Kılıçlar değil sağduyu

Güncelleme Tarihi:

Kılıçlar değil sağduyu
Oluşturulma Tarihi: Haziran 09, 2017 10:54

Türkiye ile Almanya arasında tam bir siyasi kriz havası esiyor.

Haberin Devamı

Kılıçlar değil sağduyu
Karşılıklı olarak kılıçlar çekilmiş gibi.
Karşılıklı suçlamalar.
Hatta hakaretler.
Alman Dışişleri Bakanlığının internet sitesine bakıyorum.
Almanya ile Türkiye’yi birbirine bağlayan yüzyıllardır süregelen alışılagelmişin ötesinde çok yönlü ve çok yoğun ilişkiler vardır. Yarıdan fazlası Alman vatandaşı olan Türkiye kökenli 3 milyona yakın Almanya’da yaşayan insan bu ikili ilişkilerde önemli bir faktördür. Buna bir de Türkiye’nin cazip bir seyahat ülkesi olma özelliği de eklenmektedir. Alman ve Türklerin birbirleri hakkındaki fotoğraflarının oluşmasına bu iki faktör önemli katkıda bulunmaktadır” satırlarını okuyorum.
“Geleneksel olarak Almanya’nın Türkiye’de çok iyi bir imajı vardır. Almanya, Türkiye’nin en önemli ekonomi partneridir. 2016 yılında karşılıklı ticaret hacmi yüzde 4 artarak 37.3 milyar euroya ulaşmıştır. İkili gençlik takasını artırmak amacıyla 2012 yılında Mercator Vakfı Alman-Türk Gençlik Köprüsü’nü kurmuştur” satırlarını da.
Türk Dışişleri Bakanlığının internet sitesine bakıyorum.
“Ülkemizin en önemli müttefiklerinden biri olan Almanya ile köklü geçmişe sahip, siyasi, askeri, ekonomik, ve sosyal boyutları olan çok yönlü ilişkilerimiz bulunmaktadır. İlişkilerimizin önemli unsurları arasında Almanya’da yaşayan ve sayıları 3 milyonu aşan vatandaşlarımız ve Türkiye kökenli Alman vatandaşları, Almanya’nın en büyük ticaret ortağımız olması, her yıl ülkemizi ziyaret eden 5 milyona yakın Alman turist ve ülkemizde yerleşik 15 bini aşkın Alman vatandaşı yer almaktadır” satırlarını okuyorum.
Bir de son dönemdeki ‘gerçek tabloya’ bakıyorum.
Kendi kendime, “Bu yazılanlar mı, yoksa yaşananlar mı doğru?” diye soruyorum.
*
44 yıldır bu ülkede yaşıyorum.
37 yıldır Hürriyet’te gazetecilik yapıyor ve iki ülke arasındaki gelişmeleri takip ediyorum.
Zaman zaman bazı gerginlikler, kızgınlıklar yaşansa da, hiçbir dönemde bu denli bir ‘politik sürtüşme’ yaşandığına tanık olmadım.
Geçen yıl ‘soykırım’ içerikli Ermeni Rezolüsyonu’nun Federal Meclis olarak bilinen Alman Parlamentosu’nda kabul edilmesiyle başlayan gerginlik, bu yıl yapılan referandum öncesi bazı Türk politikacıların Almanya’da düzenlenmesi öngörülen etkinliklere katılmalarının engellenmesiyle iyice tırmandırıldı.
Türk tarafın Alman milletvekillerinin İncirlik Hava Üssü’nde konuşlandırılmış Alman askerlerini ziyaret etmelerine izin vermemesi, adeta bir restleşmeye dönüştü.
Almanya’da Sol Parti ve Yeşiller zaten uzun süredir “Çekelim Alman askerlerini İncirlik’ten” diye tutturmuşlar.
Başbakan Angela Merkel’e “Erdoğan’ın önünde diz çöküyor” suçlamasında bulunuyorlar.
Merkel ise sağduyulu bir politika izliyor.
Türkiye ile ilişkilerin karşılıklı olarak düzgün ve dürüst bir biçimde sürdürülmesinden yana.
Ama hükümet ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) de muhalefet partileri gibi “Çekelim askerlerimizi İncirlik’ten” diyor.
Merkel’in genel başkanlığını yaptığı Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) ve ‘kardeş parti’ olarak bilinen Hıristiyan Sosyal Birlik Partili (CSU) politikacılardan da benzer sesler yükselmeye başladı.
Çünkü Almanya’da 24 Eylül’de genel seçimler var.
“Erdoğan’a boyun eğdiniz!”, “Erdoğan’ın önünde diz çöktünüz!” dedirtmemek için köklü partiler arasında da şimdiden bir yarış başladı.
*
Başbakan Angela Merkel başkanlığında önceki gün yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında İncirlik görüşüldü.
Alman askerlerin ve tornadoların Ürdün’e taşınması kararlaştırıldı.
Bu belki politik bir çözümdür.
Ama iki taraf için de iz bırakacak zararlı bir çözüm yolu.
Hafta başında Ankara’ya yaptığı resmi ziyaretten eli boş dönen Federal Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, “Türkiye ile Almanya arasındaki gergin ilişkliler, kısa süre içinde normalleşmeyecektir. Ama Alman askerlerin İncirlik’ten çekilmesiyle Ankara ile ilişkilerin daha da kötüleşmemesine özen gösterilmelidir” diyor.
Bazı Alman politikacılar ise, “Türkiye’ye, Erdoğan’a güvenilmez” diyor.
Hatta, “Türkiye’den dost, partner olmaz” diyenler bile var.
Başbakan Binaili Yıldırım, “Herhangi bir karar yok bizim tarafımızdan alınan. Nasıl isterlerse öyle yapsınlar” diyor.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Lideri Devlet Bahçeli, “Alman askerleri bu hafta ya da gelecek hafta çekilecekmiş. Durduğunuz kabahat, hepinize uğurlar olsun. Yetmezse Konya’dan da tası tarağı toplar en yakın zamanda Ürdün’e mi gidiyorsunuz, Fizan’a mı gidiyorsunuz, ardınıza bakmadan çeker gidersiniz” diyor.
Karşılıklı olarak hükümetlerin bazı alanlardaki politikalarını tasvip etmeyebilirsiniz, beğenmeyebilirsiniz.
Ama iki taraf da Almanya’da Türk kökenli 3 milyona yakın insanın yaşadığını unutmamalıdır.
Barış içinde birlikte yaşamın yara almaması için ‘daha fazla sağduyu’ diyoruz.
Evet, iki taraf da kılıçları kınına sokmalı.
Zaman kılıç çekme zamanı değil, sağduyulu davranma zamanı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!