Kıbrıs’ta BM Barış Gücü’ne 6 ay yerine 1 yıllık görev
Güncelleme Tarihi:
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, Kıbrıs’ta her 6 ayda bir uzattığı Barış Gücü’nün görev süresini bu defa bir yıllığına uzattı.
Türkiye ve KKTC, Türk tarafının onayı alınmadan süre uzatılmasını sert bir dille eleştirdi, Güvenlik Konseyi ve uluslararası toplumu KKTC’yi tanımaya davet etti.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıbrıs raporunun da onaylandığı Güvenlik Konseyi kararı dün akşam alındı. 1964’ten bu yana 59 yıldır Kıbrıs’ta görev yapan Barış Gücü bugüne kadar 6 aylık sürelerle görev yapıyordu, İngiltere’nin teklifiyle süre bir yıllığına uzatıldı.
Ankara’da Dışişleri Bakanlığı, Lefkoşa’da ise Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, kararda kullanılan ifadeleri sert bir dille eleştirdi.
‘TÜRKLERİ YOK SAYAN KARAR’
Dışişleri Bakanlığı yazılı açıklamasında, Güvenlik Konseyi’nin denenmiş ve başarısız olmuş Kıbrıs’ta federasyon temelinde bir çözüm modelinde ısrar ettiğini belirterek, “Karar, sahadaki gerçeklerden uzak, KKTC’nin iki devletli çözüm iradesini yok sayıyor. Kıbrıs Türklerine uygulanan ambargoları görmezden geliyor ve Rum güdümlü” ifadelerini kullandı. Dışişleri Bakanlığı, “KKTC topraklarındaki BM varlığının hukuki zemine oturtulmasına yönelik Türk tarafının alacağı her karara Türkiye’nin tam destek vereceğini” belirterek, BM ile KKTC arasında bir süredir devam eden askeri statü anlaşması (SOFA) müzakerelerine işaret etti.
KKTC: BM İYİ NİYETİ SUİiSTİMAL EDİYOR
KKTC Cumhurbaşkanlığı da yazılı açıklamasında, bu konuya değindi. Cumhurbaşkanlığı, sessiz bir şekilde süren müzakerelerle ilgili detaylar verdi ve devam eden müzakerelerde BM’nin Türk tarafına karşı öneri sunduğunu bildirdi. Cumhurbaşkanlığı şu ifadeleri kullandı:
“BM Barış Gücü’nün, KKTC’deki faaliyetlerini yasal bir zemine oturtmak şarttır. Bu amaca yönelik olarak BM’ye ilettiğimiz anlaşma taslağı üzerinde müzakereler sürerken, bunu saklamak ve bu operasyonların Rumların rızası ile bir yıl daha devam edeceğini karara yansıtmak, iyi niyetle bağdaşmamaktadır. KKTC sınırları içerisinde, iyi niyetimizle faaliyetlerini yürütebilen BM’nin bu tavrı, göstermekte olduğumuz müsamahanın suistimali olarak değerlendirilmektedir.”