Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam dünyasının parçalanma riskiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Önceki günkü İran ziyareti sonrası uçakta gazetecilere konuşah Cumhurbaşkanı Erdoğan şu mesajları verdi:
PARÇALANMA TEHLİKESİ
‘Türkiye mezhep eksenli bir ayrışmaya veya bir tavra gidiyor’ ifadesini kabullenmemiz kesinlikle mümkün değil. Bizim için belirleyici güç mezhep değildir. Bizim için belirleyici olan anlayış ya da inanç İslam’ın ta kendisidir. Birileri Şia olabilir, ülkemde ağırlıklı olarak Sünniler olabilir... Ancak inanç noktamızdaki geleceğimizi ne Sünnilik belirler ne de Şia. Esas olan İslam’dır. Sizin mezhepsel bir anlayışınız olabilir, ama bunu bir mezhep olarak karşı bir mezhebe dayatırsanız, o zaman siz ümmeti parçalamış olursunuz. Şu anda İslam dünyası parçalanma riskiyle karşı karşıya. Atılması gereken adım, parçalanma girişimlerini durdurmaktır. Bunun için de gerek İslam İşbirliği Teşkilatı gerekse uluslararası bazı kurum ve kuruluşların, samimiyseler ve böyle bir olumsuz gelişmenin Irak’ta, Suriye’de, Mısır’da, Filistin’de, Libya’da, Yemen’de olduğu gibi başka yerlerde de olmasını istemiyorlarsa, bu yaklaşıma onların da anlayış göstermesi lazım.”
MISIR’A DÖRT ŞART
“Darbecileri tasvip etmem mümkün değil. Sayın Mursi % 52 oyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanı’dır. Ona özgürlüğünü vermeleri gerekir. İki; Batı idama karşı olduğunu söylüyor mu? Orada şimdi 3 bin kişinin idamı söz konusu. Bunların gözden geçirilerek kaldırılması lâzım. Üç; 18 bine yakın siyasi tutuklu var. Bunların yeniden yargılanması ve önlerinin açılması lâzım. Dört; siyasi partilere kendilerine göre yasaklar getirmişler. Bunların zerre kadar demokrasi anlayışı varsa açsınlar önünü.”
YEMEN’DEKİ DURUM
“Şu anda bölgede aktif rol oynayabilecek önemli ülkeler malum, Türkiye, Suudi Arabistan ve İran. Biz bu konuyla ilgili olarak bazı şeyler yapalım istiyoruz, hatta bu daha da genişleyebilir. Burada her şeyden önce Yemen’deki grupları, siyasi temsil kabiliyeti olanlar başta olmak üzere bir araya getirip birbiriyle anlaşmasına zemin hazırlayacak bir yaklaşım içinde olmamız lazım.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki günkü Tahran ziyareti dönüşünde Tur uçağında gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu.
“Bugün (dün) malum Sayın Ruhani ile yüksek düzeyli stratejik konsey toplantımızın 2’ncisini yaptık, birincisini ülkemizde yapmıştık. Ülkelerimiz arasında öncelikle ikili görüşmeleri değerlendirme fırsatımız oldu. Siyasi, ekonomik, ticari, kültürel tüm konuları görüştük. Tabii bunun dışında bölgesel konulara girmemek mümkün değildi. Bu konuda da Irak, Suriye, Filistin, Mısır, Yemen, Libya… Buraları görüşme imkânımız oldu. Daha sonra da malum 8 anlaşma, bir mutabakat metnini imzaladık. Ardından da Sayın Hamaney ile bir görüşmemiz oldu. Bu görüşmemizde de adeta bu görüşmelerin bir özetini değerlendirdik, ancak tabii orada bölgeyle ilgili görüşmeleri biraz daha etraflıca yapmış olduk.”
SÜNNİ DE YAPSA AYNI ŞEYİ SÖYLERİM
“Benim hep en büyük endişem, mezhepçilik taassubudur. Bugün de söyledim, Musul’dan Irak ordusunun kaçarken de bütün silahlarını orada bırakması bir terör örgütüne DAİŞ’e arayıp da bulamayacağı bir kâr olarak kalmıştır. Tıkrit’te DAİŞ’in boşalttığı yere Şia giriyor. Tabi bundan rahatsız oldular. Bakın dedim şimdi Abadi açıklama yaptı. ‘Tikrit’teki Şia mensupları Tikrit’i boşaltsın. Soygunlar dursun’ dedi. Orada kendisi de kabul etti değil mi? ‘Ben bunu söylemek zorundayım’ dedi. Bunu Sünni de yapsa, aynı şeyi ben yine söylerim. Benim ‘Sünnilik diye bir dinim yok’ dedim. Ama Şia’nın da Şialık diye bir dini olmasın dedim. Bizim dinimiz İslam.
NÜKLEER MÜZAKERE
“P5+1 ile İran’ın süreci yeni değil. Biz Sayın (eski Brezilya Devlet Başkanı) Lula ile Brezilya’da bir çalışma yürütmüştük. İran ile bu 10 madde çerçevesinde bir noktaya gelinmişti. Mutabık kalınan ve Tahran’ın da imzaladığı o çerçeve sözleşmesi konusunda BM Güvenlik Konseyi’nde ters bir tutum içerisine girildi. Tabii şu anda tamamen ‘bu iş bitti’ deme noktasında değilim. Çünkü Sayın Obama’nın 30 Haziran’la ilgili verdiği bir tarih var. Süreç nasıl işleyecek, karşılıklı olarak herkes yerine getirecek mi takip etmemiz gerek. Temenni ederiz ki herkes üzerine düşen görevi yetine getirsin ve bu iş artık gündemden düşsün.”
BÖLGEDEKİ DÜŞMAN ELLERİNİ GÖRMELİ
İRAN’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in kabul ettiği Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüşmesinde bölgedeki “yabancıların gizli ellerine” dikkat çektiği bildirildi. İran’a önceki gün yaptığı ziyarette Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Ruhani’den sonra bu ülkenin dini lideri Ayetullah Ali Hamaney ile de bir araya geldi. Hamaney’in yardımcıları tarafından kullanıldığı sanılan Twitter hesabından görüşme sonrası şu tweetler atıldı: “Lider (Hamaney) Erdoğan ile görüştü: ‘Yemen krizine çözüm yabancı müdahaleyi ve istilaya son vermektir. Yemen’in geleceğine karar verecek olanlar kendileridir.’ Suriye, Irak ve diğer yerlerde terörist grupların barbarlığındaki küstahların gizli ellerine aldırmayanlar, kendilerini kandırdılar. Siyonistler ve birçok Batılı ülke özellikle de ABD, Müslüman uluslara karşı barbarlıktan memnunlar ve IŞİD’i bitirme niyetleri yok. Talihsiz gerçek şu ki, bazı İslami hükümetler İslam’a ihanet ediyor ve İslam’ın düşmanlarına para ve lojistik destek sağlıyor.” İngilizce yayınlanan Tehran Times Gazetesi de görüşmede Ayetullah Ali Hamaney’in Erdoğan’a, “Bu meselelerde düşmanın gizli ellerini görmeyenler kendi kendini kandırmıştır” dediğini belirtti. Gazete, Erdoğan’ın Tahran ziyaretinin İran’a yönelik dostane olmayan sözleri ve gezinin iptal edilmesi çağrılarının ardından geldiğini belirterek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İran’ın bölgeyi domine etmeye çalıştığı yolundaki sözlerini hatırlattı. Erdoğan’ın açıklamaları üzerine 65 İranlı milletvekili Cumhurbaşkanı Ruhani’ye mektup yazarak Erdoğan’ın uyarılmasını istemişti.