Güncelleme Tarihi:
Dünyada yeraltı suç örgütü denildiğinde ilk akla gelen ve ABD’nin yeraltı dünyasını tekelinde bulunduran İtalyan mafyası, bugünlerde Y kuşağından epey dertli. Pek çok film ve TV dizisi ile zihinlere kazınan, kalabalık sofralar, aile içi katı ritüeller ve mutlak bir güç atfedilen patronlar tarafından yönetilen organizasyonlar yavaş yavaş tarih oluyor. Popüler TV dizisi The Sopranos’un "ikonik" patronu Tony Soprano (James Gandolfini) ile özdeşleşen Amerikan mafya patronu tipolojisi de milenyumdan nasibini aldı ve neredeyse yok olma noktasına geldi.
Y kuşağının temsil ettiği “yeni tip” mafya profili, telefon mesajlarıyla tehdit ediyor, kriminal olaylardan olabildiğince uzak durmaya çalışıyor ve hepsinden önemlisi mafyanın belkemiğini oluşturan “aile” kavramını pek de önemsemiyor. Neredeyse bin yıllık bir geçmişi bulunan ABD’deki İtalyan mafyasının karanlık ve değişen yüzüne gelin hep beraber bakalım...
MAHALLELERDEN BÜYÜYEN İMPARATORLUKLAR
1820’de başlayan ilk göç dalgasının gerçek sebebi, İtalyan hükümetinin toplumsal ayaklanmalar nedeniyle arı kovanı haline gelen ve neredeyse tamamını topraksız köylülerin oluşturduğu Güney İtalya’yı bir an önce boşatmak istemesiydi. Burada yaşayan pek çok topraksız köylü, kan davalarından ve ekonomik zorluklardan ötürü “Yeni Dünya”yı bir tür “fırsatlar ülkesi” olarak gördü.
Fakat, bir süre sonra, göçmenliğin getirdiği sosyal sorunlar nedeniyle toplumdan izole edilmeye başladılar. Kendi mahallelerini, işletmelerini ve kapalı ekonomilerini oluşturdular. Topluma entegre olamayan göçmenleri “getto” hayatının zorlukları ve “illegal” bir dünya bekliyordu.
Gelenek ve aile kavramları İtalyan asıllı Amerikalılar arasında giderek ön plana çıkan değerler haline gelmişti. 1910’lara gelindiğinde “Yeni Dünya”nın ziyaretçileri artık topraksız köylüler değil, Güney İtalya’da bulunan “suç beyleri”nin temsilcileriydi. Bu noktadan sonra, ABD’de mafya gittikçe vahşileşmişti. Suç örgütlerinin elinde kayıt dışı büyük bir servet birikiyor, ortadaki pasta ise giderek daralıyordu.
1920’de başlayan “içki yasağı” ise bulunmaz bir nimet oldu. Pek çok suç ailesi bu dönemde uluslararası bağlarını kuvvetlendirdi. Kaçakçılıktan gelen para, nüfuz anlamında ellerini güçlendiriyordu. Şehirlere yatırımlar yapmaya, sendikaları ele geçirmeye (ABD siyasetinde sendikaların büyük bir ağırlığı bulunuyor), bankalar kurmaya, şehir yönetimlerini ve yargı kurumunu ele geçirmeye başladılar. Bu dönemi merak edenler için Martin Scorsese’nin de yönetmenleri arasında yer aldığı Boardwalk Empire (2010) dizisi önemli ipuçları sunacaktır.
70’LERİN SONUNA DOĞRU 5 AİLE GÜÇ KAYBETMEYE BAŞLADI
Artık, İtalyan mafyası sokakları değil değil dev binalarda iş dünyasını yönetir hale gelmişti. Sinema severler mutlaka hatırlayacaktır, ünlü yönetmen Francis Ford Coppola’nın sinemaya uyarladığı Mario Puzo’nun ölümsüz eseri The Godfather’ın (1972) ilk filminin sonlarına doğru, New York’un 5 aile patronu devasa bir masada, uyuşturucu işini ve güvenlik bağlantılarını tartıştıkları sahne vardır. Masada oturan ve “geleneği” temsil eden Don Vito Corleone, (Marlon Brando) ucunda milyarlarca dolar olan böylesi bir pazarın bütün değerleri ayaklar altına alacağını düşündüğü için bu işi yapmak istememektedir.
Filmden hareketle diyebiliriz ki, Mario Puzo haklı çıkmış, o tarihlerden itibaren suç organizasyonları giderek yozlaşmış ve gelenekten uzaklaşmaya başlamıştır. Ve günün sonunda ellerindeki güç öyle bir noktaya gelmiştir ki, artık ABD başkanını belirleyecek güce ve kudrete sahip olmuşlardır. 60’lı yılları yansıtan ve son dönem yapımlarından olan yönetmenliğini Martin Scorsese’nin üstlendiği Irishman (2019) filmi, sendikaları elinde tutan İtalyan mafyasının ABD başkanını belirleyecek (John F. Kennedy) güce nasıl eriştiğini gözler önüne serer.
70'lerde gücü ve kudretiyle herkese diz çöktüren İtalyan mafyasına yönelik Federal Araştırma Bürosu (FBI) düğmeye basmış ve ciddi operasyonlar bribiri ardına gelmeye başlamıştı. O tarihlerden günümüze kadar New York’un meşhur 5 ailesi Bonanno, Colombo, Gambino, Genovese ve Luchese gün gün erimeye başladı. Yine Martin Scorsese'nin yönetmenliğini üstlendiği Goodfellas (1990) bu çözülüşü yansıtır.
‘NAİF’ GENÇ ÜYELERLE MAFYANIN SONUNA DOĞRU
İtalyan mafyasının günümüzdeki durumunu resmeden Wall Street Journal, uzun bir geçmişi bulunan mafyanın yeni nesil “naif” genç üyelerini inceledi. Gazeteye göre, sosyal medya ile büyüyen, sokaklardan soyutlanan, bıçak ve silah yerine kurbanlarını telefonla tehdit eden Y kuşağı, “mafyanın sonu”nu temsil ediyor.
Öyle ki, “naif” ve "beceriksiz" olarak görülen bu gençler nedeniyle ileri yaşa gelen liderler, koltuklarını terk etmeyi göze alamıyor.
New York’un 5 ailesinden biri olan Colombo ailesinin lideri Andrew “Mush” Russo (87) 14 Eylül'de tutuklandı. İnşaat Sendikası’nın sağlık fonlarında yapılan yolsuzluk suçlaması nedeniyle tutuklanan yaşlı organize suç liderinin işlerden yorulduğu ama güvenilir ve yetenekli genç bir halef bulamadığı için işleri bırakamadığı belirtiliyor. FBI tarafından uzun süredir dinlenen Russo’nun yakın çevresiyle yaptığı görüşmelerde, “Artık devam etmek istemiyorum, dinlenemiyorum!” dediği ortaya çıktı.
Suç ailesinin planlarını soruşturmakla görevlendirilen emekli FBI ajanı Scott Curtis, Russo’nun içinde bulunduğu durumu özetlerken, “Onlarla çok az ilgileniyor, planların tüm ayrıntılarını onlarla paylaşıyor ve aynı ekiplerle uzun süre çalışıyor. Bu nedenle adamları farklı suçlardan tekrar tekrar tutuklanıyor” ifadesini kullandı.
‘HER ŞEYİ TELEFONLA YAPIYORLAR!’
Colombo ailesinin eski bir üyesi ise Russo dahil bir çok çete üyesinin tutuklandığı sürece ilişkin Wall Street Journal'a konuştu. Organizasyonun genç üyelerinin “beceriksizliğine” değinen eski mafya üyesi, “Her şeyi telefonla yapıyorlar!” siteminde bulundu. FBI’ın kriz yöneticisi Richard Frankel’da benzer bir duruma işaret etti ve şunları söyledi: “Genç neslin cep telefonlarına olan güveni patronlar için ciddi bir sorun oluşturuyor; birine mesaj yollamanın ardında suçlayıcı kanıt bırakmak olduğunu biliyorlar.”
Colombo davasında mahkemeye delil olarak sunulan tehdit mesajları durumu özetler nitelikte. Bir çete üyesinin sendika temsilcisine yazdığı ve kayıtlara geçen telefon mesajında şu ifadelere yer verilmiş: “Hey bu sana gönderdiğim ikinci mesaj, üçüncüsü olamayacak!”
Eski FBI ajanı Michael Gaeta ise 90’larda aile yöneticilerine yapılan büyük FBI operasyonları nedeniyle, mafyanın bugünkü duruma geldiğini belirtti. Gaeta, “Eskisi gibi cinayet işleyemiyorlar; bunu yaparlarsa günün sonunda tüm ışıkların üzerlerine döneceğini biliyorlar” açıklamasını yaptı.
İTALYAN MAHALLELERİ ‘SOYLULAŞTIRILDI’
New York Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Prof. James B. Jacobs, yaşanan bu değişimin temelinde kentsel “soylulaştırmanın” olduğu görüşünde. Jacobs, İtalyan asıllı Amerikalı işçi sınıfının kümelendiği mahallelerin neredeyse tamamının kentsel dönüşüm nedeniyle ortadan kaldırıldığını ve yeni jenerasyonun sokak kültürünü tanımadan yetiştiğini söylüyor.
Jacobs tarafından yazılan, ABD’de Organize Suçun Yükselişi ve Düşüşü adlı kitapta şu tespitlere yer verilmiş: “Bundan 50 yıl önce ABD’nin büyük şehirlerinde İtalyan asıllı Amerikalıların yaşadığı büyük mahalleler bulunuyordu. Mafya aileleri burada bulunan genç erkekleri etrafına topluyor, onlara iş veriyor ve umut vadedenleri organizasyonun içine dahil ediyordu.”
Kentler değişti, yaşam biçimi farklılaştı… İtalyan asıllı Amerikalılar, bir zaman sonra asimile oldu. Dolayısıyla, sokaklardan gelen, “suskunluk yasasına” harfiyen uyacak, radikal sert gençlerin beslendiği kanallar da yok olmaya başladı.
DÖNÜŞÜMÜ ANLAMAK İÇİN TONY SOPRANO…
Aslında bu dönüşüm sinyalleri 1999’da yayınlanan The Sopranos’da verilmekteydi. Gelenekten kopuk, sert tiplerin bulunmadığından yakınan ailenin patronu Tony Soprano, yerine geçecek patron adayı bulamamakta ve geleceği için endişelenmekteydi. Mafyanın son jenerasyonu yavaş yavaş sokaklardan çekiliyor ve güvenli malikanelerde hayat sürüyordu.
Yaşanan kopuşu anlamak için Tony Soprano’nun gençlik dönemini ele alan ve bu ay vizyona girecek The Newark Saints sinema filmi, Prof. Jacobs’un değindiği toplumsal ve kültürel dönüşümü gözlemlemek için iyi bir karşılaştırma imkânı sunacaktır.
Wall Street Journal'da yayımlanan "Lousy Management, Knucklehead Hires Plague Operations of Real-Life Sopranos" başlıklı haberden derlenmiştir.