Güncelleme Tarihi:
Akdeniz'de nehir kenarında yere bakarsanız, çoğu zaman bir Cardiocondyla elegans (Cardiocondyla cinsinde bir karınca türü) kraliçe karıncanın kanadından yansıyan güneş ışığını görebilirsiniz. Ancak kraliçe büyük olasılıkla uçmayacak hatta yürümeyecektir. Bunun yerine kraliçeyi, bir işçi karıncanın sırtına binmiş halde göreceksiniz.
Neden mi? Çünkü işçi karıncalar, çiftleşme dönemi geldiğinde kendi yuvalarındaki genç kraliçeleri sırtlarında başka yuvalara taşıyorlar.
Araştırmacılar, 2014'ten 2019'a kadar Güney Fransa'daki 175 Cardiocondyla karınca kolonisinin konumunu haritalandırdı ve bu taşıma davranışının 453 örneğini kaydetti.
Akrabalarından uzak yuvalar seçiyorlar
İşçi karıncalar çok küçük, yalnızca 2-3 milimetre uzunluğunda olmalarına rağmen, genç kraliçeleri bir yuvaya bırakmak için kendi evlerinden yaklaşık 20 metre uzağa taşıyorlar. İşin ilginç yanı ise, karıncaların dişileri çiftleşmeleri için taşıdığı bu yuvaların özel olarak seçilmesi. Yapılan deneyler, işçi karıncaların seçtiği bu yuvaların genetik olarak kendilerinden daha uzak olduğunu yani akrabalık ihtimalinin daha az olduğunu ortaya koydu.
Almanya'daki Regensburg Üniversitesi'nden Zoolog ve çalışmanın ortak yazarı Dr. Jürgen Heinze tüm bu sonuçlar için, “Oldukça heyecan verici. Bu, yardımlı eş seçiminin ve hayvanlarda sahip olduğumuz yardımlı çiftleşmenin ilk örneği" dedi.
Cinsel olarak üreyen tüm organizmalar için olduğu gibi, doğru çiftleşme partnerini seçmek Cardiocondylalar için de önemli bir karar. Öte yandan yakın akraba olma durumu karıncaların çiftleşmesinde zararlı sonuçlar doğurabiliyor.
Akraba çiftleşmesi sağlıksız kolonilere neden oluyor
2006 yılında yapılan bir çalışmada, başka bir Cardiocondyla türünde uzun süreli akraba çiftleşmesinin sağlıksız karınca kolonilerine yok açtığı keşfedildi. Araştırmada, uzun süre akraba karıncalar ile çiftleşen kraliçe karıncaların yaşam süresinin kısaldığı, yavrularının ise ölüm oranının arttığı ortaya çıktı.
Çoğu karınca türü, ‘evlilik uçuşları’ ile bu duruma karşı koyuyor. Ancak Cardiocondyla elegans kraliçeleri biraz yardıma ihtiyaç duyuyor. Bazı genç kraliçelerin bir yuvadan diğerine taşındığına ve birden fazla koloniden erkeklerle çiftleştiğine dair kanıtlar bulunuyor.
Hiçbir genç kraliçe yuvasına dönmüyor, kışı yabancı bir yuvada geçiriyor. İlkbaharda ise yuvadan kovuluyor çünkü her yuvada sadece bir tane yumurtalayan kraliçe olabiliyor. Kovulan kraliçeler ise yuvadan ayrılıyor ve çoğunlukla kendi kolonisini kurarak döngüyü yeniden başlatıyor.
Bu genç kraliçeler için yalnızca bir çiftleşme sezonu var, ama bu fazlasıyla yeterli oluyor. Bir kraliçe, eşlerinin spermlerini hayatının geri kalanı boyunca ‘spermatheca’ adı verilen bir kesede saklayıp, koruyabiliyor.
Bazı türlerde bir yumurtayı döllemek için ise sadece iki sperm hücresi yeterli oluyor. Uzmanlar bunun için "İnsanların benzer bir görevi yerine getirmek için kullandığı 40 ila 150 milyon spermden daha etkilidir” diyor.
Bütün güç artık kraliçede değil
Kaliforniya Üniversitesi'nde böcekbilimci olan Dr. Boris Baer, kraliçenin tüm gücü elinde bulundurduğunun kabul edilmesine rağmen, söz konusu araştırmanın aslında durumun tam olarak böyle olmadığını gösterdiğini söylüyor.
Dr. Baer, "Görünüşe göre işçiler bu toplumlarda sahip oldukları gücü kendi ellerine almışlar ve genç kraliçelerin çiftleşmesi konusunda kararlar alıyorlar" diyor.
Tüm bu araştırma ortaya ilginç bilgiler çıkarsa da geride büyük bir gizem kalıyor; karıncalar, genç kraliçelerin çiftleşeceği koloniyi nasıl seçiyor? Bu sorunun cevabı henüz bilinmiyor.
Dr. Heinze, "Ne zaman yeni bir Cardiocondyla türü bulsam, farklı bir çiftleşme sistemine, farklı bir koloni yapısına ve farklı dağılma yollarına sahip olduklarını görüyorum” diyor.
Beyinlerini küçültüp büyütebiliyorlar!
Öte yandan araştırmacıları şaşırtan farklı karınca türleri de mevcut. Çok zeki olan karıncaların yaşama şekilleri ve cüsselerini aşan güçleriyle yapabildikleri hayrete düşürüyor. Cardiocondyla elegansların çiftleşmek için akrabalık bağı olmayan karıncaları seçmesinden bahsettik.
Bir ilginç bilgi de Latince adıyla Harpegnathos saltator olarak bilinen Hindistan zıplayan karıncasından geliyor. 1851'de bilim insanı Thomas C. Jerdon tarafından sınıflandırılan bu 2,5 santimetre boyundaki karıncalar, Hindistan'da ormanlık bölgelerde yaşıyor, 10 santimetre yükseğe kadar zıplayabiliyor ve kendi büyüklüğünün iki katı avcıları alt edebiliyor. Son olarak bu karıncaların üreyebilmek için beyinlerini küçültüp sonra yeniden büyütebildikleri ortaya çıktı.
Sonuçları bilim dergisi Proceedings of the Royal Society B'de yayımlanan bir araştırma, Hindistan zıplayan karıncası dişilerinin beyinlerini birkaç hafta içinde yüzde 20-25 civarında küçültüp sonra yeniden büyütebildiğini gösterdi. Hindistan zıplayan karıncası beyin büyüklüklerini artırıp eksiltme becerisine sahip olduğu keşfedilen ilk böcek türü oldu.
Ancak daha da önemlisi Hindistan zıplayan karıncalarının beyin büyüklüklerini değiştirmenin altında yatan sebep... Araştırmayı yürüten bilim insanlarına göre, dişi karıncalar bunu üremeye hazırlık olarak yapıyor.
HABERİN TAMAMINI OKUMAK İÇİN AŞAĞIYA TIKLAYABİLİRSİNİZ