Güncelleme Tarihi:
YURTDIŞINDA yaşayan Türklerle ilgili 2016’dan beri faaliyet gösteren Göç Araştırmaları Vakfı Koordinatörü Ünal Koyuncu, Özil’in sözlerinin göçmenlere yönelik çarpık yaklaşımı vurguladığını söylüyor: “Göçmenler toplumda, iş hayatında başarılı olup belirli bir noktaya gelince yerlilerden kabul ediliyor. Başarı onun yerlileşmesi, göçmenlikten kurtulması olarak görülüyor. Başarısızlıktaysa sosyo ekonomik şartlar değil göçmenlik sebep olarak görülüyor. Bunlar, Almanya’da doğup büyüyen bir Türk’ün hayatı boyunca karşılaşabileceği bir tutum. Örneğin ortaokul veya lise sonrası için öğretmenler Türk öğrencilere genel olarak meslek eğitimini tavsiye eder. Türk göçmenin üniversite eğitimini başaramayacağı tavsiye edilir. Üniversite eğitimi tamamlanınca da karşılaşılan soru şudur: Sen bunu nasıl başardın?”
‘ASİMİLE OLMAMIŞ GÖÇMENLERİN SESİ’
Koyuncu, bu durumun Türklerin Almanya’da kalıcı olmaya başladığından beri devam ettiğine de dikkat çekiyor:
“Göçmenlerle ilgili yıllardır iki ana akım arasında mücadele sürüyor. Bir yanda göçmenleri bir zenginlik olarak kabul eden ve toplumsal, siyasal, kültürel, hukuki ve kamu alanının bu şekilde düzenlenmesini savunan kesim var. Diğer taraftaysa göçmenlerin Alman değer ve sistemine tam uyumunu, uzun vadeli asimilasyonunu savunan ulusalcı kesim var. Son yıllarda bu ikinci kesim medya, siyaset ve akademideki söylemlere hâkim. Mesut Özil sadece Türklerin değil zihinsel olarak asimile olmamış tüm göçmenlerin sesi oldu. Davranışı ve yaşadıklarıyla Almanya’da ırkçılık gerçeğinin dünya kamuoyunun gündemine gelmesini sağladı.”
‘HATALIYSAM TÜRK’ÜM’
Uzun yıllar çeşitli Alman medya kuruluşlarında muhabirlik ve temsilcilik yapan gazeteci-yazar Baha Güngör da bu tecrübeyi yaşayanlardan... Güngör, şunları anlatıyor:
“Almanya’ya 11 yaşındayken götürüldüm. 1976’dan beri gazeteciyim. Özil’in bahsettiği durumu ben de çok yaşadım. Bir hata yaptığımda mutlaka ‘Türk’ olduğum bana hatırlatılıyordu. İyi iş yapınca kuruluşlar gurur duyuyor ve Türk olduğumu öne çıkarmıyorlardı, ama saldırılar bugünkü kadar acımasız değildi. Özil olayı buradaki toplumu da böldü. Türkiye Araştırmaları Merkezi’nin çalışmasına göre Almanya’daki Türklerin yüzde 61’i kendilerini Türkiye’ye bağlı hissediyor ve kendilerini Türkiye tarafından temsil ediliyor görüyorlar. Yalnızca yüzde 38’i Almanya’da hükümet tarafından temsil edildiğine inanıyor. Buradaki Türk gençlerin hepsi Almanca konuşuyor ve iyi meslekleri var. Ancak sürekli “Alman mısın Türk müsün, karar ver” sorusuna maruz kaldıklarından içlerine kapanıyorlar. Mesut Özil bu tartışmaların açığa çıkmasına neden oldu. ”
‘IRKÇILAR ARTIK İKTİDARDA’
Alman Sosyal Demokrat Partisi eski milletvekili Prof. Hakkı Keskin şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Almanya’da istediğiniz kadar başarılı olun. Sizi tam kendilerinden görmeme gibi bir rezervasyonları var. Türk kökenli bir milletvekili olarak saygınlığı olan bir konumdaydım. Karşınızda bunu belli etmemeye çalışsalar da hissediyorsunuz. Almanya’da Türklerin ve diğer göçmenlerin haklarını savunduğum için küfürlerle karşılanıyordum. Özil’in açıklamalarında haklılık payı var ama o son derece başarılıydı. Avrupa’da artık ırkçı partiler iktidar ortağı durumuna geldi ve Özil’in açıklamalarıyla bu konu ilk defa böyle bir düzeyde kamuoyunun gündemine taşındı. Tartışılması faydalıdır.”
‘ÖZİL’E KATILMIYORUM’
Alman Hür Demokrat Parti’nin (FDP) ilk Türk kökenli milletvekili olan Avukat Serkan Tören ise Özil’e katılmıyor. Tören’in görüşleri şöyle:
“Özil’in karşılaştığı gibi bir ırkçılık her toplumda olabilen bir şey. Bana göre ‘2014’te şampiyon olunca Almanım, 2018’de kaybedince göçmenim’ söylemi doğru değil. 2014’teki şampiyonluktan sonra Özil’e ‘Nereden geliyorsun’ diye sorulmadı. Çok gurur duymuştuk. Hiçbir ayrım yapılmamıştı. Fotoğraf meselesinden sonra Özil’in ‘Ben Almanya’ya aitim’ diye bir açıklama yapması gerekiyordu. Yapmayarak hata etti, çünkü Almanya zaten ‘Alman olmak ne demektir’ diye bir arayış içinde. Özellikle Suriyelilerin gelmesi bu tartışmaları alevlendirdi. Özil’in hareketinin de bu tartışmalara faydası olmadı.”
‘ALMANLARIN KİMLİK KRİZİ’
Almanya Müslümanları Merkez Konseyi Başkan Yardımcısı ve Avrupa Türk İslam Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Alparslan Çelebi:
“Almanya’da 1960-70’lerdeki nesil göçtükten sonra özellikle son yıllarda bir kopukluk yaşandı. 2’nci Dünya Savaşı’ndan sonraki eğitim sistemiyle büyüyenlerde ezik bir kimlik anlayışı hakim oldu. Alman tarihi değerlerine karşı tavır almaları söz konusu oldu. Bununla mücadele için de kendilerini ‘öteki’ye karşı olarak tanımlamaya çalıştılar. Ciddi bir kimlik krizi içindeler. Bu da yabancı her şeye mesafeli ve saldırganlıkla ortaya çıkıyor. Almanların bir kısmı da Mesut’a destek oldu. Özil’in açıklaması tarihe geçti, ama kırılma noktası olmayacak.”
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR