Güncelleme Tarihi:
Muhaliflerin ani zaferinin ardından rejim yıkılırken Ruslar askeri üslerini kurtarmanın peşine düştü. Sahada Menbiç’in ardından Deyrizor bölgesinde yaşanan kayıpların ve Rakka’daki halk ayaklanmasının ötesinde YPG’lileri en çok korkutan durum ise Washington tarafından terk edilmek. YPG’lilerin endişelerini doğrulayan işte üç büyük işaret.
‘ANGLO-AMERİKAN’ KALKANI KALKIYOR
Terör örgütüne yakın kaynaklar, özellikle ABD seçimlerini Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın kazanmasının ardından hem Amerikan hem de İngiliz medyasına Washington tarafından yalnız bırakılma endişesi taşıdıklarını belirten açıklamalar yaptı. Geçen hafta içinde New York Times gazetesine konuşan PYD/YPG’nin sözde lideri Mazlum Abdi, Menbiç’i Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu’na kaybetmelerinden dolayı ABD’yi suçladı. Abdi, “Ankara destekli muhalif gruplar saldırınca ABD tarafından destek konusunda net bir duruş olmadı” ifadesini kullandı.
Son olarak YPG’nin basın sözcüsü Ferhad Şami, Financial Times’a dün verdiği demeçte ABD’nin bölgeden çekilmesinden korktuklarını açıkça dile getirdi. Eski bir senaryonun tekrar yaşanmasından endişe duyduklarını ifade eden Şami, “Açıkçası, aynı senaryonun tekrarlamasından korkuyoruz, ABD’nin bizi terk etmesinden korkuyoruz” diye konuştu. 1970’lerin ortalarında ve 1991’deki Körfez Savaşı sırasında Beyaz Saray yönetimi, Irak’taki Kürt grupları merkezi yönetime karşı desteklemiş, ancak kendi hedeflerine ulaştıktan sonra ortada bırakmıştı.
Öte yandan İngiltere’de kasım ayının sonunda ülkedeki terör örgütü PKK yapılanmasına yönelik başlatılan operasyonlarda 2’si kadın, 7 kişiyi gözaltına almıştı. Terörle Mücadele Müdür Vekili Helen Flanagan, “Umarım gözaltılar, hiçbir terör faaliyetine müsamaha göstermeyeceğimizin göstergesi olur” ifadesini kullanmıştı.
WASHINGTON’DAN ‘AYNI ÇİZGİDEYİZ’ MESAJI
Terör örgütü için kırmızı alarm olarak nitelendirilebilecek bir diğer unsur da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüşen ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın, “Suriye’de Türkiye ile mutabakat içindeyiz” açıklaması. Dün sabah iki dışişleri bakanının görüşmesinin ardından Fidan, “Suriye’de istikrarın sağlanması, terörizmin yer bulmaması önceliklerimiz arasında” dedi. Blinken, Suriye’de neleri görmek istedikleri konusunda genel bir mutabakat içerisinde olduklarını ifade etti. “Suriye’deki istikrarın bir an önce sağlanması, terörizmin yer bulmaması, DEAŞ ve PKK’nın orada hakim olmaması” gibi unsurların öncelikler arasında olduğunu belirten Fidan, görüşmede “Suriye halkının iyiliği ve ülkenin bütünlüğü için Türkiye, ABD hem de bölgesel aktörlere nasıl roller düştüğünü” konuştuklarını kaydetti. Blinken da “Suriye’ye komşu ülkelere tehdit oluşturmayacak bir yönetimi destekliyoruz” ifadesini kullandı. Öte yandan Bakan Fidan bugün Ürdün’ün ev sahipliğinde düzenlenecek olan Suriye konulu toplantıya katılacak. Ülkenin kaderinin konuşulacağı toplantıda Rusya ve İran yer almayacak.
ARAP NÜFUS AYAKLANDI
Rejimin yenilgiye uğratılmasının ardından Arap nüfusun çoğunlukta olduğu fakat yıllardır YPG tarafından yönetilen Rakka, Haseke ve Deyrizor’da terör örgütüne son bir haftadır yoğun bir sivil tepki var. Muhaliflerin idaresi altında yaşamak istediklerini ifade eden bölge sakinleri, düzenledikleri barışçıl gösterilerle YPG’den topraklarını terk etmesini talep ediyor. Örgüt ise gösteri yapan halka ateş açarak kitleleri sindirmeye çalışıyor. Silahlı Arap aşiretler, Deyrizor’da bazı bölgelerde kontrolü sağlarken YPG ile birlikte hareket eden Arap gruplar da peyderpey muhaliflerin saflarına katıldıklarını açıklıyor. Terör örgütü, son olarak bölgedeki halkın birbiriyle iletişimini kesmek için internete erişimi sınırlandırdı.
Diğer yandan Menbiç’i terörden arındırdıktan sonra Türkiye destekli SMO’nun sahadaki ilerleyişi sürüyor. Son olarak dün, bölgedeki birçok yerleşim biriminin su ve elektrik kaynağı olan ve terör örgütünün 2015’ten bu yana elinde tuttuğu Tişrin Barajı, YPG işgalinden kurtarıldı. Baraj, ülkenin en önemli elektrik üretim tesislerinden biri olarak gösteriliyor.