'Kayıp' ilanı kaybettirdi

Güncelleme Tarihi:

Kayıp ilanı kaybettirdi
Oluşturulma Tarihi: Mart 06, 2016 15:34

HANS-PETER FRIEDRICH.Hıristiyan Sosyal Birlik Partili (CSU) bir politikacı.1998 yılından beri Federal Meclis milletvekili.

Haberin Devamı

2011-2013 yılları arasında Federal İçişleri Bakanı olarak görev yaptı.

2013-2014 yıllarında da 3 ay Federal Beslenme ve Tarım Bakanlığı.
Federal İçişleri Bakanlığı döneminde, kendisine Sosyal Demokrat Partili (SPD) Federal Meclis milletvekili Sebastian Edathy'ye dönük “çocuk pornosu” suçlamalarını içeren bazı bilgiler

Kayıp ilanı kaybettirdi

verildiği halde, bunu ilgili birimlere aktarmadığı gerekçesiyle “3. Merkel Hükümeti”nde üstlendiği Federal Beslenme ve Tarım Bakanlığı'ndan istifa etmek zorunda kaldı.
Hans-Peter Friedrich, 2011 yılı Mart ayında Federal İçişleri Bakanlığı'na getirildiğinde, ülkede İslam'ın Almanya'ya ait olup olmadığı tartışmaları devam ediyordu.
Dönemin Cumhurbaşkanı Christian Wulff'in 3 Ekim 2010 tarihinde iki Almanya'nın birleşmesinin 20. yıldönümü vesilesiyle yaptığı konuşmasındaki, “Şüphesiz Hıristiyanlık Almanya'ya aittir. Şüphesiz Musevilik Almanya'ya aittir. Ama artık İslam da Almanya'ya aittir” sözleri hala bazı çevreler tarafından birtürlü destek gömüyordu.
Hans-Peter Friedrich de bunlardan biriydi.

Kayıp ilanı kaybettirdi



Friedrich, Bakanlık koltuğuna oturduğu günlerde de bu tutumunu sürdürdü.
“İslam dininden olan ve Almanya'da yaşayan insanlar doğal olarak bu ülkenin yurttaşlarıdır ve bu ülkeye aittirler. Ama İslam'ın Almanya'ya ait olduğu tarihsel olarak hiçbir zaman kanıtlanmamıştır” diyerek, Wulff'un görüşlerine katılmadığını ortaya koydu.

Tabii Bakan Friderich'in bu tutumuna ve sözlerine başta Müslümanların oluşturudğu dernek ve cemiyetler olmak üzere Almanya'daki muhalefet partilerinden ve farklı Sivil Toplum Kuruluşlarından (STK) tepkiler geldi.

Ama Bakan Friedrich, kısa bir süre sonra Alman İslam Konferansı'nda ülkede yaşayan Müslümanların temsilcileriyle biraraya geip “gönül alma” yoluna giderek akıllı bir tutum sergiledi.

Almanya'da aşırı İslamcı tehlikesinin artması ve bazı Müslüman gençlerin Irak ve Suriye'deki aşırı İslamcı gruplara katılmaya başlaması üzerine Bakan Friedrich'in onayıyla bir “Vermisst” (Kayıp) kampanyası başlatıldı.

Başta Berlin olmak üzere Almanya'nın büyük kentlerinde belirli meydanlara, esmer tenli genç ve başörtülü kadınların fotoğraflarının yer aldığı, üst kısmında “Vermisst”, altında da “Kardeşim Hassan” veya “Kardeşim Fatima” diye başlayan “Onun eksikliğini hissediyorum. Artık onu tanıyamıyorum. Kendi içine kapanıyor ve her geçen gün radikalleşiyor. Onu fanatik ve terör gruplarına kaptırıp tamamen kaybetmekten korkuyorum” denilen afişler asıldı.

Haberin Devamı

Bazı gazetelerde ilanlar yayanlandı.
Birçok kişiye kart postallar gönderildi.

“Doğru yoldan çıkma” tehlikesi görülmesi halinde Danışma Merkezi'ne başvurulması salık verildi.
Müslümanları zan altında bıraktığı gerekçesiyle çeşitli çevrelerden tepkiler yağdı.
Almanya'daki Türk kökenliler başta olmak üzere başka ülkelerden gelen Müslümanların oluşturduğu dernek ve cemiyetler de çatı örgütleri de sert tepki gösterdi.
Ancak Bakan Friedrich “Afiş Kampanyası”nda ısrar etti.
Ancak tepkilerin ve eleştirilerin yoğunlaşması üzerine kısa bir süre kampanyayı durdurmak zorunda kaldı.

Federal İçişleri Bakanlığı döneminde Bakan Friedrich'le birkaç kez söyleşi yaptım.
Türk kökenlilerin ve diğer göçmen kökenlilerin beklentileri hakkında neler düşündüğünü sordum.
Türklerle olan ilişkisini de sormuştum bir seferinde.
Hiç beklemediğim bir yanıt vermişti.
“Erkek kardeşimin eşi Türk kökenli. Kendisi kuaför. Ben de saçlarımı ona kestiriyorum.” demişti.
Dişçisinin de Türk kökenli bir Bavyeralı olduğunu da söylemişti.

Haberin Devamı

Kimse karşı çıkmadı

Friedrich, “Kayıp kampanyası”na Müslüman örgütler sert tepki gösterdi. Böyle bir reaksiyon geleceği aklınızdan hiç geçmiş miydi? sorumu şöyle yanıtlamıştı: Hayır. Çünkü bilinçli olarak 'Güvenlik Ortaklığı Girişimi'nde Müslüman çatı örgütler ve onların temsilcileriyle birlikte hareket ettik. Onları davet ettik ve afiş kampanyası hakkında bilgi alış-verişinde bulunduk. Kimse itiraz etmedi, tepki göstermedi. O yüzden gösterilen reaksiyon benim için tam bir sürprizdi.

“Madem öyle, acaba Müslüman çatı örgütlerin temsilcileri neden tutum değiştirdi sizce?” soruma da “Belirli fenomenleri kabullenmek istemeyen bazı kişiler olduğunu sanıyorum. Aşırı İslami alanda bir radikalleşme olduğu gerçeği bazılarının hoşuna gitmiyor. Ama biz bunu görmezden gelemeyiz. Bizden yardım almak isteyenlere biz yardım elimizi uzatmalıyız. Biz ailelere böyle durumlarda şu telefon numarasını arayıp başvurunuz diye böyle bir imkan kılıyoruz. Bu polisin numarası değildir. Bu Nürnberg'de Göç ve Mülteci Dairesi'nde bir telefon numarasıdır. Bu bir yardım önerisidir. Biz İslam dinine geçen Almanların bazılarıyla da bu alanda bir sorun olduğunu biliyoruz. Bu alanda gerçekten bir problem var. Biz bazılarının aşırı İslamcı örgütlerin ağına düştüğünü biliyoruz” yanıtını vermişti.
“Kampanya devam edecek mi” sorumu da çok açık bir biçimde şöyle yanıtlamıştı: Evet, devam edecek”.
Ama kısa bir süre sonra durduruldu...
O günlerde Almanya'da sünnet tartışmaları da vardı.
Bakan Friedrich'e “Son dönemlerde Almanya'da sünnet tartışmaları yoğunlaştı. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?” diye sormuştum.
“Dini sembollere ve ritüellere bu günlerde daha az değer verildiği intibası var bende. Bunu doğru bulmuyorum, ama bu benim için bir sürpriz değil. Ben sünnet sorununun mümkün mertebe en kısa zamanda hukuksal temeller üzerine oturtulmuş bir sonuca oluşturulması gerektiği düşüncesindeyim. Yahudilere ve Müslümanlara bu geleneklerini binlerce yıl daha sürdürme ve koruma imkanı verilmesi gerektiğini düşünüyorum” yanıtını vermişti.

Haberin Devamı

Opsiyon madeli

Almanya'da dünyaya gelen bazı göçmen kökenli çocukların 18-23 yaşları arasında tek vatandaşlıkta karar kılmalarını içeren “Opsiyon modeli”ni de sormuştum.

“Benim 16 yaşında bir oğlum var. Bonn'da dünyaya geldi. Birkaç yıl Türkiye'de yaşadıktan sonra Berlin'e geldi. Burada liseye gidiyor. Ondan 18-23 yaşları arasında ya Türk ya da Alman vatandaşlığını tercih edip, tek vatandaşlıkta karar kılması isteniyor. Neden?” diye sormuştum.

“Neden Alman vatandaşlığını tercih etmesin? Herhangi bir ülkede insanların çok büyük bir bölümünün tek vatandaşlığının olması normal bir durumdur. 'Burası benim ülkem, burası benim vatanım, ben buraya aitim. Ben bu ülkenin ileri gitmesini istiyorum ve buna katkıda bulunacağım' demeli” diye yanıtlamıştı.
“Yani opsiyon modeli'nin kaldırılması gündemde değil öyle mi?” soruma da “Son yıllardaki bu yöndeki gelişmeleri çok iyi değerlendireceğiz. Bildiğim kadarıyla bu durumda olan gençlerin çok büyük bir bölümü tercihlerini Alman vatandaşlığından yana kullandı” yanıtını vermişti.

Evet, Friedrich görevi bıkatıktan yaklaşık 2 yıl sonra 'Opsiyon Modeli' uygulamasına son verildi.
“Birçok AB ülkesi Türklere de çifte vatandaşlık imkanı veriyor. Almanya'da siz buna neden karşısınız?” sorumu da şöyle yanıtlamıştı:
Ben çifte vatandaşlığa kesinlikle karşıyım. Bana göre insanlar ülkesinin, vatanının neresi olduğunu, nereye ait olduğunu bilmeli. Sadakatının da nereye olacağını bilmeli. Bana göre Türkiye'den göç edip gelen birinin Almanya için 'burası benim ülkem' demesi önemlidir. 'Burada benim çocuklarım, torunlarım var. Ben onların geleceğini burada görüyorum' diyebilmeli. Tabii Alman vatandaşlığını da almalı. Geldiği ülke olan Türkiye'yi kalbinde taşıması iyidir, buna kimse itiraz edemez. Ama kararını verdiği ülke için sadakat çok açık olmalı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!