Güncelleme Tarihi:
Küba, on yıllardır yaşanan en geniş katılımlı protesto gösterilerine sahne oluyor. ‘Özgürlük’ ve ‘Yeter’ yazılı dövizler taşıyan binlerce kişi, ülkenin büyük kentlerinde sokağa çıktı. 1959 yılındaki Küba devriminden bu yana görülen en önemli sokak hareketi olan son protestolar, aynı zamanda yaklaşık 60 yıldır ülkeyi yöneten Komünist Parti’ye karşı en net başkaldırı niteliğinde. Bu tepkiyi korona ile mücadelede yetersiz kalınması, düzenli hale gelen elektrik kesintileri ve kötüleşen ekonomik durum tetikledi.
ABD yaptırımlarından ötürü zordaki Küba ekonomisi korona nedeniyle turist gelmeyince en önemli döviz kaynağından da mahrum kaldı. Küba ekonomisi geçen yıl yüzde 11 küçülürken, 2021’in ilk çeyreğinde turist sayısındaki düşüş yüzde 94’ü buldu. Havana’ya mali destek sağlayan petrol zengini Latin Amerika ülkesi Venezuela’nın zora girmesi, işlerin hızla kötüleşmesinde etkili oldu. Venezuela’nın sağladığı ucuz yakıtın azalmasıyla elektrik üretimi ciddi şekilde aksarken kentlerde düzenli elektrik kesintileri uygulanmaya başlandı. Ayrıca döviz sıkıntısı yaşanan ülke, gıda tedariğinin yüzde 70’inde ithalata bağımlı. Bu da gıda fiyatlarında çok sert fiyat artışlarına neden oluyor. Ülkede enflasyon, yüzde 500 gibi inanılmaz oranlarda arttı.
2- KORONA NASIL VURDU?
Salgının başında Küba, görece iyi durumdaydı. Hatta Havana yönetimi başka ülkelere yardım için ‘iyi eğitimli’ doktorlarını gönderdi. Yurtdışından aşı satın almayan Havana, mayıs ayında kendi aşısını piyasaya sürmeye başladı. Fakat bu yıl başından beri vakalarda düzenli bir artış söz konusu. Tüm 2020’de toplam 12.225 vaka rapor eden Küba, sadece pazar günü 6.923 vaka bildirdi. Ülkede çift doz aşı olanların oranı sadece yüzde 15.
Küba 62 yıldır tek parti rejimi altında. Muhalif hareketler nadir yaşanıyor. 1994’te Maleconazo Ayaklanması olarak bilinen protestolar yaşanmış ve 35 bin Kübalı ABD’ye kaçmıştı. Bu olaylar Maleconazo’dan daha büyük ve geniş katılımlı görünüyor. Başkent Havana’nın güneyindeki 50 bin nüfuslu San Antonio de los Baños’da başlayan gösteriler şimdi tüm ülkeye yayıldı. Pazar günkü gösteriler sırasında eylemciler, Komünist rejimin ‘Anavatan ya da ölüm’ sloganına atıfla ‘Anavatan ve yaşam’ sloganları atarak yürüdü. Bazı bölgelerde protestocular polis araçlarını devirdi, hükümetçe işletilen mağazaları yağmaladı.
4- NİYE ŞİMDİ İSYAN ETTİLER?
Uzmanlar, Küba ekonomisinin 90’larda bundan daha kötü günler yaşadığına ancak şimdi iletişim teknolojilerinin insanların örgütlenmesine ve farklı bilgi kaynaklarına erişmesine yardım ettiğine dikkati çekiyor. Sosyal medya protestolarda önemli bir rol oynuyor, göstericiler Facebook’tan canlı yayın yapıyor. Hükümet internete erişimi kesmek için adım atsa da tümden kapatamadı. Miami’de yaşayan Kübalı aktivist Ramon Saul Sanchez, “Yiyecek yok, ilaç yok, hiçbir şey yok” diye özetliyor durumu. Twitter’dan paylaştığı videoda Sara Naranjo, “Aç olmaktan bıktığım için sokağa çıktım” diyor.
5- HÜKÜMETİN TEPKİSİ NE OLDU?
Devrimden bu yana Castro ailesi dışında Küba’yı yöneten ilk kişi olan Miguel Díaz-Canel Bermúdez, protestoları varoluşşal bir tehdit olarak görüyor. Olaylar üzerine destekçilerini sokağa çağıran Díaz-Canel, tarafların tehlikeli biçimde karşı karşıya gelmesi riskine rağmen kendi gösterilerini düzenledi.
Küba’daki protesto gösterileri için “olağanüstü” diyen ABD Başkanı Joe Biden, eylemleri “özgürlük uğruna açık bir çağrı” şeklinde niteledi. Ülkede yaşanan gıda sıkıntısı ve yüksek fiyatları protesto etmek için sokaklara dökülen Kübalılara destek veren Biden, “Küba halkı otoriter bir rejimden özgürlüğünü talep ediyor. Çok uzun zamandır, açıkcası aslında hiç böyle bir protesto gördüğümüzü sanmıyorum” dedi.