Güncelleme Tarihi:
LGBTİ HAKLARI TEMEL BİR İNSAN HAKLARI MESELESİDİR
ABD Dışişleri Bakanlığı, ilk kez bir LGBTİ Hakları Özel Temsilcisi atadı. Nasıl oldu da LGBTİ hakları Amerikan dış politikasının bir parçası haline geldi?
Bu meselenin bir dış politika konusu haline gelmesinin temelleri aslında ilk Hillary Clinton’ın Dışişleri Bakanlığı döneminde atıldı. Clinton, LGBTİ haklarını temel bir insan hakları konusu olarak tanımlamıştı. Dolayısıyla bu hakları 2011’den beri insan hakları portföyümüzün bir parçası olarak küresel seviyede bir dış politika konusu olarak görüyoruz. Özel temsilci atanması kararı 2014’ün sonu, 2015’in başı gibi alındı, LGBTİ bireylerin insan hakları için çalışmalarımızı artırdığımıza dair pozitif bir sinyal göndermek istedik. Sonuçta biz LGBTİ haklarıyla temel bir insan hakları meselesi olarak ilgileniyoruz. Demokrasimizde çeşitliliğin olması açısından asli bir unsur olduğuna inanıyoruz. İnsan olmanın bir parçası da kendi kimliğinizi özgürce yaşamanızla ilgilidir. Herhangi bir ülkedeki LGBTİ toplumu için de bunun temelinde kanun karşısında eşit vatandaşlığa sahip olmak yatıyor. Biz, bir insanın temel kimliğine dayalı ayırımcılığın insan hakları ihlali olduğuna inanıyoruz.
HİÇBİR KONU ÜZERİNDE BU KADAR HIRSLI ÇALIŞMIYORDUK
Sizin atanmanızın yanı sıra ABD’de geçen Haziran ayında eşcinsel evlilikleri de yasal hale geldi. Obama yönetiminin LGBTİ haklarına özel bir önem verdiğini söyleyebilir miyiz?
Bu gelişmeler sadece şu andaki yönetimin sağladığı liderliğin bir yansıması değil, aynı zamanda Amerikan toplumunda meydana gelen çok hızlı değişimlerin de bir göstergesi. Son yıllarda ABD’de bu konuda önemli ilerlemeler kaydettik. Amerika’da bu (LGBTİ) harekete ve insan hakları kapsamında üzerinde çalıştığımız konulara çok önemli ve partiler üstü bir destek var. Bizim çalışma alanımız gerçekten LGBTİ toplumuna karşı şiddeti ve ayırımcılığı bitirmekle ilgili. Gerçekten hiçbir konu üzerinde bundan daha hırslı çalışmıyorduk.
BAZI ÜLKELERDE MUHATAPLARIMIN TANIŞTIĞI İLK GAY BENDİM
Türkiye ziyaretinizin sebebi neydi, burada kimlerle görüştünüz?
Türkiye, bu konuda diyaloğa girmek için ziyaret ettiğim 19’uncu ülke. Hem Ankara’da hem de İstanbul’da üst düzey hükümet yetkilileriyle, belediyelerle, sivil toplumla ve iş dünyasının liderleriyle, Türkiye’deki durumu etkileyen unsurlarla ilgili geniş toplantılar yapma imkanım oldu. Türkiye’deki LGBTİ toplumunun temsilcileriyle yakaladıkları önemli başarılara ve yaşadıkları zorluklara ilişkin çok iyi görüşmelerimiz oldu. Türkiye’de de bu temel kimlik meselesini konuştuk. Çünkü LGBTİ toplumunun bireyleriyle çok aşinalığı olmayan, insanların çok fazla gay tanımadığı bir çok yerde, bunun davranışlarla ilgili değil, kimlikle ilgili bir konu olduğunu anlama zorluğu var. Türkiye’de değil ama - inanıyorum ki seyahat ettiğim başka bazı ülkelerde, görüştüğüm bazı muhataplarımın tanıştığı ilk gay bendim. Bizim kimliğimizi oluşturan birçok unsurdan biri de tamamen cinsel yönelimimizle ve cinsel kimliğimizle tanımlanmış olmamız. Bu, bizim kim olduğumuzun önemli bir parçası. Ancak sonuç olarak kim olduğumuzla ilgili daha başka bir sürü unsur da var. Evrensel anlamda, bir insanın kişisel kimliğini oluşturan unsurlara dayalı ayırımcılık ve kötü muamele asla (sorunlara) bir cevap olamaz.
ONUR YÜRÜYÜŞÜNE İZİN VERİLMEMESİ BİR SİVİL TOPLUM SORUNU
Türkiye’de LGBTİ hakları ne durumda?
LGBTİ hareketinin küresel anlamda durumuna bakacak olursak, özellikle Türkiye’de son 10-12 yılda açık bir şekilde ileriye dönük önemli adımlar atıldı. Burada sivil toplum örgütleriyle yağtığım görüşmelerde sivil toplumun gücünü anladım. Bu alanda çalışan çok yetenekli ve bilgili bir grup insan var. Tabi ki hala zorluklar çekiliyor. Ancak bu meselelere küresel hareketten tamamen kopuk olarak da bakamayız. Bu bir eğitim ve değiştirilebilirlik sorunu, dolayısıyla bazen ileri, bazen geri adım atıyorsunuz. Şurası açık ki bu yaz başında İstanbul’daki LGBTİ Onur Yürüyüşü’ne izin verilmemesi bizi endişelendirdi. Toplanma ve ifade özgürlüğünün yerine getirilmesine izin verilmediği herhangi başka bir barışçıl bir yürüyüşte veya protestoda da aynı şekilde endişelenirdik. Bu bir LGBTİ meselesi mi bilmiyorum, ancak bir sivil toplum sorunu olduğunu düşünüyorum. Bu konuyu hükümet yetkilileriyle, LGBTİ toplumuyla ve iş dünyasıyla da konuştuk.
Türkiye gibi Müslüman bir toplumda Onur Yürüyüşü’nün yapılması ne kadar önemli?
Bence her ülkede çok önemli, ama özellikle de Türkiye gibi son derece canlı ve çeşitliliğin olduğu bir toplumda, geçmiş yıllarda onur yürüyüşünde toplanma ve ifade özgürlüğü anlamında fevkalade bir ilerleme olduğu ve yürüyüşün harika bir şekilde ifade edildiği gerçeğini düşünecek olursak, bu yıl açık bir şekilde farklı bir duruma işaret etti.