Güncelleme Tarihi:
Tarih boyunca birçok uygarlığın egemenliğini sürdürmeye çalıştığı Kıbrıs'ta, yaklaşık son 50 yıllık dönem, önce çatışmalar, ardından da kıyasıya müzakerelerle geçti.
ENOSÄ°S HAYALÄ°NE PARLAMENTO ONAYI
Dönemin yazarlarınca ''zoraki evlilik'' olarak nitelendirilen bir şekilde, yönetimi Osmanlı İmparatorluğu tarafından 1878 yılında İngiltere'ye bırakılan Kıbrıs, 1950'li yıllara gelindiğinde Yunanistan'ın ilhak girişimlerine sahne olmaya başladı. Yunan Parlamentosu tarafından 1947 yılında alınan kararda, ''Kıbrıs'ın Yunanistan'la birleşmesini öngören kutsal ve ulusal davamızın halledilme zamanı gelmiştir'' denildi.
Türkiye ise NATO'ya girdiği 1950'li yıllarda Kıbrıs politikasını Ada'da İngiltere yönetiminin korunması, bu statüde değişiklik olacaksa Türkiye'nin de söz sahibi olması gerektiği yönünde şekillendirdi.
TAKSÄ°M
1958-1960 yılları arasında ABD ve İngiltere, Kıbrıs'ın Türkiye ve Yunanistan arasında taksim edilmesi fikrini gündeme getirdi. Türkiye odönemde İngiltere'nin Ada'daki askeri ve siyasal varlığını Türkler için güvence olarak görmekteydi. Diğer yandan Rumların arasında İngiltere karşıtı hareketlerin artması İngiltere'nin Kıbrıs politikasında değişikliklere yol açtı. İngiltere, Ada politikasında Türkiye'nin söz sahibi olmasını desteklemeye başladı.
LONDRA VE ZÃœRÄ°H ANLAÅžMALARI
1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nde Türkler ve Rumlar görünürde eşit statülerde devlet yönetiminde rol aldı. Yunan kökenli terör örgütlerinin Kıbrıs Türklerinin güvenliğini tehdit etmesi üzerine 1960-74 yılları arasında Türkiye'nin Kıbrıs politikası, adadaki Türkleri ''garantör devlet'' sıfatıyla korumak olarak öne çıktı.
1963'te Kıbrıs Cumhuriyeti yıkılırken, Rumların Kıbrıs Türklerini hedef alan saldırılarıyla iki toplum arasındaki çatışmalar da şiddetlendi. Binlerce Kıbrıslı Türk bu dönemde evlerini terkederek daha güvenli bölgelere göç etmek zorunda kaldı.
İlk toplumlararası görüşmeler, Geçitkale saldırılarından sonra varılan anlaşma uyarınca 1968 yılının Haziran ayında Beyrut'ta başladı. Bu görüşmeler, bir hafta sonra da Lefkoşa'ya taşındı. Görüşmeleri, Türk tarafı adına, 4 yıllık sürgün hayatının ardından Nisan 1968'de adaya dönen ''Cemaat Meclisi Başkanı'' Rauf Denktaş yürütüyordu.
Rum tarafı adına görüşmelere katılan isim ise ''Temsilciler Meclisi Başkanı'' sıfatıyla Glafkos Klerides oldu. Bazen Klerides, bazen de Denktaş'ın evinde apılan görüşmeler, 20 Eylül 1971'de başarısızlıkla son buldu.
KLERÄ°DES MASADAN KALKIYOR
BM'nin çabaları sonucu, taraflar çok geçmeden yine bir araya geldi. Ancak bu kez masada Klerides ve Denktaş'a ek olarak Yunanistan,Türkiye ve BM temsilcileri de vardı.
8 Haziran 1972'de başlayan beşli görüşmeler, çeşitli aralıklarla 2Nisan 1974'e kadar sürdü. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in ''Kıbrıs için en iyi çözüm yolu federasyondur'' açıklamasına sinirlenen Klerides, görüşmelerden çekildi. Toplam 6 yıl süren bu görüşmelerden hiçbir sonuç alınamadı.
MAKARÄ°OS'A DARBE
Müzakereler sürdüğü sırada Türkler ve Rumlar arasında büyük bir hareketlilik de devam ediyordu. Göçmen durumuna düşen binlerce Kıbrıslı Türk zor şartlarda yaşamını sürdürürken, Rumlar arasında güç mücadelesi giderek kızışıyordu. Bu arada bir şey daha su yüzüne çıktı.Yunanistan'daki Albaylar Cuntası ile Rum lider Başpiskopos Makarios arasına iktidar mücadelesi yüzünden kara kedi girmişti.
1967 yılında adadan ayrılmak zorunda kalan terör örgütü EOKA'nın eski lideri General Grivas, 1971 yılında geri döndü. Grivas, 1974 Ocak ayındaki ölümüne kadar, eski terör örgütünü ''EOKA-B'' adıyla canlandırmaya çalıştı.
Bu yıllarda, Kıbrıslı Türkler de kendi siyasi örgütlenmesini oluşturmaya çalışıyordu. 1967 yılında ilan edilen ''Geçici Türk Yönetimi', daha sonra ''Kıbrıs Türk Yönetimi''ne dönüştürüldü. 1973 yılında yapılan seçimlere tek aday olarak giren Rauf Denktaş, başkanlık görevini Dr. Fazıl Küçük'ten devraldı.
EOKA-B, General Grivas'ın 1974 yılı başlarındaki ölümünden sonra tamamen Yunanistan'daki cuntanın kontrolü altında faaliyet göstermeye başladı. Örgüt, ilerleyen günlerde Makarios karşıtı faaliyetlerini yoğunlaştırdı ve toplumlararası görüşmelerin kesilmesinden kısa bir süre sonra, 15 Temmuz 1974'te Kıbrıslılar silah ve top sesleriyle uyandı. Ancak bu kez saldırıya maruz kalan Türkler değil, Makarios'un Başkanlık Sarayı idi.
Yunan subayların komutasındaki Rum Milli Muhafız Ordusu ve EOKA-B darbe düzenledi. Öldü denilen Makarios, önce adadaki Ä°ngiliz üslerine sığındı, ardından da Malta üzerinden Ä°ngiltere'ye kaçmayı baÅŸardı. Darbenin baÅŸarıya ulaÅŸmasının ardından, Yunanistan'daki cuntanın desteklediÄŸi EOKA'cı Nikos Sampson CumhurbaÅŸkanı ilan edildi.Â
BARIÅž HAREKATI
Adadaki Türklerin geleceÄŸinden endiÅŸe eden Türkiye darbe giriÅŸiminin ''kabul edilemez'' olduÄŸunu açıkladı. Ortak müdahale için giriÅŸimlerde bulunan BaÅŸbakan Ecevit'in diplomatik temaslarından sonuçalınamayınca, Türkiye duruma tek başına müdahale etmeye karar verdi.Â
20 Temmuz 1974 sabahı Türkiye, Londra ve Zürih anlaşmalarının kendisine verdiği garantörlük hakkını kullanarak adada Barış Harekatı başlattı. 3 gün süren harekatın ardından Türkiye ateşkesi kabul etti.
Harekatın üçüncü gününde Rum tarafında beklenmeyen bir gelişme oldu ve darbe lideri Sampson, başkanlık görevini, Temsilciler Meclisi Başkanı Glafkos Klerides'e devretti. Klerides, 5 ay boyunca, Makarios'un tekrar adaya dönmesine kadar başkanlık görevini yürüttü.
Kıbrıs'ta ateşkesin sağlanması sadece Rum kesimindeki iktidarın değil, Yunanistan'da da iktidarın değişmesine yol açtı. Yunanistan'da 7 yıl süren cunta dönemi sona erdi. Paris'ten Atina'ya çağırılan Karamanlis ulusal birlik hükümetini kurdu.
CENEVRE KONFERANSI
Ateşkesin ardından, çatışmaların tekrarını önlemek ve sorunları çözmek için ABD tarafından yoğun diplomatik girişimler başlatıldı.
25 Temmuz'da Cenevre'de baÅŸlayan konferans, 30 Temmuz'da sona erdi. Ä°ngiltere, Türkiye ve Yunanistan'ın dışiÅŸleri bakanlarının katıldığı Birinci Cenevre Konferansı'nın sonunda, çok az konuda görüş birliÄŸine varan taraflar, ortak bir bildiri yayınladı.Â
Bildiride, ateşkes koşullarına uyulacağı ve işgal edilen Türk bölgelerinden, Rum ve Yunan kuvvetlerinin çekileceği belirtiliyor, adada iki otonom yönetimin varlığı kabul ediliyordu. Ancak Rum Milli Muhafız Ordusu (RMMO), Cenevre'deki bu karara uymadı ve işgal ettiği bölgelerden çekilmedi.
Bu koşullar altında, taraflar 8 Ağustos'ta ikinci Cenevre görüşmelerine başladı. Görüşmelere, 3 dışişleri bakanının yanı sıra adadaki Rum ve Türk halkının temsilcileri Rauf Denktaş ve Glafkos Klerides de katıldı.
Denktaş, Türk tarafına yüzde 34 toprak bırakılarak iki kesimli bir federasyon kurulmasını isterken, dönemin Türkiye Dışişleri Bakanı Turan Güneş 6 bölgede Türk kantonları oluşturulmasını önerdi. Her iki öneri de Rumlar ve Yunanistan tarafından kabul görmedi. Klerides, bazı konularda merkeze danışmak için görüşmelere 36 saat ara verilmesini istedi. İkinci Cenevre Konferansı 13 Ağustos'ta başarısızlıkla sona erdi.
''AYŞE TATİLE ÇIKIYOR''
Cenevre konferanslarıyla çözüme yanaşmayan Rum tarafının oyalama taktiği izleyerek askeri alanda toplarlanmak için vakit kazanmaya çalıştığını düşünen Türkiye, 14 Ağustos sabahı 2. Barış Harekatı'nı başlattı.
''Ayşe'nin (Dışişleri Bakanı Turan Güneş'in kızının adı) tatile çıkması'' parolasıyla başlatılan bu harekat, Türk kuvvetlerinin bugünkü KKTC'yi oluşturan bölgeyi kontrol altına almasıyla birlikte 16 Ağustos'ta ateşkesle sona erdi.
DENKTAÅž VE KLERÄ°DES MASAYA OTURDU
Türkiye'nin İkinci Kıbrıs Barış Harekatı'nın ardından, 25 Ağustos 1974'te adaya gelen BM Genel Sekreteri Kurt Waldheim, iki tarafla görüşmeler yaptı.
Bu görüşmeler sonunda Rum lideri Klerides ile Denktaş'ın insani konuları görüşmek üzere Lefkoşa'da, haftada bir kez bir araya gelmeleri kararlaştırıldı.
BM Kıbrıs Özel Temsilcisi nezdinde yapılan bu toplantılar neticesinde Ekim ayı sonuna kadar tüm savaş esirleri karşılıklı serbest bırakıldı. Makarios'un Aralık ayında adaya dönmesinin ardından görüşmeler bir süre askıya alındı. 7 Aralık 1974'te adaya dönen Makarios, görevi Glafkos Klerides'ten devraldı.
Böylece 5 aylık başkanlık süresi sona eren Klerides, Rum yönetimi lideri sıfatını tekrar elde etmek için 1993 yılına kadar beklemek zorunda kalacaktı.
NÃœFUS MÃœBADELESÄ°
Kıbrıslı Türkler, 13 Şubat 1975'te Kıbrıs Türk Federe Devleti'ni (KTFD) ilan etti. KTFD'nin ilanını protesto eden Rum tarafı bir süre görüşmelere katılmayı reddetti. BM Genel Sekreteri himayesinde Nisan 1975'te Viyana'da başlayan toplumlararası görüşmeler, Şubat 1976'ta 5. turun sonunda bir kez daha kesildi.
Rum tarafını yine Klerides'in temsil ettiği Viyana görüşmelerinde varılan en önemli sonuç nüfus mübadelesi anlaşması oldu. Bu anlaşmayla, güneyde kalan Türkler kuzeye, kuzeyde kalan Rumlar da güneye geçti. Klerides, bu anlaşmaya imza attığı için fanatik Rumların sert eleştirileriyle karşılaştı.
VİYANA GÖRÜŞMELERİ DE SONUÇSUZ
Görüşmelerin kesilmesinden yaklaşık bir yıl sonra Makarios'a mektup yazan Denktaş, yüz yüze görüşmelerle tüm sorunları tartışma çağrısı yaptı.
Bu çağrı çerçevesinde Makarios'la Denktaş arasında sürdürülen bir dizi görüşme sonunda toplantılara Mart ayında BM Genel Sekreteri himayesinde Viyana'da devam edilmesi kararlaştırıldı.
Avusturya'da her iki taraf da bağımsız, bağlantısız bir federal cumhuriyet kurulması konusunda uzlaştı. Ancak, 31 Mart 1977'de başlayan 6. tur Viyana görüşmeleri de 7 Nisan 1977'de bir anlaşmayla sonuçlanmadan bitti. 6. tur görüşmelerde Rum tarafını şimdiki Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos temsil ediyordu.
1977-79 DORUK ANTLAÅžMALARI
Başpiskopos Makarios'un 3 Ağustos 1977'deki ölümü görüşmelere ara verilmesine yol açtı. Dönemin Rum Temsilciler Meclisi Başkanı Spiros Kipriyanu, Makarios'un ardından Rum Yönetimi lideri olarak 1988 yılına kadar iktidarda kaldı, müzakere masasında Denktaş'ın karşısına oturdu.
Toplumlararası görüşmeler, 1979 Mayıs ayında yeniden başladı. 18-19 Mayıs 1979'da biraraya gelen Denktaş ve Kipriyanu, 10 maddelik bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma 1977'de Denktaş ile Makarios arasında varılan ilkelerin biraz daha geliştirmiş bir biçimiydi. Ancak 1977-1979 Doruk Anlaşmaları olarak anılan bu düzenlemeler de sorunun çözümü için somut bir gelişme sağlayamadı.
Kesilen görüşmeler, 1980 Ağustos'unda tekrar başladı ve aralıklarla, Rumların BM Genel Kurulu'na başvurdukları 1983 Mayıs'ına kadar devam etti. Taraflar, iki kesimlilik-iki bölgelilik gibi bazı kavramlarda anlaşamadığı gibi, temsil, federal devletin yetkileri, yerleşme, mülk edinme ve serbest dolaşım konularında da uzlaşamıyorlardı.
KKTC'NÄ°N Ä°LANI VE DE CUELLAR BELGESÄ°
Rumların sorunu BM'ye taşıma gayretlerinin ardından Kıbrıslı Türkler, 15 Kasım 1983'te KKTC'yi ilan etti.
Dönemin BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın çabaları sonucu 10 Eylül 1984'te New York'ta dolaylı görüşmeler başladı. 10 gün süren bu görüşmelerin ardından, ikinci turun doğrudan görüşmeler şeklinde yapılmasına karar verildi. 15-26 Ekim 1984'te ikinci tur gerçekleştirildi. 26 Kasım'da başlayan 3. turda, her iki tarafın yeterince müzakere ettiğini düşünen Genel Sekreter, son teklifleri de aldıktan sonra taraflara bir belge sundu.
BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın, her iki tarafın görüşlerini alarak masaya getirdiği belgeyi Denktaş imzalamayı kabul ederken, Kipriyanu kabul etmedi. Uluslararası toplumun bu uzun soluklusoruna çözüm bulunduğunu ve sonuca ulaşıldığını düşündüğü bir anda, Kiprianu'nun ret yanıtı görüşmelerde başa dönülmesine neden oldu.
GALÄ° FÄ°KÄ°RLER DÄ°ZÄ°SÄ°
Rum kesiminde 1988 yılında yapılan başkanlık seçimlerini farklı bir isim kazandı. Rum Yönetimi'nin yeni başkanı Yorgo Vasiliu oldu.
Vasiliu'nun iktidara gelişinin ardından KKTC Cumhurbaşkanı Denktaşile aralarında 1988 Eylül ayından 1989 yazına kadar toplam 100 saat süren ikili görüşmeler dizisi düzenlendi. Bu görüşmelerin ardından Denktaş ve Vasiliu 1990 Şubat ayında New York'ta bir araya geldi. Ancak, Vasiliu, Denktaş'ın ısrar ettiği Kıbrıs Türk halkının ayrı bir kimlik ve kendi geleceğini belirleme hakkı gibi konuları kabul etmeyince diğerleri gibi bu görüşmeler de başarısızlıkla sonuçlandı.
1992 yılında, göreve gelen yeni BM Genel Sekreteri Butros Gali, Haziran ayında Denktaş ve Vasiliu'yu New York'ta bir araya getirdi. Gali, Türk tarafına yüzde 28.2 oranında toprak bırakan bir haritayı birinci turda görüşme masasına koydu. Güzelyurt bölgesinin de Rumlara verilmesini öngören bu haritayı reddeden Denktaş, en fazla yüzde 29 (+) oranını kabul edebileceğini belirtti. Butros Gali, ''Fikirler Dizisi'' olarak anılan çözüm planını ikinci turda taraflara sundu.
26 Ekim 1992'de başlayan 3. tur görüşmeler iki hafta sürdü. Bu görüşmelerin sonunda, tarafların temel konularda büyük görüş ayrılıkları içinde olduğunun açıklanmasıyla bir görüşme maratonu daha başarısızlıkla sona eriyordu.
KLERİDES'İN DÖNÜŞÜ
Kıbrıs Rum tarafında 1993 Şubat'ında yapılan başkanlık seçimlerini, kısa bir süre öncesine kadar müzakere masasında Denktaş'la karşılıklı fıkralar anlatan tanıdık bir sima, Glafkos Klerides kazandı.
Denktaş ve Klerides, toplumlararası görüşmelerde yeniden karşı karşıya geldi. Uluslararası toplum 1949 yılından beri, Denktaş savcı, Klerides avukat iken birbirlerini tanıyan bu iki kurt politikacının olası bir anlaşmayı toplumlarına en kolay kabul ettirebilecek isimler olduğunu düşüyordu. Ancak Denktaş ve Klerides arasında 1993-1994 yıllarında Lefkoşa ve New York, 1997'de de Lefkoşa ve İsviçre'de gerçekleştirilen görüşmelerden de bir sonuç alınamadı.
CENEVRE SÃœRECÄ°Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â
BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Aralık 1999'daki çağrısıyla New York'ta başlayan dolaylı görüşmeler Cenevre'de devam etti. BM öncelikle Kıbrıs'ta olası çözümün dört ana unsuru; hükümet, anayasa, toprak ve güvenlik konularının ele alınmasını istedi.
Gündem maddelerini yeterli bulmayan Türk heyeti konfederasyon modeli, KKTC'ye uygulanan ambargo ve eşit statü üzerinde durdu. Türklere yüzde 24 toprak bırakılması önerisini getiren Rum heyeti ise federasyon modeli ve Türk askerinin adadan çekilmesi gibi isteklerini öne çıkardı. BM bu turda tarafları dinlemekle yetindi.
RUMLARIN AB ÜYELİĞİ
Bu arada, Rum yönetiminin 3 Temmuz 1990 tarihinde AB'ye tam üyelikiçin yaptığı başvuruyla birlikte, soruna AB boyutu da eklenmiş oldu. Avrupa Komisyonu, 30 Haziran 1993'de Rumların başvurusunu uygun bulduğunu açıklarken, 24 Haziran ve 9 Aralık 1994 tarihlerinde Korfu ve Essen'de yapılan AB zirvelerinde AB'nin ilk genişlemesinin ''Kıbrıs'ı'' da içereceği açıklandı.
1999 Aralık ayındaki AB Helsinki zirvesi, bu çerçevede taraflar için önem taşımaktaydı. Zirve sürerken New York'ta bulunan Türk ve Rum heyetleri zirveden çıkacak sonuca odaklandı. Ankara'ya adaylık statüsü tanınması olumlu bir adım olarak görülürken, zirvenin sonuç bildirisindeki Kıbrıs'la ilgili ifadeler tartışmalara yol açtı.
Denktaş, Kıbrıs adı altında Rum tarafına üyelik kapısının açılmasını ''haksız ve kabul edilemez'' olarak değerlendirirken, Türk heyetinin anayasa danışmanı Mümtaz Soysal, Helsinki kararlarının görüşmeleri dinamitlediğini bildirdi. 31 ocak 2000'de yine Cenevre'de yapılan 2. turda, Rum tarafı, Karpaz, Güzelyurt, Lefke ve Akıncılar bölgesinde 4 kanton oluşturulmasını önerdi. Denktaş ise egemenlik konusu halledilmeden toprak ve harita konusunu görüşmeyeceğini açıkladı.
CENEVRE SÃœRECÄ° BAÅžARISIZ OLDU
Kofi Annan, Kasım 2000'de 5. turda taraflara resmi olmayan bir belge sundu. Belgede tek ve bölünmez bir devlet hedeflenirken, bu devletin tek uluslararası kimliÄŸi ve vatandaÅŸlığı olacağı belirtildi. Ä°ki toplumun etkili bir ÅŸekilde merkezi hükümete katılması istenilen belgede, siyasi eÅŸitliÄŸin sayısal eÅŸitlik anlamına gelmediÄŸi vurgulandı. Belgede ayrıca, mal-mülk konusunda uluslararası hukuk kurallarının geçerli olması savunulurken, önemli bir toprak parçasının Rum tarafına verilmesi ve Rum göçmenlerin kuzeydeki evlerine dönmesi öngörüldü.Â
Rumları önemli ölçüde memnun eden karara Türk tarafı sert tepki gösterdi. Cenevre sürecinin kendileri açısından noktalandığını söyleyen Denktaş, 24 Kasım'da Ankara'da yapılan zirvenin ardından da Türk parametreleri kabul edilmedikçe dolaylı görüşmelere devam etmeyeceğini açıkladı. Böylece yaklaşık bir yıl süren dolaylı görüşme süreci de sonuçsuz noktalandı.
DOĞRUDAN GÖRÜŞMELER BAŞLIYOR
Tarafların yeniden masaya dönmesini sağlamak için BM'nin yanı sıra Amerikan, İngiliz ve AB temsilcileri de sık sık Ankara-Atina-Lefkoşa hattında girişimlerde bulundu.
KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ın, ''Kıbrıs konusundaki gelişmelerden endişe duyuyorum. Bu nedenle Klerides ile yüz yüze görüşmek istiyorum'' diyerek, Kasım 2001'de yaptığı girişimler sonucu, Denktaş ve Rum yönetimi lideri Glafkos Klerides, Kıbrıs konusuna kalıcı bir çözüm bulunması amacıyla 16 Ocak 2002'de doğrudan görüşmelere başladı.
Haziran 2002'ye kadar sonuca varılması hedeflenen bu görüşmelerde,eÅŸit ve egemen iki devletin kuracağı yeni bir ortaklıkta merkezi hükümetin yetki ve fonksiyonları ile egemenlik, toprak, güvenlik, göçmenler, garantiler konuları üzerinde anlaşılmaya çalışıldı. Görüşmelerin içeriÄŸiyle ilgili basına bilgi verilmese de Rum basını, görüşmelerde ele alınan konuların ayrıntılarını yayımladı.Â
Ele alınan konularda iki tarafın görüşleri arasında büyük uçurumlar olduÄŸu ve Haziran'a kadar anlaÅŸmaya varılmasının mümkün olmadığı görüldü. Gerek Türk, gerekse Rum yetkilileri, yaptıkları açıklamalarda, görüş ayrılıklarını dile getirdi.Â
ANNAN, DOĞRUDAN GÖRÜŞMELERDE DEVREDE
DoÄŸrudan görüşmelerin çıkmaza girmesi üzerine, BM Genel Sekreteri Kofi Annan, sürece yeni bir soluk vermek üzere, 14 Mayıs 2002'de adayı ziyaret etti.Â
Annan, 15 Mayıs'ta, önce Klerides, sonra DenktaÅŸ ile ayrı ayrı görüştü, akÅŸam da ara bölgede, liderlerle yemekte bir araya geldi. Annan, liderlerden, doÄŸrudan görüşmelerin daha etkin ÅŸekilde devam etmesini istedi. BM Genel Sekreteri, 16 Mayıs'ta adadan ayrılırken, ''yıl sonuna kadar anlaÅŸmaya varılmasından umutlu olduÄŸunu'' dile getirdi.Â
BM Genel Sekreteri, doÄŸrudan görüşmeler sürecinde sonradan yeniden devreye girerek, DenktaÅŸ ve Klerides ile 6 Eylül 2002'de Paris'te bir araya geldi. Görüşmelerin sonunda Annan, DenktaÅŸ ve Klerides'i, 3-4 Ekim'de New York'a davet etti.Â
New York'ta 3-4 Ekim'de yapılan görüşmeler sonunda ise Kıbrıs konusunda iki komite kurulmasına karar verildi. Komitelerden biri, olası bir çözümde ortak devletin yasaları, diğer komite ise çözüm olması halinde ortak devleti oluşturacak devletlerin uluslararası anlaşmaları üzerinde çalışmalar yapacaktı.
ANNAN PLAN SUNUYOR
CumhurbaÅŸkanı DenktaÅŸ'ın geçirdiÄŸi kalp kapakçığı ameliyatından sonra New York'ta tedavisinin sürdüğü sırada, 3 Kasım 2002 genel seçimlerinin ardından Türkiye'de henüz yeni hükümet kurulmamışken, BM Genel Sekreteri Annan, 11 Kasım 2002'de Türk ve Rum tarafına kapsamlı çözüm önerisiyle iki harita sundu. Annan, taraflardan planla ilgili ilk deÄŸerlendirmelerini bir hafta içinde kendisine iletmelerini istedi.Â
Rum tarafı, planı müzakere etmeyi kabul ettiÄŸini bildirdi, ancak Klerides, ''planda deÄŸiÅŸiklik olmazsa kabul etmeyeceÄŸini'' açıkladı. Türk tarafı, yanıt için süre istedi ve ''planı müzakere edilebilir birhale getirmek için müzakereye hazır olduÄŸu'' yanıtını verdi.Â
Annan, iki taraftan planla ilgili çekincelerini yazılı olarak kendisine iletmelerini istedi. Ä°ki tarafın görüşleri doÄŸrultusunda gözden geçirilen plan 10 Aralık'ta taraflara yeniden sunuldu. CumhurbaÅŸkanı DenktaÅŸ, ''planın pek de yeni olmadığını, eski plan olduÄŸunu'' açıkladı.Â
Ä°ki tarafta da yoÄŸun tepkilere neden olan Annan planının gözden geçirilmiÅŸ ÅŸeklinde, eÅŸbaÅŸkanlık 3 yıldan 2,5 yıla indirilirken, Karpaz'da Rumların denetiminde bir kanton bölge oluÅŸturulması ve kuzeye dönecek Rumların anayasal haklarına bazı sınırlamalar getirildi. Ä°ki harita birleÅŸtirilerek tek harita olarak sunuldu.Â
Annan planının içeriÄŸini, sunulmasından günler önce yayımlamaya baÅŸlayan Rum basını, plan sunulduktan sonra da planın içeriÄŸinin çok önceden, bazı Rum yetkililer tarafından bilindiÄŸini yazdı. Rum yetkililer, bunu tam olarak yalanlamadı.Â
KOPENHAG ZÄ°RVESÄ°
Avrupa BirliÄŸi'nin 12-13 Aralık'ta Kopenhag'da yapılan geniÅŸleme zirvesinde, Kıbrıs Rum kesimi, diÄŸer dokuz ülkeyle birlikte AB üyeliÄŸine kabul edildi.Â
Kıbrıs sorununda 28 Åžubat 2003'e kadar çözüme varılması yönünde taraflara çaÄŸrı yapılan zirvede, Kıbrıs konusunda görüşmeler yapmak üzere, CumhurbaÅŸkanı Rauf DenktaÅŸ'ı temsilen DışiÅŸleri ve Savunma Bakanı Tahsin ErtuÄŸruloÄŸlu bulundu.Â
ANNAN'DAN ''YOL HARÄ°TASI''
Kıbrıs konusu 28 Åžubat'a odaklanırken, Annan, DenktaÅŸ ve Klerides'e, 28 Åžubat'a kadar izlenecek prosedürle ilgili ''yol haritası'' niteliÄŸinde mektup gönderdi.Â
New York'ta, 3-4 Ekim görüşmelerinde kurulmasına karar verilen teknik komitelerin haırlık niteliğindeki görüşmesinin ilki, 20 Aralık'ta Lefkoşa'da ara bölgede yapıldı.
KLERÄ°DES GÄ°TTÄ°, ESKÄ° EOKA'CI PAPADOPULOS GELDÄ°
Kıbrıs konusunda Annan planı çerçevesinde 28 Åžubat 2003'e kadar çözüme varılması hedeflenirken, Rum kesiminde ilk turu 16 Åžubat 2003'de yapılan baÅŸkanlık seçimleri, sürece ayrı bir önem kattı.Â
Seçimlerde Glafkos Klerides'in yerine Tasos Papadopulos'un ilk turda seçimi kazanması, Kıbrıs görüşmelerini de etkiledi. Denktaş, sonuçla ilgili olarak, ''Papadopulos'un, Kıbrıs'ın ikiye bölünmesinde Klerides'ten daha fazla katkısı olduğu'' yorumunu yaptı.
ANNAN YENÄ°DEN KIBRIS'TA
BM Genel Sekreteri Kofi Annan, gözden geçirilmiÅŸ planın 3. ÅŸeklini taraflara sunmak üzere 26 Åžubat'ta Kıbrıs'a geldi. Annan, aynı gün önce Papadopulos, sonra da CumhurbaÅŸkanı Rauf DenktaÅŸ ile bir araya geldi ve taraflara yeni planı sundu.Â
DenktaÅŸ, ''Planda genelde deÄŸiÅŸen bir ÅŸey yok'' açıklamasını yaptı. Annan, 27 Åžubat'ta DenktaÅŸ, Klerides ve Papadopulos ile ara bölgede bir araya geldi. Annan liderlerden, 10 gün içinde kendisine yanıt vermesini istedi ve yanıtlarını açıklaması için de 10 Mart'ta Lahey'e davet etti.Â
27 Åžubat'ta LefkoÅŸa Ä°nönü Meydanı'nda yapılan ''Çözüm ve AB'ye Hazırız'' mitingine, ABD DışiÅŸleri Bakanlığı Kıbrıs Özel Koordinatörü Thomas Weston da katıldı.Â
Annan, 28 Åžubat'ta da DenktaÅŸ ve Papadopulos ile yeniden bir arayageldi ve adadan ayrılırken de ''Yolun sonuna gelindi'' açıklamasını yaptı. DenktaÅŸ ise ''Yolun deÄŸil, görüşmelerin sonu olur'' karşılığını verdi.Â
Kofi Annan, yeni planı liderlere sunarken, ''Ãœzerinde anlaşılsa daanlaşılmasa da planın referanduma sunulması taahhüdünü'' istedi. CumhurbaÅŸkanı DenktaÅŸ, 1 Mart'ta yaptığı açıklamada, ''Ortada referanduma sunulacak ortak bir metin olmadığını'' söyledi.Â
CumhurbaÅŸkanı DenktaÅŸ ile dönemin BaÅŸbakanı DerviÅŸ EroÄŸlu ve Devlet Bakanı ve BaÅŸbakan Yardımcısı Serdar DenktaÅŸ, temaslarda bulunmak üzere 5 Mart'ta Ankara'ya geldi.Â
7 Mart'ta LefkoÅŸa'da ''Egemenlik ve VaroluÅŸ Mitingi'' yapıldı. Mitinge katılan CumhurbaÅŸkanı DenktaÅŸ, ''KKTC'nin yaÅŸatılması için mücadeleye devam edilmesini'' istedi.Â
10 MART LAHEY ZÄ°RVESÄ°
KKTC Cumhuriyet Meclisi BaÅŸkanlık Divanı, Annan planının referanduma sunulması yönünde bir karar almak üzere 7 Mart'ta toplandı. DenktaÅŸ, meclisten referandumla ilgili bir karar çıkartmamasını istedi. Meclis BaÅŸkanlık Divanı'ndan bir karar çıkmadı ve Genel Kurul toplanamadı. Meclis önünde gösteri yapıldı.Â
10 Mart'ta Lahey'de BM Genel Sekreteri Annan'ın, DenktaÅŸ ve Papadopulos ile saatler süren ve 11 Mart sabahına kadar devam eden görüşmesinden bir sonuç çıkmadı. Rum basını, Lahey'de yaÅŸananlara ''gece yarısı korku filmi'' benzetmesi yaptı. Papadopulos, 13 Mart'ta,Türk tarafının yüz yüze görüşme çaÄŸrısını reddetti.Â
Sonuçsuz kalan Lahey zirvesinin ardından, Annan planının gündemdeki ağırlığı bu tarihten itibaren yavaÅŸ yavaÅŸ hafifledi. CumhurbaÅŸkanı DenktaÅŸ, 24 Mart'ta yaptığı açıklamada, ''Olmazsa olmazlarımız kabul edilmeden, Annan planı masada olsa dahi anlamı yok'' dedi.Â
TARİHİ GELİŞMELER VE DENKTAŞ'IN ÖNERİLERİ
DenktaÅŸ, Nisan 2003'de yaÅŸanan tarihi geliÅŸmelerin iÅŸaretini, 31 Mart'ta yaptığı ve ''Türk tarafının hazırlığı var'' açıklamasıyla verdi.Â
Türkiye'nin Kıbrıs'ta 5'li konferans yapılması önerisini, Rum yönetimi 31 Mart'ta reddettiÄŸini açıkladı.Â
Cumhurbaşkanı Denktaş, 2 Nisan'da Kıbrıs Rum tarafına 6 maddeden oluşan güven artırıcı önerilerini sundu. Öneri, Kıbrıs'ın her iki tarafına uygulanan her türlü kısıtlamaların karşılıklı olarak kaldırılmasını, Maraş'ın yeniden iskana açılması için Rumlara verilmesini, Türk tarafının Temmuz 2000'den itibaren BM Barış Gücü'nün dolaşımıyla ilgili olarak uyguladığı tedbirlerin kaldırılmasını ve ikitaraf arasında karşılıklı saygı, hoşgörü ve anlayışın geliştirilmesi amacıya bir uzlaşı komitesi kurulmasını öngörüyordu.
Öneri, ''paketin kabulü veya uygulamaya konmasının, tarafların pozisyonlarına halel getirmeyeceÄŸi gibi, nihai bir anlaÅŸmanın yerini almayacağını'' belirtiyordu.Â
DenktaÅŸ, Papadopulos'a, önerisiyle birlikte, görüşme çaÄŸrısı yapan bir de mektup gönderdi. Papadopulos, 3 Nisan'da DenktaÅŸ'ın önerisini reddetti ve ''Kendisiyle sadece BM çerçevesinde görüşebilirim'' yanıtını verdi. DenktaÅŸ, 4 Nisan'da Papadopulos'a ikinci bir mektup göndererek görüşme çaÄŸrısını yineledi ve ''Önerilerimiz masada duruyor'' dedi.Â
DışiÅŸleri Bakanı ve BaÅŸbakan Yardımcısı Abdullah Gül, 5 Nisan'da KKTC'yi ziyaret etti ve KKTC'nin 2 Nisan'da Rum tarafına sunduÄŸu önerilerini desteklediÄŸini belirtti.Â
BM Güvenlik Konseyi, 14 Nisan'da, Annan'ın Kıbrıs raporunu oybirliÄŸiyle onayladı. Raporda, çözüm çabalarının sonuçsuz kalmasındanTürk tarafı sorumlu tutuldu, KKTC rapora tepki gösterdi.Â
RUM YÖNETİMİ AB ÜYESİ
Avrupa BirliÄŸi'nin 16 Nisan 2003'deki Atina zirvesinde Kıbrıs Rum kesimi AB'ye giriÅŸ sözleÅŸmesini imzaladı.Â
Yunanistan BaÅŸbakanı Kostas Simitis, 18 Nisan'da Rum kesimini ziyaret etti ve Rum kesiminin AB'ye giriÅŸ sözleÅŸmesini imzalamasıyla ilgili olarak ''Enosis'i baÅŸardık'' ifadesini kullandı. Simitis, 19 Nisan'da KKTC'deki bazı muhalefet partilerinin yetkilileriyle Rum kesimindeki Yunan BüyükelçiliÄŸi binasında görüştü.Â
KKTC Bakanlar Kurulu, 21 Nisan 2003'de yaptığı olaÄŸanüstü toplantıda, KKTC ile Rum kesimi arasındaki geçiÅŸlerin serbest bırakılması yönünde tarihi bir karar aldı.Â
Rum Ulusal Konseyi, 22 Nisan'da toplandı ve KKTC'nin serbest geçiÅŸlerle ilgili kararını tanımadığını, ancak geçiÅŸleri engellemeyeceÄŸini duyurdu.Â
KKTC Bakanlar Kurulu'nun 21 Nisan'da aldığı karar, 22 Nisan'da Resmi Gazete'de yayımlandı ve 23 Nisan sabahı KKTC ile Rum kesimi arasında, belli kurallara baÄŸlı olarak serbest geçiÅŸler baÅŸladı.Â
Ä°lk günlerde, beklenenlerin aksine, sınır kapılarına Kıbrıslı Türkler deÄŸil, Rumlar yığıldı. Rumlar, KKTC'ye geçmek için saatlerce uzun kuyruklarda beklemeyi göze aldı. Ä°lk iki haftada, gün içinde KKTC'ye geçen Rumların sayısı 30 bine kadar çıktı.Â
KKTC Bakanlar Kurulu, 29 Nisan'da da Rumların KKTC'deki otellerde 3 gün konaklamasına izin veren kararı aldı.Â
Rumların yoÄŸun ÅŸekilde KKTC'ye geçmeleri ve buradaki otellerde konaklamaları, Rum yetkilileri rahatsız etti. Rum milletvekilleri, KKTC'de eski sahibi Rum olan otellerde konaklayan Rumlara para ve 2 yıl hapis cezası verilmesini öngören yasa tasarısını Rum meclisine sundu.Â
KKTC Bakanlar Kurulu, 9 Mayıs'ta da BaÅŸbakan Recep Tayyip ErdoÄŸan'ın ziyareti öncesinde yine bir dizi karar aldı. Kararlar uyarınca, KKTC'nin Temmuz 2000'den bu yana BM Barış Gücü'ne uyguladığıbazı kısıtlamalar kaldırıldı. Sayısı daha sonra belirlenmek üzere, Rumöğrencilere KKTC'deki üniversitelerde burs verilmesi öngörüldü. Telekomünikasyon Dairesi'ne Rum tarafı ile telefon irtibatının saÄŸlanması yönünde giriÅŸim yapması için yetki verildi. KKTC'de faaliyet gösteren GSM ÅŸirketlerinin Rum tarafıyla ''rooming'' anlaÅŸmaları yapmaları için cesaretlendirileceÄŸi belirtildi. Ä°ki taraf arasındaki ticaretin geliÅŸtirilmesi için çalışma yapılacağı kaydedildi.Â
ERDOĞAN YEŞİL HAT'TA
BaÅŸbakan ErdoÄŸan, 9 Mayıs'ta KKTC'ye yaptığı ziyarette, Ledra Palace Sınır Kapısı'nı da ziyaret ederek, YeÅŸil Hat'a kadar gitti ve KKTC'ye giriÅŸ yapmak için bekleyen bazı Rum ailelerle sohbet etti.Â
Kıbrıs Rum yönetimi, Kıbrıslı Türklere yönelik ''önlemlerini'' 30 Nisan'da, Avrupa BirliÄŸi Komisyonu da 3 Haziran'da açıkladı. KKTC, AB paketini, ''Rum patenti taşıyan paket'' olarak niteledi.Â
AB Komisyonu'nun geniÅŸlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen, 17-18 Haziran'da Kıbrıs Rum kesimini ve KKTC'yi ziyaret etti, siyasi soruna bakılmaksızın Rum tarafının Mayıs 2004'te AB'ye üye olacağını söyledi.Â
Türkiye, Haziran'da Titina Loizudu isimli Rum kadına tazminatını ödeme kararı aldı ve 2 Aralık'ta tazminatı ödedi.
   Â
KKTC HAREKETE GEÇİYOR
KKTC, 2003 yılın yaz aylarında BM kanalıyla Rum kesimine çeÅŸitli öneriler sunarak yeni giriÅŸimlerde bulundu. KKTC'nin, Kıbrıs sorununun temelini oluÅŸturan mal-mülk sorununun takas ve tazminatlar yoluyla halledilmesi amacıyla Türkiye ve Avrupa Konseyi'nin desteÄŸiyle hazırladığı Takas ve Tazminat Yasası, 1 Temmuz'da yürürlüğe girdi. Rum yönetimi, vatandaÅŸlarının Taşınmaz Malların Tazmini Komisyonu'na baÅŸvurularını engellemeye çalıştı.Â
CumhurbaÅŸkanı DenktaÅŸ, 11 Temmuz'da BM Genel Sekreteri Annan'a mektup göndererek, LefkoÅŸa uluslararası havaalanı ve kapalı MaraÅŸ'ın BM kontrolünde ortak kullanıma açılmasını önerdi. Papadopulos, DenktaÅŸ'ın önerilerini ''taktik'' olarak niteleyerek, reddetti.Â
Rum meclisi, 16 Nisan'da imzalanan AB'ye üyelik sözleÅŸmesini 14 Temmuz'da onayladı.Â
DenktaÅŸ, 24 Temmuz'da da serbest geçiÅŸlerin yoÄŸun olarak yapıldığı LefkoÅŸa ve civarının mayınlardan temizlenmesini önerdi.Â
Türkiye-KKTC Ortaklık Konseyi toplantısı Girne'de yapıldı ve toplantının sonunda, 8 AÄŸustos'ta iki ülke arasında Gümrük BirliÄŸi anlaÅŸması imzalandı. KKTC, Kıbrıslı Türklerin Güney Kıbrıs'ta kalan gayrimenkulleriyle ilgilenecek bir büro da oluÅŸturdu ve büro, çalışmalarına 4 Eylül'de baÅŸladı.Â
ABD, Kıbrıs'ta yıllık askeri tatbikatların karşılıklı iptal edilmesi için taraflara baskı yaptı, ''Toros'' ve ''Nikiforos'' tatbikatları yapılmadı. Yunanistan DışiÅŸleri Bakanı Yorgo Papandreu, Rum kesimine yaptığı ziyaret sırasında, 10 Eylül'de KKTC'deki sol görüşlü siyasi partilerin yetkilileriyle Ledra Palas'ta bir araya geldi.Â
KLERÄ°DES, PAPADOPULOS VE DE SOTO'NUN Ä°TÄ°RAFLARI
Rum yönetiminin eski lideri Glafkos Klerides, 28 Eylül'de Rum basınına yaptığı açıklamada, Annan planı sunulmadan önce plan hakkındabilgilerinin olduÄŸunu itiraf ederek, plan sunulmadan, kendi lehlerine deÄŸiÅŸiklik olması için müdahalelerde bulunduklarını açıkladı.Â
Klerides ayrıca, 4 Ä°slam ülkesinin KKTC'yi tanıyacağını açıkladığını, Rum tarafının ve BM'nin buna engel olduÄŸunu itiraf etti.Klerides, 30 Kasım'da yaptığı açıklamada da ''müzakerelerde hiçbir ÅŸeykabul etmeyerek, sorumluluÄŸu Türk tarafına yükleme taktiÄŸini uyguladıklarını ve bu taktiÄŸin kendilerini AB üyeliÄŸine taşıdığını'' söyledi.Â
BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Alvaro De Soto da 12Ekim'de Rum basınında yer alan açıklamasında, ''BM'nin, Rumların Annan planı konusundaki tutumu konusunda yanıldığını ve Rumların geriye dönüş isteğini hesaba katmadıklarını'' söyledi.
Rum lider Papadopulos ise 23 Kasım'da yaptığı açıklamada, 10-11 Mart Lahey görüşmelerinde ''DenktaÅŸ, Annan planını imzalasa bile ben imzalamayacaktım'' dedi.Â
KKTC'DE SEÇİMLER
KKTC'de 14 Aralık Pazar günü yapılan milletvekili genel seçimleri,aylar öncesinden gündeme oturdu ve seçimlere, ABD, AB, BM, Ä°ngiltere ve Kıbrıs Rum kesiminden çeÅŸitli müdahaleler yapıldı.Â
Aylar öncesinden ''kader'' seçimi olarak nitelenen seçime, 7 partikatıldı ve meclise 4 siyasi parti girdi. 50 sandalyeli Cumhuriyet Meclisi'ne, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) 19, Ulusal Birlik Partisi (UBP) 18, Demokrat Parti (DP) 7, Barış ve Demokrasi Hareketi (BDH) 6 milletvekili gönderdi. SaÄŸ ve sol partilerin 25'er milletvekilliÄŸi kazanmasıyla sonuçlanan seçimlerin ardından, partiler yoÄŸun ÅŸekilde hükümet oluÅŸumuna odaklandı.Â
Ankara ile istiÅŸareler ve yoÄŸun çalışmalar sonucunda CTP ve DP, 11Ocak 2004'de ''toplumsal uzlaşı ve çözüm hükümeti kurduklarını'' açıkladı.Â
KKTC'de yeni hükümetin kurulmasının ardından, Kıbrıs sorunuyla ilgili taraflar müzakere sürecinin yeniden baÅŸlamasına yönelik giriÅŸimlerini hızlandırdı.Â
ABD BaÅŸkanı George Bush, Aralık ayı sonlarında Yunanistan BaÅŸbakanı Kostas Simitis ve BaÅŸbakan ErdoÄŸan'a birer mektup göndererek, Kıbrıs'ta, Annan planı temelinde bir çözüm için çaba göstermeleri çaÄŸrısı yaptı.Â
Bush'un Simitis'e gönderdiÄŸi mektup, hem üslup hem de öz açısındanRum kesiminde rahatsızlık yarattı.Â
ÇANKAYA ZİRVESİ VE MGK'NIN GÜNDEMİ KIBRIS
Ankara da müzakerelerin baÅŸlamasına yönelik bir süreden beri devam ettirdiÄŸi çalışmalarına hız verdi. Çankaya Köşkü'nde 8 Ocak'ta toplanan Kıbrıs zirvesinde, ''Türkiye, Kıbrıs ulusal davamızda KKTC CumhurbaÅŸkanı Sayın DenktaÅŸ ve yeni kurulacak KKTC hükümeti ile yakın danışma ve iÅŸbirliÄŸi içinde BirleÅŸmiÅŸ Milletler müzakere sürecine etkin katkıda bulunmaya devam edecektir'' denildi.Â
Zirveye, BaÅŸbakan ErdoÄŸan, Genelkurmay BaÅŸkanı Orgeneral Hilmi Özkök, DışiÅŸleri Bakanı ve BaÅŸbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile üst düzey sivil ve askeri yetkililer katıldı. Bu zirvenin sonuç bildirisinde, Türkiye'nin BM Genel Sekreteri'nin iyi niyet misyonuna olan desteÄŸini sürdürdüğü de vurgulandı.Â
Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) 23 Ocak'taki toplantısında da gündemi ağırlıklı olarak Kıbrıs oluÅŸturdu. Toplantı sonunda yayınlananbildiride, Türkiye'nin, BM Genel Sekreteri'nin iyi niyet misyonuna olan desteÄŸini sürdürdüğü ve Annan planı da referans alınarak adanın gerçeklerine dayalı bir çözüme, müzakereler yoluyla hızla ulaşılması konusundaki siyasi kararlılığını yinelediÄŸi belirtildi.Â
DAVOS'TA ERDOÄžAN-ANNAN BULUÅžMASI
MGK toplantısının ardından Davos'a hareket eden BaÅŸbakan ErdoÄŸan, Kıbrıs sorununun çözümünde KKTC'nin hiçbir zaman Rumlardan geri kalmayacağını, daha önde olacağını söyledi.Â
Davos'ta BM Genel Sekreteri Annan ile biraraya gelen ErdoÄŸan, Annan'dan iki tarafın da güvendiÄŸi bir arabulucu atamasını istedi. ErdoÄŸan görüşmede ayrıca, ''daraltılmış bir metinle Kıbrıs sorununun çözümünde neticeye gitmenin çok daha isabetli olacağını'' dile getirdi.Â
Annan ise BaÅŸbakan ErdoÄŸan'ın Kıbrıs konusunda görüşmelerin yeniden baÅŸlamasını ve 1 Mayıs'a kadar çözüme ulaşılmasını istediÄŸini belirterek, kendisinin de ErdoÄŸan'ın mesajlarından çok cesaret aldığını kaydetti.Â
Bu arada, Türkiye, BM Genel Sekreteri Annan'dan isim vermeden Kıbrıs Özel Temsilcisi Alvaro De Soto'nun deÄŸiÅŸtirilmesini istedi. Annan, bu isteÄŸi deÄŸerlendireceÄŸini söylemekle yetindi.Â
ERDOÄžAN'IN ABD ZÄ°YARETÄ°
Kıbrıs müzakerelerinin yeniden baÅŸlamasına giden süreçte ErdoÄŸan'ın Ocak ayı sonundaki ABD ziyareti de önemli bir etken oldu.Â
ABD BaÅŸkanı Bush, Türk tarafının isteÄŸi üzerine Kıbrıs konusunda DışiÅŸleri Bakanı Colin Powell'ı görevlendirdi.Â
Bu arada, ABD, müzakerelere baÅŸlanabilmesi için bir yandan Yunanistan ve Rum kesimi üzerindeki baskısını artırırken, diÄŸer yandanBM Genel Sekreteri Annan ile de yoÄŸun temasa geçti.Â
BaÅŸbakan ErdoÄŸan'ın ABD'den dönmesinin ardından, KKTC CumhurbaÅŸkanı Rauf DenktaÅŸ, BaÅŸbakan ErdoÄŸan, KKTC BaÅŸbakanı Mehmet Ali Talat, KKTC DışiÅŸleri Bakanı ve BaÅŸbakan Yardımcısı Serdar DenktaÅŸ, DışiÅŸleri Bakanı ve BaÅŸbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Devlet Bakanı ve BaÅŸbakan Yardımcısı Abdüllatif Åžener'in katılımıyla 4 Åžubat'ta Kıbrıs konulu bir toplantı yapıldı.Â
Toplantı sonunda yapılan yazılı açıklamada, görüşmede, Türkiye ve KKTC olarak Kıbrıs'ta adil ve kalıcı bir barışa ulaşılması yönündeki ortak hedefin teyit edildiÄŸi belirtildi ve ''Bu baÄŸlamda Türkiye ve KKTC, BM Genel Sekreteri'nin çabalarına yardımcı olmak ve destek vermek üzere müşterek gayretler sarf etmek hususunda mutabık kalmışlardır'' denildi.Â
ANNAN'DAN NEW YORK DAVETÄ°
BM Genel Sekreteri Annan, 5 Åžubat'ta KKTC CumhurbaÅŸkanı Rauf DenktaÅŸ ve Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Tasos Papadopulos'u, müzakerelere yeniden baÅŸlamaları için 10 Åžubat Salı günü New York'a davet etti.Â
BM'den gece geç saatlerde yapılan açıklamada, Annan'ın DenktaÅŸ ve Papadopulos'a, Salı günü New York'a gelerek, yeni tur görüşmelere baÅŸlamaları için birer mektup yazdığı belirtildi.Â
Davet muktubunu Ankara'dayken alan CumhurbaÅŸkanı DenktaÅŸ, New York'a gidip gitmeme kararını ise adada aldı.Â
NEW YORK'TA ZORLU GÖRÜŞMELER
Genel Sekreter Annan, 10 Åžubat Salı günü baÅŸlayan görüşmeler çerçevesinde taraflarla önce tek tek görüştü. Ardından üçlü görüşme baÅŸladı.Â
Üçlü görüşmede, hem Papadopulos hem de DenktaÅŸ, plandaki boÅŸlukları Annan'ın doldurmasından yana olmadıklarını söyleyince, Annan görüşmeleri ertesi güne erteledi ve tarafların takvime baÄŸlı kalarak öneri getirmelerini istedi.Â
New York görüşmelerinin ikinci gününde, Türk tarafı sürpriz bir atak yaparak, üç aÅŸamalı bir plan sundu. Planda iki tarafın anlaÅŸamaması halinde müzakerelere Türkiye ve Yunanistan'ın da dahil olması, yine uzlaÅŸma saÄŸlanamaması halindeyse Annan'ın hakemliÄŸinin kabul edilmesi önerildi.Â
Türk tarafının önerisi üzerine, Rum tarafı da yeni bir öneri sundu. Rumlar önerilerinde AB'nin de müzakerelerde taraf olmasını talep eti. Ä°ki tarafın önerileri üzerine, görüşmeler bir gün daha uzadı.Â
Görüşmelerin 12 Åžubat'taki üçüncü günü en çetin müzakerelere sahneoldu. Sadece 40 dakika sürmesi planlanan görüşmeler, gecikmeler ve zorlu pazarlıklar nedeniyle 12 saati buldu. Bu maratonun sonunda, Annan taraflara, ''evet ya da hayır'' yanıtı verme koÅŸuluyla pazarlığaaçık olmayan son bir metin sunma kararı aldı.Â
13 Åžubat Cuma günü taraflar Annan'ın metnini beklediÄŸi sırada Brüksel'den önemli bir açıklama geldi. Rum tarafını hayal kırıklığına uÄŸratan bu açıklama çerçevesinde AB, Kıbrıs görüşmelerinde ''taraf'' olmak istemediÄŸini bildirdi.Â
New York görüşmelerinin sonunda her iki tarafın da onayıyla Annan,müzakerelerin 19 Şubat'ta adada başlamasını öngören deklarasyonunu açıkladı.