Güncelleme Tarihi:
Osman Hamdi’nin hemen herkesin bildiği 1906 tarihli ‘Kaplumbağa Terbiyecisi’ eseri, 50’li yılların sonunda bir cinayet, seneler sonra ise bir iflas davasına konu olmuş; nihayetinde 2004 senesinde o dönem için rekor bir rakamla 5,5 trilyon TL (3,9 milyon dolar) karşılığında Pera Müzesi’ndeki ‘istirahatgâhına’ çekilmişti.
Tuval üzerine yağlıboya, 221.5 x 120 cm
Cami Önü
Yaklaşık iki yıl önce 10 milyon TL muhammen bedelle satışa çıkan ve varis-miras anlaşmazlığı dolayısıyla müzayededen çıkarılan ‘Cami Önü’ (1882) tablosu, bahar aylarında tekrar alıcı bekleyecek. Şayet 2014’teki açılış fiyatıyla satılsa bile, Türk modern resminin ‘en pahalı tablosu’ olarak tarihe geçecek.
1- Nafea Faaipoipo ( Ne zaman evleneceksin), Paul Gauguin
Şubat 2015 - 300 milyon dolar (yaklaşık 810 milyon TL)
Fransız ressam Gauguin, kıymeti öldükten sonra anlaşılan sanatkârlardan. Post-empresyonist ressamın 1892 tarihli yağlı boya tablosu, iki Tahitili kızı resmediyor; eşini ve çocuklarını bırakıp, Güney Pasifik adası Tahiti’ye yaptığı ilk ziyaretten kalma.
Tablo geçen yıl bu sıralar 300 milyon dolara Katar Emirliği’ne geçmeden önce İsviçreli Rudolf Staechelin’in koleksiyonundaydı ve Basel’deki Kuntsmuseum’da sergileniyordu.
Gauguin ile ilgili güçlü bir tevatürden bahsedip, en pahalı ikinci tabloya geçelim: “Ünlü ressamın, Tahiti’de yaptığı resimler için model olarak kullandığı kadınların bir kısmıyla seks yaptığı söylenegelir.”
2- Les Joueurs de cartes (Kâğıt oynayanlar), Paul Cézanne
Nisan 2011 - 274 milyon dolar (yaklaşık 440 milyon TL)
Şubat 2012’de sanat dünyasına bomba gibi bir haber düşmüş, Paul Gauguin’in ‘hemşehrisi’ ve çağdaşı Paul Cézanne’ın ‘Les Joueurs de cartes’ (1893) adlı eseri 250 milyon dolardan fazla bir rakama satılmıştı. Kime mi? Tabii ki Katar Kraliyet Ailesi’ne.
Empresyonizm ile kübizm arasında bir köprü gibi duran ressamın Aix-en-Provence’lı iki köylüyü kâğıt oynarken yansıttığı tablo, Yunan armatör Yorgo Embirikos’un koleksiyonundaydı.
Satışın ayrıntıları gecikmeli olarak ortaya çıkınca kur değişimi meselesi yüzünden tablonun net fiyatına ilişkin çeşitli rakamlar ortada dolaşıyor. Tahminler Katar’ın ‘Les Joueurs de cartes’ için 300 milyon dolar bandında bir para ödediği yönünde.
Cézanne’ın ‘Les Joueurs de cartes’ ismiyle farklı kompozisyonlarda ve farklı figürlerle beş resminin bulunduğunu ve dördünün dünyanın en saygın müzelerinde sergilendiğini söyleyip, son bir ekleme yaparak üçüncü kata çıkalım:
Sanat eserlerine neredeyse yılda 1 milyar dolar yatıran Katar, Suriye’de yaşanan insanlık dramını adeta locadan izliyor!
3- No. 6 Violet, Green, and Red (No. 6 Mor, Yeşil ve Kırmızı), Mark Rothko
Ağustos 2014 - 186 milyon dolar (yaklaşık 400 milyon TL)
Monaco'da savcıya verdiği ifadede Bouvier, Rothko'yu Fransız şarap üreticisi Christian Moueix'nin eşi Cherise Moueix'ten 80 milyon dolar, artı açıklanmayan bir komisyon karşılığında aldığını söyledi. Bouvier'in söylediği rakamın, Rıbolevlev'in ödemeyi kabul ettiği miktardan aşağı yukarı 80 milyon euro daha az olduğunu belirtip, hukuki faslı kapayalım.
'No. 6 Violet, Green and Red'in soyut ekspresyonizmin en iyi eserlerinden biri olarak kabul edildiğini de söyledikten sonra Rothko'dan Picasso'ya geçelim.
4- Les Femmes d’Alger, Version O (Cezayirli Kadınlar Version O), Pablo Picasso
Mayıs 2015, 179,3 milyon dolar (483 milyon TL)
Pablo Picasso'nun 1955 yılında tamamladığı bu eseri, çıplak cariyeleri kübist bir bakış açısıyla yansıtıyor. İspanyol dahi 1954-1955 arasında A'dan O'ya kadar sıraladığı 15'lik seriyi, Fransız ressam Eugene Delacroix'nun Louvre'da sergilenen 'Femmes d'Alger dans leur appartement' (Evlerindeki Cezayirli Kadınlar) eserinden ilhamla yaptı.
5- Nu couche (Yatan çıplak), Amedeo Modigliani
Kasım 1015, 170,4 milyon dolar (yaklaşık 498 milyon TL)
İtalyan usta, bu satışla Picasso ve Cézanne gibi çağdaş sanatın finansal anlamda birinci sınıflarının arasında girmiş oldu. Modigliani’nin ‘No couche’si (1917-1918) New York’taki müzayedede Çinli milyarder Liu Yiqian’da kalmıştı. O da New York Times’a eseri Şangay’daki müzelerinde sergilemeyi planladığını açıklamıştı.
Bu eser Paris’te ilk kez sergilendiğinde adeta skandal çıkmış, teklifler havada uçuşmuştu. Peki, 'yatan çıplak' bu rakamı gerçekten hak ediyor mu? Bana kalırsa, tabii ki hayır… Ama Guardian’ın sanat eleştirmeni Jonathan Jones benden hayli farklı düşünüyor: