Kıbrıs’tan kim söz ediyor

Güncelleme Tarihi:

Kıbrıs’tan kim söz ediyor
Oluşturulma Tarihi: Haziran 09, 2007 10:01

Bu aralar Türkiye’de Kıbrıs’ın “esamesi” okunmuyor. Ya da sadece denizi, güneşi ve de “Casinoları” ile ünlü ülke olarak söz ediliyor. “Kıbrıs sorunu mu, o da nedir?” deniyor. Çünkü Türkiye seçim atmosferine girdi. Tamamen iç siyasete dönük faaliyetler Kıbrıs’ı unutturdu.

Haberin Devamı

Bir de “Biz elimizden geleni yaptık, şimdi sıra AB de” tavrı hakim oldu.



Ne garip ki, hafta başı Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier’in Ankara’da “Kuzey Kıbrıs’tan doğrudan ticaretin başlamasını maalesef sağlayamadık. Üzgünüz. Konuyu bizden sonraki AB Dönem Başkanı Portekiz’e devrediyoruz ve başarılar diliyoruz” sözü, tüm basında sadece cümle içinde geçti. Üzerinde bile durulmadı. Haber bile olmadı.

Halbuki Kıbrıs Türkleri Almanya’dan çok umutluydu. Almanya ocak ayında bir hışımla doğrudan ticareti başlatarak dönem başkanlığını “taçlandırmak” istedi. Bunun için gayret gösterdi. Ama Rumların Yunanistan destekli, katı ret tavrına takıldı. AB Komisyonu’nun Kıbrıslı Türklerden yana tavır alması bile, Almanya’nın elini rahatlatamadı. 27 ülkenin tamamının onayını alan bir formül bulmak istedi ve gayet tabi bu sonunda mümkün olamadı.

AB bir kez daha sınıfta kaldı. 26 nisan 2004’te “karara bağladığı” ve de 11 ocak 2007 tarihinde teyit ettiği “taahhüdünü” yerine getiremedi. KKTC üzerindeki izolasyonların kalkması ise “bir başka bahara” kaldı. Üstelik perde arkasında, AB’nin iki kurumu arasında da bir kavga yaşandı.

Haberin Devamı

AB kurumlarının kavgası
 
Avrupa Birliği’nin “yürütme” organı olan AB Komisyonu, Rum ve Yunan engelini aşmak için “Doğrudan Ticaret Tüzüğünün” oy birliği ile değil, “oy çokluğu” ile kabul edilmesini istedi. Komisyon, doğrudan ticaret konusunda AB’nin 3. ülkelerle ticaretini düzenleyen 133. maddenin temel alınmasını istedi.  Bu da, kabul için “nitelikli çoğunluğun” yeterli olması anlamına geliyordu. Komisyon’un Hukuk Servisi de, bu önerinin tamamen “yasal” olduğu görüşünü dile getirdi.

Rumlar ise, Kıbrıs’ın Kuzeyde kalan topraklarının “AB toprağı” olduğunu belirterek, 10. Protokol’e atıfta bulunulmasını istedi ve  alınacak kararın “oy birliği” gerektirdiğini ileri sürdü. AB hükümetlerini oluşturan AB Konseyi’nin hukuk bürosu da bu tezi destekledi. Almanya ise, tüm ülkelerin onayının alınmasının daha doğru olacağını belirtti ve de iş bir kez daha sarpa sardı.

Haberin Devamı

Avrupalı Türk sahip çıkıyor

AB’den hayır yok, Türkiye ise kendisiyle meşgul. Ne olacak bu KKTC’nin hali?
İşte bu aşamada görüyorum ki, Avrupalı Türk siyasetçiler “yavru vatana” sahip çıkıyor. Mart ayı sonunda, eski AP üyesi Ozan Ceyhun’un katkılarıyla KKTC’ye bir “çıkarma” yapan Avrupa’nın çeşitli ülkelerindeki parlamentolarına seçilmiş olan Türk kökenli siyasetçiler, teker teker KKTC’ye destek veriyor ve bulundukları ülkeyi bu konuda daha duyarlı hale getiriyor.

Berlin Parlamentosu’nun Yeşil milletvekili Özcan Mutlu, KKTC Meclis Başkanı Fatma Ekenoğlu’nu Berlin’e davet ederek, tüm kurumlarla görüşmesini sağladı. Almanya’nın Federal Parlamentosu’nun iki hafta önce aldığı “KKTC’ye yönelik izolasyonlar kaldırılsın” kararının arkasında, yine Türk kökenli parlamenterler var. SPD’li Lale Akgün bizzat konuyla ilgili basın toplantısında partisini temsil etti.

Bu arada, Belçika Senatörü Fatma Pehlivan da, izolasyonun sadece ticari değil, aynı zamanda eğitim, kültür, spor faaliyetleri vs. olduğunu düşünerek KKTC’deki Doğu Akdeniz Üniversitesi ile Gent Üniversitesi arasında “işbirliği anlaşması” imzalanmasını sağladı. Ve arkası geliyor.

Şu aşamada artık KKTC’ye Avrupalı Türkler sahip çıkıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!