Güncelleme Tarihi:
Almanya’nın başkenti, Türkiyeli 200 bin vatandaşın da yaşadığı Berlin, Duvar’ın yıkılması ve iki Berlin’in birleşmesinin ardından hâlâ büyük bir dönüşüm geçiriyor. Dönüşümün en çok hissedildiği semtlerden biri de, bir zamanlar duvarın “dibindeki”, her köşesinde Türk dükkanı olan Kreuzberg. Dünyanın her yerinden gelen göçmenleri, öğrencileri, Alman sosyalistleri, sanatçıları, LBGTİ’lileri, bohem yaşam tutkunlarını ağırlayan semt, 7 gün 24 saat yaşamın aktığı rengarenk bir dünya.. 2004-2014 yılları arasında sadece Kreuzberg’e gelen tek gecelik konaklama yapan turist sayısı 1.8’den 3.8 milyona çıktı.
'START-UP' ŞİRKETLERİNİN YENİ MERKEZİ
Yabancı yatırımcılar da son 10 yıldır Berlin’e ve şehrin en merkezi yeri olan Kreuzberg’e büyük ilgi gösteriyor. Berlin’in Londra, Paris, New York’a göre oldukça ucuz olması, özelleştirme için sırada bekleyen konutların fazlalığı, duvarın yıkılmasının ardından başkentin Bonn’dan Berlin’e taşınması, ağır sanayi üretim yerine hizmet ve bilişim sektörlerinin hızla gelişmesi bu ilginin nedenlerinden sadece birkaçı. Özellikle “start up” şirketleri iyi eğitimli ve özgürlüğüne düşkün gençlerin yaşadığı, kültür ve eğlence merkezine dönüşen Kreuzberg’de yeni merkezlerini açıyor. Amerikan teknoloji devi Google’ın, dünyadaki yedinci kampüsünü Kreuzberg’e inşa ettireceği haberleri, semtte son günlerde en çok konuşulan konulardan.
KİRA FİYATLARI ÜÇ KAT ARTTI
Emlakçılar, yabancı yatırımların ilgisini karşılayabilmek için bölgedeki apartmanları satın alıp kiracıları çıkarırken, modernize edilen daireler “lüks konut” olarak fahiş fiyatlara kiralanıyor ya da satılıyor. Uzun yıllardır burada yaşayan farklı etnik gruptan semt sakinleri ise kira fiyatlarında iki üç kata varan artış nedeniyle Berlin’in daha uzak, daha ucuz bölgelerine taşınmaya başladı. 2004-2014 yılları arasında Kreuzberg’de metrekare başına “soğuk kira” (elektrik, ısıtma giderlerinin olmadığı kira ücreti) 10 euro’ya kadar çıktı. Semt sakinleri taşınma nedenleri arasında son dönemde artan kriminal olayları gerekçe göstermekten imtina ediyor. Ancak ev sahiplerinin sürekli değişmesi, küçük esnafın kepenk kapatması gibi faktörlerin, semtin kendine özgü yapısına zarar vermesinden endişe ediyorlar.
Sokak köşelerinde uyuşturucu sattıkları söylenen Kuzey Afrikalı göçmenler konusunda ise semttekiler ikiye ayrılmış durumda. Bazıları polisin daha fazla tedbir almasını isterken, bazı Kreuzbergliler ise Kuzey Afrikalı göçmenlerin kimseye zararının olmadığını söylüyor. Kreuzerg’de Alman polisin Kuzey Afrikalıları uyuşturucu sattıkları gerekçesiyle gözaltına alması sırasında konuştuğum Berlin doğumlu Musa Yağız (30), “Biz Kreuzberg’de kendimizi güvensiz hissetmiyoruz” diyenlerden. Yağız, oturdukları binada sadece aile olarak kendilerinin kaldığını, diğer kiracıların hepsinin öğrenci olduğunu da söylüyor.
Semtin en ünlü caddesi Oranienstrasse’de 18 Ekim’de 50 kadar dükkan sahibi, bazı Çarşamba akşamları vitrinlerini gazete kağıdıyla kapatıp kepenk indirerek kiraları protesto eylemi yapıyor. Belediyeye gidip dertlerini anlatan esnafa Türkiye kökenli Sosyal Demokrat Parti’den milletvekili Cansel Kızıltepe de destek veriyor. Ancak son eylemler, ne Türk basınında ne de Alman basınında 5 yıl önce yapılan eylemler kadar ses getirmedi.
Orienstrasse’de 25 yıldır “Ritchie” adlı butiği işleten Alman Swenja Ritchie ile kızı Ina eyleme katılan esnaflardan. Ina Ritchie, Alman esnafın da Türk esnafın da mağdur olduğuna dikkat çekerken, “Kiraların metrekaresi 40 Euro’ya çıktı. Burada bu fiyatı kimse ödeyemez. Kimse bunu karşılayacak geliri elde edemiyor. Kreuzberg’den ayrılmak istemiyoruz, ama birkaç yıl içinde taşınmak zorunda kalabiliriz” dedi.
‘ESNAF ÇALIŞAMAZ HALDE’
Kreuzberg’in ünlü mekanlarından Kotti Kafe’nin işletmecisi Ercan Yaşaroğlu, “Kapitalizm tüm kâr hırsıyla Kreuzberg’e girdi. Devletin, 2004’te Berlin’in en büyük konut şirketi GSW’yi özelleştirmesinin ardından dar gelirlerinin yaşadığı sosyal konutların sayısında azalma oldu. Binalar özel şahıs ve şirketlere satılıyor. Onlar da istedikleri gibi kira fiyatlarını belirliyorlar ve sen de kiracı olarak ‘hayır’ diyemiyorsun. Kiracılara, evlerini boşaltması için 10-15 bin Euro arasında değişen paralar bile verildi. Benim evimin ve kafemin olduğu binayı da satıyorlardı. Bizim yaptığımız eylemlerle senatoya adına Gewobag şirketi, geçen nisan ayında bu binayı satın aldı ve 48 yıllık kira kontratı yapıldı. Şimdilik biz kurtulduk. Ama sadece bu bina Senato tarafından satın alındı” diye konuştu.
Yaşaroğlu, gelecek konusunda ise karamsar. Geçen 5 yıl içinde kiracıların evlerinde kalabilme ihtimalinin iyice azaldığını ve asıl sorunu esnafın yaşadığını belirtiyor ve ekliyor: “Orienstrasse’de esnaf, kira artışı yüzünden dükkanlarını çalıştıramaz halde. Son eylemlerden sonra ev sahipleri kiraları artırmayı biraz yavaşlattı. Yüzde 30 arttırıyorlardı, şimdi yüzde 5-10 kira artışı yapıyorlar. Esnaf mücadele ediyor ama ne çıkar bilmiyoruz.”
Esnafın eylemine destek veren Berlin Branderburg Türkiye Toplumu Yönetim Kurulu üyesi ve saymanı Remzi Uyguner ise, devletin, Berlin Senato’sunun kiracıları korumak için önlem almaya çalıştığını belirterek “Uzun vadede değişim yaşanabilir. Ama Kreuzberg konusunda çok ümitsiz değilim. Çünkü Kreuzberg’de dayanışma ve direnme kültürü var. Resmi politika da sosyal dokuyu korumak için bazı adımlar atıyor. Devlete ait konut şirketlerinin olduğu bölgelerde değişim çok yaşanmıyor, ama özel mülkiyetin dağıldığı yerlerde semtin dokusu değişmekte diyebiliriz” yorumunda bulundu.”
RANT DEĞERİ YÜKSEK
“Zor İsimli Çocuklar: Bir Gurbet Hikayesi” adlı kitabın yazarı, Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Prof. Serhat Güney ise şunları söyledi: “Kreuzberg’de rantın gözü var. Sınıfsal bir mesele. Sadece Kreuzberg’le ilgili de değil. Diğer semtlerde de benzer durumlar var. Ama Kreuzberg’in rant değeri çok yüksek ve sermaye odaklarının burada hesapları var. Bu, buradaki binaları yeniden yapmak olabilir, farklı işletmeler ya da girişimlerle yeniden nüfuz etmek olabilir. Kira meselesinde Almanlar da Türkler de zarar görüyor. Kapitalizm buradaki çatışmaları sanki kimlik çatışması, kültürel çatışma olarak gösteriyor. Oysaki burası ezilenlerin, hor görülenlerin yaşadığı bir yer, bir fakir mahallesi, bir getto. Sadece kültürlerle değil, sınıfsal özelliklerle bir getto her şeyden önce.”
KANUN DEĞİŞİKLİĞİNE İHTİYAÇ VAR
Sosyal Demokrat Parti’den (SPD) milletvekili, Kreuzberg doğumlu Cansel Kızıltepe (42) ise kira sorunuyla ilgili olarak “Berlin’de insanların yüzde 85’i kirada oturuyor Türkiye’deki gibi değil. Berlin bir kiracı şehri. Almanya’da sosyal kira yasası mevcut. Üç yıl içinde kira artışı maksimum yüzde 15 olmak zorunda. Berlin’de Airbnb evleri fazlaydı. Bununla ilgili de yasa çıkarıldı. Ancak hala Airbnb evleri var, yasak olsa da tamamen kontrol sağlanamadı. 2004 yılında sosyal konutların birçoğu satıldı, özelleştirildi. Kreuzberg’de de çok fazla sosyal konut vardı. O zaman Berlin’deki hükümet SPD’li sol bir hükümetti. Konutların özelleştirilmesi büyük bir hata idi. Bunu kabul etmek gerek. Geçen seneki seçimlerde aldığımız oran çok düşüktü, bu tabi ki son yıllarda verilen kararların faturası. Ama o zamanlarda çok boş evler vardı, Berlin bu kadar revaçta değildi, Berlin’in borcu çok yüksekti. Para bulunması gerekiyordu. Esnaf içinse hiçbir yasa yok, burası serbest piyasa olduğu için kira artışında bir sınırlama yok. Kanun değişikliğine ihtiyaç var ancak bunun gerçekleşmesi ne yazık ki şuan mümkün değil, geçen hükümette de mümkün değildi. Biz SPD olarak zenginlerin merkezi yerlerde oturup, fakirlerin kenar semtlerde oturmasını istemiyoruz. “ ifadelerini kullandı.
‘BİZİM BAKKAL’ DA KAPANDI
Kreuzberg Wrangelstrasse’de 29 yıl hizmet veren Bizim Bakkal’ın sahibi Ahmet Çalışkan (57), 2015 yılında kira artışlarına karşı mücadelenin simgesi olmuştu. Yıllarca emek verdiği bakkalını kapatmamak için imza kampanyası başlattı, ardından mahalleli bir araya gelip Bizim Kiez (Bizim Semt) inisiyatifini kurdu. Alman hak savunucularının, siyasetçilerin, sanatçıların destek verdiği eylemler yapıldı. Ancak Çalışkan, geçen yıl bir yıllık mücadelenin ardından dükkanını kapatmak zorunda kaldı. 2015 yılında Çalışkan’ın 1083 Euro kira verdiği dükkan için şimdi mülk sahibi artık 6 bin Euro kira istiyor. Şimdilerde boş bekleyen dükkanın önünde buluştuğumuz Çalışkan,“ Eylemler sayesinde dükkanı boşaltmamak için bir yıl daha kazanmış olduk. Ama sözleşme de yasalar da beni korumadığından dükkanı kapattık. O dönem bir de hastalandım. Doktorlar da ‘Stresten uzak duracaksın’ dedi. Biz de eşimle karar aldık, dükkanı kapadık. Büyük marketlerin karşısında başka şansımız yoktu. Bu mahallede on bakkal vardı. Hepsi kapandı. Küçük esnaf kalmadı. Ama ben dükkanımı kapatsam da mücadelemizle mahalledeki binaların satışını yavaşlattık. Milleti uyandırdık. İnsanlar bilinçli olup duyarlı davranmazlarsa, yapılan haksızlığa direnmezlerse kira problemi böyle devam eder” dedi.
KULÜP TURİSTLERİ
Eski bir elektrik santraliyken 2004 yılında gece kulübüne dönüştürülen Berghain, tekno müziğin bir numaralı adresi. New York Times ve The Rolling Stone tarafından dünyanın en iyi kulübü olarak gösteriliyor. Kreuzberg’e 3.5 kilometre uzaklıkta, Friedrichshain’daki kulübe ilgi oldukça yüksek. Kulüpte çılgınca eğlenmek için İngiltere’den, İtalya’dan helikopterle gelenlerin olduğu söyleniyor. Semt sakinleri, bölgedeki kiraların artmasında “kulüp turistlerinin” de etkisi olduğunu düşünüyor. Bazı ev sahiplerinin, bir iki gece kalmaya gelen turistlere bir odayı 100-200 euro arasında değişen fiyatlara kiraladığı belirtiliyor.