Güncelleme Tarihi:
Tahminler çok farklılaşmakla birlikte, dünyada esaret altında olan 12 milyon ile 27 milyon arasında insan olduğu sanılmaktadır. Erkekler, kadınlar ve çocuklar kaçmaları halinde onları şiddet veya hapisle tehdit eden zalim patronların emrinde fuhuş yaptırılarak veya tarlalarda ve fabrikalarda çalıştırılarak tutsak edilmektedir. Bu yılın başında, ABD tarihinde şimdiye dek görülen en büyük insan ticareti davasında Hawaii’de altı “eleman alıcısının” davası görülmüştür. Alıcılar, 400 Taylandlı işçiyi sınırdışı edilecekleri tehdidiyle ve pasaportlarına zorla el koyarak tarlada çalışmaya zorlamıştır.
İnsan ticaretinin neden olduğu acıyı şahsen gördüm. Sadece yaralanmalara ve tacize sebebiyet vermiyor, aynı zamanda kurbanlarının kendi kaderlerini kontrol etme güçlerini de ellerinden alıyor. Tayland’da çocukken fuhuş yaptırılan ve şu anda AIDS’den ölmekte olan ergenlik çağındaki kızlarla tanıştım. Doğu Avrupa’da kızlarını ve oğullarını insan ticareti nedeniyle kaybeden ve yardım için gidecek hiçbir yerleri olmayan annelerle tanıştım. Bu yaşayan herkesin hayatta hür ve onurlu bir şekilde yaşamaya ve hayallerinin peşinden koşmaya hakkı olduğu temel inancımızın bir ihlalidir.
On yıllarca bu sorun genelde önemsenmeden devam etti. Ancak on yıl önce Başkan Clinton, İnsan Ticareti Kurbanlarını Koruma Yasası’nı imzaladı. Bu yasa, insan tacirlerini adalet önüne çıkarabilmek ve kurbanlara yasal hizmetler ile diğer destekleri verebilmek için gerekli araçları bize sağlamaktadır. Günümüzde polis memurları, aktivistler ve hükümetler çabalarını daha etkin bir şekilde koordine etmektedir. Dünyadaki binlerce kurban kurtarılmıştır ve birçoğu Amerika’da yasal statüde ve iş izni ile kalmaktadır. Hatta bazıları ABD vatandaşlığına geçmiştir ve insan tacirlerini engellemek ve daha çok yaşamı mahvolmaktan kurtarmak uğruna çalışmaktadır.
Modern insan ticaretiyle mücadele hareketi sadece Amerika’da yer almamaktadır. Yaklaşık 150 ülke daha kurbanları koruma ve ülkeler arası işbirliğini artırmak için Birleşmiş Milletler’in İnsan Ticareti Protokolü’nü imzalamıştır. 116’dan fazla ülke insan ticaretini yasadışı ilan etmiştir; ayrıca saptanan kurbanların sayısı ve hapsedilen insan tacirlerinin sayısı her yıl artmaktadır.
Ancak yine de katedilecek çok yolumuz var. Her yıl ABD Dışişleri Bakanlığı Amerika dahil olmak üzere 177 ülkedeki insan ticareti hakkında bir rapor yayınlamaktadır. En son rapora göre 19 ülke insan ticareti ile mücadele çabalarını azaltmıştır ve 13 ülke de tacirleri elimine edecek asgari standartları karşılayamamakta ve durumu düzeltmeye çalışmamaktadır.
Özellikle hükümetlerin, en savunmasız olanları - insan ticaretine maruz kalmaları en muhtemel olanları, yani kadınları ve çocukları - koruması önemlidir. Onlar sadece seks tacirlerinin hedefi değil aynı zamanda iş tacirlerinin de hedefidir. Pamuk tarlalarında, maden çıkarmada ve gece kulüplerinde dans ettirilerek zorla çalıştırılanların çoğunluğunu onlar oluşturmaktadır. Küresel ekonomik kriz arttıkça daha çok kadın vicdansız tacirlere maruz kalabileceğinden bu sayılar artabilir.
Modern kölelikle savaşmak için çabalarımızı ikiye katlamalıyız. Umarım BM İnsan Ticareti Protokolü’nü henüz onaylamayan ülkeler bu onayı yaparlar. Diğer birçok ülke insan ticaretiyle mücadele yasalarını kuvvetlendirmek için hala birşeyler yapabilir ve tüm hükümetler kurbanları bulmak ve insan tacirlerini cezalandırmak için daha çok kaynak ayırabilir.
Vatandaşlar da her tür sömürüyü yasaklayan kanunları savunarak ve kurbanlara yeniden normale dönmeleri için gerekli desteği vererek yardım edebilir. Ayrıca yerel bir sığınma merkezinde gönüllü olarak çalışabilirler ve www.chainstorereaction.com adresini ziyaret edip çeşitli işyerlerini teşvik ederek tedarik zincirlerinde zorla çalıştırmanın kökünü kazıyabilirler. Yerleşik bir sorun olsa da modern insan ticareti sorunu çözülebilir. Elimizdeki her imkanı kullanıp tacirler üzerinde baskı kurarak modern köleliği kökünden yok etmek için bir yol tutabiliriz.