KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu’ndan, Rum lidere ‘Deep Purple’ çağrısı

Eroğlu, Deep Purple'ın 24 Mayıs'ta KKTC'de konser vereceğini hatırlatarak, Anastasiyadis'e "Gel bu konseri birlikte izleyelim" dedi.

Eroğlu, görüşmeler sırasında da bu daveti Rum lidere ilettiğini ancak hiç yanıt alamadığını belirterek, çağrısını tekrarladı. Deep Purple, Yakın Doğu Üniversitesi'nin kuruluşunun 25’inci yıldönümü nedeniyle KKTC'de konser verecek.
Eroğlu'nun mesajları şöyle:

"RUMLAR 1974'TE KALDI. BİZ 2014'ÜN MÜZARKERESİNİ YAPIYORUZ"
-Rumlar hâlâ 1974 şartlarını göz önüne alarak müzakere yapıyorlar. Oysa aradan 40 yıl geçti. Çok şey değişti. Müzakereler, bugünün şartlarına göre yapılmalı. Rumların "göçmen" dedikleri, KKTC'deki üçüncü nesil. Masaya oturduğumuzda, Anastasiyadis'e bizim heyeti gösterdim; Benim müzakere heyetimde 7-8 insan var. Benim torunlarımın babası Türkiyelidir. Hukukçumuzun annesi Türkiyelidir. Mülkiyet uzmanımızın hanımı Türkiyelidir. İki bayan var kocaları Türkiyeli. Bir tek Kudret Özersay'ın hanımı Kıbrıslı. Dolayısıyla sadece buna bile baktığımızda Kıbrıs'ta Türkiyeli davası bitmiştir" dedim. Geçen 40 yılı değerlendirmemiz lazım. Eğer bu geçen 40 yılı yok sayarsanız bir yere varamazsınız. Bu 40 yılın bazı sonuçları vardır"

"ALMANYA BİLE HAZMEDİYOR, SEN HAZMEDEMİYORSUN"
- Almanya'ya giden Türkler vatandaşlık aldı. Almanya bunu kabul ediyor hazmediyor da, sen niye hazmedemiyorsun?

"BİZİM AMACIMIZ ÜÇ AY İÇİNDE REFERANDUM, RUMLAR 2015 SONU DİYOR"
- Bizim müzakereler için koyduğumuz hedef, üç ay içerisinde referanduma gitmek. Ancak Anastasiyadis, 2015 sonundan önce çözüm olmayacağını düşünüyor.

"SADECE MARAŞ'I GÜVEN ARTTIRICI ÖNLEM SAYIYORLAR"
- Rumlar, güven arttırıcı önlem olarak sadece Maraş'ın geri verilmesini sayıyorlar. Ancak Maraş'ı verdiğiniz zaman çözüm olmaz. Ve üstüne üstlük çözüm de gecikir. Çünkü Maraş'ı verdiğiniz zaman diyecekler ki: "Biraz baskıyla Maraş'ı aldık. Başka şeyleri de baskı yaparsak alabiliriz". Bu da çözümsüzlüğü getirir.

"ABD, BİZİM KARA KAŞIMIZA, GÖZÜMÜZE ÇÖZÜM İSTEMİYOR"
- Şimdi ABD son bu ortak anlaşma metni ortaya çıksın diye, bayağı yoğun faaliyet gösterdi. Çünkü gaz meselesi ortaya çıktı. Gaz konusunda esas İsrail tarafında zenginlik var. 12’nci parselde büyük bir zenginlik olduğunu söyleyemiyorlar. ABD bizim kara gözümüze, kara kaşımıza çözüm istemiyor. ABD’nin kendi hakimiyetini devam ettirmek için dosta ihtiyacı var. Rusya Suriye’yle ve Mısır’la bu nedenle hareket ediyor.

"ANASTASİYADİS, HRİSTOFYAS'TAN SERT"
- (Rum Kesimi'nin bir önceki lideri) Hristofyas ile (şimdiki Rum lider) Anastasiadis'in politikası arasında çok büyük bir fark yok. Hatta Anastasyiadis'in politikası daha da sertleşmiş gibi görünüyor. Ama geçmişte Annan planına evet dediği için sanki barış yanlısıymış gibi bir görünüm kazandı. Halbuki seçimlerde DİKO'ya daha sonra Ulusal cepheye sözleri vardı. Hristofyas'ın Anastasiyadis'ten daha barışçı olduğunu da söyleyebilirim.

KKTC DIŞİŞLERİ BAKANI NAMİ: ANNAN'DAKİ TOPRAK DÜZENLEMESİ MÜMKÜN DEĞİL
KKTC Dışişleri Bakanı Özdil Nami, Annan planındaki toprak düzenlemesinin, bugün artık mümkün olmadığını söyledi. Annan planının üzerinden 10 yıl geçtiğini söyleyen Nami, "Bu süre içinde yatırım, altyapı yaptık. Artık o bölgelerin verilmesi zor" dedi.

Nami, Kıbrıs'ta müzakerelere destek için ABD ve AB'den üst düzey ziyaretler olabileceğini, AB'nin Genişlemeden sorumlu komiseri Stefan Füle'nin geleceğini, ABD'den ise Dışişleri Bakanı John Kerry'nin, AB'den Manuel Barosso'nun Ada'ya gelme ihtimali bulunduğunu söyledi. Nami, BM'den ise Genel Sekreter Ban Ki-mun'un yardımcısının Ada'ya ziyarette bulunacağını bildirdi.

Kıbrıs'ta Türk ve Rum liderlerin ortak açıklamayı kabul ettiklerinde ortaya çıkan olumlu havanın yerini, yavaş yavaş endişenin almaya başladığını belirten Nami, "İyimserliği hâlâ koruyorum, ama yine de kabul etmeliyim ki ortak açıklama metninden sonraki gelişmeler doğrultusunda bazı endişelerim olmaya başladı" dedi. Endişelerinin temel nedeninin ise müzakere sürecinin istendiği kadar hızlı gitmeyişi olduğunu söyledi.

Nami, Hürriyet'e yaptığı açıklamada, şu mesajları verdi:

“RUM TARAFI YAVAŞLATIYOR”
- Beklenti, ortak açıklamanın ardından sağlam bir şeylerin gelmesiydi; yoğun görüşmeler, birbirine uyumlu açıklamalar, günlük hayata yönelik ortak aktiviteler gibi. Bunların hiçbirisi olmadı. Onun yerine liderler ayda bir kez buluşmaya karar verdi. Bu bir hayal kırıklığıydı. Müzakerecimiz karşı tarafa haftada en az iki kez görüşmeyi teklif etti, bu önce kabul edildi ama sonra Rum tarafı ‘Hayır, sadece haftada bir kez görüşme yapabiliriz’ dedi. Türk tarafı olarak gördüğümüz bu, Kıbrıs Rum tarafının her şeyi yavaşlatmak için yaptığı bilinçli bir hareket.

NASIL HIZLANIR?
Nami, müzakerelerin hızlanması konusundaki önerilerini de şöyle sıraladı:
* Liderlerin her iki haftada bir, müzakerecilerin her iki günde bir buluşmalı
* Ortak metinde geçen konularla ilgili çalışma grupları oluşturulmalı,
* Sağlık, ticaret, suçla mücadele gibi teknik çalışma grupları oluşturulmalı, bunlar her gün buluşarak çalışmalı
* Ankara ve Atina’ya çapraz ziyaretler sıklaşmalı, Ankara ve Atina’dan da Ada'ya ziyaretler yapılmalı
* AB ve ABD’den görünür destek için daha sık ziyaretler yapılmalı

* MAYINLARIN TEMİZLENMESİNİ ÖNERDİK
“Türk tarafı, güven arttırıcı önlem olarak mayınların temizlenmesini önerdi. Bunun dışında cep telefonu ve yerel hat şebekelerini birbirine bağlama ve kapsama anlaşması yapılabilir. Kıbrıslı Türk ticari araçlarının ticari mallarını Güney Kıbrıs’a geçirmesine izin verilmeli. Biz Güney Kıbrıs’tan gelen ticari amaçlı araçlara izin veriyoruz. Spor, eğitim gibi aktivitelerde işbirliği yapılmalı. Avrupa Parlamentosu için birleşik bir komite oluşturulmalı. Bunların hepsi teklif edildi ancak henüz bir yanıt gelmedi Rum tarafından.”

* ANNAN PLANINDAKİ TOPRAK DÜZENLEMESİ ARTIK MÜMKÜN DEĞİL
“Toprak düzenlemesi yapılırken hangi köy hangi toprak kime verilecek diye şimdiden bilemeyiz. Ancak geçen zaman bu düzenlemeyi daha kısıtlı hale getiriyor. Annan Planı’nın üzerinden 10 yıl geçti, Türklerin yerleştirildiği yerlere KKTC daha yeni altyapılar yaptı, Türkler o topraklarda daha yerleşik hale geldi. Artık öyle bir düzenleme yapmanın neredeyse imkanı kalmadı. Zaman geçtikçe bu olasılık daha da azalıyor.”