Oluşturulma Tarihi: Kasım 05, 2007 00:00
Pervez Müşerref’in Pakistan devlet başkanlığı koltuğunda otururken gerçekleştirdiği "ikinci askeri darbe" ülkede kendisine direnen tek kurum olan Yüksek Mahkeme’nin başkanı İftihar Muhammed Çaudri’yi hedef aldı.
Genelkurmay Başkanlığı’nı bırakmadan yeniden devlet başkanı seçilen Müşerref’i bu hafta koltuğundan etmesi beklenen Çaudri ve yandaşları böylece etkisiz hale getirildi.
PAKİSTAN halkı, bir hukuk adamı olmasına karşın Yüksek Mahkeme Başkanı İftihar Muhammed Çaudri’ye büyük bir güven duyuyor. Aslında 59 yaşındaki hukukçu, 2005 yazında bizzat Devlet Başkanı Pervez Müşerref tarafından göreve atanmıştı. Üstelik Müşerref’in 1999 yılında Navaz Şerif’in sivil hükümetini askeri darbeyle devirmesinin ardından gereken "hukuki zemini" hazırlayan yargıçlar arasında Çaudri de bulunuyordu.
Buna karşın, geçen yılın başından itibaren Çaudri ile Müşerref arasında iktidar savaşı başladı. Çaudri, 9 Mart’ta çağrıldığı devlet başkanlığı rezidansında, ülkedeki hukukçuların askerin iktidar üstündeki gücünden şikayetçi olduğunu seslendirdi. Müşerref hemen harekete geçip, Yüksek Mahkeme başkanı hakkındaki "kirli çamaşırları" kamuoyuna
açıkladı. Çaudri’nin oğlunu emniyet müdür olarak atayıp kendisine hakkı olmadığı halde makam araçları tahsis ederek görevi suistimal ettiği iddiaları ortaya atıldı. Bir yandan da mahkemenin diğer yargıçlarını gizli ajanlara dinlettiği savunuluyordu.
DEMOKRASİ YANLISI
Müşerref’in "istifa et" çağrılarına kulak tıkayan Çaudri, birkaç gün boyunca gayriresmi bir ev hapsinde tutuldu. Bu arada bir muhalefet lideri gibi sivrilmeye başlamıştı. 8 yıllık iktidarında halkın desteğini giderek kaybeden otoriter Müşerref’e karşı, "çok partili demokrasiye inanan iyi bir hukukçu" olan Çaudri’yi destekleyenler, "Hükümetin insan hakları ihlallerini ve ekonomik yolsuzluklarını ortaya koyan 6 bine yakın dava yüzünden böyle oldu" diyorlardı. Yüzlerce muhalifin gözaltında kaybolduğunu kanıtlayan mahkeme kararlarının altında da Çaudri’nin imzası bulunuyordu.
ÖZELLEŞTİRME KARŞITIBir yanda da, Müşerref yönetiminin ABD’ye "aşırı bağlılığı" ve "ülke kaynaklarının Arap sermayesine peşkeş çekildiği" iddiaları vardı. Çaudri, Pakistan’ın en büyük çelik işletmesinin Başbakan Şevket Aziz yönetimi tarafından özelleştirilmesini geçen yıl alınan mahkeme kararıyla engellemişti. Mahkeme, bir kamu teşekkülünün gerçek fiyatının çok altında, üstelik Aziz’in dostu olan bir işadamına satılmasına izin vermemişti.
Ayrıca Çaudri, Ağustos ayı sonunda ülkeye dönmesine izin verilen sürgündeki eski başbakan Navaz Şerif’in eylül ayında yeniden Suudi Arabistan’a sınırdışı edilmesine itiraz etmişti.
Çaudri, sadece şeriat yanlısı İslamcılara karşı Müşerref’in tutumunu destekledi. İpler, Müşerref’in 6 Ekim’de devlet başkanlığı seçimlerini bir kez daha kazanmasıyla koptu. Seçimlerden bir gün önce, Müşerref’in "üniformalarını çıkarmadan siyasi lider olarak seçilmesine" itiraz etmeyeceği sinyalini veren Yüksek Mahkeme, muhalefetin son iddialarını da değerlendirip kesin kararını bu hafta açıklayacaktı.
500 kişi tutuklandı
Cumartesi günü saat 14.20’de Pakistan’da televizyonlar hükümetin olağanüstü hal ilan ettiğini ve hemen uygulamaya başladığını açıkladı. Gerekçe, Taliban yanlısı ve El Kaide bağlantılı şiddet eylemlerinin artmasıydı.
Güvenlik güçleri ülkenin resmi televizyon ve radyo kanalını fiilen kontrol altına aldı. Anayasanın askıya alındığı açıklandı. Yüksek Mahkeme binasını polis ve paramiliter güçlerce kuşatıldı. Çaudri, yedi meslektaşıyla birlikte tutuklandı. OHAL’i tanıyan yargıçlar serbest kaldı.
Birkaç saat içinde tutuklananların sayısı 500’ü geçti. Önde gelen muhaliflerden İmran Han da ev hapsine alındı. Ülkedeki telefon ve internet bağlantısı ile özel kanalların yayını kesildi. Yüksek Mahkeme’nin başına Müşerref’e yakın Abdülhamid Dogar atandı. Dogar, Çaudri hakkındaki iddiaları soruşturan komisyondaydı.Benazir Butto, gittiği Dubai’den apar topar ülkesine döndü. Butto dahil tüm muhalif liderlerin evleri askerler tarafından kuşatıldı.
Pakistan Başbakanı Şevket Aziz, OHAL’i "olabildiğince kısa tutmak istediklerini," seçimlerin ne zaman yapılacağının henüz belirlenmediğini ancak bir yıl kadar ertelenebileceğini ve "önlem olarak 400-500 kişinin tutuklandığını" açıkladı.