Güncelleme Tarihi:
İtalya’nın adı mafya ile anılan kenti Napoli’nin ünlü suç imparatoriçesi Assunta Maresca, nam-ı diğer "Pupetta" (oyuncak bebek) geçtiğimiz haftalarda Pompeii yakınlarındaki evinde 86 yaşında hayatını kaybetti. Pupetta Maresca’nın filmlere konu olan hikayesi, tüm dünyanın ilgisini İtalya'nın suç patroniçelerine, “Godmother”larına çekti.
Öldürülen, hapsedilen veya kaçmak zorunda kalan eşlerinin krallıklarını koruyan kadınlar, erkeklerden daha korkulan ve saygı duyulan figürler haline gelebiliyor. Camorra mafya ailesinin “ilk kadın patronu” olarak gösterilen Maresca, düzenlediği suikastlarla, gözünü kırpmadan verdiği infaz emirleriyle ve medyanın karşısında sarf ettiği tehditlerle adından fazlasıyla bahsettiren bir isimdi.
EŞİNİN KATİLİNİ KENT MERKEZİNDE İNFAZ ETTİ
Napoli’ye yakın Castellammare di Stabia kasabasında doğan ve yerel güzellik yarışmasını kazanarak tüm bakışları üzerinde toplayan Maresca, “Pupetta” lakabını da bu dönemde almış.
1955’te Camorra mafya babası Pasquale Simonetti ile evlenen ve altı aylık hamile olan Maresca, düğünden üç ay sonra öldürülen kocasının intikamını alma kararı verdiğinde mafyanın kirli dünyasına adım atmış oldu.
4 Ağustos 1955'te daha 20 yaşındayken kocasının katilinin peşine düşen Maresca, eşinin ölümünden sorumlu olan nikah şahidi Antonio Esposito’yu Napoli’nin en işlek caddesinde güpegündüz kurşunlayarak öldürmüştü.
Pupeta Maresca ve Pasquale Simonetti'nin düğünü. Fotoğraf: Bettmann Arşivi
‘BU YÜREK YARASIYLA, AYNISINI YAPARDIM’
Babası da Camorra mafya örgütünün bir üyesi olan Maresca, polis sorgusunda tüm serinkanlılığıyla “Silahı iki elimle sıkıca kavradım çünkü ıskalamaktan korkuyordum” dediğinde, tüm İtalya onun ismini biliyordu.
Dört yıl sonra başlayan davası ise sadece İtalyan basınında değil, dünya basını tarafından da takip ediliyordu. Tezahüratlar eşliğinde mahkeme heyetinin karşısına çıkan 20 yaşındaki Maresca, “Bu yürek yarasıyla, bugün olsa yine aynısını yapardım” demiş, eşini öldürenlerin kendisine de saldıracağını söyleyerek bunun bir nefsi müdafaa olduğunu söylemişti.
Mahkeme görüldüğü esnada bir başka suikast haberi kamuoyuna bomba gibi düştü. Maresca ve Pasquale Simonetti’nin diğer nikah şahidi Antonio Esposito’da suikaste uğramıştı. Failler bulunamasa da saldırıyı Maresca’nın erkek kardeşi Ciro’nun işlediği düşünülüyordu. Ancak, Maresca bu saldırının da tüm sorumluluğunun kendisinde olduğunu ve kocasının intikamını aldığını söylediğinde, Camorra ailesinde lider haline gelmişti.
‘AİLEME DOKUNURSANIZ HEPİNİZİ ÖLDÜRÜRÜM’
İlk çocuğunu cezaevinde dünyaya getiren Maresca, 10 yıllık cezasının ardından mahkeme tarafından salıverildi.
Hapisten çıktığında ise “Godmother” unvanını çoktan almıştı. Bu noktadan sonra Maresca’nın karizması gün geçtikçe yükseldi. Fakat diğer taraftan, Maresca’nun lideri olduğu Camorra ailesinde çatlaklar yaşanıyor ve aileden ayrılan Raffaele Cutolo, “Yeni Camorra Organizasyonu” adını taşıyan suç örgütüyle Maresca’yı tehdit ediyordu.
1982’de yaşanan iç çatışmada, Maresca bir basın toplantısı düzenlemeye karar verdi ve Cutolo'ya basın aracılığıyla şu mesajı gönderdi: “Aileme dokunacak olursan, yanındaki katilleri, uşaklarını, kadınlarını ve beşikteki çocuklarını tek tek öldürürüm.” Bu kan donduran mesaj Maresca’nın ne kadar tehlikeli olabileceğinin de bir göstergesiydi.
Cinayetler ve baskılarla Napoli’yi elinde tutan aile yerel yöneticilerin hepsini avucunda tutuyor, şehre yapılan yatırımları engelliyordu. Mafya’nın kentteki hâkimiyeti büyük ölçüde vatandaşların ekonomik yaşantılarını olumsuz yönde etkiliyordu.
NEO-NAZİ ÜYENİN İNFAZ EMRİNİ VERDİ
Pupetta Maresca’nın adını tüm dünyanın duymasını sağlayan bir diğer olay, neo-Nazi terör gruplarının Bologna kentinde bir tren istasyonunda düzenledikleri bombalı saldırı sonrasında gerçekleşti. Tarihe “Bologna Katliamı” olarak geçen, 85 kişinin hayatını kaybettiği olaya karıştığı tespit edilen sekiz aşırı-sağ Nuclei Armati Rivoluzionari (NAR) üyesi tutuklanmış ve fakat bir yıl geçmeden salıverilmişti.
Maresca ise bir yıl sonra olaya karıştığı düşünülen ve neo-Nazi gruplarla temas halinde olan Adli Tabip Aldo Semerari’nın öldürülme emrini verdiği gerekçesiyle tutuklandı ve dört yıl hapse mahkûm edildi. 1982’de Semerari’nın başsız bedeninin çalıntı bir arabada bulunmasını Newsweek dergisi “The Case of the Beheaded Body” başlığıyla servis etti.
İtalyan yönetmen Francesco Rosi'nin Maresca'nın hayatından esinlenerek çektiği “La Sfida”.
KADIN ÇETE ÜYELERİ SEMBOL HALE GELİYOR
İtalya’nın sert bir ikliminde büyüyen Maresca'nın hayatı o kadar inişli çıkışlıydı ki, İtalyan yönetmen Francesco Rosi, 1958’de onun hikayesinden yola çıkarak “La Sfida” (Mücadele) filmini çekti. 1967'de, hapisten çıktıktan iki yıl sonra, bir İtalyan filminde kendini oynadı. Yine onun hayatından esinlenerek 2013 yılında “Pupetta: The Courage and the Passion” adlı bir TV dizisi çekilmişti.
Maresca, sansasyonları ile adından sıkça söz ettiren, suça bulanmış, gözünü kırpmadan infaz emirleri veren mafya üyesi kadınların en bilinenlerindendi. Fakat onun açtığı bu yolda ilerleyen daha birçok kadın bulunmakta.
İTALYA'NIN EN TEHLİKELİ 30 SUÇLUSU ARASINDAYDI
Özellikle, İtalya gibi gelenekçi bir toplumda mafya organizasyonlarının içinde bulunan kadınlar, erkek aile reislerine yönelik operasyonların artmasıyla daha fazla ön plâna çıkmaya başladı. Maresca’nın üyesi olduğu Camorra ailesinin kadınları ise çok önceleri bu kalıplardan sıyrılmıştı.
Örneğin, ailenin bir diğer önemli liderlerinden Maria Licciardi (70), İtalya'nın en çok aranan 30 suçlusu arasında gösteriliyordu. Kısa boyu nedeniyle 'küçük' anlamına gelen “piccirella” lakabıyla tanınan Licciardi, 2000'lerin başlarında mafya aileleri arasında alevlenen ve onlarca kişinin öldüğü silahlı çatışmalarda kilit rol üstlendiği öne sürülüyordu.
1980'lerde Camorra ailesine yönelik başlatılan operasyonlarda, örgütün birçok üyesi yakalanarak yüksek güvenlikli Poggioreale hapishanesine gönderilmişti. Fotoğraf: Alamy
Son on yılda güvenlik güçleri tarafından aralıksız olarak sürdürülen operasyonlarda tutuklanan aile üyeleri uzun hapis süreleriyle cezalandırılıyor. Hapishaneye giren erkek patronlar ise genellikle varlıklarını eşlerine veya kız kardeşlerine teslim etme yoluna gidiyor. Bu durum da, organize suçunun kök saldığı İtalya'da, kadınlara hızla erkek aile reislerinin yerine geçme fırsatı sunuyor.
1995 SONRASI KADIN PATRONLAR GÜÇLENMEYE BAŞLADI
Mafyayı yönetmeye başlayan kadınların sayısına ilişkin yapılan bir araştırmada, İtalyan mahkemeleri 1989 yılında sadece 1 kadın patrona dava açarken, 1995 sonrasında organize suç örgütlerinde üst düzey yöneticilik ve patronluk yapan 89 kadın hakkında yasal işlem başlattığı görülüyor.
2009 yılında The Daily Telegraph gazetesine konuşan Napoli Emniyet Müdürü Gaetano Maruccia, “Ailelerde yönetici rollerini üstlenen kadınların sayısı giderek artıyor” dedi ve devam etti:
“Patronluk koltuğuna oturan kadınlar ya dul, ya da hapiste olan patronların eşleri. Fakat dizginleri artık onlar tutuyor. Strateji belirlemede erkeklerden çok daha iyiler ve hatta daha keskinler.”
Anna Mazza
MAFYANIN ANNESİ
İtalya’nın en önemli kadın patronlarından olan Anna Mazza, mafyanın annesi olarak anılan bir isim. 1960'larda Napoli'nin eteklerindeki küçük bir kasaba olan Afragola’da Anna Mazza'nın eşi Gennaro Moccia tarafından kurulan Moccia ailesi, Avrupa’ya kaçak gıda maddelerinin satışı ve gasp gibi diğer suçlarla finansman sağlıyordu. Camorra ailesinin Nisan 1974'te Gennaro Moccia’yı öldürmesi, Anna Mazza’nın dizginleri eline almasına neden oldu.
Kaçmak yerine savaşmayı tercih eden Mazza’nın başa geçmesiyle örgüt “Kara Dul” olarak anılmaya başlandı. 13 yaşındaki oğluna babasının katilini öldürme emri veren Mazza, düşmanlarını yok etmesiyle ve kurduğu ticari işlerle bölgede büyük bir isim yapmıştı. Bu yükseliş sonrasında polis tarafından yapılan operasyonla yakalanan Mazza, mafya patronu olarak hüküm giyen ilk kadındı.
Washington Post’un “Assunta ‘Pupetta’ Maresca, reputed ‘godmother’ of Naples mafia, dies at 86”, DW’nin “The Godmother: Italian police arrest female mafia boss” ve Guardian’ın “Italian authorities round up 'Black Widow' mafia clan” yazılarından derlenmiştir.