Zeynel LÜLE BRÜKSEL
Oluşturulma Tarihi: Mart 18, 2004 02:13
Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu dün kabul ettiği Türkiye raporunda, kökten anayasa değişikliği talep etti. ‘‘1982 döneminin otoriter rejiminin mührünü taşıyan anayasa korunmamalı’’ ifadesinin yer aldığı raporda, AB ile uyuşmadığı öne sürülen mevcut laiklik anlayışının din özgürlüğünü kısıtladığı iddia edildi.
AVRUPA Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komisyonu, Hıristiyan Demokrat Grup üyesi Hollandalı
Arie Oostlander tarafından hazırlanan Türkiye raporunu onayladı. Türk Anayasası'nda köklü değişikliklerin talep edildiği raporda,
‘‘1982 döneminin otoriter rejiminin mührünü taşıyan bir anayasanın korunması doğru değil’’ ifadesi yer alıyor. Raporda ayrıca,
‘‘Türkiye'nin laik devlet anlayışının AB'ninki ile uyuşmadığı’’ belirtiliyor. Rapor, 31 Mart'ta AP Genel Kurulu'nda tartışılacak ve 1 Nisan'da oylanacak.
SOYKIRIMA RET
AP Dış İlişkiler Komisyonu'nda 38 evet, 2 hayır ve 7 çekimser oyla kabul edilen rapora sunulan değişiklik önergeleriyle
seçim sistemindeki yüzde 10 barajının yüksekliği de eleştiri konusu oldu ve halkın genel görüşünün sandığa yansımadığı belirtildi. Sözde Ermeni soykırımının tanınması ve Türkiye'ye
‘‘özel statü’’ verilmesi gibi öneriler ise kabul görmedi. Raporda yer alan görüşler şunlar:
Yeni reform şart:
Türkiye'de,
‘‘güçlü bir muhalefete rağmen’’, AB'ye uyum reformları konusunda cesur adımlar atıldı. Ancak birçok alanda yeni reformlar ve bunların uygulanması şart.
Kriterler eksik:
Türk hükümetinin kararlılığına rağmen henüz Kopenhag siyasi kriterleri yerine getirilmedi. Siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel hakları garanti altına alacak net çerçeve oluşturulamadı. Köklü Anayasa değişikliği şart. 1982 döneminin otoriter rejiminin mührünü taşıyan anayasanın korunması doğru değil.
Meclis'e övgü:
AKP hükümeti, Irak savaşı ve terörizm tehdidi gibi unsurlara rağmen reform adımlarını hızlandırdı. TBMM'nin reformlara ilişkin iradesi takdir edilmeli.
Kıbrıs önemli:
Kıbrıs sorununun çözümü, Türkiye-AB ilişkileri açısından önem taşıyor.
Zihniyet değişsin:
Türkiye'de reform süreci, uzun vadeli çabalar ve
‘‘zihniyet değişikliği’’ gerektiriyor. AB'nin değerlerini benimsemek isteyip istemediği, bunu yapıp yapamayacağı konusunda kararı Türkiye verecek.
Askere kısıtlama:
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin siyasi ve sosyal gücünün kısıtlanması oldukça zor ancak kaçınılmaz bir süreç. Türk hükümetinin, savunma harcamalarını parlamenter kontrol altına taşıması memnuniyet verici. Ancak AP, ordunun resmi veya gayri resmi etkin şebekesinden (ağlarından) endişe duyuyor.
AKP orduya dirensin:
AP, AKP hükümetine güveniyor ve demokratik değerleri garanti altına alacağına inanıyor. AP, hükümeti Türkiye'deki karşıt güçlere, yerel ve ulusal bürokrasiye, adli güce ve orduya karşı direnmesi için cesaretlendiriyor.
Bürokraside devrim:
YÖK ve RTÜK gibi kurumların demokratikleştirilmesi, bunlara askerlerin katılımına son verilmesi gerekir. Bürokrasideki zihniyetin değiştirilmesi ve daha Avrupalı zihniyetli memurlar yetiştirilmesi gerekiyor.
DEP'lilere af:
DGM'lerin kaldırılması, yolsuzluklarla mücadeleye daha fazla ağırlık verilmesi, daha yetenekli ve özgür bir yargı gücü oluşturulması, devam eden işkence olaylarına son verilmesi gerekiyor.
Leyla Zana ve arkadaşları affedilsin.
Laiklik kısıtlayıcı:
Türkiye'nin laik devlet anlayışı, AB'ninki ile uyuşmuyor. Bu anlayış din ve vicdan özgürlüğüne kısıtlama getiriyor.
Terörle mücadele:
AB Türkiye'ye terörizmle mücadelede yeterli destek vermeli.
Sınır açılsın:
Ermenistan ile sınırları açmalı ve tarihi uzlaşmayı engellememeli. Türk-Yunan ilişkilerindeki olumlu gelişmelerden ise memnuniyet duyuyoruz.
Tarihi etkilemezBAŞBAKAN Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, AP Dışişleri Komisyonu'nun kabul ettiği raporun, Türkiye'nin AB ile müzakere tarihini olumsuz etkilemeyeceğini söyledi. Şahin, ‘‘Kopenhag Kriterleri'ni büyük ölçüde yerine getirdik. Bazı uygulamadan kaynaklanan sorunlar varsa ki, bunlar da münferit sorunlardır, mevzi sorunlardır, bunları da kısa sürede aşacağız’’ dedi.