'Ben dolap içinde satılmıyorum!' Çocukların hayatını mahveden yalan!

Güncelleme Tarihi:

Ben dolap içinde satılmıyorum Çocukların hayatını mahveden yalan
Oluşturulma Tarihi: Aralık 25, 2021 07:27

2020 yılının yaz aylarında ABD'de ve Türkiye dahil dünyanın dört bir yanında milyonlarca insan, bir anda şeytani elitlerin gardırop satar gibi çocuk ticareti yaptığına inanmaya başladı. Çok büyük bir kısmı ne pahasına olursa olsun bu çocukları kurtarmaya çalışıyor, "Ya doğruysa?" düşüncesiyle bu iddiaları paylaşmaktan zarar gelmeyeceğini düşünüyordu. Halbuki gerçek çok farklıydı ve bu iyi niyet taşları, o çocuklar için cehenneme giden yolu oluşturuyordu. Korkunç iddiaların odağındaki çocuklar ve aileleri, yaşadıklarını anlattı...

Haberin Devamı

2020 yılının Temmuz ayında bir gün, Samara Duplessis yatağında uzanmış Instagram'da dolanarak vakit geçirmeye çalışıyordu. Yaşadığı Detroit şehrinde yazlar zaten hep zor geçerdi ama 2020 yazının hepsinden daha sıkıcı olacağı kesindi.

Birkaç hafta önce ortaokuldan mezun olmuştu ama mezuniyet törenini ancak Zoom üzerinden yapabilmişlerdi. Çevresindeki herkes kaygı içinde maskelere bürünüp hayatta kalmaya çalışıyordu. Ancak 13 yaşındaki Samara için tek sorun Covid değildi. İlkbaharda yaptığı bir yanlış nedeniyle ailesi kaygıya gömülmüş haldeydi ve bu durum hayatını daha da zorlaştırıyordu.

Samara, Mayıs ayında sırt çantasına bir kutu mısır gevreği atıp evden kaçtı. Sonradan, çok sıkıldığını, biraz değişikliğe ihtiyacı olduğunu, bu yüzden kaçtığını söylemişti. Korku içindeki ailesi derhal polise haber verdi ve güvenlik güçlerinin girişimleriyle Samara 2 gün sonra bulundu. O günden itibaren iki şey Samara'nın hayatının merkezine oturdu: Güveni yeniden teşkil etmek ve sorumluluk almak. Tek istediği, ailesinin iyi olduğunu görmesi ve endişelenmekten vazgeçmesiydi.

Haberin Devamı

Yattığı yerde Instagram'da dolanırken Samara kendini tamamen güvende hissediyordu. Fotoğraftan fotoğrafa atlarken bir anda telefonu çaldı. Arayan babası Kevin Duplessis Jr.'dı. Kevin kızına, "Bir şeyler oluyor" dedi. Zira son 20 dakika içinde 10'dan fazla kişi telaş içinde onu arayarak "Samara iyi mi?" diye sormuştu. Anlaşılan o ki internette binlerce insan Samara'dan bahsediyordu.

Samara'nın adı ve fotoğrafı viral olmuştu. Üstelik sadece o da değil, aynı durumda 6-7 çocuk daha vardı.

Yastığın satıldığı sayfanın görseli ile Samara hakkındaki eski kayıp haberi bu şekilde yan yana getirilerek paylaşılıyordu.

Ben dolap içinde satılmıyorum! Çocukların hayatını mahveden yalan!

Yastığın satıldığı sayfanın görseli ile Samara hakkındaki eski kayıp haberi bu şekilde yan yana getirilerek paylaşılıyordu.

9999 DOLARLIK DUPLESSIS YASTIĞI

Samara hakkındaki tweet'lerden birinde, Detroit'in yerel bir gazetesinin internet sitesinden alınmış bir ekran görüntüsü dikkat çekiyordu. Haber Samara'nın kaybolduğu günlerden kalmaydı ancak bulunduktan sonra içinde herhangi bir güncelleme yapılmadığından genç kız halen kayıp gibi bir anlam çıkıyordu.

Aynı tweet'te bir başka ekran görüntüsü dikkat çekiyordu. İnternet üzerinden mobilya satışı yapan Wayfair'in sayfasından alınmış bu ekran görüntüsünde, model adı "Duplessis" olan bir yastığın fotoğrafı ve 9999 dolar gibi astronomik bir fiyat etiketi bulunuyordu.

Haberin Devamı

Tweet'i paylaşan kişinin iddiası şuydu: Yastığın fiyatı aşırı yüksekti, modelinin adı da kayıp bir çocuğun adıyla örtüşüyordu. Wayfair'in kötü bir işin içinde olduğu ortadaydı.

Üstelik bu tweet tek değildi. Binlerce kişi Wayfair'in sattığı bazı dolaplarla ilgili benzer tuhaflıklar olduğuna işaret ediyordu. Facebook'ta, Reddit'te, YouTube'da, Instagram'da ve TikTok'ta da benzer paylaşımlar yapılıyordu. 72 saat içinde Wayfair'in insan ticareti yaptığına dair tahmini 1,2 milyon tweet atıldı.

Sosyal medyada paylaşılan görsellere bir örnek. 

Ben dolap içinde satılmıyorum! Çocukların hayatını mahveden yalan!

Sosyal medyada paylaşılan görsellere bir örnek. 

MİLYONLARCA İNSAN TUZAĞA DÜŞTÜ

İlerleyen günlerde bu iddiaların hiçbir gerçeklik payı olmadığı ortaya çıktı.

ABD Ulusal Güvenlik Bakanlığı'nda insan ticareti iddialarını araştırmakla görevli müfettişler, bütün işlerini bırakıp Wayfair'e odaklanmak zorunda kaldı. Suçlamaları destekleyecek hiçbir kanıt bulunamadı. Wayfair çalışanları, tehdit bombardımanına tutuldu. İnsan ticaretiyle mücadele için çalışan örgütler, gelen ihbar telefonlarından yılmış vaziyette, "Ne olur yalan haberleri paylaşarak işimizi zorlaştırmayın" diye yalvarmaya başladı.

Haberin Devamı

Ancak sosyal medya şirketlerinin konuya en baştan müdahale etmemeleri sonucu, Wayfair komplo teorisi, internetin en hızlı yayılan dezenformasyon kampanyalarından biri haline gelerek kaygılı anneleri, TikTok kullanıcısı gençleri, ırksal adalet savunucularını ve siyasi yelpazenin her yerinden insanları etkisi altına aldı.

Ne var ki tamamen iyi niyetle hareket eden, kaçırılmış çocukları kurtardıklarını zanneden milyonlarca kişinin bilmediği bir şey vardı: Kitleleri, Başkan Donald Trump'ın ülkeyi bir şeytani pedofiller çetesinden kurtardığına inandırmayı amaçlayan bir QAnon propaganda sanatçısının ağına düşmüşlerdi.

ABD'de bu yıl 6 Ocak'ta Kongre binasına düzenlenen ve 4 kişinin hayatını kaybettiği baskından sonra dikkatleri üzerine toplayan QAnon, 2017'de Donald Trump'ın başkan olduğu dönemde 4chan isimli forum sitesinde ortaya çıktı ve sosyal medya kanalları aracılığıyla hızla örgütlendi. İlk mesajlarda isimsiz bir kullanıcı, Trump yanlısı sloganlarla süslediği bazı şifreli ifadeler kullanıyordu. Kullanıcı ABD'de en derin devlet sırlarına ulaşabilen kişilerin bulunduğu Q seviyesinde olduğuna işaret edecek şekilde mesajları Q harfiyle imzalıyordu. Bu mesajlar üzerinden türeyen ve hiçbir dayanağı olmayan QAnon komplo teorisi, Trump'ın hükümet kademelerinde, iş dünyasında ve medyada önemli görevlerde bulunan Şeytan'a tapan pedofil elitlerden oluşan bir derin devlete karşı savaştığını öne sürüyordu. QAnon'a inananlar bu savaşın sonunda Trump'ın 2016 seçimlerindeki rakibi Hillary Clinton gibi isimlerin yargılanacağını ve idam edileceğini düşünüyordu. QAnon'cular haberler, tarihsel olgular, nümeroloji gibi kaynaklardan beslenerek her gün yeni teoriler ortaya atıyordu. Çocukların seks ticaretinde kullanıldığını iddia eden Pizzagate ve Wayfair komplo teorileri de QAnon'un takipçilerini artırmak için sömürdüğü hassasiyetler arasındaydı. Sonuçta bu temel hikaye bir noktada o kadar dallanıp budaklandı ki iddialar çoğu zaman birbiriyle çelişecek hale geldi.

ÇOCUKLARIN HAYATLARINI KURTARMADILAR, MAHVETTİLER

Haberin Devamı

Dahası cinsel amaçlı çocuk ticaretiyle ilgili efsanelerin ne kadar tehlikeli bir hal almakta olduğunun da farkında değildiler. Bu şekilde gerçek kurbanların yardım almasına engel olduklarını bilmiyorlardı. İnsan ticareti yapan gruplardan korkan kadınların şiddete yöneleceğini bilmiyorlardı. En önemlisi de paylaşımlarda adı ve fotoğrafı bulunan çocukların hayatlarının alt üst olacağını bilmiyorlardı.

O çocuklardan biri olan Samara babasıyla telefonda konuşurken bir yandan da ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Kevin ve eski eşi Tammy Samuels, Samara'nın 2 ay önce evden kaçmasının yarattığı travmayı henüz aşabilmiş değildi. Üstelik şimdi Samara için insanlar bir seks ticareti ağının kurbanı olduğu, 9999 dolara satıldığı gibi şeyler söylüyordu. Ne olduğunu anlayamamışlardı ama kötü bir şey olduğu ortadaydı.

Haberin Devamı

Kevin kızına, "Evden ayrılma" dedi.

Samara arkasına yaslandı. Anne babasının aşırı tepki gösterdiğini düşünüyordu. Ama birkaç dakika sonra bu kez yakın arkadaşlarından biri aradı. Wayfair paylaşımlarını görmüştü ve panik içindeydi. Samara, "Şaka yapıyorsan açık açık söyle" deyince arkadaşı ekran görüntüsü üzerine ekran görüntüsü göndermeye başladı.

Samara, fiyatlandırma algoritmalarından ya da QAnon'dan habersizdi. Tek bildiği ekrandakinin kendi yüzü ve kendi adı olduğuydu. Bir de fiyat vardı: 9999 dolar.

Her an Samara'nın güvenlik duygusu kayboluyordu. Her an yeni birileri fotoğrafını paylaşıyordu. Birçok kişi, paylaşımlarında "Wayfair hakkında söylenenler doğru mu bilmiyorum ama paylaşmaktan zarar gelmez" diyordu. Ama Samara'nın daha sonra yaşadıkları bu tarz paylaşımların zararının ne olduğunu açıkça ortaya koydu.

BİR GECEDE 10.000 RETWEET ALDI

Kilometrelerce uzakta Zari McFadden isimli bir başka genç kız, cep telefonunu eline aldığında sıcak olduğunu fark etmiş ve bir tuhaflık olduğunu hissetmişti.

20 yaşındaki Zari o yaz üniversiteden mezun olmuştu ve ailesinin Kuzey Carolina'daki evinde kalıyordu. Can sıkıntısından gününün büyük bir kısmını sosyal medyada dolaşarak geçiriyordu. Bir önceki gece de aynı şeyi yapmış Wayfair hakkındaki tweet'leri gördüğünde şoke olmuştu.

Twitter'da çok fazla takipçisi olmasa da sosyal meseleler ve izlediği televizyon programlarına dair paylaşımlar yapmayı seviyordu.

O gece Samara Duplessis'in fotoğrafını gördüğünde, kendisi ve Samara gibi kızların başına gelen olumsuzlukların sık sık göz ardı edildiğini hatırladı. Bu konuda bir şey yapabilme fırsatını elde etmişti.

"Millet, bu Wayfair insan kaçakçılığı işi çok acayip" diye yazmıştı.

Telefonu eline aldığında neden sıcak olduğunu da anladı. Yaklaşık 10.000 retweet almıştı ve almaya devam ediyordu. Kısa süre içinde bu sayı 64.000'e çıkacaktı.

Ben dolap içinde satılmıyorum Çocukların hayatını mahveden yalan

Berlin'deki bir anti-Covid protestosundan. Bayrakta "Birimizin gittiği yere hepimiz gideriz" yazıyor 

AMAZING POLLY VE HEZEYANLARI…

Wayfair'la ilgili sahte iddiaları analiz eden bir araştırmacı, Zari'nin tweet'inin yanlış bilginin yayılmasında en etkili paylaşımlardan biri olduğunu ifade etti. Ancak aslında Zari, Wayfair meselesini duyup paylaşım yaptığında, konu neredeyse 1 aydır internette dolanıyordu.

QAnon araştırmacılarına göre, her şey kendisine Amazing Polly diyen bir kişinin tweet'iyle başladı.

Kanada'da yaşayan orta yaşlı beyaz bir kadın olan Polly, çektiği ırkçı ve ayrımcı içerikli videoları yıllarca YouTube üzerinden yaymıştı. 2018'de Başkan Barack Obama'dan İngiltere Kraliçesi'ne ve Papa'ya herkesin "derin devlet suçlusu" olduğunu ve dünyayı kendi çıkarları için istikrarsızlığa sürüklediğini iddia eden bir viral videoyu izledikten sonra da QAnon'a bağlılığını açıklamıştı.

QAnon'un kökenlerine baktığımızda Pizzagate isimli bir başka komplo teorisini görüyoruz. Pizzagate de Trump yanlısı propagandayı yaymak için çocukların cinsel amaçlı ticareti sorununu kullanan bir iddialar bütünüydü. O kadar inandırıcı olmuştu ki, 2016 yılında bir adam eline aldığı AR-15 tüfeğiyle Demokratlar'ın çocukları tuttuğu iddia edilen Washington'daki pizzacıyı basmıştı. Tabii ki ortada çocuk filan yoktu. Restoranda üç el ateş eden adam, 4 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Aslında Pizzagate olayı, çocuk ticaretiyle ilgili internetteki komplo teorilerinin nasıl gerçek hayatta şiddete yol açabileceğini göstermesi açısından önemli biri uyarıydı. Ama bu uyarıyı kimse dikkate almadı ve uydurma hikayeler yayılmaya devam etti.

"OPRAH GÖZALTINA ALINACAK" YALANI ÖYLESİNE YAYILDI Kİ…

QAnon takipçileri, Amazing Polly gibi YouTuber'ların da desteğiyle, seks ticareti sorununu özellikle kadınların nezdinde ilgi çekmek için kullanmaya başladı. Pandemi karantinaları nedeniyle internette saatlerini geçiren insanlar, Tom Hanks, Chrissy Teigen, Ellen DeGeneres gibi birçok ünlü ismin çocuk ticareti yaptığı yönündeki yalan iddiaları sık sık ekranlarında görür hale geldiler. Mart 2020'de Oprah Winfrey'nin gözaltına alınmak üzere olduğu iddiası o kadar yayıldı ki, Florida'da bulunan Boca Raton Emniyet Müdürlüğü "Söylentinin gerçeklik payı yoktur" şeklinde bir tweet atmak zorunda kaldı.

Polly'nin hedefi bu kez ünlüler değil büyük bir şirketti. E-posta yoluyla Washington Post'un sorularını yanıtlayan Polly (gerçek ismini açıklamayı reddetti) evi için dolap alışverişi yaparken, aynı dolabın birbirinden çok farklı fiyatlarla satıldığını fark etti.

Polly, "O dönem insan ticaretiyle ilgili çok fazla araştırma yapıyordum. Dolaplarla ilgili Twitter paylaşımımla 'düşündürücü bir durum' olduğuna dikkat çekmek istiyordum" ifadelerini kullandı.

Polly bu paylaşımı Haziran'da yapmıştı. Temmuz ortasına gelindiğine başka sosyal medya kullanıcıları bu teoriyi çoktan benimsemiş hatta geliştirmişti. Dolap ve yastık isimlerini gerçek çocuklarla eşleştirmişler, stok numaralarından hayali anlamlar türetmişler, Wayfair yöneticileri hakkında söylentiler ortaya atmışlardı. Instagram'ın ve TikTok'ın güzellik ve annelik paylaşımlarıyla tanınan influencer'ları, bu yalanları takipçilerine yayarak yüzlerce beğeni kazanıyor, takipçi sayılarını artırıyordu.

Her paylaşımda daha fazla insan iddiaları "araştırmaya" yöneliyor, birkaç tıklamayla QAnon içeriklerine kolayca ulaşıyorlardı. Amazing Polly de bir sonraki YouTube videosunda insanlara bunu yapma çağrısında bulunacaktı hatta... Polly, Washington Post'a, "İnsanlar Wayfairgate sayesinde yavaş yavaş uyanmaya başladılar. Umarım diğer kandırmacaların da farkına varırlar" dedi.

TWEET'LERE GELEN CEVAPLARI GÖRÜNCE UYANDI

Zari ise asıl kandırmacanın ne olduğunu fark etmek üzereydi. Başlangıçta Samara hakkındaki tweet'lerinin bu kadar rağbet görmesinden memnun olmuş hatta annesine bu konuda övünmüştü.

Bu arada Zari, sonbaharda yüksek lisansa başlayacaktı ve algoritmaların taraflılığı üzerine doktora yapmayı teknolojinin faydalı ve zararlı olabileceği alanları araştırmayı planlıyordu.

Tweet'lerine gelen yanıtları okudukça, birçok insanın Wayfair'le ilgili iddiaların yalan olduğunun kanıtlandığını söylediğini fark etti. Birçok kişi Samara'nın anne ve babasının "Kızımız eve döndü" şeklindeki Facebook paylaşımlarına da işaret ediyordu.

Zari, "Kendimi çok rahatsız hissettim" derken önemli bir gerçeğin de farkına vardığını belirtti: "Bunun doğru olup olmadığını gerçekten bilmiyorum."

Önce Samara hakkındaki tweet'ini silip takipçilerine genç kızın kayıp olmadığını duyurdu. Ardından Wayfair hakkındaki tüm paylaşımlarını sildi. Ancak paylaştığı şeyi paylaşan 64000 kişi ile onların takipçileri sayesinde, hiçbir şeyi geri alamayacağını bilecek kadar internetten anlıyordu.

Ben dolap içinde satılmıyorum Çocukların hayatını mahveden yalan

"Q gerçek"

UYKUSUZLUK, SOLUNUM BOZUKLUĞU HATTA KAŞINTILARI BAŞLADI

Samara babasının evinden çıkmıyordu. Bazı günler yatağından bile çıkmıyordu. Ama olduğu yerde yatarken uykuya dalmaktan dahi korkuyordu. Bir gece yalnız kalmak istemediği için sabaha kadar arkadaşıyla telefonda konuşmuştu.

Yaşadıklarını Washington Post'a, "Berbat bir anksiyeteye kapıldım. Sürekli evin içinde bir o yana bir bu yana yürüyordum. Bir noktada kafam iyice bu düşüncelerle dolunca nefes alamamaya başladım" sözleriyle anlatan Samara bir sonraki aşamada cildinde kaşıntılar oluştuğunu söyledi ve ekledi: "Vücudum beni sakinleştirebilmek için elinden geleni yapıyor."

Babasıyla birkaç kez Wayfair hakkında konuştular ama Kevin de kızının fotoğrafının internetin her yanına yayılmasıyla ilgili ne yapabileceğini bilmiyordu. Hal böyleyken birilerinin gelip kendisini kaçırmayacağından Samara nasıl emin olabilirdi ki?

Diğer yandan kaşıntılarını kimseye söylemiyor, ailesinin ne kadar korktuğunu bilmesini istemiyordu.

ANNESİ DE HARAP OLDU

Bu esnada annesi Tammy Samuels da Facebook mesaj kutusuna gelen mesajlarla uğraşıyordu. Birçok tanımadığı insan ve uzak arkadaşı Tammy'i mesaj yağmuruna tutuyordu.

Tammy, çocuk yaştaki suçlulara danışmanlık veriyordu yani gençlerle iletişimde profesyoneldi. Ancak kendi ergen kızına ulaşmakta güçlük çekiyordu. 2 ay önce Samara evden kaçtığı akşam kavga etmişlerdi çünkü annesi Samara'nın telefonuna el koymuştu.

Samara'nın kayıp olduğu 48 saat, Samuels'ın hayatının en kötü anlarıydı. Gelen birçok sahte ipucu nedeniyle Detroit'in bir ucundan öbürüne koşuşturmuşlar, durumu yeterince ciddiye almadıklarını düşündükleri polislerle can sıkıcı konuşmalar yapmışlardı. Nihayet Samara sağ salim bulunduğunda, iki gündür hiç tanımadığı insanların yanında kalmakta olduğu anlaşıldı. Fotoğrafları haberlere çıkınca kızı evden atmışlar ama ne polise ne de anne babasına haber vermişlerdi.

Yani Tammy, Wayfair meselesinin yalan olduğuna dair haberleri okurken bile, bir şekilde kızının kafasına bir ödül konduğu fikrinden kurtulamıyordu.

Kendi kendine, "Çocuğum dışarı çıkabilir mi?" diye soruyordu: "Samara insanların bakışlarından rahatsız olmadan bakkala gidebilir mi? Bilmiyoruz."

BİRÇOK ÇOCUK SAMARA'YLA AYNI KADERİ YAŞADI

Samara'nın anne babası Wayfair'le ilgili paylaşımlarda adı geçen diğer kayıp çocukların kayıp olmadığının da farkında değildi.

Örneğin Teksaslı bir kız 2017'de birkaç günlüğüne evden kaçmış, ama kayıp ihbarı yapılan çocukların yüzde 92'sinde olduğu üzere evine geri dönmüştü. Şu an 19 yaşında olan genç kız, bir TikTok paylaşımıyla herkese iyi olduğunu bildirdi. Ancak annesi Katrina Waggoner Philips için aynı şeyi söylemek mümkün değildi. Philips, kızının "kayıp aranıyor" posterini Wayfair paylaşımlarında gördüğü anda, kapanmış bir yarası yeniden açılmış gibi oldu.

Philips, "Tepeden tırnağa titremeye başladım" diye anlattı o anları ve ekledi: "Her şey kızımın evden kaçtığı, o posterin hazırlandığı günleri hatırlatıyordu."

16 yaşındaki Cameron Dziedzic ise Maryland'de yaşıyordu. Cameron'ın ailesine haber vermeden birkaç haftalığına gidip bir arkadaşının yanına kaldığında çıkan "kayıp aranıyor" fotoğrafları da Wayfairgate'çiler tarafından kullanılmaya başlandı.

O zamandan sonra bir koruyucu ailenin yanına verilen ve orduya katılmak için çalışan Cameron, paylaşımları görmezden gelmeye çalışmıştı. Ama bir gün süpermarkette alışveriş yaparken çalışanlardan biri, onu 9999 dolarlık "Dziedzic" yastığının yanındaki çocuk olarak tanıdı. Cameron, kadına sakin olmasını, herhangi bir sorun olmadığını söyledi ama kadın yine de polise haber verdi.

Ben dolap içinde satılmıyorum Çocukların hayatını mahveden yalan

Manisa'nın Akhisar ilçesinde kaybolan Aleyna isimli kız çocuğunun da bu ağın kurbanı olduğu ve Türk halısı satıldığı iddia  ediliyordu

"BUNU DOLABA GERİ GÖTÜRÜN"

Wayfairgate'te adı geçen 18 yaşındaki bir kız Facebook'tan bir canlı yayın yaparak insanlara "Ben dolap içinde satılmıyorum, yeter artık buna son verin" dese de yorumcular dinlemeyi reddetti. Kıza videonun zorla çektirildiğini düşünüyorlar, "İnsanlar sana yardım etmek istedikleri için şükretmelisin" diyorlardı.

Yayınını izleyen 530.000 kişiye, "Size kayıp olmadığımı söylediğim için bana sinirleniyor musunuz?" diye sordu. Bu tavırdan hoşlanmayan seyircilerden birinin yorumu inanılmazdı: "Alın götürün geri, kapatın bunu o dolaba."

Yüz binlerce kişi seks ticareti kurbanı olduğuna inandıkları bu çocuklara yardım etmek istemişti. Ama viral bir kandırmacaya inandıkları gerçeği ortaya çıktığında, çocuklar ve aileleri, yaşanan yıkımla kendi kendilerine baş etmek zorunda kaldılar.

Samara'nın annesi Michigan eyaletinin adalet bakanlığını aradı. Orada bir kişi kadına FBI aramasını söyledi. Samuels FBI'ı da aradı ama kendisine dönüş yapan olmadı.

O andan sonra Samuels bu konuyu Samara'yla konuşmamasının en iyisi olacağına karar verdi. Kızının ne kadar korktuğunu bilmesini istemiyordu.

SAHTE KURBANLAR GERÇEK KURBANLARIN ÖNÜNE GEÇTİ

Wayfair, Twitter'da trend olduktan iki ay kadar sonra, seks ticaretinin gerçek kurbanlarından biri Florida'da bir hastanenin acil servisinde oturuyordu. Kadına cinsel saldırı muayenesi yapan hemşire, bazı işaretler fark etmiş ve bir sosyal görevliyi aramıştı. Görevlinin bulgularına göre, 30'larındaki bu kadın iki erkek tarafından bir otelde fuhuş yapmaya zorlanıyor, karşılığında kendisine başını sokacak bir oda veriliyordu.

Seks ticaretiyle mücadele savunucusu Katie Howard, ABD'deki seks ticaretinin önemli bir kısmının bu şekilde yürütüldüğünü biliyordu. Çocukların kaçırılması, dolaplar ya da yastıklar aracılığıyla satılması filan değildi mesele. Asıl sorun birilerinin başka birilerinin zayıflığını kullanarak sömürü düzeni kurmasıydı.

Howard, Ulusal İnsan Ticareti Şikayet Hattı'nı araması gerektiğini de biliyordu. Bu hat aracılığıyla fuhuşa ve başka işlerde çalışmaya zorlanan kişilere kaynaklar sağlanıyordu. Ama Howard hattı aradığında beklemeye alındı. Saat geç olduğu için onun yerine yazılı bir destek talebinde bulundu.

Bu talebin düştüğü mesaj kutusunda Samara ve diğer çocuklar hakkında araştırma yapılmasını isteyen binlerce başka başvuru vardı. Görevliler bu taleplere sürekli şu cevabı veriyordu: "Bu ihbar daha önce elimize ulaştı. Güvenlik güçleri iddiaların dayanaksız olduğunu çoktan tespit etti."

ARAYANLARIN ÇOĞU GERÇEK OLDUĞUNA İNANIYORDU

Yetkililer, Pizzagate'ten bile önce birçok ilgisiz detaydan seks ticareti sonucu çıkaranların başvurularına alışmışlardı. Yıllardır kamuoyuna şunu anlatmaya çalışıyorlardı: Seks ticaretinin kurbanları çoğu zaman tanıdıkları kişiler (erkek arkadaşlar, ev sahipleri hatta ebeveynler) tarafından sömürülür. Şimdi de binlerce insan farkında bile olmadan bir QAnon propagandasını papağan gibi tekrarlıyordu.

Hattın direktörü Megan Cutter, haftalarca fazla mesai yaptıklarını belirterek, "Arayanların çoğu gerçekten bir çete olduğunu ve kimsenin bunu umursamadığını düşünüyordu" dedi.

İlgili makamlar ellerindeki tüm ihbarları güvenlik güçlerine aktarıyor, ülkenin dört bir yanındaki süregelen soruşturmalar askıya alınarak Wayfair ihbarları gündeme alınıyordu.

Ulusal Güvenlik Bakanlığı'nda ilgili birimin yöneticisi olarak görev yapan Ramon Padilla, "O kadar zamanı gerçek kurbanları tespit etmek, savcıların gerçek suçluları yargılamasını sağlayacak kanıtlar toplamak ve kaçakçıların hapse gitmesini sağlamak için kullanabilirdik" diye konuştu.

Hedefteki şirket Wayfair ise bir açıklama yaparak, iddiaların doğruluğu olmadığını, pahalı dolapların sanayi tipi olduğunu, fiyatlarda gariplik olmadığını bildirdi ama işe yaramadı. Diğer yandan şirketin depolarını basıp çocukları kurtarmak isteyen silahlı kişiler nedeniyle ekstra güvenlik önlemleri alındı.

Wayfair'in ABD'de hızla yayılması birçok ülkede benzer komplo teorilerinin ortaya çıkışına neden oldu. Onlardan biri de Türkiye'ydi. Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında Twitter, Instagram, Facebook gibi birçok platformda, sanal pazar yeri uygulamaları üzerinden çocuk ticareti yapıldığı öne sürüldü. Halı, çocuk giysisi gibi birçok ürünün ayrıntılarında şifreli mesajlar keşfeden kullanıcılar, çocuk ticareti ağının Türkiye'de de tıpkı ABD'de olduğu gibi faaliyet gösterdiğini öne sürüyordu. Hatta tıpkı Wayfair gibi Türkiye'deki platform da açıklama yapmak zorunda kalmıştı.

Ben dolap içinde satılmıyorum Çocukların hayatını mahveden yalan

9999 DOLARLIK YASTIK MESELESİ

Bazıları Wayfair'in "Bir yastık nasıl 9999 dolar olur?" sorusuna yanıt vermemesini bir şeylerin gizlendiğine yoruyordu. Halbuki şirketin küresel iletişim direktörü Jane Carpenter'a göre sorunun cevabı basitti: Bazı üreticiler Wayfair platformuna ürünleri yüklerken fiyat alanını yanlışlıkla boş bırakıyordu. Böyle durumlarda sistem otomatik olarak 9999 dolar fiyat veriyor, daha sonra satıcı gerçek fiyatı girip durumu düzeltiyordu. Aynı üründen birden fazla giriş yapıldığında biri 9999, biri ise 19 dolar olabiliyordu.

Ancak ilk QAnon krizini pandemi nedeniyle evinden yönetmek zorunda kalan Carpenter, Wayfair'in sessiz kalmasına karar verdi. Washington Post'a konuşan Carpenter, "Amacımız hikâyeye mümkün olduğunca az katkı yapmak, yangına körükle gitmemekti" diye anlattı kararın gerekçesini.

Zaten QAnon'cular körükleme işini yeterince yapıyordu. Facebook'un Wayfair'le ilgili paylaşımlara etiket koyması, Twitter'ın da bu konuyu yayanları engellemesi üzerine, QAnon takipçileri seks ticaretiyle mücadele meselesine daha da fazla sarıldı. "Save the Children" (Çocukları Kurtarın) isimli bir uluslararası kuruluşun adını etiket haline getirip kullanan grup, 2020 yazı sonlarında ülkenin dört bir yanında 200'den fazla "çocukları kurtarın" etkinliği düzenledi.

Ben dolap içinde satılmıyorum Çocukların hayatını mahveden yalan

Trump mitinglerinde de aynı minvalde pankartlar göze çarpıyordu. Hatta seçim öncesi bir basın toplantısında sorulan QAnon'la ilgili soruya Trump, "O konuda bir şey bilmiyorum. Ama pedofiliye çok karşı olduklarını biliyorum. Bu konuda şiddetle savaşıyorlar" demişti.

Bu arada Ulusal İnsan Ticareti Şikayet Hattı'nın çalışanları gelen aramaların altında eziliyor, Florida'daki kadın gibi gerçek kurbanların başvuruları fark edilemez hale geliyordu. Hastanedeki kadın ise oldukça huzursuzdu. Polisle konuşmak istemiyor, başının derde gireceğini düşünüyordu. Howard o hafta sonu hattı iki kez daha aradı. Nihayet kendisine dönüş yapıldığında kadın çoktan sırra kadem basmıştı. Yetkililer yardıma hazırdı ama çok geç kalınmıştı.

İZLEDİĞİ YOUTUBE VİDEOLARI SONU OLDU

Samara, çocuk ticareti konusunu kafasından atmaya uğraşırken, Georgia eyaletinde yaşayan Rosanne Boyland da başka hiçbir şey düşünemez olmuştu. Rosanne, bütün gece YouTube'da videolar izliyor, ailesine sürekli Wayfair'le ilgili linkler gönderiyordu.

34 yaşındaki Rosanne'in çocuğu yoktu ve rahim kanseri atlattığı için muhtemelen olmayacaktı da. Ama 4 ve 5 yaşlarında iki kız yeğeni vardı. RoRo dedikleri teyzelerine bayılıyorlardı, Rosanne de onları kendi çocuğu gibi seviyordu.

Rosanne'in ablalarından Blaire, kız kardeşinin kendisine gönderdiği Wayfair mesajlarını, "Herhangi bir şey paylaşır gibi değildi, gerçekten üzülüyordu. Olayı daha derinlemesine incelemek ve bir son vermek istiyordu" sözleriyle anlattı.

Blaire, kardeşinin de birçok kişi gibi pandemi nedeniyle zor günler geçirdiğinin farkındaydı. Son birkaç yıldır opioidlerden uzak durmasını sağlayan Adsız Alkolikler toplantılarına katılamamıştı. Bu nedenle bir bağımlılığın yerini başka bir bağımlılıkla doldurmaya çalışıyor gibiydi.

YouTube o yıl Temmuz ayında Wayfair ve QAnon hakkındaki yanlış bilgileri yayından kaldırmaya başlamıştı ama Rosanne hâlâ mobilya sitesi ve Jeffrey Epstein, Clinton'lar ve gizli örgütler, Pizzagate ve pedofiller hakkında video üstüne video izliyordu.

Ben dolap içinde satılmıyorum Çocukların hayatını mahveden yalan

Jake Angeli isimli bu Amerikalı, Kongre baskınının adeta yüzü oldu

ÜNLÜLERİN ÇOCUK YEDİĞİNE BİLE İNANIR OLMUŞTU

Blaire, Washington Post'a, "Birkaç hafta içinde tamamen QAnon'cu olmuştu. Ünlülerin adenokromları için çocukları yediğine inanıyordu. Her şey göz açıp kapayana kadar oldu" diye anlattı o günleri.

Sonbahar aylarında, o güne kadar siyasetle hiç ilgilenmemiş, hatta oy bile vermemiş olan Rosanne, Trump'ın mükemmelliğinden bahsetmeye başlamıştı. Yıl sonu geldiğinde seçimlerin çalındığından bahseder olmuştu. 6 Ocak günü Trump'ın Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin tutuklanacağını duyuracağını ve çocukları kurtarmak için hazırladığı planı ilan edeceğini düşünüyordu.

Diğer yandan aile "bir insanı içine düştüğü kültten nasıl kurtarırız" şeklinde Google aramaları yapıyor ve Washington'a gitmesini önlemenin yollarını bulmaya çalışıyordu.

Rosanne, Blaire'e, "Eğer yanılıyorsam, bana ne isterseniz yapabilirsiniz. Kalbimin derinliklerinde haklı olduğumu hissediyorum. Haklı olduğumun kanıtlanmasını istiyorum" demişti.

Ne var ki kardeşlerin bu muhasebeyi yapması mümkün olamadı. 6 Ocak günü, Kongre binasına düzenlenen baskında Rosanne de vardı. Baskını düzenleyen grup polis barikatını aşmaya çalışırken, Rosanne baygın halde yerde yatıyordu. O gün hayatını kaybeden kişilerden biriydi.

Trump'ın çağrısı üzerine toplanan binlerce kişi, 2020 seçimlerinin radikal sol Demokratlar tarafından çalındığını söylüyor ve Başkan Yardımcısı Mike Pence ile Kongre'nin Biden'ın zaferini reddetmesini istiyordu. Öğle saatlerinde Trump'ın "Amerika'yı Kurtarın" eyleminde yaptığı konuşmayla daha da alevlenen kalabalığın işgali üzerine Kongre kapatıldı, milletvekilleri ve çalışanlar tahliye edildi. Baskını düzenleyen gruplar saatlerce içeride kaldı, binaya zarar verdi. Olaylar sırasında 5 kişi hayatını kaybetti. Aralarında 138 polis memurunun da bulunduğu çok sayıda kişi yaralandı. Olaylara müdahale eden dört polis sonraki 7 ay içinde intihar etti.

ANNELER KENDİ ÇOCUKLARINI ÖLDÜRECEK HALE GELDİ

Ailesine göre, Rosanne, şeytani bir şeyle savaşma konusunda üzerine düşeni yaptığına gönülden inanıyordu. QAnon araştırmacılarına göre ise, Rosanne'in hikayesi, çocuk ticaretiyle ilgili komplo teorilerinin aşırı sağcı radikal gruplar tarafından şiddet olaylarını tetiklemek için nasıl kullanıldığını gösteren çok güçlü bir kanıt.

Ben dolap içinde satılmıyorum Çocukların hayatını mahveden yalan

Rosanne Boyland bu kapının önünde can verdi

Maryland Üniversitesi'nde yapılan bir veri analizine göre, Kongre baskınının dışında 2020 ve 2021 yıllarında en az 9 QAnon ilhamlı suç daha işlendi. Bu suçları işleyenler hep çocukları kurtardıklarını düşünüyordu.

Örneğin Teksas'ta alkollü bir kadın, aracıyla başka bir araca çarptı. Cecilia Fulbright isimli kadın, polise verdiği ifadede, diğer araçtaki kişinin bir pedofil olduğunu ve bir kızı kaçırdığını söylemişti.

New Hampshire'da QAnon ve seks ticareti hakkında konuşan Elizabeth Corliss isimli kadın, kendisini ve iki çocuğunu üst kattaki yatak odasına kilitleyip odayı ateşe verdi. Kadın mahkemede suçsuz olduğunu söyledi ama 9 yaşındaki kızı kendisini kurtaran sağlık görevlilerine, "Kötü insanlar eve girince, annem de bizi korumak için yangın çıkardı" demişti.

California'da ise depresyonla boğuşan bir kadın, aile üyelerine koronavirüsün tek sorumlusunun kendisi olduğunu ve kocasının bir seks ticareti çetesinin bir parçası olduğunu söylüyordu. Nisan ayında en büyüğü 3 yaşında en küçüğü ise 6 aylık olan üç çocuğunu küvette boğarak öldürdü.

Liliana Carrillo isimli kadın, yerel bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, "Çocuklarımı öldürdüm" demiş ve eklemişti: "Bunun için kendimden nefret ediyorum ama dediğim gibi, yavrularımı sürekli işkenceye ve sömürüye uğrasınlar diye onlara verecek değildim. Çocuklarımı başlarına gelecek tüm kötü şeylerden korumak için söz verdim."

SOSYAL MEDYA SORUMLULUĞU ÇOK GEÇ ÜSTLENDİ

Bu kadınlar yargılanmayı beklerken, aileleri de sosyal medyada karşı karşıya kaldıkları içerikleri ve bu içeriklerin zihinlerine yaptığı olumsuz etkiyi sorguluyor.

Geçtiğimiz aylarda gündem yaratan Facebook sızıntılarından biri de bu konuya değiniyordu. Bir şirket belgesine göre, Facebook QAnon gruplarını cezalandırmadan kısa bir süre öncesine kadar, algoritması aracılığıyla bu içerikleri öne çıkarıyor, kullanıcıları QAnon gruplarına katılmaya yönlendiriyordu.

Bugün Facebook, QAnon'la alakalı tüm sayfaların, grupların ve Instagram hesaplarının kapatıldığını söylüyor. "Save the Children" aramaları bu konudaki vakfa yönlendiriliyor. YouTube ve Twitter da bu tür içerikleri yayan binlerce kullanıcının engellendiğini bildirdi. Amazing Polly, YouTube'da engellendi ve en etkili Twitter hesabı kapatıldı. O ve diğer QAnon influencer'ları bazı radikal plafformlarda faaliyetlerine devam ediyor ama ulaştıkları kitleler çok daha sınırlı.

ŞİMDİ DE TIKTOK ÜZERİNDEN YAYILIYOR

Ancak Wayfair komplo teorisi yeni ortamlar bulmayı başardı. Özellikle TikTok, yüksek fiyatlı ürünlerin insan ticaretiyle ilgili olduğunu tekrar edip duran gençler sayesinde, bu komplo teorisinin yeni kalesi oldu. Wayfair'le birlikte kullanıcılar Walmart, Amazon ve Etsy'i de hedef aldı. Bir kişi McDonald's'dan aldığı bir kızarmış tavuğu 100.000 dolara satışa çıkarınca, EBay de suçlamalarla karşı karşıya kaldı.

Videolardan birinde, "Bu şeyin viral olması lazım, burada bir şey olması lazım" diyordu.

Nihayetinde kızarmış tavuk videosu engellendi. (TikTok, platformun moderatörlerinin sürekli, zararlı olabilecek yalan içerikleri tespit edip kaldırdığını ve #pizzagate gibi etiketleri engellediğini belirtiyor.)

Ancak video kaldırılmadan önce teori çoktan Facebook'a yayılmıştı bile.

Geçmişte bir seks ticareti ağından kurtulmayı başarmış olan Jessica Dean ise @bloodbathandbeyond isimli TikTok hesabı üzerinden gece gündüz paylaştığı videolarla, bu konudaki yanlış bilgilerin önüne geçmeye çalışıyor. Dean, 352.000 takipçisine, "Hayır, Walmart'taki 5.000 dolarlık ayakkabılar çocuk satış ilanı değil", "Hayır, botların gönderdiği mesajlar, seks ticareti yapanların sizi avlama çabaları değil", "Hayır, sokaklara bırakılmış boş bebek koltuklarının amacı kadınları seks ticaretine çekmek değil" diye bıkmadan usanmadan işin doğrusunu anlatmaya çalışıyor.

KADINLAR ÇOK AMA ÇOK KORKUYOR

Dean'e göre, bu videoları çekenlerin bazıları gerçekten kaygılı, bazıları ise sadece beğeni ve takipçi peşinde koşuyor. Ama sonuç değişmiyor, videoları izleyen kadınlar dehşete düşüyor.

Rosanne'in ablaları, onun da korktuğuna inanıyor. Ölüm yıldönümüne günler kala, Lonna ve Blaire, Trump'la ilgili beklentilerinin doğru çıkmadığını gören Rosanne, "QAnon konusunda geri adım atar mıydı?" diye düşünüyor.

Samara ise yaşananların üzerinden 1,5 yıl geçmiş olmasına rağmen halen tam olarak kendine gelebilmiş değil. Washington Post'a yaptığı açıklamada, "Bu durum ruhunuzu hiçbir zaman tam olarak terk etmiyor. Birilerinin beni ailemden alma becerisine sahip olduğunu bilmek... Bu insanın yaşam tarzı haline geliyor, sürekli etrafımdaki kişilere şüpheyle yaklaşıyorum" diyen Samara, nihayet bu yıl başlarında ebeveynlerini ikna etmeyi başardı ve modellik eğitimi almaya başladı.

Yeni tanıştığı insanların kendisini Google'lamaması için dua ettiğini belirten Samara, bir gün adı arandığında sonuç sayfasında Hava Kuvvetleri'ndeki başarılarının ya da hukuk eğitimi sayesinde değiştirdiği hayatların çıkmasını umut ediyor. Şu an ise yastık fotoğraflarıyla ve halen tam olarak anlayamadığı seks ticareti haberleriyle karşılaşıyor.

The Washington Post'un "A QAnon con: How the viral Wayfair sex trafficking lie hurt real kids" başlıklı haberinden derlenmiştir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!