Kobe bifteği 300 dolara çıktı, inek yarışı başladı

Güncelleme Tarihi:

Kobe bifteği 300 dolara çıktı, inek yarışı başladı
Oluşturulma Tarihi: Mart 09, 2010 23:42

Mutfakla, yemek pişirmekle fazlaca işim yok.Yalnızca paslanmaz tavada bir çift yumurta kırmasını, ince makarnayı ambalajında yazdığı için, 9 dakika kaynatıp pişirmesini bilirim. İki lokantaya gittikten sonra 'gurme' geçinenlerden değilim. Mutfağı kadın meşgalesi olarak görürüm. Yıllar önce bir yemek yazısını kaleme almam gerekti. Nedeni 'kral' unvanlı bir bifteğin özellikleri merakımı çektiği için.

Haberin Devamı

Kobe uluslararası deniz taşımacılığında tanınan Japonya'daki bir liman şehrinin adı. Aynı zamanda Los Angeles Lakers'ın yıldız basketbolcusu Kobe Bryant'ın da ismi. Ama konum Japonya'da yetiştirilen Kobe bifteği. New York'un en eski lokantası Homestead ise Kobe'yi Amerika'ya uçakla getiren tek restoran.

 Bir yakınımla Homestead'e gidip burma bıyıklı garsonun gösterdiği masaya oturduktan sonra siparişimizi verdik. Yarıdan değiştokuş yapmak üzere bir porsiyon Japon Kobe'siyle, Amerikan sığırından fileminyon ısmarladık. İçkimizi yudumlarken dostum ''Nedir bu kadar meraklandığın bifteğin özelliği?'' diye sorunca okuduklarımdan öğrendiklerimi sıralamaya başladım: '' Japonya'da siyah Tajima-ushi cinsinden Wagyu sığırları geleneklere sıkı bağlılık içinde yetiştiriliyor. Bunlar kapalı, dar klübelerde yanyana kımıldamadan tahılla ve günde bir şişe bira ile besleniyorlar. Klasik Japon müziği çalınırken sıcak sake (pirinç rakısı) ile tüm vücuduna masaj yapılıyor. Masaj, Wagyu sığırlarının bedenlerine yağların düzenli ölçüde yayılmasını sağlıyor. Beslenmesi için çayırlara salmak yerine dar hücrelerde hareketsiz yetiştirilmesiyle kas sertleşmesi önleniyor. Ağırlıkları da en çok 470 kiloya çıkıyor.''

Haberin Devamı

Garson masamıza biftek tabaklarını getirdiğinde yakınım soruyor: '' Müzikle masaj yapılan, bira içen inekleri ilk defa duyuyorum. Başka ilginçliği var mı? '',''Evet, diyorum. Bir porsiyonu 100 dolar.''

Tabağımdaki  Kobe bir avuç boyu. İki küçük parmağımdan daha ince. Beyaz yağlar etin içinde minik topaklar halinde. Bir parçayı kesip ağzıma atıyorum. Çok yumuşak, zorlansam çatalla keseceğim. Tadı garip, sanki etin üzerine bir damla parfüm düşmüş gibi. Ismarladığımız fileminyondan kestiğim parçayı ağzıma atıyorum. Çiğnerken biraz uğraştırmasına rağmen çok lezzetli. Biraz Kobe, sonra fileminyon derken doyduğumu hissediyorum. Dostum da öyle. İlerden bizi izleyen garsonumuz çıkageliyor: ''Nasıl buldunuz, nefis değil mi?'' Başımla tasdik ediyorum. '' İki espresso rica ediyorum.'' ''Bifteğinizi kağıt torbaya koyacağım.'' Teşekkür ederek gerek olmadığını söylüyorum. Kobe'nin yalnızca yarısını yemişiz, garsonumuz 50 dolarlık kısmını masada bıraktığımız için şaşkın.

Haberin Devamı

Spor sayfalarında New York Knicks basketbolcularının Homestead'e gelip 150 dolarlık porsiyon ısmarladığını defaatçe okudum.

Deli Dana hastalığı yayılınca Amerika 2001 Eylül'ünde Japonya'dan Kobe eti ithalatını durdurdu. Amerika'lı tüccarlar sağlıklı Wagyu sığırlarını getirterek Texas, New Mexico ve Oklahoma gibi eyaletlerde Angus türüyle çiftleştirdiler, ortaya Amerikan Kobe'si çıktı. Kısa zamanda etoburu Amerikalılar arasında aranılır biftek oldu. Pahalı tahılla beslenen Japon Kobe'lerinin 450 gramı Tokyo'da 300 dolara yükselince inek yarışı başladı. Japonlar Kobe ihraç ettikleri Amerika'dan kırma sığır ithaline yöneldiler. Mezbahalar Japonların siparişini karşılamaya yetişemez oldular. Orijinal Japon Kobesi ile Amerika'da yetiştirilen arasındaki ilk fark ikincisinin daha koyu renkte olması.

Haberin Devamı

Halkın et düşkünlüğü arttığı için Amerikan et sektörü giderek güçleniyor. 2008 yılında Amerikalıların tükettiği et 12 milyar kilo. Sığır sanayiine giren para 76 milyar dolar, Amerika'daki inek sayısı ise 95 milyon dolar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!