Güncelleme Tarihi:
ABD’nin ünlü opera binası Lincoln Center’da gerçekleştirilen konferansın ikinci günkü panelinde CHP Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Selin Sayek Böke, diken.com.tr yazarı ve Amerikalı düşünce kuruluşu Wilson Center’da araştırmacı Amberin Zaman ile Kadın Cinayetleri Platformu’ndan avukat İpek Bozkurt katıldı. Amberin Zaman konuşmasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyareti sırasında korumaları tarafından uğradığı sözlü saldırıyı anlattı.
İSLAMİ RADİKAL
Oturumu yöneten radyo programcısı Zainab Salbi, gazeteci Zaman’ın yaşadıklarının kendisinin de başına gelip gelmediğini sorması üzerine söz alan Böke, “Türkiye’de bu tehditi hissetmeyen tek bir kadın bulamazsınız. Bunun sizin kim olduğunuzla ilgisi yok, kadın kimliği tek başına bu tehditin oluşmasına yetiyor” diye konuştu.Böke, konuşmasında kadına yönelik bu tehdit edici tutumun politik söylemle başladığını belirterek, “Sonra topluma iniyor ve topulum genelinde bir fenomen haline geliyor. Dolayısıyla bu politik olarak başlayan ve toplumsal tabana yayılan bir durum” dedi. Politikaya 1.5 yıl önce girdiğini ve Türkiye’de hayatı boyunca fiziksel şiddete uğramamış şanslı kadınlar arasında yer aldığını söyleyen Böke özetle şunları söyledi: “Ben de söyleme maruz kaldım. Çünkü etekli politikacı olarak tanımlandım. Halbuki politikadaki hiçbir erkeğin giydiği kıyafete göre tanımlandığını zannetmiyorum.”Böke, bunun Türkiye için yeni bir eğilim mi yoksa öteden beri devam eden bir durum mu olduğu yönündeki soruya ise şöyle yanıt verdi: “Politik dil, aslında siyasi ideolojinin bir yansıması. Ve bugünün son derece ayrıştırıcı, kadın karşıtı dilini belirleyen siyasi ideoloiji de bu hükümetin benimsediği İslami radikal görüşlerdir.”
PROGRESİF SİYASET
Böke kadına karşı ayrımcı dilin aşılması için önerdiği çözüm konusunda şunları söyledi: “Benim de desteklediğim progresif siyasetle, politikadaki dil değişecek ve bunun bir yansıması olarak toplum da dönüşecektir. Son birkaç yıl da derinleşen bir şey bu. Ve Cumhurbaşkanı’nın kendisinden başlayıp kendi partisi içindekilere genişeleyecek biçimde, sizin ve bizim temel insan hakkı olarak tanımladığımız kadın haklarına karşı savaşan şimdiki hâkim siyasi figür nedeniyle derinleşti.”Panelin diğer katılımcısı Georgetown Üniversitesi Kadın, Barış ve Güvenlik Ensitüsü Direktörü Melanne Verveer ise Türkiye’deki kadın hakları sorunlarının Türkiye’nin demokrasisiyle bağlantılı olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Kadının durumuna baktığınızda, genele dair de bir resim elde etmeye başlıyorsunuz. Potansiyel olarak daha kötü ne olabiliri görüyosunuz. Türk tipi başkanlıktan bahseden, otoriterleştiği görüntüsü veren Cumhurbaşkanı Erdoğan var. Kuvvetler ayrılığının olmadığı görüntüsü veren Türk tipi anayasadan bahsediyor.”
İŞLER İYİ GİTMİYOR
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan avukat İpek Bozkurt ise konuşmasında kadın hakları konusunda yasal açıdan görünürde her şeyin ‘iyi’ olduğunu, anayasanın kadın-erkek eşitliğini güvence altına aldığını ama uygulamada sorunlar yaşandığını belirterek şunları söyledi: “Herkes biliyor ki, önemli olan, kağıt üzerinde yazılanların uygulamaya nasıl geçtiği. Bu açıdan çok derin bir problem var. Geçen sene benim ülkemde 300’den fazla kadın öldürüldü. Son 90 günde 94 kadın öldürüldü. O yüzden işler iyi gitmiyor. Ancak kurulan birçok sivil toplum kuruluşu kanalıyla da savaşmaya devam ediyoruz. Kadın hakları için sokakta savaşıyoruz.” Bozkurt, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kadın ve erkeğin eşit olmadığını savunan ve bazı politikacıların kadınların sokakta gülmelerinin uygun olmadığını dile getiren sözlerine de değinerek “Bu örnekler olunca, bürokrat ve teknokratlarıyla hükümetin bu söylemi olunca, bunun işlerin sokakta nasıl yürüdüğüne yönelik bir etkisi oluyor“ dedi.
KADINLAR İSLAM’DA REFORMU TARTIŞTI
KADIN konferasının ikinci günkü oturumlarından en heyecanlısı ise ‘İslam’da kadının geleceği nedir’ başlıklı oturumdu. Hollanda’da İslam’ı eleştiren bir filmin çekimine katkı sağlayan eski Hollanda milletvekili Ayaan Hirsi Ali’nin İslam’da reforma ihtiyaç duyulduğunu söylemesi, diğer panelistlerden Hirsi gibi Somali kökenli olan Karama örgütünün başkanı Hibaaq Osman ve Libya Barış İçin Kadın Platformu kurucusu Zahra Langhi’nin tepkisini çekti. Langhi, İslam’ın değil, bazı Müslümanların zihniyetinin reforma ihtiyaç duyduğunu savundu. Hirsi’nin cevap vermesiyle ortam gerildi ve seyircilerin de alkış ve protestolarıyla tartışmaya katılması nedeniyle salonda işler bir süreliğine kontrolden çıktı.
‘BEBEĞİM İÇİN ENDİŞELİYİM’
NEW York’taki kadın konferansının ikinci günkü en çarpıcı paneli ABD’nin 43’üncü Başkanı George W. Bush’un eşi Laura ve kızları Jenna ile Barbara’nın katıldıkları toplantıydı. Bush kardeşlerin çocukluklarından, Beyaz Saray’da geçirdikleri yıllardan, çalışanlarla olan ilişkilerinden bahsederken sık sık ağladıkları konuşma sırasında Jenna Bush, 2016 başkanlık kampanyasından şikâyet etti. Jenna Bush “Çünkü başkanlık için akıllı ve vasıflı insanların yarışmasını istiyorsunuz” dedi. Bu sözler salonda kahkahalara yol açtı. Bush, amcası Jeb Bush’un başkanlık kampanyasından çekilmesine değinmedi. Jenna Bush, ayrıca “Altı aylık bir bebeğim var ve onun geleceği için endişeliyim” diye konuştu. Laura Bush ise First Lady olduğu dönem
kadın hakları ve Afganistan’daki kadınlar için yürüttüğü çalışmalara atıf yaparak “Bir sonraki başkanımızın yanında, kadın ya da erkek kim olursa olsun, Afganistan’daki kadınlarla ilgilenen birisinin olmasını istiyorum” dedi.