Faruk ZABCI / PUNTLAND
Oluşturulma Tarihi: Kasım 15, 2008 00:00
Hürriyet, Somalili korsanların üs haline getirdiği Eyl Limanı’nın fotoğraflarını ele geçirdi. İki haftadır Somali’de bulunan Hürriyet muhabiri Faruk Zabcı, beyazlara yasak limanın görüntülerine ulaştı. Limana girmeye cesaret edemeyen Somali polisi, Zabcı’yı gözaltına alıp sınırdışı etti. Yemen açıklarında korsanların kaçırdığı Türk gemisi ’Neslihan’ da, Eyl’de demirli. Korsanların, üç gün önce kaçırdıkları ’Karagöl’ isimli Türk tankerini de bu limana getirmesi bekleniyor. Tank yüklü Ukrayna gemisi ise Eyl’in güneyindeki Hobyo limanında.
AFRİKA’nın doğusundaki Somali’de yaşayan korsanlar, Akdeniz’den çıkıp Asya’ya giden gemileri Yemen açıklarında kaçırıyor. Son bir yıl içinde iyice güçlenen korsanlar geçen ay sonunda Ya/Sa Denizcilik’e bağlı Türk gemisi Neslihan’ı da kaçırınca, Hürriyet tarafından bölgeye gitmekle görevlendirildim. Amacım, üç gün önce bir Türk gemisine daha el koyan korsanlara ulaşmaktı. Somali’ye vardıktan sonra, açıklarda kaçırılan Neslihan’ın, "korsanlar limanı" olarak bilinen Eyl’e çekildiğini öğrendim. Eyl, Somali’nin kuzeydoğusunda 1998’de özerklik ilan eden Puntland’a bağlı bir liman.
Yüzlerce kilometrede tek hakim korsanlarFakat özerk Puntland hükümetinin de bölgede sözü geçmiyor. Otorite boşluğunu fırsat bilen korsanlar, yüzlerce kilometrekarelik bir alanda tek hakim konumundalar. Zaten, kıyı şeridinden birkaç yüz kilometre içerde başlayan Etiyopya sınırı da yıllardır tartışmalı durumda olduğu için resmen belirlenemiyor. Geldiğim Galcaio şehri, korsanların hüküm sürdüğü bu kanunsuz coğrafyaya 420 km uzaklıktaydı. Korsanların temsilcileri şehre bir Türk gazetecinin geldiğini öğrenince, kaldığım Embassy Oteli’nde beni buldular. Birçoğu korsanlarla akraba bu kişiler, Türk gemisine ulaşmanın yollarını anlatıyordu bana. Hatta Neslihan’ı kaçıran korsanlarla telefonda konuşmamı da sağladılar. Telefondaki kişinin, "Türk şirketi basın mensuplarını gemiye almamızı istemiyor. Fidye pazarlığı sürdüğü için dediklerini yapmak zorundayız" ifadeleri, bunların gerçekten de Türk gemisinde bulunan korsanlar olduğu yönünde beni ikna etti. Buna karşın, korsanların benden para talep eden akrabalarını, özellikle de can güvenliğinin olmadığı güzergahlar önerdikleri için geri çevirdim.
Yedi polis korumayla Puntland’ın başkentineŞansımı başka yollardan denemeye kararlıydım. Galcaio Hastanesi’ne gittim. Burası bölgenin en donanımlı hastanesiydi. Korsanlar hamile eşlerini doğum için buraya getiriyor, güçsüz Somali hükümetinin ve yabancı donanmaların operasyonlarında yaralanan korsanlar da burada tedavi görüyorlardı. Gazetecilerin hastalarla konuşmasına izin verilmediğini gördüm. Sonunda meşru yollara başvurmaya karar verdim. Korsanlar limanı Eyl’e girmenin en güvenli yolu, bir polis eskortu olabilirdi. Çok kimse korsanların kazançlarını hükümet ile paylaştığını iddia ediyor ama Puntland’da kaldığımız sürece yakından tanıdığımız güvenlik güçlerinin, korsanlara karşı güçleri yettiğince mücadele ettiğini gözledik. Elbette, onlarla ortak çalışan memurlar da vardı. Kuzey Galcaio’nun Emniyet Müdürü Derviş ile görüştüm. Yedi polis memurunu bana koruma olarak vermeyi kabul etti. Fotoğrafçım Mahir Tan ile bir polis aracına binip, resmi eskortumuzla yola koyulduk. Puntland’ın başkenti Growe’yi geçtik.
Siyah polis dahi tek başına girmez
Eyl limanına 150 km kala, yanımızdaki polisler, "Buradan sahile kadar olan bölgede korsanlar yaşıyor. Devlet güvenlik güçleri bile burada bulunmaktan korkuyor" dediler. "Değil bir beyaz yabancı, siyah bir polis dahi Eyl’e tek başına giremez" diye ısrar ediyorlardı. Sonunda kendi hayatlarını tehlikeye atacaklarını söyleyerek 500
dolar talep ettiler. Polis sözünde durursa, Eyl Limanı’na giren ilk beyaz olacaktık. Dolayısıyla parayı verdik, ama akıbetimiz kaçırılmak oldu. Ama korsanlar tarafından değil, polis tarafından! Özel korumalık yapmak için ücret almaktan çekinmeyen yedi polis memuru, bir anda ağız değiştirdi. Puntland topraklarına yasadışı yollardan girdiğimiz suçlamasıyla gözaltına alındık.
Kapımızda 24 saat komandolar beklediKuzeyde, Aden Körfezi kıyısında bulunan Bossaso şehrindeki Bana Rama Oteli’nde ev hapsinde tutuluyorduk. Muhtemelen, Emniyet Müdürü Derviş’in oyununa gelmiştik. İki gün sonra 8 kişilik bir Güvenlik Meclisi’nin huzuruna çıkarıldık. Gerekli tüm belgeleri sunmamıza rağmen, "korsanların işlerini kolaylaştırdığımızı" belirterek ilk uçakla bizi Kenya’ya sınırdışı etme kararı aldılar. Uçuş gününe kadar gözaltı koşulları gevşemedi. Pasaportlarımıza el konmuştu. Oteldeki silahlı komandolar 24 saat kapımızda nöbet bekliyordu. Otelin apart bölümündeki odamızdan çıkıp
yemek salonuna indiğimizde bile en az iki asker bizi izliyordu. Puntland Emniyet Genel Müdürü General Ganni Muhammed, sınırdışı edilmeden bir gün önce bizimle görüşmeyi kabul etti. Başta İtalya olmak üzere birçok NATO deniz üssünde bulunan Ganni Muhammed, anti-korsan operasyonları için özel eğitim almıştı. Geceyarısı evine baskın düzenleyen korsanların vücudunda açtığı kurşun yaralarını gösterdi. Fidye verilmese korsanlığın biteceğini, zaten korsanların fidye alamadıklarında rehineleri bıraktığını söylüyor, operasyonun şart olduğunda ısrar ediyordu. "Peki sokağa çıkmamıza neden izin vermiyorsunuz" diye sorduğumuzda, "Kendi güvenliğiniz için" dedi. "Bossaso şu an çok karışık. Bombalar patlıyor. Sizin başınıza birşey gelsin istemiyoruz. Biz, Müslüman ülke Türkiye’yi üzmek istemeyiz."