Güncelleme Tarihi:
Karadeliklerle ilgili araştırmalarıyla dikkat çeken ünlü kozmolog Stephen Hawking, Almanya'da yayımlanan son kitabı ‘‘Fındıkkabuğunun İçindeki Evren’’de (Das Universum in der Nussschale) kozmos ve yaşamla ilgili yepyeni görüşler ortaya attı. Zaman nedir, evren nasıl oluştu, paralel evrenler var mı gibi sorulara cevap arayan Hawking'e göre insanoğlu, 21'inci yüzyılın sonunda ‘‘evrenin sırrı’’na ulaşabilir.
Alman Focus Dergisi'nin sorularını yanıtlayan Stephen Hawking, 21'ici yüzyılın sonunda evrenin sırrına ulaşabilir. Hawking'e göre bu, insan aklının sahip olacağı ‘‘nihai zafer’’ olacak. Böylece insan, sadece kainatın ve mikroskobik dünyanın oluşumuyla değil, aynı zamanda zamanın ve maddenin başlangıcıyla da ilgili bilgi sahibi olacak. Belki de insanoğlu kainatın en gizli sırrına iyice yaklaşacak. Kainat, Tanrı'nın bir eseri mi, yoksa bazı fiziksel kanunlar sonucunda evren kendiliğinden mi oluştu?
Başka dünyalara gitmemiz şart
İnsanoğlu teknik ve bilimsel gücüyle kendisine zarar verebilir. Atom savaşları, global ısınma, genetik değişime uğramış virüsler... Aklımıza gelmeyen bir sürü başka riskler de çıkabilir. İnsan ırkı, ancak başka yıldızlara ve yaşanabilir dünyalarına ulaştığında güvende olacak.
İnsan, pek zeki değil
Yaklaşık 2 milyon yıldan bu yana insanoğlu, saldırganlık sayesinde hayatta kaldı. Dünyayı birkaç kez yok edebilecek bir atom gücünü sahipken insanların hálá saldırgan olması, aptalca bir içgüdüdür. Bu nedenle insanoğlunu fazla zeki kabul etmiyorum.
Bilgisayarın dünyayı ele geçirme tehlikesi
Genetik müdahale ile DNA değiştirilerek insanın seviyesi yükseltilebilir. Ancak sonucu görmek için en az 18 yıl gerekli. Oysa bilgisayarlar, 18 ayda bir güçlerini iki misline çıkarıyor. Bu nedenle bilgisayarların dünyayı ele geçirmesi tehlikesi var. Yapay beyinlerin insan zekasına bağlanması için bilgisiyar ve beyin arasında doğrudan bağlantı kurulmalı.
Mutlak formülü bulmak istiyoruz
Einstein'ın izafiyet teorisi ile kuantum teorisini birleştirmeye çalışıyoruz. İzafiyet teorisi, madde ve yerçekimi fenomenlerini tarif eder, kuantum teorisi ise atom, elektron ve kuark gibi parcacıkların davranışını anlatır. İki teoriyi birleştirdiğimizde ‘‘herşeyin teorisi’’ ortaya çıkar. Ve bu kainatın nasıl oluştuğunu, bunun niye böyle olduğunu anlatır. ‘‘Mutlak formül’’ü arıyoruz. Teorilerimiz henüz tamamlanmadı, bu tür bir dünya formülünün sonuçta nasıl bir hal alacağını bilmiyoruz. Ancak ben bu iki formülün yer alacağından oldukça eminim. Belki evrenin tüm fenomenlerini açıklayan bir dünya teorisini bu kapasitemizle kavrayamayabiliriz. Maymunlar, insanlarla yüzde 99 oranında aynı genetik yapıya sahip oldukları halde izafiyet kanununu bilmiyorlar. Ancak bu yüzde 1'lik fark, insana büyük bir avantaj sağlıyor: dil. Dil sayesinde insanlar dev, ama yavaş bir bilgisayar oluşturuyor. Bu bilgisayarın bir teori ortaya çıkaracak güçte olmasını umut ediyorum.
Zamanda yolculuk ihtimali çok az
Makroskopik objelerin zamanda yolculuk yapması benim hesaplamalarıma göre bir hayli düşük bir ihtimal.
Özel sandalyedeki dahi
Stephen Hawking, bugün kozmolojinin ve astrofiziğin yaşayan en büyük ismi. ‘‘Dáhi’’ diye nitelenen ünlü bilim adamı, bir hastalık sonucu 1985 yılından beri konuşamadığı ve hareket edemediği için özel yapılmış tekerlekli sandalyeye mahkum. Karadelikler ve zaman kavramı üzerine yaptığı teorik çalışmalarla bilimde yepyeni ufuklar açan Hawking, geçtiğimiz günlerde de ‘‘Genetik mühendisliğinin iyi bir şey olduğunu savunuyorum sanılmasın, ama hoşlansak da, hoşlanmasak da 21'inci yüzyılda genlerle oyanancak’’ diyerek dikkatleri çekişti. Hawking'in ‘‘Zamanın Kısa Tarihi’’ adlı kitabı Türkçeye çevrildi.