Kirli kampanya sinyalleri

Güncelleme Tarihi:

Kirli kampanya sinyalleri
Oluşturulma Tarihi: Ocak 09, 2017 11:02

ALMANYA’da yeni yılla birlikte kirli seçim kampanyası sinyalleri de gelmeye başladı.

Haberin Devamı

Kirli kampanya sinyalleri
Çünkü sadece aşırı sağcı ve sağ popülist partilerin değil, köklü partilerin de terör eylemleri ve sığınmacı korkusu yüzünden bu yıl seçim kampanyasında iç güvenlik konusunu ön plana çıkaracaklarına dair somut açıklamalar ülke gündemine yerleşmeye başladı.
Evet, bu yıl Almanya’da seçim yılı.
16 Mart 2017’de Saarland’da, 7 Mayıs 2017’de Schleswig Holstein’de ve 14 Mayıs 2017’de de ülkenin en yoğun nüfuslu eyaleti olan Kuzey Ren Vestfalya’da (NRW) eyalet parlamentosu seçimleri yapılacak.
Her ne kadar tarihi henüz kesin olmasa da, muhtemelen bu yıl Eylül ayı içinde de genel seçim olarak bilinen Federal Meclis seçimleri.
Son dönemlerde yapılan eyalet parlamentosu seçimlerinde yüzde 5’i rahat aşan, hatta eski Doğu Almanya’da oluşturulan bazı yeni eyaletlerde toplam oyların yüzde 20’sine bile ulaşan sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD), Avrupa genelinde yaşanan sığınmacı krizini istismar ederek, yabancı düşmanlığı, İslam düşmanlığı yapıp Almanya’da ilk kez Federal Meclis’e girmeyi hedefliyor.
İşte bu yüzden de toplumsal barışı dinamitlemeyi bile göze alarak iç güvenlik kalkanının ardına sığınarak çok açık bir biçimde İslam düşmanlığı yapmaktadır.
Bu ülkede yaşayan Müslümanların, dünyanın neresinde olursa olsun, aşırı İslamcılar tarafından girişilen terör eylemlerini kınadıklarını görmezden gelmekte, ülkenin kapılarının Müslüman göçmenlere ve sığınmacılara kapatılmasını talep etmektedir.
Hem de Alman Anayasası’nın 16’ıncı maddesinde, “Siyasi nedenlerle takibata uğrayanların sığınma hakkı vardır” denildiği halde.
Yani bir yerde Alman Anayasası’nın devre dışı bırakılmasını istiyorlar AfD’liler.
Ya köklü partiler?

***

Haberin Devamı

Başbakan Angela Merkel’in genel başkanlığını yaptığı Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) kardeş parti konumundaki Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) de öyle.
Aynı zamanda Bavyera Eyalet Başbakanı olana CSU Genel Başkanı Horst Seehofer, üst sınır diye tutturmuş.
Almanya’nın alacağı sığınmacı sayısına bir üst sınır getirilmesinde ısrar ediyor.
Evet, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde en fazla sığınmacıyı Almanya almıştır.
Bu doğrudur.
Almanya’nın kucak açtığı sığınmacı sayısı diğer tüm AB ülkelerinin aldıkları sığınmacı sayısından daha fazladır.
Bu da doğrudur.
Ama Alman Anayasası, “Siyasi nedenlerle takibata uğrayanların sığınma hakkı vardır” demektedir, “Şu rakamdan fazla sığınmacı gelirse alınmaz” değil.
Yani CSU bile bile Alman Anayasası’nın ihlal edilmesini istemektedir.
Bu yılki seçim kampanyası sırasında CDU’nun da, Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) de, Hür Demokrat Parti’nin (FDP) de öncelikleri iç güvenliktir.
İnsanların huzur içinde yaşayabilmeleri için tabii ki, iç güvenlik kaçınılmazdır.
Ama daha şimdiden birtakım yanlış sinyaller gelmeye başlamıştır.

***

Haberin Devamı

SPD Genel Başbakanı Sigmar Gabriel, kin kusan vaizlerin sınır dışı edilmelerini gündeme getirmiştir.
Selefilere ait camilerin kapatılmasını da.
Almanya’da geçerli yasalara aykırı davranıp da mahkemeler tarafından cezaya çarptırılan aşırı İslamcılar sınır dışı edilebilir, edilmelidir de.
Ama Almanya’da sıradan vatandaş, hatta eğitimlilerin çoğu bile Selefiliği de Selefi’yi de tanımaz.
Selefilik nedir bilmez.
Onların kafasında sadece Müslüman vardır.
Tüm Müslümanlara aynı gözle bakarlar.
Gabriel aşırı İslamcılara ve aşırı İslamcı terörizme karşı bir kültür savaşı verilmesini de gündeme getirmiştir.
Terörizme karşı hep birlikte mücadele etmeliyiz.
Buna kimsenin itirazı olmamalı.
Ancak, bu ve benzer açıklamalar dünyanın başka kesimlerinde olduğu gibi Almanya’da da yanlış algılamaya yol açabilir.
İşte bu yüzden özellikle de politikacılar daha dikkatli davranmalı ve Kirli seçim kampanyası tedirginliği yaşanmasına meydan vermemeliler.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!