Güncelleme Tarihi:
Soğuk Savaş döneminin en ünlü istihbaratçılarından biri olan Ana Belen Montes, 20 yıldan fazla hapis yattıktan sonra geçen hafta serbest bırakıldı.
65 yaşındaki Montes, 2001 yılında tutuklandığında ABD Savunma İstihbarat Ajansı’nda (DIA) Küba üzerine çalışan en üst düzey askeri ve siyasi analistti.
Soğuk Savaş döneminde yetişen, Latin Amerika’daki savaşları ve askeri operasyonları yakından izleyen Montes, Ronald Reagan'ın başkanlığı sırasında ABD'nin kıtadaki faaliyetlerine tepki duymaya başlamış, Küba’ya yakınlaşmış ve bu ülkenin istihbarat örgütleriyle iş birliği yapmaya başlamıştı.
PORTO RİKO'YA GÖÇEN BİR AİLENİN KIZI
Montes, aşağı yukarı 17 yılda, Küba'da gizlice faaliyet gösteren en az dört ABD subayının kimliğini ifşa etti, Kübalılara ABD istihbaratıyla ilgili gizli fotoğraflar ve belgeler sağladı. Bu dönemde ABD’nin Latin Amerika’daki tüm operasyonları birer birer deşifre edildi. Bunlardan biri de Küba’ya gizlice yerleştirilen bir dinleme teknolojisi hakkındaydı.
ABD ordusunda doktor olan babasının görevi nedeniyle Batı Almanya’nın Nürnberg kentinde 1957 yılında dünyaya gelen Montes, yıllar evvel İspanya’dan Porto Riko’ya göçmüş bir ailenin çocuğuydu.
1979'da Virginia Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünü bitiren, ardından Johns Hopkins Üniversitesi İleri Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü’nde yüksek lisansını yapan Montes, 1985 yılında girdiği DIA'de hızla yükseldi ve teşkilatın en iyi Küba analisti oldu.
Peki ama dünyanın en iyi istihbarat servislerine sahip olmakla övünen ABD’nin kalbinde böylesi bir “istihbarat faciası” nasıl yaşandı? Ünlü casus Mata Hari’yi andıran Montes, yıllar boyunca dikkat çekmemeyi nasıl başardı?
'ABD'YE EN ÇOK HASAR VEREN CASUS'
“Casusluk yapmak için komplo kurma suçlamasıyla” 22 yıldır cezaevinde tutulan Montes, geçtiğimiz cuma günü Teksas eyaletinde bulunan Fort Worth'teki federal hapishaneden salıverildi.
Bu gelişme Montes'in hikayesini ve yarattığı tahribatı bir kez daha kamuoyunun gündemine taşıdı.
Dönemin ABD'li yetkililerine göre Washington'ın Küba’daki istihbarat operasyonlarının neredeyse tamamını Havana'ya ihbar eden Montes, “ABD tarafından yakalanan casuslar içinde en çok hasar vereni” olarak büyük bir ün kazanmıştı.
Öyle ki eski Başkan George W. Bush tarafından Karşı İstihbarat Direktörü olarak atanan Michelle Van Cleave, 2012’de Kongre’yi Montes olayıyla ilgili bilgilendirirken, “Küba’yla ilgili bildiğimiz her şeyi ve Küba’da nasıl faaliyet gösterdiğimizi onlara bildiriyordu” ifadelerini kullanmıştı.
AZ DAHA 11 EYLÜL SONRASINDA KRİTİK GÖREVE GETİRİLİYORDU
Montes, oldukça yetenekli bir kadındı. Latin Amerika ve Küba üstüne yaptığı derinlikli analizler nedeniyle "Küba Kraliçesi" olarak anılıyor, çalıştığı gizli serviste eşi bulunmaz bir hazine olarak görülüyordu.
Küba Kraliçesi’nden şüphelenen ilk şüphelenen kişi olan ajan Steve McCoy ve soruşturma ekibinin içinde yer alan FBI özel ajanı Pete Lapp, Montes’in serbest bırakılmasının ardından büyük hayal kırıklığı yaşadıklarını dile getirdi.
Lapp, “Montes’in özgür olması içimi acıtıyor. Zira onun 25 yıl ağır hapis cezasına çarptırılmasına neden olacak faaliyetlerini teker teker açığa çıkardığımızda gerçekten neye uğradığımızı şaşırmıştık” dedi.
Lapp, FBI’ın 2001 yılında gözetim altına aldığı Montes'in, tutuklandığı sırada DIA'in 11 Eylül saldırıları sonrasında önemi artan Ortadoğu masasına erişebilecek bir konuma atanmak üzere olduğuna dikkat çekti.
Soruşturmada, açığa çıkan ayrıntılar oldukça dikkat çekiciydi. Küba ile etnik bir bağı olmayan Montes, elde ettiği verileri para karşılığında satmamıştı. Soruşturmayı yürüten federal savcılara göre Montes, tamamen ideolojik sebeplerle Küba’ya yaklaşmıştı.
NİKARAGUA'DA YAŞANANLARDAN SONRA TARAF DEĞİŞTİRDİ
Peki yıllarca Küba’ya bilgi sızdıran Montes’i başka bir ülkeyle çalışmaya iten gerçek sebep neydi?
Soğuk Savaş'ın en gergin dönemleri olarak görülen 1970’ler ve 80’lerde, ABD’nin Latin Amerika’daki sol iktidarlara karşı paramiliter güçleri desteklediği biliniyordu. Ülkesinin bu faaliyetlerine tepki duyan Montes, harekete geçme ihtiyacı hissetmişti.
1979 yılında Sandinista Ulusal Kurtuluş Cephesi FSLN, ABD'nin Orta Amerika'daki müttefiklerinden Anastasio Somosa'yı devirerek başkent Managua'ya girdi. Latin Amerika'daki planları alt üst olan Washington, sağcı kontra gerillaları devreye soktu. Bunun sonucunda Nikaragua'yı kan gölüne çeviren iç savaş başladı.
Savaşta 50 bin insan hayatını kaybetti. 4,5 milyon nüfuslu yoksul Orta Amerika ülkesi adeta yok oldu.
BİR AKŞAM YEMEĞİNDE TARAFINI SEÇTİ
Yaşananlar karşısında tepkisini her fırsatta dile getiren Montes'e ilk olarak 1984 yılında yüksek lisansını yaptığı Johns Hopkins Üniversitesi'nde bir öğrenci arkadaşı yaklaştı.
Yaptıkları ikili görüşmenin ardından Küba istihbarat servisiyle bağlantı kurmayı kabul eden genç Montes, New York'ta bir akşam yemeğine davet edildi.
Bu yemek Nikaragua'ya yardım için Kübalılarla birlikte çalışmayı hiç tereddüt etmeden kabul eden Montes’in hayatında önemli bir dönüm noktasıydı. Artık o Küba için çalışacak “üst düzey” istihbarat kaynağıydı.
1992’de DIA'in Olağanüstü Analist Programı'na seçilen ve Küba ordusunu yakından incelemek için Küba'ya gönderilen Montes, sanılanın aksine Küba İstihbarat Servisi tarafından karşılanmıştı.
Bu dönemde yaptığı çalışmalar ve Pentagon’a gönderdiği raporlar sayesinde Küba konusunda en yetkili isimlerden biri oldu. Görevinde öylesine ustalaşmıştı ki başarılarından ötürü CIA Direktörü George Tenet'in elinden ödül bile aldı.
KISA DALGA RADYO YAYINLARIYLA HABERLEŞTİ
Montes, Washington’a döndüğünde DIA tarafından büyük bir övgüyle karşılandı. Ne de olsa düşmanın içine sızmış, onları incelemiş ve önemli çalışmalarıyla Küba alanında yetkin bir isim haline gelmişti.
1990’lı yılların başından itibaren başkent Washington’da Küba masasında çalışan Montes, içeriden topladığı istihbaratı da Kübalı aracılarına taşıyordu.
Washington’daki lüks restoranlarda düzensiz aralıklarla Kübalı bağlantılarıyla buluşan Montes, son derece hassas bilgileri çağrı cihazı aracılığıyla aracılara gönderiyordu. Kübalı yetkililer de kısa dalga radyo yayınlarıyla gönderdikleri kodlu sinyaller yardımıyla emirlerini Montes'e iletiyordu.
İstenen tüm bilgilere kolaylıkla ulaşan Montes, teslim tarihinin kendisine bildirilmesini bekliyor, kritik bilgileri taşıyan disketleri Washington’daki metro duraklarında veya belirlenen lokantalarda Kübalı ajanlara teslim ediyordu.
GUANTANAMO'YU ZİYARET ETTİĞİ ORTAYA ÇIKINCA YAKAYI ELE VERDİ
Ne var ki siyasi görüşleri giderek sivrilen Montes, ABD’nin Latin Amerika politikalarını açıkça eleştirir olmuştu.
Montes 1996'da bir gece, uluslararası bir krizle ilgili fikri sorulmak üzere Pentagon'a çağrıldı. Görev yerini terk eden ve protokolü çiğneyen genç kadın ilk kez burada şüphe uyandırdı.
Meslektaşları ilk etapta Montes’in sadece göz hapsine alınmasını istedi. Zira kimsenin elinde onun önemli bilgileri yabancı istihbarat organlarıyla paylaştığına dair bir kanıt yoktu.
Dört yıl sonra, DIA'in karşı istihbarat yetkilisi Scott Carmichael, kurumda Küba için çalışan kimliği belirsiz bir casus olduğu şüphesine dair FBI’ın raporları üzerine harekete geçme kararı aldı.
Yapılan incelemede Montes’in görevli olmamasına rağmen ABD Donanması'nın Guantanamo Körfezi’ndeki deniz üssünü ziyaret ettiği ortaya çıktı. Araştırma esnasında üsse giren DIA çalışanları listesini inceleyen Carmichael, “Montes’in adını gördüğüm anda sızıntının ondan kaynaklandığını anladım” ifadesini kullandı.
ŞİFRELİ MESAJLARI ANKESÖRLÜ TELEFONLARLA BİLDİRDİ
Bunun üzerine Carmichael ve FBI ajanı Lapp, Küba Kraliçesi'nin gerçekten bir casus olduğunu kanıtlamak için araştırmalarını derinleştirdi.
CNN’e konuşan emekli DIA yetkilisi Chris Simmons, o dönem başlattıkları operasyonla ilgili şu söyledi:
“FBI, Montes'i casusluk yaparken suçüstü yakalamak için çalışmalara başladı. Telefonları dinlendi; aralıksız gözetlendi. Yoğun bir takip süreci sonucunda izlediği sürecin modeli ortaya çıkartıldı. Washington çevresindeki ankesörlü telefonlar üzerinden bir numarayı aradığını tespit ettik ve telefon numarasının izini sürdük.”
Numaranın New York şehrinde bulunan bir çağrı cihazına bağlı olduğunu tespit ettiklerini söyleyen Simmons, “Gönderdiği sinyallerin izini sürerek onun Küba casus ağı için çalıştığını ortaya koyduk” dedi.
FBI ajanları bunun üzerine o şehir dışındayken Montes'in evinde bir arama yaptı ve Kübalı görevlilerin mesajlarını almak için kullandığı kısa dalga radyoyu buldu.
Evde yapılan aramada, Montes'in Kübalılarla çağrı cihazları aracılığıyla iletişim kurmak için kullandığı kod sistemini listeleyen bir kâğıt parçası da ele geçirildi.
Bu sayede FBI, Montes'in Kübalılara gönderdiği gizli mesajları deşifre etti. Ardından başlatılan operasyonda, Montes gözaltına alındı.
‘KANUNLARA DEĞİL VİCDANIMA İTAAT ETTİM’
Soruşturma sonucunda genç kadının Küba istihbaratının etkisi altında çalıştığı ve 15 yıldan fazla bir süre boyunca Küba'daki tüm operasyonların ayrıntılarını, Havana'ya gönderdiği ortaya çıktı.
2001 yılında gözaltına alınan ve 2002 yılında mahkeme karşısına çıkan Montes, kendisini 25 yıl hapis cezasına çarptıran hâkime, “Kanunlara değil vicdanıma itaat ettim. Hükümetimizin başta Küba olmak üzere diğer Latin Amerika ülkelerine yönelik politikalarının zalimce ve adaletsiz olduğuna inanıyorum” dedikten sonra sözlerine şu şekilde devam etti:
“Yapılanların komşuluk ilişkilerine aykırı olduğuna inanıyorum. Bu ada ülkesine değerlerimizi ve siyasi sistemimizi dayatma uğraşının yanlış olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle, Küba’nın kendisini savunmasına yardım etmenin vicdani bir sorumluluk olduğunu düşündüm; kendimi buna zorunlu hissettim.”
Savcılık ise genç kadının sağladığı bilgiler nedeniyle Küba’da çalışan dört Amerikan gizli servis görevlisinin kimliklerinin ortaya çıktığını ve çok sayıda gizli belgenin karşı tarafın eline geçtiğini belirtti.
'AMERİKALILARI SAVAŞTA ÖLDÜRMEK İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPTI!'
CNN'e konuşan Simmons, genç kadının Küba'ya ABD Özel Kuvvetleri'nin El Salvador'daki yeri hakkında da bilgi verdiğini söyledi ve ekledi:
"Amerikalıları savaşta öldürtmek için elinden gelen her şeyi yaptı. Bunu kasıtlı olarak yaptığına inanıyorum; bu hepimizi öfkelendirmeli."
Montes'in aile üyeleri ise bugün 65 yaşında olan kadından utanç duyduklarını belirtti. Ailenin açıklamasında, “Bu ülkeye ve insanlarımıza ihanet etti. Yaptıklarını ve onun şahsını reddetmeye devam ediyoruz” ifadeleri yer aldı.
Fakat Montes'in yarattığı örneği özellikle Latin Amerika’da takdirle karşılayanlar da yok değildi.
Üst düzey bir Kübalı yetkili, Montes’i ideolojik bir müttefik olarak gördüklerini söyleyerek genç kadının çatışmaların önüne geçtiğini, Küba halkının kendisine minnettar olduğunu dile getirdi.
5 YIL GÖZETİM ALTINDA TUTULACAK
ABD kamuoyu şimdi 22 yılın ardından serbest bırakılan ajanın bundan sonra ne yapacağını merak ediyor.
Montes’i yakalayan ekipte yer alan FBI ajanı Lapp CBS News’e yaptığı açıklamada, “Hayatının o bölümü sona erdi. Onlar için yapabileceklerini yaptı. Bundan sonra özgürlüğünü tekrar riske atacağını düşünemiyorum” ifadesini kullandı.
Uzun bir hapis döneminin ardından özgürlüğüne kavuşan 65 yaşındaki istihbaratçının 5 yıl gözetim altında tutulacağı, yapacağı tüm iletişimin yakından izleneceği, kamuda görev alamayacağı ve yabancılarla izinsiz görüşemeyeceği açıklandı.
The Washington Post'ta yayımlanan "Ana Montes, former U.S. intelligence analyst who spied for Cuba, is released", ve CNN'de yayımlanan, "The most dangerous U.S. spy you’ve never heard of" haberlerinden derlenmiştir.