Güncelleme Tarihi:
KATAR’ın maruz kaldığı internet korsanlığı, medya kampanyası, siyasi suç uydurmaları ve özellikle mübarek ramazan ayında yasadışı gayriahlaki bir ambargo uygulamasını kapsayan taraflı kampanyanın üzerinden iki hafta geçmesine rağmen, bütün dünya bu yapay krizin gerçek nedenleriyle ilgili hayretler içindedir. Deliller nerede? İstenilenler nelerdir?
Kuveyt, Umman, Türkiye, Pakistan, Fas ve ABD Dışişleri Bakanlığı gibi birçok ülke arabuluculuk ve diyalog yoluyla krizin çözümünde yapıcı bir rol oynama arzularını ortaya koymuşlardır. Ancak şu ana kadar bu ülkelerin herhangi biri Katar’a yöneltilen iddialarla ilgili herhangi bir kanıt almış değildir. Ayrıca resmi olarak da herhangi bir istek listesi almış değillerdir.
Şimdi de bir istek listesinin hazırlandığı söylenmektedir. Yapıcı ve verimli bir şekilde tartışabilmemiz için birçoğunun umduğu gibi bu isteklerin akılcı ve gerçekçi olmasını umarız. Çok tehlikeli suçlarla bizi suçladılar. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün de dediği gibi; geçen bütün bu süreye rağmen Katar’a ambargoyu uygulayan ülkelerin bu iddialarla ilgili detay ve delilleri sunmamaları şaşırtıcıdır. Bu konunun mantıklı bir izahı varsa, o da onların Katar’la diyalogdan korkmalarıdır. Çünkü iddiaları geçersizdir.
BİRKAÇ gün önce Katar Başsavcılığı, Katar İçişleri Bakanlığı’nın, ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI) Müfettişleri ve İngiliz Ulusal Suç Ajansı (NCA) ile yaptığı işbirliğine dayanarak Katar Haber Ajansına karşı bir korsanlık operasyonu gerçekleştirdiklerine dair bize ambargo uygulayan bazı ülkelere suç yöneltecek derecede yeterli kanıt toplamıştır.
Yalanla bizleri İran tarafını tutmakla suçladılar, halbuki biz onlarla genel olarak bütün bölgesel alanlarda bir anlaşmazlık içindeyiz. Tahran ile ticari ilişkimiz değinilemeyecek kadar azdır. Oysaki ambargoyu uygulayan ülkelerden biri İran ticaret hacminin yaklaşık yüzde 23.6 oranla İran’ın birinci ticari ortağı olarak konumunu korumakta ve hâlâ İran’a olan ihracatı diğer bütün Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri ihracatının yüzde 95’ten daha fazlasını oluşturmaktadır.
Dünyada birinci sırada yer alan havayollarımıza, milli güvenlik bahanesiyle kendi ülkelerinin hava sahasında uçmasına veya havaalanlarına inmesine izin verilmemektedir. Ancak ambargo uygulayan bazı ülkelerle İran arasında uçuşlar devam etmektedir. Bu ülkelerden biri, 2011 yılından beri terörü desteklemek ve İran Devrim Muhafızları’yla ilişki kurmakla ilgili suçlardan ABD yaptırımlarına tabi tutulan İran havayolları “Mahan Air”e o ülkenin havaalanlarına inişine müsaade etmektedir.
TERÖRÜ finanse ettiğimizi yalanla iddia ettiler, ancak 11 Eylül hadiseleriyle ilgili resmi soruşturma raporları bize değil tersine bazı komşu ülkelerin kara para aklama rolüne ve bunu terör eylemlerini finanse etme hususunda kullanmasına işaret etmektedir.
Bizim aşırılık ile terörü desteklediğimizi ve Hamas liderlerini misafir ettiğimizi söylemektedirler. Aynı zamanda kendileri Arap dünyasındaki karşıt devrimleri ve yolsuz rejimleri destekleyip, birçok Arap ülkesinden savaş suçlularını aileleriyle birlikte misafir etmektedirler.
Biz, Katar’la yaratılan bu suni krizin terörle mücadeleye büyük zarar vereceğine, çabaları dağıtacağına, birliğimizi bozacağına, bu konuya odaklanmayı dağıtacağına, ne bölgede ne de dünyada hiçbir devlete fayda getirmeyeceğine ve çatışmayı dar ve yan konulara taşımaya neden olacağına inanıyoruz.
Daha ilk günden beri ahlaki savaşı biz kazandık ve aynı zamanda gelecek diplomatik savaşı da. Uluslararası toplumdaki ABD, Rusya veya Türkiye ve Pakistan gibi bütün ülkeler bile olaylara hayretle bakmakta ve Katar’a karşı alınan tedbirleri reddetmektedirler.
BİZ, yapıcı ve verimli diyaloğa hazır olduğumuzu her daim beyan ettik. Bu da ancak aleyhimizde alınan yasadışı tedbirlerin kaldırılmasıyla gerçekleşebilir. Birkaç gün önce ABD Dışişleri Bakanlığı, ambargo ekseninin ortaya attığı bahaneye şüpheli bir yaklaşım sergileyerek “Konu gerçekten Katar’ın terörü desteklemesiyle mi yoksa başka bir şeyle mi ilgili” diye sorgulamıştır. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın bu açıklaması Katar tarafına sunulacak isteklerin akılcı ve uygulanabilir olması gerektiğine işaret etmektedir.
Ambargo ekseninin bu krizi ortaya atmasının üzerinden bir ay geçmesine rağmen gerçekleştirdiği şey kendi kendini aşağılamak, kendi imajını zedelemek, itibar ve güvenirliğine halel getirmek olmuştur. Ülkemiz ve vatandaşlarımız aleyhinde aldığı pervasızca, yasadışı ve sorumsuzca adımların sonuçlarını üstlenmek zorundadır. Bize ambargo uygulayan ülkelerin, bu utanç verici durumdan kurtulmak için ellerinde diyalog yolu gibi bir fırsat vardır. Yüz yüze ve eşit bir konumda diyalogdan kaçmanın hiçbir gerekçesi olamaz.