A.A.
Oluşturulma Tarihi: Nisan 14, 2010 14:00
İspanya'da İç Savaş ve diktatör Franco döneminin kayıpları hakkında soruşturma başlattığı için aşırı sağcı grupların başvurusu ve sonrasında Yüksek Mahkeme'nin kararıyla yargılanma yolu açılan yargıç Baltasar Garzon'a ülke içinden ve dışından büyük destek yağarken, ülkede Franco dönemi hakkında hukuki ve sosyal bir tartışma da başladı.
İç Savaş ve Franco döneminin kayıplarını ortaya çıkarmak için Ekim 2008'de soruşturma başlatan ve 19 toplu mezarın açılması talimatını veren yargıç Garzon, "görevini kötüye kullandığı" iddiasıyla aşırı sağcı "Falange" partisi, "Temiz Eller" sendikası ve "Özgürlük ve Kimlik" derneği tarafınca suçlanmıştı. Bu kurumların yaptıkları yasal başvurulara karşı verdiği savunması kabul edilmeyen Garzon, Yüksek Mahkeme'nin kararıyla sanık sandalyesine oturma riskiyle karşı karşıya kaldı.
Başta Franco döneminin mağduru ailelerin kurduğu dernek olmak üzere ülkedeki sol görüşlü sendikalar ve sivil toplum örgütleri yargıç Garzon'a destek için son günlerde toplantılar organize ederken, "tarihi utanç" olarak niteledikleri Garzon'a karşı açılmak istenen davanın kapatılmasını talep ettiler.
Garzon'a destek toplantılarına akademisyen ve eski siyasetçilerin dışında Oscar ödüllü yönetmen Pedro Almodovar ile çok sayıda İspanyol sanatçının da katılması dikkat çekti.
"İspanyol toplumunun, İç Savaş'ta ölen ve yol kenarlarına, toplu mezarlara gömülen 113 bin kişiye karşı ahlaki bir borcu var" diyen Almodovar, Franco rejiminin savunucusu olan Falange partisinin yargıç Garzon'u sanık sandalyesine oturtmayı başarması halinde bunun, "Franco'nun tekrardan kazanması" anlamına geleceğini ileri sürdü.
Garzon'a destek verenler, İspanya'da ilk defa bir yargıcın, Franco dönemindeki kayıpları soruşturma cesaretini gösterdiğini ve bunun engellemesi halinde uzun bir dönem hiçbir yargıcın buna cesaret edemeyeceğini belirtti.
Geçmişte, gerek Arjantin'de diktatörlük döneminde (1976-1983) kayıp olan İspanyollara ilişkin o dönemdeki Arjantinli yetkililer hakkında gerekse insanlığa karşı suç işleyip, görevde olduğu sırada İspanyolları öldürüp, işkence yaptığı iddiasıyla eski Şilili diktatör Pinochet hakkında açtığı davalarla Garzon'un uluslararası ününün bulunduğu hatırlatılırken, aynı yargıcın bu kez kendi ülkesindeki diktatörlük dönemine ilişkin açtığı soruşturmadan dolayı yargılanacak olmasının "utanç verici ve anlaşılması güç bir manzara" oluşturduğu ifade ediliyor.
Yapılan açıklamalarda, İspanyol toplumunun Franco dönemiyle halen tam olarak yüzleşemediği belirtilerek, tartışmalardan İspanya'daki hukuk sisteminin de ciddi yaralar aldığı savunuluyor.
Bu arada "Bir hırsızın peşinden koşan, ancak Franco döneminin çaldığı binlerce çocuğun peşinden gitmeyen bir yargıya nasıl güvenilebilir?" şeklindeki açıklamalara ve "İspanyol faşizmin görüşlerine alet olmakla" suçlanan Yüksek Mahkeme'ye yönelik protestolara karşı açıklama yapan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, "Yüksek Mahkeme'ye yönelik saldırılardan endişe ve üzüntü duyduğunu" dile getirdi.
Öte yandan Garzon ile ilgili davaya geniş yer ayıran yabancı basının da genel anlamda İspanyol yargıçtan yana tavır takındığı görülürken, Yüksek Mahkeme'nin sadece İspanya'daki yabancı basın mensuplarını konuyla ilgili teknik bilgilendirme için cuma günü toplantıya çağırması İspanyol basını tarafından eleştirildi.
İspanya'nın en ünlü yargıcı olan Baltasar Garzon hakkında ayrıca, 2005 ve 2006 yıllarında New York Üniversitesinde verdiği kurslardan dolayı Santander Bankası tarafından kendisine finansman sağlandığı ve ana muhalefetteki Halk Partisi içindeki bazı yolsuzluk olaylarının ortaya çıkarıldığı davada sanıkların avukatlarıyla yaptığı telefon görüşmelerinin dinlenmesi talimatı verdiği gerekçesiyle iki ayrı dava daha bulunuyor.