Güncelleme Tarihi:
Joe Biden, Trump'ın kendisine bıraktığı mektubun ‘çok cömert’ olduğunu söyledi
Donald Trump bir asırdan uzun bir süredir devam eden halef-selef başkanların yemin töreninde bulunması geleneğini yıkarak ABD tarihine geçti.
Joe Biden, Amerika Birleşik Devletleri'nin 46. başkanı olarak yemin ettikten sonra, Trump'ın kendisine Beyaz Saray'da ‘çok cömert bir mektup’ bıraktığını açıkladı ancak Trump'ın mektubunun içeriği hakkında detaylı açıklama yapmaktan kaçındı.
ABD gündemini takip eden analistler Trump’ın görevden ayrılış tarzının oldukça ses getirici bir biçimde olduğunu göz önünde bulundurarak geride bir mektup bırakmasını ‘çok şaşırtıcı olarak nitelendirdi.’
Trump yemin törenine katılmayarak uzun süredir devam eden geleneğe son verdi ancak mektup mektup bırakma geleneğini sürdürdü.
Trump dört yıl önce Beyaz Saray'daki görevine başladığında, önce Başkan Barack Obama'nın Oval Ofis'te bıraktığı mektuptan bahsetmiş ve mektuba ‘değer vereceğini’ ifade etmişti.
Trump Obama’nın mektubu ile ilgili olarak ‘basına açıklama yapmayacağını’ söylemişti ancak birkaç ay sonra, Obama’nın Trump’a söz konusu mektupta ‘kişisel tavsiyeler verdiği’ iddiaları ABD basınında yer bulmuştu.
Kişisel çıkar için demokrasinin aşınmasına karşı uyarıda bulunan Obama şunları yazmıştı: Bizler sadece bu makamın geçici sakinleriyiz. Bu da bizi, atalarımızın uğruna savaştığı ve uğruna can attığı, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, eşit koruma ve sivil özgürlükler gibi demokratik kurumların ve geleneklerin koruyucuları yapar.’
OBAMA, BUSH VE CLINTON
Obama, göreve geldiğinde George W. Bush'tan kendi el yazısı notunu almıştı, mektupta şu ifadelere yer verilmişti, ‘Zor anlar olacak. Eleştirmenler öfkelenecek. "Arkadaşlarınız" sizi hayal kırıklığına uğratacak. Seni teselli edecek bir Yüce Tanrı'ya, seni seven bir ailene ve ben de dahil olmak üzere seni çeken bir ülkeye sahip olacaksın.’
Bill Clinton’ın sekiz yıl önce Bush’a yazdığı mektupta ise şu ifadeler yer alıyordu, ‘Şu anda omuzladığın yükler büyük ama çoğu zaman abartılıyor. Doğru olduğuna inandığın şeyi yapmanın mutlak sevinci anlatılamaz.’