırmanın tek yolu, uluslararası toplumun kararlı duruşu ve Lübnanlıların birliği olacaktır.” ifadelerini kullandı.
Kuveyt Veliaht Prensi Sabah Halid el-Hamed es-Sabah, Kuveyt Emiri Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah'ı temsilen New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu'nda konuşma yaptı.
Kuveyt Veliaht Prensi Sabah, dünyanın güvenliğini ve istikrarını tehdit eden her türlü tehlikeyle yüzleşmek ve onu bertaraf etmek için BMGK başta olmak üzere uluslararası ciddi bir siyasi reform iradesi olmadıkça ve gerekli hızı sağlayacak uluslararası eylem mekanizmaları güncellenmedikçe, uluslararası dayanışmanın yenilenmesinden bahsedilemeyeceğini vurguladı.
Ülkesinin, İsrail'in Lübnan'daki "saldırılarının tehlikeli tırmanışı" konusunda uyardığını ve hiçbir suçu olmayan yüzlerce sivilin hayatını kaybetmesine yol açan İsrail hava saldırılarını ve askeri operasyonlarını şiddetle kınadığını ifade eden Prens Sabah, alanı her geçen gün daha da genişleyen İsrail saldırılarının, tüm uluslararası norm ve yasaları açıkça ihlal ettiğini belirtti.
Prens Sabah, İsrail'in Lübnan egemenliğini ihlal etmesini, onu bölgedeki çatışmaya sürüklemeye çalışmasını, uluslararası iradeyi, çağrıları ve ilgili BMGK kararlarını umursamamasını da kınayarak, BMGK'nın 1701 sayılı kararının eksiksiz şekilde uygulanmasının önemini vurguladı.
"İsrail'in Filistin topraklarındaki din tarafından kabul edilmeyen, hukuk tarafından tasvip edilmeyen ve normal insan fıtratıyla bağdaşmayan uygulamalarına" işaret eden Prens Sabah, tüm dünyanın, Gazze Şeridi; Batı Şeria ve Doğu Kudüs'ün yer aldığı işgal altında tutulan Filistin topraklarındaki Filistinliler aleyhinde İsrail'in yürüttüğü askeri operasyonların tehlikeli bir tırmanışa tanık olduğunu belirtti.
Prens Sabah, "Kuveyt, Filistin halkını ve hakkını desteklemeye devam edecek. 4 Haziran 1967 sınırları içerisinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kurulmadıkça bölgemizde barış sağlanamayacak ve bundan yararlanamayacağız." dedi.
Kuveyt Veliaht Prensi ayrıca Sudan'da çatışmaların derhal durdurulması, diyalog fikrine başvurulması ve ülkenin güvenliğini, istikrarını ve toprak bütünlüğünü koruyacak şekilde barış yanlısı siyasi yola dönülmesinin gerekliliği çağrısında bulundu.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, ABD'nin New York kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, BM'nin Orta Doğu'da bölgesel bir savaşı önlemek dahil barış, ilerleme ve eşitlik için birlikte çalışması gerektiğini bildirdi.
Konuşmasında Orta Doğu'daki son gelişmelere değinen Starmer, İsrail ve Hizbullah'a şiddeti durdurma çağrısı yaptı.
İngiliz Başbakan, "Uçurumun kenarından geri adım atarak, diplomatik bir çözüme alan açmak için derhal ateşkes sağlanmasını görmemiz gerekiyor." dedi.
Bu amaçla, İngiltere'nin tüm ortaklarıyla birlikte çalıştığını vurgulayan Starmer, şunları söyledi:
"Daha fazla tırmanma kimseye hizmet etmez. Tüm taraflardaki masum insanların daha fazla acı çekmesinden ve kimsenin kontrol edemeyeceği ve hiçbirimizin öngöremeyeceği sonuçlara yol açacak daha geniş çaplı savaş ihtimalinden başka bir şey getirmez. Bu durum, yine acilen bir ateşkes görmemiz gereken Gazze'deki durumla yakından bağlantılı. Gazze'de yaşanan acıların devam etmesi hepimizi utandırıyor. Çözüm diplomaside, tüm rehinelerin serbest bırakılmasında ve ihtiyaç sahiplerine sınırsız yardım akışında yatıyor. Bu yıkıcı şiddet döngüsünü kırmanın ve uzun vadede vadedilen Filistin Devleti’ni güvenli ve emniyetli bir İsrail'le birlikte sunacak siyasi çözüme doğru yolculuğa başlamanın tek yolu budur."
rleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini ve Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi, New York'ta birlikte basın toplantısı düzenledi.
Gazze'deki genel durum hakkında bilgi veren Lazzarini, "Burası (Gazze), yıllarca görebileceği her türlü şeyi görmüş, deneyimli insani yardım çalışanı için bile çok korkunç." dedi.
Lazzarini, 18 yaş altı 1 milyon çocuğun enkaz arasında travmaya uğramış şekilde yaşadığını belirterek, bunlardan 600 bininin 1 yıldır okula gidemediğini ifade etti.
7 Ekim'e kadar Filistinlilerin elinden hiçbir zaman eğitim hakkının alınmadığına işaret eden Lazzarini, "Eğitim başlamazsa, tüm bir nesil kurban gidebilir." uyarısında bulundu.
Lazzarini, eğitimin aksamasının kızgınlık, nefret ve aşırıcılığı teşvik edeceğini kaydetti.
"UNRWA'NIN SALDIRGANI ÇOK ACIMASIZ"
İsrail'i kast ederek "UNRWA'nın saldırganı, çok acımasız, her köşeden saldırıyor." diyen Lazzarini, İsrail'in UNRWA'nın operasyonları, personeli ve tesislerini hedef aldığını bildirdi.
Lazzarini, aynı zamanda siyasi ve yasal düzeyde de saldırıların sürdüğünü belirtilerek, "Bu saldırılar sadece UNRWA'ya yönelik değil. Daha geniş BM sistemine ve uluslararası topluma yönelik saldırılar. Amacı öncelikle Filistinlilerin mülteci statülerini ellerinden almak ve aynı zamanda Filistinlilerin kendi kaderini tayin etme ümitlerini yok etmek." diye konuştu.
BM Genel Kurulu tarafından yetkisi bulunan bir BM örgütünü "terör örgütü" ilan etmenin sadece çok taraflı sistemi zayıflatmayacağına işaret eden Lazzarini, "Aynı zamanda Pandora'nın kutusunu açar ve dünyanın her yerindeki çatışmalarda emsal teşkil etme riskini doğurur." uyarısını yaptı.
İsrail'in en başından beri UNRWA'yı yok etmeye çalıştığını kaydeden Lazzarini, "UNRWA yok olunca mültecilerin de yok olacağını düşünmek saflık." vurgusunda bulundu.
Lazzarini, UNRWA finansmanının yıl sonuna kadar yaklaşık 80 milyon dolar eksiği bulunduğunu, mevcut finansmanın ancak ekim sonuna kadar yeterli olacağını bildirdi.
"ÇOCUKLAR İSRAİL İÇİN NASIL BİR TEHDİT TEŞKİL EDEBİLİR?"
Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi ise UNRWA'nın yaptığı işi başka bir örgütün yapamayacağının altını çizerek, İsrail'in 222 UNRWA personelini hedef aldığını ve öldürdüğünü anımsattı.
İsrail'in UNRWA'nın çalışmalarını da engellediğine işaret eden es-Safedi, "UNRWA, Filistinli çocuklar için ümit ışığıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Es-Safedi, hakkında yürütülen tüm dezenformasyon kampanyasına rağmen UNRWA'nın çok "yüce" bir görev yürüttüğünün altını çizdi.
BM üyesi bir ülkenin bir BM örgütünü terör örgütü ilan etme çabasının anlaşılır tarafı olmadığını ifade eden es-Safedi, "Dünyanın buna izin vermemesi gerek. Biz ortaklarımızla buna karşı çıkmaya devam edeceğiz." dedi.
"İsrail'in, Yahudi çoğunluğunu yok etmeye çalışan UNRWA'nın varlığını neden desteklemesi gerektiğine" ilişkin bir gazetecinin sorusuna es-Safedi, UNRWA'nın İsrail için bir tehdit teşkil etmediğini belirterek, "Çünkü İsrail hukukun üstünde bir ülke değil. İşgalci güç olarak uluslararası hukuka uymak zorunda." cevabını verdi.
Es-Safedi, İsrail'in Filistin halkının yaşama, okula gitme, yeme içme, nefes alma ve ümit etme hakkını elinden alamayacağını ifade etti.
UNRWA'nın tüm uluslararası toplum adına konuşabilen BM Genel Kurulu tarafından yetkisi bulunduğuna dikkati çeken es-Safedi, "İnsani yardım yapan bir BM örgütünü tehdit olarak görmek saçmalık. UNRWA tehdit değil, bir varlıktır." vurgusunu yaptı.
Es-Safedi, "Çocuklar İsrail için nasıl bir tehdit teşkil edebilir?" sorusunu yöneltti.
Filistinlilerin Ürdün'e yerleştirilmesine ilişkin bir soruya ise es-Safedi, "Buna asla izin vermeyiz." diyerek cevap verdi.
Es-Safedi, İsrail'in nasıl durdurulacağına yönelik bir soruya ise, bir yıldır bunun mümkün olmadığını, İsrail'in hesap vermeden, faaliyetlerinin sonuçlarıyla karşılaşmadan, uluslararası hukuka uymadan ve ABD gibi dostlarını bile dinlemeden bunun mümkün olmayacağını ifade etti.
Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) toplantısında, üye ülkelerin dışişleri bakanlarından Filistin için destek istedi.
Tel Aviv yönetiminin hedefinin açık olduğunu belirten Mustafa, "İsrail'in hedefleri milyonlarca insanın meşru mülteci statüsünü ve geri dönme haklarını ortadan kaldırmaktır." dedi.
Filistin Başbakanı Mustafa, İsrail'in UNRWA'nın bölgedeki tesislerine düzenlediği saldırılara ve Ajansa yönelik iddialarına değinirken, UNRWA'yı ortadan kaldırmayı amaçlayan sistemsel bir kampanya yürütüldüğünü söyledi.
Mustafa, "İsrail hem UNRWA'ya hem de mültecilerin evrensel yükselişine, tüm kırmızı çizgileri aşarak açıkça, düşmanca ve nefretle yaklaşıyor." dedi.
Başbakan Mustafa, "Üye devletler, İsrail'in bir BM organına saldırmasına ve hatta ona terör örgütü olarak iftira atmasına nasıl seyirci kalabilir?" diye sordu.
İsrail'in bu tür yalanları ve kışkırtmaları yaymasına izin verilmemesi gerektiğini söyleyen Mustafa, bu saldırılara karşı kararlı bir şekilde duran ülkelere teşekkür etti.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, telekonferans yoluyla düzenlediği basın brifinginde İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkesin sağlanması için çalışmaya devam ettiklerini söyledi.
Kirby, dün ABD ve Fransa öncülüğünde 10 ülkenin ve Avrupa Birliği'nin (AB) imza koyduğu ortak ateşkes çağrısı açıklamasından önce İsrail'in bundan haberi ve bilgisinin olduğunu vurguladı.
"Dün akşamki açıklamayla ilgili İsrailli muhataplarımızla aktif görüşmelerimiz sürüyor." diyen Kirby, topyekun bir savaşın bölgede hiçbir sorunu çözmeyeceğini ve bu yüzden İsrail-Hizbullah gerginliğinin daha fazla büyümeden sönümlenmesini istediklerini ve bunun için çalıştıklarını kaydetti.
Kirby, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ateşkes anlaşması önerisine sıcak bakmadığı ve Lübnan'a yönelik saldırılara devam edeceklerini beyan eden açıklamalarının, dünkü ortak açıklamanın tam zıddı olup olmadığı yönündeki birçok soruya net yanıtlar vermekten kaçındı.
"Tek söyleyebileceğim şey, İsrailli dostlarımızla bu görüşmeler dün ortak açıklamadan önce de yapıldı, bugün de devam ediyor." şeklinde konuşan Kirby, Netanyahu'nun açıklamalarıyla ilgili yorum yapmayacağını kaydetti.
İsrail tarafından dün olumlu bir geri dönüş almış olmasalar dünkü ortak açıklamayı yayımlamayacaklarını vurgulayan Kirby, "Eğer üst düzey İsrailli yetkililerle dün yaptığımız görüşmelerden destek mesajı almasaydık (dünkü ortak açıklamayı) bu şekilde yayımlamazdık." dedi.
ABD ile Fransa'nın öncülük ettiği ve Avrupa Birliği ile 8 ülkeyi daha bir araya getiren ortak açıklamada, İsrail ile Lübnan arasındaki çatışmaların durdurulması ve diplomasiye alan açılması için 21 günlük acil ateşkes çağrısı yapılmıştı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise New York'ta konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "hedeflerine ulaşıncaya kadar" Lübnan'da Hizbullah'a yönelik saldırılara devam edeceklerini belirtmişti.
Hizbullah, İsrail'e ait 2 savaş uçağını Lübnan hava sahasını terk etmeye zorladığını ve İsrail'in kuzeyindeki bazı askeri hedeflere saldırılar düzenlediğini duyurdu.
Hizbullah'tan yapılan yazılı açıklamada, deniz yönünden Lübnan'ın güneyindeki Adlun kasabasına doğru ilerleyen 2 İsrail savaş uçağının Lübnan hava sahasını terk etmeye zorlandığı ifade edildi.
Açıklamada ayrıca, İsrail'in kuzeyindeki Dadu Üssü'nde bulunan kuzey bölgesi karargahı, Kuzey Kolordusu karargahı ve Celil Tümeni'ne ait üs ile lojistik depoların füzelerle vurulduğu belirtildi.
İSRAİL'İN 23 EYLÜL'DEN BERİ LÜBNAN'A DÜZENLEDİĞİ SALDIRILARDA 679 KİŞİ ÖLDÜ
İsrail ordusu ile Lübnan Hizbullahı arasında 8 Ekim 2023'ten bu yana karşılıklı çatışmalar yaşanıyordu. Kontrollü çatışmalara devam eden İsrail ordusu, 23 Eylül'den itibaren Lübnan'ın güney kentlerinin yanı sıra Bekaa ve Baalbek bölgelerine yüzlerce hava saldırısı düzenledi.
Lübnan makamlarına göre, şiddetlenen hava saldırılarında 679 kişi öldü, bombardıman nedeniyle ülke içerisinde 150 bine yakın kişi yerinden edildi.
Hizbullah ise İsrail ordusunun ülkenin güney ve doğu bölgelerini hedef alan yoğun bombardımanına füzelerle karşılık veriyor. İsrail tarafında çoğunlukla ordu üslerini hedef alan bu saldırılarda şu ana kadar büyük bir hasar açıklanmadı.
Lübnan'ın güney kesimlerinden başkent Beyrut'a ve kuzey bölgelerine göç dalgası devam ederken, Suriye'ye göç edenlerin de olduğu belirtiliyor.
İsrail Savunma Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Savunma Bakanlığı Genel Müdürü Eyal Zamir'in, bugün Washington'da, Tel Aviv'in 8,7 milyar dolar değerindeki Amerikan savaş yardım paketini alması için bir anlaşma imzaladığı belirtildi.
Açıklamada, yardımın 3,5 milyar dolarının hayati önem taşıyan savaş malzemelerinin satın alınmasını, 5,2 milyar dolarının ise hava savunma sistemlerini finanse etmeyi içerdiği aktarıldı.
Bakanlığın açıklamasında, anlaşmaya göre, söz konusu miktarın ve ekipmanların yakın bir zamanda teslim edileceği belirtildi.
Mısır Dışişleri Bakanlığından konuya ilişkin yazılı bir açıklama yapıldı.
Açıklamada, Kahire yönetiminin İsrail'in Lübnan ve Gazze'de sürdürdüğü tehlikeli tırmanışı kontrol altına almak için bölgesel ve uluslararası taraflarla iletişim kurma çabalarını sürdüreceği belirtildi.
Filistin ve Lübnan cephelerinde "derhal, kapsamlı ve kalıcı" bir ateşkes çağrısında bulunuldu.
Mısır'ın, bölgede kapsamlı kalıcı bir ateşkes sağlamak için önerilen tüm girişim ve düzenlemeleri desteklediği ve bu ateşkesin anahtarının da İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik acımasız saldırılarının durdurulması ve ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarının uygulanmasıyla bağlantılı olduğu kaydedildi.
Hamas'ın Siyasi Büro Üyesi İzzet er-Rışk, 26 Eylül Uluslararası Filistinli Gazetecilerle Dayanışma Günü münasebetiyle yazılı bir açıklama yayımladı.
Açıklamada Rışk, "İsrail'in Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Kudüs'te gazeteciler aleyhinde gerçekleştirdiği terör ve işlediği suçlar, basın özgürlüğünün açıkça ihlali ve gerçeği gizlemeyi başaramayacak taammüden işlenen suçlardır." ifadesini kullandı.
İsrail'in devam eden saldırıları sırasında işlediği suçlara ilişkin gerçekleri ve haberleri dünyaya aktarmak için sahadayken hayatlarını kaybeden basın mensuplarına Allah'tan rahmet dileyen Rışk, bu gazetecilerin Filistin halkı için canlarını ve özgürlüklerini feda ettiğini vurguladı.
Rışk, Filistin hikayesinin kalıcı olması adına İsrail'in yanıltıcı propagandasına karşı koyabilmek ve İsrail'in işlediği suçları ortaya çıkarmak için medya alanındaki çabaların birleştirilmesi gerektiğini kaydetti.
Hamaslı yetkili, gazeteciler ve basın yayın kurumlarından, yıkımın boyutuna tanık olmak, İsrail'in çocuklar ve siviller aleyhinde işlediği toplu soykırımın izlerini ve yaklaşık bir yıldır yaşanan yıkımı belgelemek için Gazze'de daha fazla varlık göstermelerini istedi.
İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'nde düzenlediği saldırılarda bugüne kadar 173 gazeteci öldürüldü.
Beyaz Saray Sözcüsü Jean-Pierre, günlük basın brifinginde İsrail-Lübnan sınırındaki gerilime ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Jean-Pierre, bölgede zaten yüksek olan tansiyonun daha da artmasını hiçbir şekilde istemediklerini ve bu sebeple Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu süresince New York'ta bu konuda yoğun diplomasi yürüttüklerini belirtti.
ABD'li Sözcü, bu çabaların bir sonucu olarak hem G7 ülkelerinin hem de bazı Arap ülkelerinin de destekleriyle İsrail-Lübnan sınırında 21 günlük acil geçici ateşkes çağrısında bulunduklarını vurguladı ve tüm taraflara bu ateşkes konusunda bir kez daha seslendi.
Jean-Pierre, "(Bölgedeki tansiyona) topyekun bir savaşın cevap olduğunu düşünmüyoruz, bu konuda netiz. Geçici ateşkes için elimizden geleni yapıyoruz, böylelikle ilerlemek için alan açmış oluruz. Söz konusu ortak açıklama İsrailliler ile koordine edilmişti." şeklinde konuştu.
ABD'li yetkililerin halen New York'ta bu konudaki temaslarını sürdürdüğünü anlatan Beyaz Saray Sözcüsü, 21 günlük ateşkes konusunda İsrail'den gelen olumsuz açıklama konusunda ise herhangi bir yorum yapmayacağını ifade etti.
ABD ile Fransa'nın öncülük ettiği ve Avrupa Birliği (AB) ile 8 ülkeyi daha bir araya getiren ortak açıklamada, İsrail ile Lübnan arasındaki çatışmaların durdurulması ve diplomasiye alan açılması için 21 günlük acil ateşkes çağrısı yapılmıştı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise New York'ta konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "hedeflerine ulaşıncaya kadar" Lübnan'da Hizbullah'a yönelik saldırılara devam edeceklerini belirtmişti.
İsrail'in Walla haber sitesinde, ABD ve Fransa'nın girişimiyle Lübnan'da üç haftalık geçici bir ateşkese varılması konusundaki önerinin arka planına ilişkin bilgilere yer verildi.
Adı açıklanmayan ABD'li ve İsrailli yetkililere dayandırılan habere göre, Netanyahu ve ona yakın isimler ateşkes önerisinin formüle edilmesinde doğrudan rol aldı.
ABD ve Fransa'nın girişimleriyle hazırlanan önerinin basına yansıması üzerine İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich Hizbullah ile ateşkese karşı oldukları ve Netanyahu'nun kabul etmesi halinde hükümetten çekilecekleri tehdidinde bulundu.
Bunun üzerine Netanyahu, öneriden geri adım atarak Hizbullah'a yönelik saldırılara devam edecekleri mesajını verdi.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) toplantısında, Gazze'deki Filistinlilerin giderek kötüleşen durumuna değindi.
Üye ülkelerin dışişleri bakanlarına "7 Ekim'deki dehşetten sadece birkaç gün önce" yine bölgedeki Filistinlilerin durumunu anlattığını söyleyen Guterres, "Şimdi o günden bu yana neredeyse 1 yıl geçti ve Gazze'deki Filistinlilerin durumu hayal gücünün ötesinde." dedi.
Guterres, "Birleşmiş Milletler bizi cennete götürmek için değil, cehennemden kurtarmak için kuruldu. Gazze halkını hayal kırıklığına uğrattık. Onlar, her geçen gün daha da kötüleşen bir cehennemde yaşıyorlar." diye konuştu.
İsrail'in saldırıları sonucu Gazze'de 7 Ekim'den bu yana 41 binden fazla insanın öldüğünü ve 90 binden fazla insanın yaralandığını ifade eden Guterres, çoğunluğu kadın ve çocuk 2 milyon Filistinlinin şu anda Şanghay Uluslararası Havaalanı büyüklüğündeki bir alana sıkışmış olduğunu belirtti.
Guterres, yarının daha kötü olacağının "kesin" olduğunu vurgulayarak, "Yine de bu cehennem manzarasında bir umut karakolu varsa o da UNRWA'dır." ifadesini kullandı.
Gazze'de 222 UNRWA çalışanının görevi başında öldürüldüğünü dile getiren Guterres, bunun BM tarihindeki en yüksek ölüm oranı olduğunu söyledi.
"UNRWA'YA ALTERNATİF YOK"
Guterres, İsrail'in UNRWA'yı Doğu Kudüs'teki merkezinden çıkarma girişimlerinin devam ettiğine dikkati çekti.
UNRWA'nın hayat kurtaran çalışmalarını itibarsızlaştırma kampanyalarının sürdüğünü belirten Guterres, "UNRWA'ya alternatif yok. Şimdi Ajansın hayati misyonuna desteği yoğunlaştırmak için tüm cephelerde çalışmanın zamanı." dedi.
Guterres, İsrail Parlamentosuna sunulan yasa tasarısını anımsatarak, bunun, "UNWRA'yı terör örgütü olarak etiketlemeyi ve İsrail topraklarındaki herhangi bir faaliyetini yasa dışı kılmayı amaçladığını" kaydetti.
UNWRA bağışçılarının, askıya aldıkları fonları tekrar serbest bıraktığını söyleyen Guterres, 123 ülkenin Ajansa yönelik ortak taahhütler bildirgesini imzaladığı bilgisini verdi.
Guterres, bu gelişmenin UNRWA'nın Batı Şeria ve bölgedeki rolünün "hayati önem taşıdığına dair fikir birliğini" vurguladığını belirtti.
AA'nın diplomatik kaynaklardan edindiği bilgiye göre, İsrail'in Lübnan'a saldırılarında, Sur kentine yakın bir köyde yaşayan 87 yaşındaki Fransız uyruklu kişi hayatını kaybetti.
Diplomatik kaynaklar, Fransız vatandaşının, yaşadığı evin yakınında 23 Eylül'de meydana gelen "güçlü patlamanın" ardından evin çökmesi sonucu öldüğünü belirtti.
Fransız vatandaşının hayatını kaybettiği patlamaya ilişkin detay vermeyen diplomatik kaynaklar, İsrail'in Lübnan'a saldırılarında kaç Fransız vatandaşının öldüğünü "bu aşamada" bilmediklerini aktardı.
Hamas, İsrail'in gün içerisinde Gazze Şeridi'nde zorla yerlerinden edilen Filistinlilerin sığındığı ve 15 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan saldırının ardından açıklama yaptı.
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının tırmandığı, bombardımanların zorla yerlerinden edilmiş insanların ve kaldıkları çadırlar ile barınma merkezlerine yoğunlaştığı belirtilen açıklamada, bu saldırılar kapsamında son olarak İsrail'in savaş uçaklarıyla Cibaliya Mülteci Kampında yerinden edilmiş Filistinlilerle dolu bir okulu hedef aldığı kaydedildi.
Bu saldırıların "Tel Aviv hükümetinin Filistin halkı aleyhinde yürüttüğü soykırım savaşını tırmandırdığı; kasıtlı şekilde sivilleri hedef aldığı ve siviller aleyhinde korkunç katliamlar gerçekleştirdiği" anlamına geldiği vurgulandı.
Açıklamada, "Gazze Şeridi'nden Batı Şeria'ya ve Lübnan'a kadar uzanan savunmasız sivillerin kasıtlı ve tekrar tekrar hedef alınması, insanlığa karşı işledikleri suçlardan dolayı İsrail'deki savaş suçlularının yargılanması ve eylemlerinden sorumlu tutulması için gerekli prosedürlerin gerçekleştirilmesini gerektiriyor." ifadesine yer verildi.
Hamas, uluslararası toplum ve Birleşmiş Milletler'den (BM), "İsrail'in bu terör eylemleri ile sivillere karşı işlediği uluslararası ve insancıl hukuku açık şekilde ihlal eden faaliyetlerinin durdurulmasını" istedi.
İsrail'in gün içerisinde Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliya Mülteci Kampı'nda zorla yerlerinden edilen Filistinlilerin sığındığı bir okulu hedef aldığı saldırıda ilk belirlemelere göre 15 kişi hayatını kaybetti, 22 kişi yaralandı.
Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu'nda konuşan Abbas, Gazze'de yaşananlar, İsrail'in işlediği suçlar, Uluslararası Adalet Divanında 19 Temmuz'da alınan istişari görüş ve akabinde BM Genel Kurulu'nda kabul edilen karar tasarısı, dünya halklarının Filistin'e verdiği destek ve Filistin yönetiminin Gazze'de savaş sonrasına dair taleplerini içeren görüşüne ilişkin açıklamalarda bulundu.
Konuşmasına Gazze'nin yüzde 75'inin yıkıldığını ve tanınmaz hale geldiğini, binlerce insanın öldüğünü hatırlatarak başlayan Abbas, "Gazze ve Batı Şeria'da İsrail'in işlediği suçları durdurun, çocukların ve kadınların öldürülmesini, soykırımı ve İsrail'e silah göndermeyi durdurun. Bu çılgınlık devam edemez." dedi.
İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir'in Mescid-i Aksa'da sinagog inşa etme çağrısına değinen Abbas, Mescid-i Aksa ve çevresinin Müslümanlara ait olduğunu ve bunun da Milletler Cemiyeti'nce 1930'da kabul edildiğini, şartlar ne olursa olsun bundan başka bir şeyi kabul etmeyeceklerini vurguladı.
İşgal altındaki Filistin devletinin infilak noktasına geldiği konusunda daha önce pek çok kez uyarıda bulunduklarını ve 7 Ekim'de de bu infilakın gerçekleştiğini söyleyen Abbas, iki devletli çözüm temelinde müzakere masasına oturulması yönünde çağrı yaptıklarını ancak İsrail'in aklın sesine kulak verecek yerde Gazze'de soykırıma başladığını ve halen uluslararası toplumun gözü önünde savaş suçu işlemeye devam ettiğini söyledi.
Abbas, "İsrail şimdi de kardeş Lübnan halkına saldırıyor. İsrail hükümeti Lübnan halkına karşı soykırım suçu işliyor. İsrail'in Filistin ve Lübnan'daki savaşı durdurması gerekiyor." diye konuştu.
FİLİSTİN'E VERİLEN DESTEĞE ÖVGÜ
Filistin Devlet Başkanı Abbas, konuşmasında, Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) 19 Temmuz'da İsrail'in Filistin topraklarını işgalini hukuka aykırı ilan eden danışma görüşüne binaen Filistin'in Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna sunduğu ve İsrail'in işgal altındaki topraklarda mevcudiyetini 12 ay içinde sonlandırmasını talep eden karar tasarısı lehinde oy kullanan ülkelere teşekkür etti.
Filistin'e destek veren aktivistlere de teşekkür eden Abbas, "ABD ve Batılı ülkeler dahil dünyanın her yerinde Filistin'e destek gösterileri düzenleyenlere minnettarız. Hayatlarını tehlikeye atarak Filistin'e gelen aktivistlere de minnettarız. Bu vesileyle Türk-ABD vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi'yi rahmetle anıyorum. Filistin halkı, İsrail işgal ordusunun şehit ettiği Ayşenur Hanım’ın duruşunu unutmayacaktır." dedi.
GAZZE'DE SAVAŞIN ERTESİ GÜNÜ
Filistin yönetimi olarak Gazze'de savaş sonrasına ilişkin benimsedikleri görüşe ilişkin de bilgi veren Abbas, şöyle konuştu:
"Savaşın ertesi günü, Gazze, Batı Şeria ile Kudüs'te gaspçı İsraillilerin saldırılarının tamamen durması, İsrail'in Gazze'den çekilmesi, Gazze'de tampon bölge kurulmaması, halkın tehcir edilmemesi, yerinden edilenlerin evlerine dönmesi, insani yardımların acilen ve düzenli bir şekilde Gazze'ye girmesi, Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) ile insani yardım kuruluşlarının korunması, Filistinlilere uluslararası koruma sağlanması, Filistin yönetiminin Gazze'de ve sınır kapılarında tam yetke sahibi olması, Gazze'nin yeniden imarı, Filistin devletinin BM'de tam üye olması için uluslararası destek toplanması ve BM Genel Kurulu'nda kabul edilen 'işgalin 12 ay içinde sona ermesini öngören' karar tasarısının uygulanmasını istiyoruz."
BM kürsüsünden dünyaya seslenen Abbas, Gazze'ye gidebilmeleri için BM'den bu konuda karar çıkmasını ve İsrail'e baskı yapılmasını istedi.
Abbas ayrıca, Gazze'ye giderken kendilerine katılmak isteyen herkesi memnuniyetle karşılayacaklarını sözlerine ekledi.
İngiltere'nin başkenti Londra'da yapılan AUKUS (Avustralya, İngiltere ve ABD arasındaki nükleer denizaltı ittifakı) Savunma Bakanları Toplantısı'nın ardından İngiltere Savunma Bakanı John Healey, Avustralya Savunma Bakanı Richard Marles ve ABD Savunma Bakanı Austin ortak basın toplantısı düzenledi.
İngiliz Bakan Healey, burada yaptığı konuşmada, toplantının, küresel güvensizlik ortamında düzenlediğine dikkati çekerek, ancak "Rus saldırganlığına karşı ve Orta Doğu'da barışa yönelik sağlam durma sözü" verdiklerini belirtti.
Healey, ABD ve Avustralya ile yapılan AUKUS anlaşması ve ülkeler arasındaki işbirliğinin önemine işaret ederek, "Gelecekteki teknolojilerimize yapılan yatırım, yenilikçiliğin teşvik edilmesine ve yeni savaş yeteneklerinin geliştirilmesine yardımcı olacaktır." dedi.
Bakan Healey, konuşmasında, Orta Doğu'daki duruma da değinerek, Lübnan'daki İngiliz vatandaşlarının bir an önce ülkeyi terk etmelerine yönelik yapılan çağrıları yineledi.
Healey, "İsrail Başbakanı (Binyamin) Netanyahu ve Lübnanlı Hizbullah liderlerini, Birleşmiş Milletler'in (BM) ortak sesine kulak vererek, görüşmelerin başlayabileceği ve çatışmaların sona erebileceği 21 günlük ateşkesi ilan etmeye çağırıyorum." dedi.
"TOPYEKUN BİR SAVAŞ RİSKİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ"
ABD Savunma Bakanı Austin de AUKUS anlaşması bağlamında, üçüncü savunma bakanları toplantısı için Londra'da bulunmaktan memnuniyet duyduğunu dile getirdi.
Bakan Austin, ülkesi ile İngiltere ve Avustralya arasındaki güçlü ilişkinin, karmaşık konularda birlikte çalışmayı kolaylaştırdığına işaret etti.
Austin, Orta Doğu'daki gelişmelere de değinerek, "Lübnan ve İsrail'in kuzeyindeki durum son derece endişe verici." değerlendirmesinde bulundu.
Bu durumun her iki taraf için de bölgede daha büyük çatışmaya yol açabileceği uyarısında bulunan Bakan Austin, "Dolayısıyla, bu kimsenin yararına değil ve ileriye dönük en iyi yol, diplomasinin yeniden gerçekleşmesini sağlayacak yol izlemektir." dedi.
Austin, "Halihazırda topyekun bir savaş riskiyle karşı karşıyayız, başka bir topyekun savaş hem İsrail hem de Lübnan için yıkıcı olabilir." uyarısında bulundu.
- Lübnan'daki Avustralya vatandaşlarına ülkeyi terk etmeleri çağrısı
Avustralya Savunma Bakanı Marles de Orta Doğu'daki durumdan duyduğu endişeyi dile getirerek, Lübnan'daki Avustralya vatandaşlarına ülkeyi terk etmeleri çağrısında bulundu.
ABD ve İngiltere'nin teknoloji transferiyle Avustralya'nın nükleer enerjiyle çalışan denizaltı filosu oluşturmasını hedefleyen AUKUS anlaşması, 16 Eylül 2021'de imzalanmıştı. 3 ülkenin isimlerinin İngilizcedeki kısaltmasından oluşan "AUKUS" adlı güvenlik anlaşması uyarınca Güney Avustralya eyaletinin başkenti Adelaide'deki tersanelerde nükleer enerjiyle çalışan en az 8 denizaltı inşa edilecek.
Lübnan Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail ordusunun başkent Beyrut'un doğusunda bir aracı İHA'yla hedef aldığı belirtildi.
Açıklamada, Beyrut'un doğusundaki Kuhhala bölgesinde seyir halinde vurulan araçta bir kişinin yaralandığı ifade edildi.
Hizbullah'la 8 Ekim'den beri kontrollü çatışmalara devam eden İsrail ordusu, 23 Eylül’de Lübnan'ın güney kentlerinin yanı sıra Bekaa ve Baalbek bölgelerine yüzlerce hava saldırısı düzenledi.
Lübnan makamlarına göre, şiddetlenen hava saldırılarında 679 kişi ölürken, bombardıman nedeniyle ülke içerisinde 150 bine yakın kişi yerinden oldu.
Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi Müdürü İsmail Sevabite, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Hükümet adına Sağlık Bakanlığı, cenazeleri teslim almak için uzman bir komite oluşturdu. Çarşamba günü cenazeleri teslim almayı reddettik çünkü uluslararası protokoller izlenmeden getirildiler." dedi.
Sevabite, "İşgal güçleri, cenazeleri herhangi bir uluslararası, Arap veya yerel denetim olmaksızın ve şehitlerin kimlikleri, yaşları, cinsiyetleri ya da hangi bölgelerden kaçırıldıkları gibi bilgileri vermeden, uluslararası protokollere uymadan getirdi. Bu yüzden dün cenazelerin teslim alınmasını kabul etmedik." diye konuştu.
Ayrıca Sevabite, hükümetin, konteynerin iadesi konusunda İsrail ile koordinasyon sağlamak için Uluslararası Kızılhaç Komitesi'ni sürece dahil etmeye çalıştığını, ancak komitenin bu işlemi uluslararası protokollere uymadığı için reddettiğini açıkladı.
Sevabite, "Bu şartlar altında hükümet, şehitlerin onuruna yakışır şekilde cenazeleri teslim almak için ilgili taraflardan oluşan bir komite oluşturma kararı aldı ve bugün konteyner teslim alındı. Resmi prosedürler tamamlandıktan sonra cenazeler defnedilecek." ifadelerini kullandı.
Sevabite, ekiplerin Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinde cenazelerin defni için toplu mezarlar hazırlamaya başladığını söyledi.
Netanyahu, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na katılmak için gittiği New York'ta İsrail basınına gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Lübnan'a saldırılara değinen Netanyahu, "Tüm hedeflerimize ulaşıncaya kadar Hizbullah'ı hedef almaya devam edeceğiz." ifadesini kullandı.
Netanyahu, bu hedeflerin başında Hizbullah ile yaşanan gerilim nedeniyle İsrail'in kuzeyinde yerinden edilenlerin evlerine dönmesi olduğunu kaydetti.
İsrail ordusundan yapılan yazılı açıklamaya göre, Halevi, katıldığı değerlendirme toplantısı sonrası Lübnan'da Hizbullah'a yönelik saldırılar hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
Lübnan'da Hizbullah'a yönelik saldırıların "devam etmesi gerektiğini" savunan Halevi, "Yıllardır bu fırsatı bekliyorduk." ifadesini kullandı.
Halevi'nin saldırılara devam edilmesi gerektiği yönündeki açıklamasının Hizbullah ile ateşkes konusunun gündeme geldiği bir süreçte gerçekleşmesi dikkati çekti.
Husilerin lideri Abdulmelik el-Husi, Husilere bağlı El-Mesira televizyonunda yayınlanan konuşmasında, Filistin'e destek için gerçekleştirdikleri saldırılara ilişkin açıklamada bulundu.
"Bu hafta balistik füze, kanatlı füzeler ve İHA'lar ile 39 operasyon gerçekleştirdik." diyen Husi, bu operasyonları nerede ve hangi hedeflere karşı gerçekleştirdiklerine ilişkin ise bilgi vermedi.
Gazze'ye destek amaçlı gerilimin beşinci aşaması kapsamında hizmete girecek "Filistin 2" adını verdikleri yeni bir füzeyi üretmeyi başardıklarını söyleyen Husi, bunu "büyük bir başarı" olarak nitelendirdi.
Yeteneklerin geliştirilmesi ve "Filistin 2" füzesinin üretilmesiyle bu aşamanın ülkesinin konumunu daha etkili hale getireceğini söyleyen Husi, "Kızıldeniz, Umman Denizi ve Aden Körfezi'nin İsrail, ABD ve İngilizler için tamamen yasaklanmış bir bölge haline geldiği" uyarısında bulundu.
Husi, ABD'nin, Husilerin tutumunu etkilemek için askeri saldırılar dahil olmak üzere pek çok yola başvurduğunu ve hiçbir şey elde edemediğini, aksine askeri yeteneklerinin gelişmesine katkıda bulunduğunu söyledi.
Husilerin lideri, Lübnan'da yaşanan olaylara da değindi.
Husi, İsrail'in Lübnan'daki gerilimi tırmandırma hedefinin, Hizbullah'ın Gazze'ye ve Filistin halkına destek vermesini engellemek olduğunu ancak bu hedefine ulaşamayacağını dile getirdi.
İsrail Savunma Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Gallant'ın, Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ile bir araya geldiği belirtildi.
Görüşmede, Gallant ve Halevi'nin öğleden sonra Beyrut'ta Hizbullah'ın komutanlarından Muhammed Hüseyin Surur'un hedef alındığı saldırıyı gözlemlediği ifade edildi.
Ayrıca Gallant'ın, Lübnan'da Hizbullah'a yönelik saldırılara devam edilmesini onayladığı kaydedildi.
İsrail Savunma Bakanı Gallant'ın, bu onayının, Hizbullah ile ateşkes konusunun gündeme geldiği bir süreçte gerçekleşmesi dikkati çekti.
İsrail ordusu, öğleden sonra Beyrut'un Dahiye bölgesine hava saldırısı düzenlemişti.
Lübnan Sağlık Bakanlığı, Beyrut'taki saldırıda ilk belirlemelere göre 2 kişinin hayatını kaybettiğini, 15 kişinin de yaralandığını bildirmişti.
İsrail ordusu da Beyrut'taki saldırıda Hizbullah'ın silahlı insansız hava aracı (SİHA) biriminden sorumlu komutanı olduğunu öne sürdüğü Surur'un öldüğünü duyurmuştu.
İsrail ordusu, öğleden sonra Beyrut'a düzenlediği hava saldırısına ilişkin sosyal medya hesabından yazılı bir açıklama yayımladı.
Açıklamada, Beyrut'ta Hizbullah'ın güçlü olduğu Dahiye bölgesine İsrail Hava Kuvvetlerince saldırı düzenlendiği belirtildi.
Saldırının hedefinde Hizbullah komutanlarından Muhammed Hüseyin Surur'un olduğu ve Hizbullah komutanının bombardımanda öldüğü aktarıldı.
Surur'un Hizbullah'ın silahlı insansız hava aracı (SİHA) biriminden sorumlu komutanı olduğu ileri sürüldü.
İsrail gazetesi Times of Israel, üst düzey Batılı bir diplomatı kaynak göstererek İsrail ve Lübnan'ın dün gece ABD ve Fransa öncülüğünde yapılan ortak açıklamadan önce Mavi Hat üzerinde 21 günlük ateşkes anlaşmasının kabul edildiğini öne sürdü.
Batılı diplomat, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun "tüm gücümüzle saldıracağız" açıklamasının politik bir tavır olduğu değerlendirmesi yaptı.
Netanyahu'nun bu tavrının Gazze'deki rehine görüşmelerini ele alış biçiminin bir uzantısı olduğunu savunan Batılı diplomat, Netanyahu'nun Lübnan konusundaki bu görüşmelerde özel olarak esneklik göstermeyi kabul ettiğini ancak hemen ardından siyasi tabanını yatıştırmak amacıyla kamuoyuna aksi yönde açıklamalar yaptığını söyledi.
İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Eshtamoa Sinagogu'nun kalıntıları arasında yangın çıktı.
El Halil Tepeleri bölgesindeki sinagogda çıkan yangına ilişkin İsrailli yetkili Eliram Azoulai, güvenlik güçlerinin konuyla “ciddi bir şekilde” ilgilenmesi ve sinagogu koruması gerektiğini söyledi.
İsrail Polisi, İsrail Savunma Kuvvetleri'nin bölgede yangın çıktığını bildirdiğini ve polisin olayı kontrol ettiğini söyledi.
פלסטינים הציתו את בית הכנסת העתיק בכפר סמוע בדרום הר חברון, וריססו כתובת "חמאס". כוחות הכיבוי שהגיעו למקום השתלטו על השריפה@carmeldangor pic.twitter.com/DFxqgdPFr7
— כאן חדשות (@kann_news) September 26, 2024
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), patlamaların duyulduğu ve dumanların yükseldiği Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta "hedefli saldırı" düzenlediğini duyurdu. IDF, ayrıntılı bilgiyi yakında açıklayacağını bildirdi.
مشاهد جديدة للغارة التي استهدفت الضاحية الجنوبية لبيروت pic.twitter.com/6KYlyqBDVN
— هنا لبنان (@thisislebnews) September 26, 2024
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Ofisi Sözcüsü Ravina Shamdasani AA muhabirinin, İsrail'in Lübnan'ın güneyine yönelik saldırılarıyla ilgili sorusunu yazılı yanıtladı.Bölgede tansiyonun artmaya devam ettiğini kaydeden Shamdasani, "Bu durum siviller üzerinde korkutucu bir etki oluşturuyor. Ateşkes için acil çabalar gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Örgütü (Euro-Med) Başkanı Ramy Abdu ise "Bu elbette normal bir savaş sahnesi değil, İsrail'in son bir yıldır Gazze'de işlediği savaş suçlarının temel bir örneği." ifadesini kullandı.Abdu, "Lübnan'da yoğun bombardıman sonucu bir günde kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere 500 sivilin öldürülmesi, İsrail'in politikasının açık örneğidir. Bu, uluslararası insani hukuku ihlal eden sivilleri yerlerinden etme niyetini gösteriyor." ifadelerini kullandı.
Euro-Med İletişim Direktörü Muhammed Shehada ise 23 Eylül'de İsrail'in Lübnan'ın güneyine yönelik başlattığı saldırıların bu ülke için son 20 yılda yaşanan en ölümcül gün olduğunu belirterek, "Bu saldırılar tam bir katliam. Normal bir savaş sahnesinden çok farklı. İsrail, Gazze soykırımındaki en kirli taktiklerini kopyalıyor ve Lübnan'da uyguluyor." değerlendirmesinde bulundu.
İsrail ordusu, Lübnan-Suriye sınırının doğusunda ve kuzeyindeki 8 ayrı noktaya "Hizbullah'a silah kaçırmak için kullanıldığı" iddiasıyla hava saldırısı düzenledi. İsrail ordu sözcülüğü, Lübnan-İsrail sınır geçişinde "Hizbullah'ın Lübnan'a silah transferi için kullandığını" öne sürdüğü noktalara savaş uçaklarının hava saldırısı düzenlediğini açıkladı. İsrail ordusunun paylaştığı grafiğe göre, Lübnan-Suriye sınırının doğusunda üç, kuzeyinde birbirine yakın beş nokta hedef alındı.
מטוסי קרב של חיל-האוויר תקפו לפני זמן קצר תשתיות בגבול סוריה-לבנון, המשמשות את ארגון הטרור חיזבאללה להעברת אמצעי לחימה משטח סוריה לידי חיזבאללה בלבנון. חיזבאללה משתמש באמצעי הלחימה הללו נגד אזרחי מדינת ישראל.
— Israeli Air Force (@IAFsite) September 26, 2024
צה״ל פועל בנחישות למניעת כניסת אמצעי לחימה ללבנון ולהתחמשות חיזבאללה.… pic.twitter.com/DsnxFPPtmq
Lübnan İçişleri Bakanı Bessam el-Mevlevi başkent Beyrut'ta düzenlediği basın toplantısında, İsrail ordusunun Lübnan'a yönelik hava saldırılarından kaçan vatandaşlarla ilgili bilgi verdi.Hava saldırıları nedeniyle evlerini terk eden hasta ve engellilerin her türlü ihtiyacını karşılama çalışmalarına dikkati çeken Mevlevi, İsrail saldırılarından sonra evlerini terk etmek zorunda kalanlardan 70 bin 100 kişiyi 533 sığınma merkezine yerleştirdiklerine işaret etti.Bu süre zarfında 13 bin 500 Suriyelinin Lübnan'dan ayrılarak ülkelerine döndüğünü anlatan Mevlevi, "Buna göre Suriyelilerin geri dönebileceğini söyleyebiliriz." dedi.Lübnan Çevre Bakanı Nasır Yasin, dün İsrail saldırıları nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalanların sayını 150 bin olarak vermişti.
Filistin, Birleşmiş Milletler Misyonu resmi twitter hesabında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın BM'de yaptığı konuşmayı paylaştı.
Paylaşımda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Dost ve kardeş Filistin'in temsilcisini uzun mücadeleler neticesinde Üye Devletler arasında hak ettiği yerde görmekten duyduğumuz memnuniyeti ifade etmek istiyorum. Bu tarihi adımın Filistin'in BM üyeliğine giden yolda nihai dönüm noktası olmasını temenni ediyorum.” sözleri yer aldı.
🇵🇸 🇹🇷 President Erdogan: “I would like to express our pleasure to see the representative of our friend and brother Palestine in his rightful place among Member States as a result of long struggle. I hope this historic step will be the final turning point on the road leading to… pic.twitter.com/BK6yjkYY9j
— State of Palestine (@Palestine_UN) September 24, 2024
AFP haber ajansının geçtiği bilgilere göre, Netanyahu, Lübnan'da ateşkes önerisine cevap vermediğini aksine Hizbullah'a karşı 'tam mücadele' emri verdiğini duyurdu.
Lübnan'da yetkililerin birkaç saat içinde ateşkes ilan edilmesini beklediklerine dair haberlerin ardından Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ofi açıklama yaptı. Açıklamada "Ateşkesle ilgili haberler doğru değil. Bu, başbakanın yanıt bile vermediği bir Amerikan-Fransız önerisidir. Kuzeydeki çatışmaların hafifletilmesi yönündeki sözde direktifle ilgili haberler de gerçeğin tam tersidir. Başbakan IDF'ye çatışmaların tüm gücüyle ve kendisine sunulan planlar doğrultusunda devam etmesi talimatını vermiştir. Ayrıca Gazze'deki çatışmalar savaşın tüm hedeflerine ulaşılana kadar devam edecektir" ifadeleri yer aldı.
לשכת ראש הממשלה:
— Benjamin Netanyahu - בנימין נתניהו (@netanyahu) September 26, 2024
״הידיעה על הפסקת אש - לא נכונה. מדובר בהצעה אמריקנית-צרפתית, שראש הממשלה אפילו לא הגיב לה.
הידיעה על הנחיה כביכול למתן את הלחימה בצפון גם היא הפוכה מן האמת. ראש הממשלה הנחה את צה״ל להמשיך את הלחימה במלא העוצמה, ולפי התכניות שהוצגו לו.
כמו כן, גם הלחימה…
Görgü tanıklarından alınan bilgiye göre, İsrail askerleri El-Bire ve El-Halil kentlerine, Ramallah'ın batısındaki Safa, Nablus'un batısındaki Beyt Maa beldelerine baskınlar düzenledi ve bu bölgelerde birçok eve zorla girdi.
İsrail askerleri baskın sırasında aralarında eski tutukluların da bulunduğu en az 5 Filistinliyi gözaltına aldı.
İsrail güçleri, Safa beldesinde de 17 Eylül'den bu yana gözaltında bulunan Filistinli Ganim Alkam'ın dükkanlarını ve matbaasını basarak, havaya uçurdu.
Batı Şeria'nın güneyindeki El-Halil kentinde çok sayıda beldeye de İsrail askerlerince baskınlar düzenlendi ve çok sayıda Filistinli gözaltına alındı.
İsrail güçleri ayrıca Cenin kentine ve Cenin Mülteci Kampı'na 18 saat süren baskının ardından bölgeden çekildi. İsrail ordusuna ait buldozerler bölgede altyapıya zarar verirken, İsrail askerleri de bölgede 6 Filistinliyi gözaltına aldı.
İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, ülkenin kuzeyinde İsrail askerlerini ziyaret etti. Burada konuşma yapan Halevi, ‘Lübnan’a kara harekatı hazırlığında olduklarını’ ifade ederek, “Bir manevra süreci hazırlıyoruz, bu da askeri botlarınızın düşman topraklarına gireceği anlamına geliyor” dedi.
İsrail Genelkurmay Başkanı Halevi, İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) askerlerine yaptığı konuşmada, “Manevra sürecini hazırlıyoruz, yani askeri botlarınız, manevra botlarınız düşman topraklarına girecek, Hizbullah'ın büyük askeri karakollar olarak hazırladığı köylere girecek” dedi.
Halevi, “Oraya güçlü bir şekilde girmenizle Hizbullah, savaş deneyimi olan profesyonel, son derece yetenekli bir savaş gücüyle karşılaşmanın nasıl bir şey olduğunu görecek. Onlardan çok daha güçlü, çok daha deneyimli olarak geliyorsunuz, içeri giriyorsunuz, oradaki düşmanı yok ediyorsunuz, altyapıyı yok ediyorsunuz. Bunlar kuzeyde yaşayanları güvenli bir şekilde geri döndürmemizi sağlayacak şeyler” diye konuştu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, ABD ve Fransa'nın girişimiyle Lübnan'da üç haftalık geçici bir ateşkes sağlanmasının görüşülmesine izin verdiği ve bunun için bir bakanını görevlendirdiği iddia edildi.
İsrael Hayom gazetesine konuşan siyasi kaynak, İsrail'in "başarı ihtimalini küçük gördüğü" ABD ve Fransa'nın 21 günlük ateşkes girişimini görüşmeye olumlu karşılık verdiğini ve Netanyahu'nun, Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer'ı müzakereleri yürütmekle görevlendirdiğini belirtti.
Söz konusu kaynak, ABD-Fransa'nın ortak girişiminin "şansının düşük olduğu", Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın bunu reddetmesiyle "İsrail'in Lübnan'daki saldırılarını genişletmesi için meşruiyet sağlanacağını" savundu.
Lübnan'da yayın yapan özel MTV kanalı ise Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri'nin, Hizbullah'ın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 1071 kararına göre, İsrail sınırına yaklaşık 30 kilometre uzaklıktaki Litani Nehri'nin kuzeyine doğru çekilmesi için ikna edebileceği yönünde ABD'ye güvence verdiğini aktardı. İsrail, Hizbullah'ın Litani Nehri'nin kuzeyine çekilmesi talebini saldırılarına gerekçe olarak gösteriyor.
Bu arada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, gece saatlerinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na hitap etmek üzere New York'a hareket etti.
ABD'li bağımsız Senatör Sanders, İsrail'e silah ihracatının durdurulması yönünde sunduğu tasarıya ilişkin yazılı açıklama yaptı.Sanders, "(İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu'nun radikal hükümetine daha fazla silah gönderilmesi kabul edilemez." ifadesini kullandı.İsrail'e silah ihracatının 1961 tarihli Yabancı Destek Yasası'nı ve Silah İhracat Kontrol Yasası'nı ihlal ettiğine dikkati çeken Sanders, bu silahların uluslararası hukuka ve ABD hukukuna aykırı olduğunu gösteren birçok belge bulunduğunu kaydetti.ABD'nin, "bu vahşetteki suç ortaklığına son vermesi gerektiğini" vurgulayan Sanders, "ABD silahlarının, Gazze'deki çok sayıda sivilin ölümünden sorumlu olduğunu" belirtti.Sanders'ın açıklamasında, tasarının, kasımda toplanacak Senato'da oylanacağı aktarıldı.
Lübnan Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail ordusunun Lübnan'ın güney bölgelerine yönelik hava saldırılarının sürdüğü belirtildi.
Güneyde Ayta eş-Şab beldesinde savaş uçaklarının bombalaması sonucu 3 kişinin yaşamını yitirdiği aktarılan açıklamada, ülkenin güneyinde yer alan Kana beldesinde düzenlenen saldırılarda da Suriye vatandaşı bir kişinin öldüğü, bir kişinin de yaralandığı ifade edildi.
Lübnan resmi ajansı NNA'nın haberine göre, Lübnan Başbakanı Necib Mikati, İsrail ile Lübnan arasındaki çatışmaların durdurulması ve diplomasiye alan açılması için 21 günlük acil ateşkes çağrısında bulunan uluslararası açıklamayı memnuniyetle karşılayarak, en önemli şeyin Tel Aviv'in çağrıya vereceği yanıt ve bu çağrıya olan bağlılığı olduğunu vurguladı.
Hizbullah askeri medya basın ofisi dün gizli bir konumda bulunan "Qader 1" balistik füzesinin görüntülerini paylaştı. Grup dün İsrail'in başkenti Tel Aviv'de bulunan MOSSAD karargahına saldırı düzenlerken, balistik füze fırlatırken, füze hava savunma sistemleri tarafından engellenmeden önce Tel Aviv bölgesine ulaşan ilk füze oldu.
Saldırıyı üstlenen Hizbullah yaptığı açıklamada "İslami Direniş, 25 Eylül Çarşamba günü saat 06:30'da Tel Aviv yakınlarındaki Mossad karargahını hedef alan bir balistik füze fırlattı. bu karargah liderlerimize düzenlenen suikast ve Lübnan'da çağrı cihazlarına gerçekleştirilen saldırılardan sorumludur." ifadesi yer aldı. Hizbullah saldırının Gazze halkına destek ve "Lübnan ve halkını savunmak" amacıyla gerçekleştirildiğini vurguladı.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Irakçi, Ortadoğu'nun "tam ölçekli bir felaketle" karşı karşıya olduğunu belirterek, İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmaların tırmanması halinde Tahran'ın Lübnan'ı "her türlü" destekleyeceği uyarısında bulundu:
"Bölge tam ölçekli bir felaketin eşiğinde. Kontrol altına alınmazsa dünya felaket sonuçlarla karşı karşıya kalacak. İran çatışmaların tırmanması durumunda her türlü imkanla Lübnan halkının yanında olacak"
Irakçi BM'deki muhabirlere yaptığı açıklamada İsrail'in her türlü kırmızı çizgiyi aştığını vurguladı ve BM Güvenlik Konseyi'nin barış ve istikrarı yeniden sağlamak için müdahale etmesi gerektiğini söyledi.
ABD'li üst düzey bir yetkili, ABD, Avrupa Birliği ve bazı Arap ülkelerinin Lübnan'da ateşkes çağrısı yapmasının "önemli bir adım" olduğunu söyledi. AFP haber ajansının geçtiği bilgilere göre yetkili Lübnan ve İsrail'in birkaç saat içinde kararlarını vermesinin beklendiğini vurguladı.
Avustralya Dışişleri Bakanlığı, Lübnan'da yaşayan 15 bin vatandaşına ülkeyi terk etmeleri çağrısında bulundu. Yapılan açıklamada Avustralyalıların durumun kötüleşmesi halinde mahsur kalma riskini göze almaları gerektiğini bildirdi.
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Fransa'nın talebiyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde düzenlenen acil Lübnan oturumunda konuştu.Abdulati, "Şu anda Lübnan'da tanık olduğumuz şey, tam teşekküllü bir saldırıdır ve Birleşmiş Milletler'in kurucu üyesi olan bir devletin egemenliğinin açık bir ihlalidir." dedi.
Mısırlı Bakan Abdulati, İsrail'in, Birleşmiş Milletler Şartı'nı uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukuk hükümlerini tamamen ihlal ederek Lübnan'a düzenlediği saldırılarının yüzlerce kişinin ölümüne, binlerce yaralanmaya neden olduğunu ve on binlerce Lübnan vatandaşını zorla yerinden etmeye zorladığını kaydetti.
Abdulati, "Lübnan'ın şu anda yaşadığı trajedinin, BM Güvenlik Konseyi'nin Gazze Şeridi'nde bir yıldır süren savaşı durdurma sorumluluğunu yerine getirmedeki utanç verici başarısızlığının kaçınılmaz bir sonucu" olduğunu vurguladı.
ABD ile Fransa'nın öncülük ettiği ve Avrupa Birliği (AB) ile 8 ülkeyi daha bir araya getiren ortak açıklamada, İsrail ile Lübnan arasındaki çatışmaların durdurulması ve diplomasiye alan açılması için 21 günlük acil ateşkes çağrısı yapıldı.
Beyaz Saray'dan yapılan yazılı açıklamada, ABD ile Fransa'nın, İsrail-Lübnan sınırında bir ateşkes çağrısı konusunda mutabık kaldığı ve bu yöndeki ortak açıklamaya AB, Avustralya, Kanada, Almanya, İtalya, Japonya, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin de (BAE) katıldığı bildirildi.
İsrail savaş uçaklarının Lübnan'ın doğusundaki Bekaa bölgesinde bir kasabaya düzenlediği hava saldırısı sonucu ilk belirlemelere göre 9 kişi öldü, 11 kişi de yaralandı.Lübnan resmi ajansı NNA'nın haberinde, İsrail savaş uçaklarının, Baalbek el-Hurmul Valiliği'nin Baalbek ilçesine bağlı Yunin kasabasına hava saldırısı düzenlediği belirtildi.Haberde, hava saldırısında ölen veya yaralananların olup olmadığına ilişkin bilgi verilmedi.
Filistin resmi ajansı WAFA'ya göre, Abbas, Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu'na katılmak üzere geldiği ABD'nin New York kentinde Bulgaristan Devlet Başkanı Rumen Radev, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ve Hollanda Başbakanı Dick Schoof 'un da aralarında bulunduğu liderlerle bir araya geldi.
Görüşmelerde, Gazze Şeridi'ndeki ateşkes çabaları, insani yardımın girişi, yerinden edilenlere barınma sağlanması, İsrail güçlerinin Gazze'den çekilmesi ve Kudüs dahil işgal altındaki Batı Şeria'daki gerilimin durdurulması konuları ele alındı.
"Bölgede güvenlik ve barışın sağlanmasına yönelik çabaların desteklenmesine katkıda bulunmak amacıyla Filistin Devleti'nin tanınması" çağrısında bulunan Abbas, uluslararası meşruiyet kararlarına ve Arap Barış Girişimi'ne dayanan siyasi bir süreç başlatmaya hazırlık amacıyla Filistin'in BM'ye tam üyelik elde etme çabalarının desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
Abbas, "İsrail'i, uluslararası meşruiyet ve uluslararası mahkemelerin kararlarına saygı göstermeye zorlamak için" uluslararası çaba gerektiğine dikkati çekti.