Güncelleme Tarihi:
Türkiye’de ciddi bir demokrasi krizi olduğunu söyleyen Roth, “İstikrar; demokrasi, insan hakları, kuvvetler ayrılığı, yargının ve basının özgürlüğüyle sağlanır, Sayın Erdoğan’ın zannettiği gibi baskı ve otoriteyle değil” dedi. AB içinde Türkiye’yi tam üye yapmak konusundaki iradeyi ayakta tutmanın her geçen gün daha da zorlaştığını belirten Roth, geçen hafta hükümetin yargı uygulamalarına yönelik eleştirileriyle gündeme damgasını vuran Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç için de “Sanırım kendisi işsiz kalacak” dedi. Roth, özetle şunları söyledi:
DEMOKRASİ RİSK ALTINDA
Türkiye’de şu anda bir kriz var. Türkiye demokrasisi ciddi bir risk altında. Demokratikleşme sürecinin geriye doğru gittiğinden kaygılanıyorum. Twitter, Youtube örneğinde olduğu gibi kişisel özgürlüklerin kısıtlandığını görüyorum. Basın özgürlüğü ve gösteri hakkı kısıtlanıyor, önümüzdeki 1 Mayıs da bunun en net göstergesidir. Ayrıca MİT yasasıyla MİT, demokratik denetimden daha da uzaklaştırılıyor. MİT kendi altında paralele bir yapı oluşturma peşinde.
YARGI BAĞIMSIZLIĞI TEHDİT ALTINDA
Kuvvetler ayrılığının zayıflatılması ve Anayasa Mahkemesi’yle girilen çatışma, yargının bağımsızlığını tehdit ediyor. Oysa yargının bağımsızlığı güçlü bir demokrasi için mutlak surette gereklidir. Demokrasi yargının bağımsızlığıyla yaşar. Almanya’da mesela Anayasa Mahkemesi Başkanımız zaman zaman çok net ifadelerde bulunur ve bu doğrudur. Haşim Kılıç çok açık bir eleştiri yaptı, bunu ciddiye almak gerekiyor. Zira kendisi üç kuvvetten bir tanesinin temsilcisi.
KUTUPLAŞTIRMA KAYGILANDIRIYOR
Türkiye’de toplumun yarılması ve kutuplaşması süreci beni ciddi bir şekilde kaygılandırıyor. Zira Türkiye’de olanlar sadece Türkiye’de kalmıyor, Almanya’da bizi de etkiliyor. Sayın Erdoğan’ın Almanya’da seçim kampanyası yaptığı zaman (Gezi’dekileri) ‘dış mihrak, çapulcular’ diye tanımlaması, ekmek almaya giden çocuğu terörist ilan etmesi ya da eski AB Bakanı Egemen Bağış’ın benim için ‘Teröristlerle haşır neşir olan da terörist gibi muamele edilmeyi hak etmiştir’ demesi; bu tip tavırlar kutuplaştırmayı ve yarılmayı daha da artıran tavırlardır.
YOLSUZLUK SKANDALI AB’Yİ ZORLAŞTIRIYOR
Türkiye bölgede çok büyük ve güçlü bir aktör. Ne var ki bu rolünü sürdürmesi demokratik kurumlarını zayıflatmasını meşru kılmıyor. Yargıya, bürokrasiye ve kişisel hak ve özgürlüklere müdahale Türkiye’nin sicilini olumsuz etkiliyor. Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğini her zaman destekleyen bir kişi olarak söylüyorum, AB içinde Türkiye’yi tam üye yapmak konusundaki iradeyi ayakta tutmak her geçen gün daha da zorlaşıyor. Çünkü AB’den bakıldığında örneğin Twitter yasağı sonrasında Başbakan’ın çıkıp ‘AB’nin söyledikleri beni ilgilendirmez’ demesi gündeme geliyor. AK Parti’nin yerel seçimlerden galip çıkmasının ardından yolsuzluk skandallarının üstünün örtülmesi ve yargısal bir sürecin başlatılmaması AB’nin Türkiye adına karar vermesini daha çok zorlaştırıyor.”