Körfez krizinde günler sonra flaş hamleler

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Mısır tarafından yapılan ve bu ülkelerin haber ajanslarında yayımlanan ortak yazılı açıklamada, Şeyh Yusuf el-Karadavi'nin başkanlık ettiği Dünya Müslüman Alimler Birliği ve Katar merkezli Dünya İslam Konseyi ile 11 kişinin "terör listesine" dahil edildiği duyuruldu.

"ÖNLEM ALMADI"

Açıklamada, "terör listesine alınan kurumların İslami söylemi kullanarak terörü teşvik etmeye ve terör eylemlerini kolaylaştırmaya çalıştığı" öne sürüldü.
Listeye alınan kişilerin ise "bazı terör eylemlerini gerçekleştirdiği, bunları yaparken farklı düzeylerde Katar'ın doğrudan desteğini aldığı, kendilerine pasaport verildiği ve hareketlerinin kolaylaştırılması için hayır kurumu görünümündeki Katarlı kuruluşlara tayin edildiği" belirtildi. Açıklamada Katar'ın, terör faaliyetlerini durdurma konusunda fiili önlemler almadığı da iddia edildi.

HENÜZ AÇIKLAMA GELMEDİ

"Terör listesine" dahil edilen kişiler arasında Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) Şura Konseyi Üyesi Muhammed Cemal Haşmet, İhvan Rehberlik Konseyi Başkanı Muhammed Bedii'nin yerine görev yapan Mahmud İzzet, Mısırlı muhalifler Yahya es-Seyyid İbrahim Muhammed Musa ve Kadri Muhammed Fehmi eş-Şeyh, İhvan yetkililerinden Ala Ali Muhammed es-Semahi, Katarlı Halid Nazım Diyab ve Bahreynli muhalif Hasan Ali Muhammed Cuma Sultan'ın da bulunduğu kaydedildi.

Bu kurum ve kişilerden söz konusu kararla ilgili henüz açıklama yapılmadı.

KABUL EDİLEMEZ

Öte yandan Katar Başbakanı Şeyh Abdullah bin Nasır bin Halife Al Sani, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Mısır'ın Katar'a uyguladığı ablukanın, ülkenin içişlerine müdahaleyi hedeflediğini ve bunun kabul edilemez olduğunu söyledi.

Al Sani, devlet televizyonuna verdiği röportajda, abluka uygulayan ülkelerle Katar arasında sınır, gümrük veya güvenlik konularında herhangi bir anlaşmazlığın olmadığını ifade etti.

KIRMIZI ÇİZGİ

Başbakan Al Sani, krizin arkasındaki gerçek hedefe ilişkin, "Sözde anlaşmazlığın sebebi, Katar'ın uluslararası ve bölgesel başarıları, insani konulara ve bölgenin istikrarına verdiği destek ile halkların taleplerine duyduğu saygı ya da Katar'ın Dünya Kupası'na ev sahipliği yapacak oluşu mu yoksa içişlerimize müdahale mi? Aslında krizin amacı belli ve herkes artık görüyor ki hedef Katar'ın içişlerine müdahaledir. Bu ise Katar halkının kırmızı çizgisidir ve kabul edilemez." dedi.

Krizin çözümüne ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Al Sani, şunları kaydetti:

"Katar'ın egemenliği ve içişlerine müdahale etmeme koşuluyla krizin tek çözüm yolu diyalogdur. Katar'a abluka uygulayan ülkelerin herhangi bir yargısı varsa kanıtını ortaya koysun ki karşılıklı saygı çerçevesinde tartışalım."

MISIR'DAN VİZE HAMLESİ

Resmi gazetede yayımlanan kararın, Mısır İçişleri Bakanı Mecdi Abdulgaffar tarafından alındığı, bu kararın aynı zamanda Dışişleri Bakanlığınca da onaylandığı belirtildi.

Bakanlığın kararı gereği, Mısır'ın Katar pasaportunu taşıyan vatandaşlara getirdiği vize muafiyetinin iptal edildiği ve yarından itibaren ülkeye gelen Katarlılar için vize işlemlerinin uygulanacağı kaydedildi. 

Mısır vatandaşlarıyla evlenen Katarlı eşler ve çocuklarına ilişkin ise bilgi verilmedi.

Bahreyn Kralı Hamed bin İsa Al Halife de 30 Ekim'de, Katar vatandaşlarına vize uygulanması yönünde talimat vermişti.

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Mısır yönetimlerinin 5 Haziran'da Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kesmeleri Körfez bölgesinde krize yol açmıştı. Katar'a ambargo uygulayan 4 ülke, ilişkilerin düzeltilmesi için Doha yönetimine 13 maddelik talep listesi sunmuş, Katar ise uluslararası hukuka aykırı hiçbir talebin kabul edilmeyeceğini açıklamıştı.

Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır yönetimlerinin 5 Haziran'da Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kesmeleri Körfez bölgesinde krize yol açmıştı.