Güncelleme Tarihi:
Büyük bir hızla gelişen teknoloji karşısında her şey değişip dönüşüme uğrarken, spor da her geçen gün bundan payına düşeni fazlasıyla alıyor. Covid-19 pandemisiyle birlikte dünya genelinde milyarlarca insan evlerinde geçirdikleri dönem içinde rekabetin yüksek olduğu, renkli video oyun dünyasına daha da yakınlaştı. Her yaştan insanın katıldığı turnuvalardaki heyecan ve milyarlarca dolarlık ödüller nedeniyle e-spor her geçen gün büyüyor.
Bu dönemde sokaklardan, spor antrenmanlarından ve okullarından uzak kalan çocuklar ise video oyun dünyasının büyülü atmosferinde adeta kayboluyor. Evde geçirdikleri uzun günler boyunca video oyunları içinde taktik antrenmanlar yapan gençler, turnuvalardan gelen ödüllerle, e-spor merkezli YouTube ve Twitch yayıncılığıyla para kazanabileceklerini ve şöhret olabileceklerini düşünmeye başladı.
Bu yolda ilerleyen gençler, geleneksel sporlardan birer birer uzaklaşmaya başlıyor. Ortaya çıkan bu tablonun çocukların bedensel ve zihinsel gelişimini ne şekilde etkileyeceği ise uzun zamandır tartışılıyor.
MAHALLE MAÇLARI ONLAR İÇİN BİR ANLAM TAŞIMIYOR
ABD’nin güney eyaletlerinden Texas’ta yaşayan iki kardeş David (13) ve Matthew Grimes (11) odalarına kapanmış hummalı bir hazırlığın içinde. Video oyun konsolunun karşısında adeta kendilerini kaybeden kardeşler, kafa kafaya vererek hafta sonu katılacakları spor turnuvası için strateji belirliyor. Bu turnuva, ekran karşısından kalkmalarına gerek olmayan kıyasıya bir e-spor müsabakası…
David, pür dikkat oyun konsolunun kontrol ayarlarını düzenliyor. İki kardeş ayda en az bir kez katıldıkları “Super Smash Bros. Ultimate” turnuvasında gösterecekleri performansa kilitlenmiş durumda.
David ve Matthew, Z kuşağının tipik birer üyesi. Kendilerinden önceki kuşaklar için inşa edilen basketbol ve futbol sahalarında sabahlara kadar maç yapmak veya sokakların karmaşasında çeşitli oyunlar türetmek onlar için bir anlam taşımıyor. PlayStation ve Xbox başta olmak üzere oyun teknolojisini yakından takip etmek ve en yeni oyunları oynamak onlar için daha önemli. İki kardeş, çevrimiçi oyun dünyasının içine akın akın koşan kuşağın üyeleri.
GELENEKSEL SPORLAR ARTIK CEZBETMİYOR
Pandemi döneminde küresel düzeyde e-spora yönelimde ciddi bir artış görüldü. Bu dönemde fiziksel spor aktivitelerinin sınırlandırılması, sosyal etkinliklerin sonlandırılması ve evden eğitime geçilmesi, yıllardır yüksek teknoloji ürünleriyle içli dışlı olan bir kuşak için akıllı telefonlarla veya video oyun konsollarıyla daha fazla vakit geçirmeyi olağanlaştırdı.
ABD merkezli Spor ve Fitness Endüstrisi Birliği'nin 2018 verilerine göre, 2008 yılında 6-12 yaş yaş grubunun fiziksel spor aktivitelerine katılım oranı yüzde 45 düzeyindeyken, Eylül 2021’de Aspen Spor ve Toplum Enstitüsü tarafından yapılan araştırmada, çocukların spora olan ilgisinin hızla kaybolmaya başladığı ortaya çıktı.
Çocukların bir spor branşına olan ilgileri ortalama üç yıldan kısa sürüyor. Aynı ankete göre, çocukların 11 yaşında spor yapmayı bıraktığı anlaşılıyor. Bu araştırmalar gösteriyor ki, bedensel güç gerektiren spor etkinlikleri Z kuşağını önceki kuşaklar kadar cezbetmiyor.
MİLYARLARCA DOLAR İÇİN KIYASIYA MÜCADELE VERİYORLAR
Almanya merkezli uluslararası bir pazarlama ve tüketici verileri şirketi Statista'ya göre, bugün dünya üzerinde 2,4 milyardan fazla insan video oyunları oynuyor. Dünyanın her yerinde, 34 milyon dolara ulaşan ödül havuzları için kıyasıya mücadele eden milyonlarca yarışmacı bulunuyor. On binlerce okul ve özel organizasyon turnuvalar düzenliyor. Küresel e-spor organizasyonlarında yarışan profesyonel takımların gelirleri ise 1 milyar dolara ulaşıyor.
ABD başta olmak üzere pek çok ülkede spor, aynı zamanda dev bir endüstri anlamına geliyor. Müsabakalar için yapılan seyahatler, ekipmanlar, spor bursları ve eğitim harcamalarıyla, milyarlarca dolarlık bir endüstri değişimle karşı karşıya. Ortaya çıkan tabloyu değerlendiren Spor ve Fitness Endüstrisi Birliği'nin başkanı ve CEO'su Tom Cove, “ABD’de sporun dönüm noktasındayız. Pandemi döneminde aileler ve çocuklar antrenman yapmadı ve pek çok spor organizasyonu askıya alındı. Spor haricinde daha farklı alternatiflerin de denenebileceğine karar verdiler” ifadesini kullandı.
‘PLATFORMLAR BİZİM İÇİN CAN SİMİDİ OLDU’
Birçok anne ve baba pandemi döneminde, çocuklarının video oyun konsollarıyla geçirdikleri süreyi sınırlamak konusunda eskisi gibi disiplinli değildi. Dawnita biraz canı sıkılarak, çocuklarının video oyun dünyasına adım atmalarını şu şekilde açıkladı:
“Söylemekten nefret ediyorum ama bir anlamda bizim için can simidi oldu. Arkadaşlarından kopmuşlardı, oyunlar sayesinde birbirlerinin telefonlarını veya kişisel bilgilerini öğrenmeden güvenli bir şekilde vakit geçirdiler.”
LEBRON’UN YERİNİ BANJO VE KAZOOİE ALDI
Grimes ailesinde spor, iki kardeşin hayatının merkezindeydi. Babaları, onları kendi çocukluğunun NBA yıldızlarını ve efsane maçlarını anlatarak büyütüyordu.Oğullarının Michael Jordan veya LeBron James gibi birer profesyonel olmasını istiyordu. Pandemi tüm planı bozdu.
David ve Matthew artık babalarını karşılarına alıp, video oyun serisi Super Smash Bros’da seçtikleri Banjo ve Kazooie karakterlerinin özelliklerini, onları tercih etme sebeplerini uzun uzadıya anlatıyor. Artık aile sofrasında şut yüzdeleri veya skor istatistikleri değil, nerelerde “X” düğmesine basılacağı, “B” düğmesine basılırsa karakterin hangi hareketleri yapabileceği üzerinde konuşuluyor.
Kararları ve beklentileri hızlı şekilde değişen çocuklar, bir dönem NBA’in yıldız isimlerini ve maçlarda sarf ettiği hareketleri büyük bir beğeniyle takip ederken, bugün Banjo ve Kazooie gibi oyun karakterlerinin LeBron’un tahtını salladığı görülüyor.
GELENEKSEL SPORLARIN GELECEĞİ TEHLİKE ALTINDA OLABİLİR
David ve Matthew artık e-spor turnuvalarında oyuncuların milyonlar kazandığını biliyor ve yıldız bir oyuncu olmak için spor yapmanın zorunlu olmayabileceğini düşünüyor. Gençler arasında bu fikrin giderek yaygınlaşması, spor endüstrisinin geleceği için tehlike çanlarının çalmasına yol açıyor.
David ise “E-spor, diğer spor branşlarından daha güvenli. Sakatlanmıyor ve zarar görmüyorsunuz. Sadece elleriniz ve parmaklarınız için endişelenmelisiniz. Çünkü ellerinizde bir problem olursa, oyun oynayamazsınız” dedikten sonra duraksayıp gülümseyerek şunları söyledi: “Video oyunları oynayarak para kazanmak harika olurdu.”
E-SPOR MU VE GELENEKSEL SPORLAR MI?
Bu tablo bize yabancı gibi görünse de, son yıllarda ülkemizde e-spor alanında ciddi bir eğilim söz konusu. Pek çok genç video oyun platformlarında kıyasıya mücadele ediyor. Bunun için pahalı oyun konsollarına da ihtiyaç duymuyorlar; akıllı telefonları veya masaüstü bilgisayarlarıyla da bu dünyanın içine kolayca adım atabiliyorlar.
Fakat, e-sporun geleneksel spor branşlarının yerini alıyor oluşu nedeniyle çeşitli endişeler de yok değil. Sporun bedensel ve ruhsal gelişimdeki önemi, kolektif bilincin erken yaşta kazanılması ve sosyal etkileşim becerilerini doğrudan etkilemesi nedeniyle sporun gençler üzerinde önemini kaybediyor oluşu endişeleri de beraberinde getiriyor. Yaşanan bu dönüşümü Hurriyet.com.tr’ye değerlendiren Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı, Spor Hekimi Prof. Dr. Tolga Aydoğ, Psikolog Berkay Ateş ve Voleybol Antrenörü Abdullah Saral, e-spor ve geleneksel sporlar arasındaki yeni durumla ilgili akıllara takılan soruları yanıtladı.
HAREKETSİZ YAŞAM İNSAN SAĞLIĞINI TEHDİT EDİYOR
2019 verilerine göre, ülkemizdeki düşük aktivite düzeyine sahip bireylerin nüfusun yaklaşık yüzde 40’ını oluşturduğunu söyleyen Prof. Dr. Tolga Aydoğ, “Nüfusun yıllar içinde kırsaldan kente göç ettiği, kentlerde egzersiz/spor yapacak zaman ve mekân bulma zorluğu düşünüldüğünde zaten azalması beklenen aktif birey sayısının yaşanan pandemi ile daha da düşmüş olması kuvvetle muhtemel” ifadesini kullandı ve devam etti:
“Pandeminin etkisinin daha yoğun olduğu dönemlerde evde geçirilen saatlerin çok uzaması, hatta sokağa çıkma yasağı, spor yapılabilen mekanların kapanması, televizyon, bilgisayar, internet, çevrimiçi oyunlar gibi oturarak yapılan aktivitelere daha çok vakit harcanmasına neden oldu.”
E-SPOR BİRÇOK RİSKİ İÇİNDE BARINDIRIYOR
Prof. Dr. Aydoğ, asıl sorunun e-sporun hobi olarak değil de spor olarak tanımlanması olduğunu belirterek, “E-spor kişinin günlük ihtiyacı olan fiziksel aktiviteyi karşılamaktan çok uzak. Ayrıca, e-sporun akıl sağlığı, ilaç/doping kullanımı, hareketsiz yaşama bağlı sorunlar ve kumar gibi riskleri barındırdığı da akılda tutulmalı” açıklamalarında bulundu.
‘HAREKETTE SAĞLIK VAR’
Aydoğ, “Atalarımızın söylemiş olduğu ‘harekette bereket vardır’ sözü sağlık için ‘harekette sağlık vardır’ olarak değiştirilebilir” dedi ve yeterli düzeyde hareket etmenin insan sağlığı için önemini şu maddelerle sıraladı:
-- Kilo kontrolü
-- Diyabetten korunma ve kontrol
-- Tansiyondan korunma ve kontrol
-- Kolesterol düzeyini azaltma
-- Kalp hastalığından korunma
-- Kanserden korunma
-- Depresyonu azaltma üzerine olumlu etki
“Yukarıda sıralanan sorunların genel sağlık, yaşam süresi ve yaşam kalitesine etkisi göz önüne alındığında hareketli yaşamın önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. 2011 yılında ABD’de doğan bir erkek çocuğunun beklenen yaşam süresi 91, 2014 yılında doğan çocuğun 90 ve 2019 yılında doğan bir çocuğun ise 88 yaşına kadar düşmesi bir şeylerin yanlış gittiğinin net göstergesi. Bunda tek neden hareket azlığı olmamakla beraber, düzenli egzersiz yapmanın 2-4 yıl daha uzun ve kaliteli bir yaşam sağladığı da akılda tutulmalı.”
FİZİKSEL AKTİVİTE STRESLE BAŞA ÇIKMAMIZI SAĞLAR
Z kuşağının, doğrudan internet ve akıllı cihazların ortasına doğmuş olması nedeniyle yoğun teknoloji kullanımından ilerleyen dönemlerde nasıl etkileneceğine ilişkin ellerinde veri olamadığını belirten Psikolog Berkay Ateş, “Biz bu sürecin etkilerini, Z kuşağından edindiğimiz verilerle ölçeceğiz. Ancak şu anki yaşantılarına bakarak psikososyal, bilişsel, duygusal ve fizyolojik açıdan nasıl etkileneceklerine dair bazı çıkarımlar yapabiliriz” dedi ve ekledi:
“Bir sportif faaliyetin ve hareketli bir yaşamın çocuklar üzerinde birçok olumlu etkisinin olduğunu biliyoruz. Bu sadece çocuklar üzerinde değil, yetişkinler üzerinde de söz konusu. Deşarj olabilmemiz için vücudumuzun fiziksel olarak bir aktivite yapmaya ihtiyacı var. Stresle bu şekilde baş edebilme şansımız var. Her gün birçok rahatsızlık verici duygu yaşıyor ve bunları kolaylıkla dışa vuramıyoruz. Duyguları dışa vuramadığımız her gün aslında birazcık daha fiziksel aktivitenin önemini görmeye başlıyoruz.”
AKRANLARIYLA İLETİŞİM KURAMIYORLAR
Hareketsiz yaşamın ortaya çıkmasının çocukları duygusal dışavurum konusunda eksik bir hale getirip stresle başa çıkamamalarına yol açacağını ifade eden Ateş, “Çevrimiçi oyunlar oynayan çocukların akranlarıyla iletişim kurmakta zorluk yaşadıklarını gözlemliyoruz. Akran iletişimi bir çocuğun hayatındaki en önemli parametrelerden biri. Maalesef online oyunlar ve hareketsiz yaşam dışarda onlara sosyalleşebilme konusunda bir sınırlama getiriyor” açıklamalarında bulundu.
BİLİŞSEL AÇIDAN BİR ÖNCEKİ NESİLDEN DAHA AVANTAJLI HALE GELEBİLİRLER
Çevrimiçi oyunların sadece olumsuz yönleri olmadığını söyleyen Ateş, “'Çevrimiçi oyunlar çocuklar için genel olarak zararlıdır ve hiçbir zaman oynanmamalıdır' diye bir durum yok. Bu oyunları oynarken kullandıkları bilişsel beceriler pozitif yönlü etkilerde de bulunuyor. Bazı stratejik oyunlar, bu neslin elli sene sonraki bilişsel becerilerini bir önceki nesilden belki birkaç tık ileriye taşıyabilir” ifadelerini kullandı ve devam etti:
“Çocukların yaptıkları çıkarımlar son derece kişisel olduğundan oyun sırasında bir hata yaptığında veya başarısız olduğunda kendisiyle alakalı ‘Ben beceriksizim, ben başarısızım, istenmiyorum’ tarzında sonuçlara da varabilir. Yani düşünce dünyasında bazı hatalı bağlantılar da oluşturabilir.”
ÇOCUK DUYDUĞUNU DEĞİL GÖRDÜĞÜNÜ YAPAR
Ateş, çocuğun aileden duyduğunu değil de gördüğünü yaptığını belirterek, “Bir aile çocuğuna her ne kadar kitap okuması gerektiğini söylerse söylesin, eğer kendisi kitap okumayıp ekranla ilgileniyorsa çocuğu da ondan gördüğünü yapma eğilimine girer” dedi.
“Dolayısıyla bir çocuğu fiziksel aktiviteye yönlendirmenin en kısa yolu, ailenin kendisinin de bunu başarabilmesinden geçer. Çünkü beynimiz karşı tarafın neler söylediğine değil neler yaptığına daha fazla dikkat eder. Bunları bir kanıt olarak değerlendirir ve rol model alma eğilimine girer.”
SPOR YAPMAMALARININ SEBEBİ İSTEKSİZLİK DEĞİL
E-spora olan yönelimin geleneksel spora olan ilgiyi azaltıp azaltmadığını sorduğumuz Abdullah Saral ise öncelikle geleneksel spor ile e-sporun birbirinin alternatifi olmadığını söyledi.
Saral, “Altyapıda her yaş grubundaki çocuklarla çalışıyorum. Voleybol için öğrenci seçimleri yapıyorum ve seçtiklerimin en az on katı çocuk da çalışmalara katılmak istiyor. Spora ilginin azalması konusunda bir sorun yok. Pandemi sürecinde çocuklar her alanda tembelleştiler, hareketsizlik nedeniyle kilo da aldılar. Dışarı çıkamayınca da bilgisayarla yapabilecekleri şeylere yöneldiler. Çocukların spor yapamamalarının nedeni yeterince çalışacak ortam bulamamaları, isteksiz olmaları değil” diye konuştu.