Güncelleme Tarihi:
KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu, çözüm konusunda "umutlu olmaya çalıştığını" belirterek şunları söyledi:
"Genel kanaat Kıbrıs'ta imza noktasına gelecek bir anlaşmayı herkes istiyor. Özellikle benim imzalayacağım bir anlaşmaya KKTC'de kimse karşı çıkmayacaktır. (Rum tarafı eski Devlet Başkanı) Hristofyas oturduğumuzda bana "çok şanslısın çünkü karşında ben varım" dedi. Ben de 'asıl sen şanslısın çünkü Türk toplumu anlaşmaya evet demeye hazır' dedim. Şimdi bundan emin değilim."
"KISA SÜREDE BİTİRMEMİZ LAZIM..."
Eroğlu, görüşmelerin ne kadar sürebileceğine ilişkin de şöyle konuştu: "Eğer ABD bizi pohpohlamasaydı, Obama ve Ban Ki Moon pohpohlamasaydı, diyecektik ki biz bu işi 3 ayda bitiririz. Ama herkes devreye girdiğine göre bizi 'oturun' diye zorlayacaklar diye düşünüyorum. Aslında kısa bir sürede bitirmemiz lazım."
"ANKARA, MÜTTEFİKLERİYLE İŞBİRLİĞİ İÇİNDE..."
Eroğlu, ABD'nin Kıbrıs'ta görüşmelerin başlaması için devreye girmesi ve Türkiye'nin buna karşı tavrını ise, "Ankara müttefikleriyle işbirliği içerisinde olmuştur. Bizimle de, müttefikleriyle de işbirliği içinde olmuştur" dedi. Eroğlu şöyle konuştu:
"ABD'nin Doğu Akdeniz ve Ortadoğu'da menfaatleri var. Benim ya da Rum'un kara kaşına gözüne niye devreye girsinler? Büyük devletlerin menfaatleri her zaman küçüklerin menfaatlerinin önünde gelir ne yazık ki. Tabii Türkiye'yi kastetmiyorum bu konuda."
"BEN, KKTC HALKINI TEMSİL EDİYORUM..."
Kıbrıs Türk halkının, Annan planı döneminde ortaya konulan sistemi incelemeden oy kullandığına dikkat çeken Eroğlu, "Bir insan bir kere aldanır ikinci kez aldanırsa o adama ne ad takarlar bilemem. Türkiye'nin dış politikası tabii ki bizi ilgilendirir ama benim temsil ettiğim KKTC Halkıdır. Eğer yapacağım anlaşma KKTC'yi, Türk halkını Rum'un altına girmeye mahkum edecekse, yama yapacaksa istemem. Tabii bunu yüzde yüz eminim ki, Türkiye de istemez. Ama ille de bu anlaşmaya imza koy, Rum'un insafı altına gir denilirse o benim için bir anlaşma da olmaz."
"BU HALK BENİ LANETLER..."
Eroğlu, anlaşmanın nasıl olması gerektiğini ise şu sözlerle açıkladı: "Siz eğer ABD'nin anlaşmasıyla, Kıbrıs Cumhuriyetini isim değişikliğiyle Kıbrıs Federal Devleti yapacaksanız; iki bölgelilik kalkacak, dolayısıyla siz bu Kıbrıs Cumhuriyeti'nin altına gireceksiniz; emlakın 4'te 3'ünü Rum'a vereceksiniz; aranıza gelmek isteyen Rumlar'a da kapınızı açacaksanız derseniz benim burada yapacak anlaşmam kalmaz. Böyle bir anlaşmaya imza atarsam, önce ben sonra oy verenler lanetlenecek. Eğer Kıbrıs Türk halkı bu topraklarda yaşamayacaksa biz 50 senedir ne çekiyoruz? Biz 50 yıldır dünyanın ambargosu altında yaşıyoruz. Bir çıkış kapımız Türkiye. Eğer bir anlaşmayla dış dünya bize açılmayacaksa, Rum'dan izin alarak sokağa çıkacaksak, 150 bin insanımız da göçmen durumuna düşecekse, bu halkın beni lanetlemesi lazım."
"TÜM DEVLETLER EGEMENDİR..."
Eroğlu, imzalanan metindeki "tek egemenlik" ifadesinin, Kıbrıs Türk kurucu devletinin Türkiye ile ilişkilerini nasıl etkileyeceği konusunu ise şöyle yorumladı: "Bütün devletler egemendir. Hiçbir devletin anayasasında tek diye yazmaz. Ama Rumlar tek diye tutturdu. Dolayısıyla her devlet egemendir." Eroğlu, Türkiye'nin garantilerinin devam edeceğini ise şu sözlerle açıkladı:
"Kurucu Türk devletinin Türkiye ile ayrıcalıklı diyaloğu devam edecektir. 59-60 anlaşmalarındaki gibi sürecektir. Hatta Hristofyas ve Talat masadayken, Türk vatandaşlarının da serbest dolaşımlarıyla ilgili bir mutabakat vardı. Tabii Anastasiadis bunu reddedecektir ama bizim için bu ayrıcalıklı durum devam edecektir." KKTC Cumhurbaşkanı, Ada'daki Türk askerinin durumu konusundaki soruya karşılık ise şöyle dedi:
"Bizim şu an bir Meclis kararımız vardır. Türkiye'nin fiili varlığı garanti kapsamında devam edecektir diye. Bu yürürlüktedir. Bizim önerimiz garanti konusunu, 3 garantörün ve bizim, yani Türk ve Rum liderlerin katılımıyla bir zirve yapalım ve orada dillendirelimdir. Bazı uzlaşmazlıkları da orada görüşelim istiyoruz."
"METNE YÜZDE YÜZ BAYILMADIM..."
Eroğlu, altına imza attığı metne "yüzde yüz bayılmadığını" da vurgulayarak, "Ortak Açıklama metninde bazı soyut şeyler vardır. Biz bunları somut hale getirmek için müzakere edeceğiz. Biz Rumlar'dan farklı olarak bu ortak açıklamayı müzakerelere başlama enstrümanı olarak görüyoruz. Yüzde yüz metne bayıldım diyemem ama bu bir ortak açıklama metnidir. Rum'un istemlerinin de bizim istemlerimizin de o kağıtta yer alması gerekiyordu ki, ortak açıklama kağıdı olsun."
KKTC DIŞİŞLERİ BAKANI NAMİ ANLATTI: ORTAK AÇIKLAMA NE GETİRİYOR ?
KKTC Dışişleri Bakanı Özdil Nami, Kıbrıs'ta iki liderin altına imza koyduğu ortak açıklamanın ne getirdiğini ayrıntılarıyla anlattı. Nami, 1 sayfalık, 7 maddelik (sekizinci madde boş bırakıldı) metinden, Kıbrıs Türk tarafının ne anladığını şöyle anlattı:
* Ortak açıklama çok açık bir biçimde, müzakereleri hedefliyor.
* Kıbrıs'ta siyasi eşitlik temelinde, iki bölgeli iki toplumlu bir federasyon kurulmasını ifade ediyor
* Bu federasyonun içinde statüleri birbirine eşit, bir Kıbrıs Rum, bir de Kıbrıs Türk kurucu devleti olacağını söylüyor.
* Kurulacak federal yapının BM'ye üyelik anlamında tek egemenlik olduğunu ancak, bu egemenliğin Kıbrıslı Rum ve Türkler'den eşit şekilde kaynaklandığından söz ediyor.
* Tek uluslararası kimlikten söz ediyor.
* Herkesin federasyonun vatandaşı olacağını, ama aynı zamanda iki kurucu devletten birinin iç vatandaşı da olacağını söylüyor. Bu da kurucu devletlerin kendi meclisleri parlamenter sistemleri ve bu iç vatandaşlık kullanılarak bazı siyasi haklar kurucu devlet seviyesinde ayrı ayrı kullanılacak demektir.
* Metnin içerisinde çok önemli olan federal yapı olacak deniyor. Geçmişte bir devlet vardı. Rumlar bu devletin tek egemenliğini ele geçirdiler ve taahküm ettiler. Bu metnin içinde şöyle bir ifade var: Taraflardan hiçbiri birbirinin üzerinde otorite veya yasama yetkisi kullanamaz". Ve burada taraflar sadece Türk ve Rum kurucu devletleri değil. Federal devlet de var bu taraflar arasında. Yani AB ya da ABD'de örneğini gördüğümüz gibi, bir federal devlet olacak, eyaletler nasıl kendi yetki alanlarında özgür ve bağımsızdırlar. Nasıl ki ABD Başkanı Obama Teksas eyaletine 'idamı kaldır' diyemez. Burada da aynı düzen tesis edilecek.
* Federal hükümete bırakılan yetkiler belli olacak. Listelenmeyen tüm yetkiler kurucu devletlerin olacak. Federal devletler buna müdahale edemeyecek ve tırpanlayamayacaklar.
* Örneğin eğitim konusu kurucu devletlere bırakıldı. Eğer Türkiye ile bir eğitim protokolü imzalanacaksa, bunu kurucu devlet imzalayabilecek. Ama mesela savunma konusu Kıbrıs Türk Kurucu Devleti bir anlaşma imzalayamayacak.
* Hiçkimse kendi devletini feshetmeyecek. Ne onlar Kıbrıs Cumhuriyetini fesih edecek ne de biz KKTC'yi. Ama anlaşmanın iki ayrı referandumdan geçtiği anda Kıbrıs'ta yeni durum vücuda gelmiş olacak. Dolayısıyla devletleri ortadan kalkmış diye söyleyemezsiniz. Referandum kabul edildiği anda güneydeki yapı Kıbrıs Rum devleti olacak, Kuzeydeki yapı Kıbrıs Türk devleti olarak bir isim değişikliği olacak. Kıbrıs Cumhuriyetinin uluslararası anlamdaki temsiliyetleri de federal hükümetin şemsiyesi altına girmiş olacak. Dolayısıyla AB'ye ya da BM'ye yeni bir üyelik müraacatı yapılmayacak.
* Federal hükümet bir bildirimde bulunacak AB ve BM'ye: Benim artık yeni bir ismim, anayasal yapım var, mekanizmalarım budur diyecek. Ve bunu kabul ederek ismi değiştirecekler. Adı Birleşik Kıbrıs Federasyonu olacak diye tahmin ediyorum.
* Referanduma sunulacak kapsamlı çözüme hayır çıkma ihtimali yok. Eğer hayır çıkacaksa, referanduma gidilmeyecek zaten. Çok gelişmiş anket sistemleri var. nabız tutulacak. Dolayısıyla referanduma gidiliyorsa, bilin ki, evet çıkacak.
YENİ SİSTEMDE, KURUCU TÜRK DEVLETİ'NİN TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİ
Kıbrıs'ta çözüm olduğu takdirde, yeni kurulacak sistemde "Kurucu Türk Devleti'nin" Türkiye ile ilişkileri nasıl olacak ? Dışişleri Bakanı Nami, bu konuya da açıklık getirdi:
"Türkiye ile işbirliği konusunda Talat-Hristofyas görüşmelerinde bir mutabakat metni var. O metinde Annan Planı’nda olduğu gibi ticari ve ekonomik konularda, Türkiye tam bir AB üyesi ülke gibi muamele görecek. Hem Türkiye hem de Yunanistan'a eşit kısıtlamalar getirilecek. Dolayısıyla dileyen Yunanlı gelip Kıbrıs'a yerleşemeyecek.
MARAŞ NE OLACAK ?
ABD Başkanı Barack Obama'nın, Kıbrıs'ta yeniden başlayan müzakerelerden söz ederken, kapalı Maraş bölgesine de atıf yapması, "Maraş, Güven Arttırıcı önlemler kapsamında Rumlar'a verilecek mi?" sorusunu yarattı. Nami, bu konuda kesin konuştu:
" Güven artırıcı önlemlerin Maraş gibi algılanmasına son derece karşıyım. Rum tarafından böyle bir algı var. Hatta Rum Lider Anastasiadis bunu bir ön şart olarak bile sunmuştu. Şimdi çok değişti, hatta ortak metinde Maraş ile ilgili hiçbir şey yok. Obama'nın Maraş ile ilgili açıklamasında bile her iki tarafın kabul edebileceği bir şey yapılması gerektiğini söyledi. AB de Maraş ile ilgili ne yapılacaksa her iki tarafın da onay verdiği bir proje olması gerektiğini söyledik. Biz Türkler olarak Rum kesiminden evet oyu çıkarmak için en büyük şansımız olan Maraş'ı verecek değiliz. Bu bizi kapsamlı çözüme yakınlaştırmaz, aksine uzaklaştırır.
ÖZEL TEMSİLCİ ZİYARETLERİ
Kıbrıs'ta, görüşmelerin başlamasıyla birlikte bir de ilk yaşanacak: İki tarafın da baş görüşmecileri, Atina ve Ankara'yı ziyaret edecek. Dışişleri Bakanı Özdil Nami, bu ziyaretin "sembolik" olacağını açıkladı "Özel temsilci ziyaretlerinden hiçbir şey çıkmaz" dedi. Nami, şöyle konuştu:
"Kudret Özersay Atina'ya KKTC'nin değil, Kıbrıs Türk Toplumunun liderinin temsilcisi olarak gidiyor. Türkiye de Mavroyannis'i Kıbrıslı Rum Liderin temsilcisi olarak kabul edecek. Bu aşağı yukarı 50 yıldır olmamış bir şeydi. Bunun bizim için önemi Kıbrıslı Türklerin burada eşit bir taraf olarak Atina tarafından kabulünün bir tescilidir. Tabii aynı şey Türkiye'de Kıbrıs Rum Kesimi için de geçerlidir".
ABD'NİN ETKİSİ NE ?
Kıbrıs'ta görüşmelerin başlamasına zemin olan metnin kabulünde ABD de devreye girdi. Peki ABD'nin görüşmeler üzerindeki etkisi ne? Özdil Nami şöyle açıkladı:
" ABD çok hevesli değildi bu işe. Ama (BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi) Downer'a karşı Rum tarafının çok eleştirel ve tepkisel bir tavrı oluştu. Downer'in ağzından ne çıksa Rum Tarafı reddediyordu içeriğine bakmaksızın. Dolayısıyla burada bir boşluk oluştu. ABD de her iki tarafla da ana vatanla da en iyi ilişkileri olan bir ülke olarak nasıl yardımcı olabiliriz diye başladı. Ama şunun altını çizeyim hiçbir noktada baskıcı bir tavır benimsemediler empoze eden taraf olmadılar. Ama diyaloğun Downer'in eksikliğinde devam etmesi için bir nevi köprü vazifesini gördüler. Bunu da inkar edemeyiz.
RUMLAR NEDEN İKNA OLDU
Özdil Nami, Rumlar'ın neden metne razı olduklarını ise şu analizle açıkladı: "Rumların ekonomileri çok kötü durumda. Mevcut tempoyla ancak 20 yılda toparlarlar. Doğal kaynak buldular satamıyorlar. Gençleri göç ediyor. Bundan çıkış ancak kapsamlı çözümle, adayı değiştirmek cazip bir yatırım merkezi haline koymakla olur. Türkiye ile ticaret yapmakla olur. Türkiye’den buraya gelecek turist bile onları ihya eder. Türkiye’nin liman ve hava sahasını kullanmak, yıllık 1 milyar dolar savunma harcamalarından vazgeçmek. Askerliği kaldırıp göçü engellemek. İsrail Türkiye Kıbrıs AB Hattını doğalgaz ile bağlamak. Su ile enerji sorununu çözmek çok önemli. Eşiğin hemen arkasında bizi öyle bir Kıbrıs bekliyor ki, Rumlar bence bunu gördü. Bir de bundan ayrı olarak, Annan Planı’na hayır dediklerinde AB'de bunu Türklerin aleyhine kullanabileceklerini düşünmüşlerdi. Ama Yunanistan ve kendileri battı, Türkiye milli geliri 4 kata arttırdı. KKTC milli geliri arttırdı. Su geliyor. Öyle ki, AB'ye götürdükleri Maraş Projesi’ni bile çözemediler o kadar uğraşmalarına rağmen. Bu AB kozunun da fos olduğunu anladılar artık".
CUMHURBAŞKANI VE HÜKÜMET ARASINDA GÖRÜŞ FARKI VAR MI?
Cumhurbaşkanlığı sürecin dışında değildi. Cumhurbaşkanı düzenli olarak süreçten bilgilendiriliyordu. Cumhurbaşkanının pozisyonuna saygımız var. Ama biz bir takımız ya, takımın bir kısmı farklı oynayabilir. Önemli olan herkesin benimseyebileceği bir metnin ortaya çıkmasıdır. Ve bu şekilde bir çalışma oldu. Türk tarafı her zaman geçmişte de, koordineli bir takım çalışması yapmıştı. Bunda çok da garipsenecek bir şey yok
DERVİŞ EROĞLU BY-PASS EDİLDİ İDDİASI
Bu süreç içerisinde Kıbrıslı Türkler kesinlikle by-pass edilmedi. Her noktada işin içerisindeydik. Cumhurbaşkanına bilgi verilmeden de hiçbir şey yapılmadı. Her aşama ve her versiyonunda sayın cumhurbaşkanı bilgilendirildi. Onun için bypass edildi denemez ve denmesi doğru olmaz
Çözüm olmazsa taksim
Kıbrıs Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Yiannakis Kasulides, çözüm için başlatılan yeni girişimin de başarısızlıkla sonuçlanmasının, adayı taksime bir adım daha yaklaştıracağını söyledi. Yunan Real News gazetesine konuşan Bakan, “Rum tarafının bir çözüm planını yeniden reddetmesi hem Kıbrıs hem de Helenizm için fevkalade olumsuz etkileri olacaktır. Her çözüm gayretinin başarısızlığı adanın birleşmesi için umutları azaltmaktadır” dedi. / Yorgo KIRBAKİ/ATİNA