Güncelleme Tarihi:
İngiltere'de yarın genel seçim yapılacak. Ülkede Türkiye'dekinin tam aksine seçim barajı yok ve dar bölge sistemi uygulanıyor.
Daha önce en fazla 11 milletvekili çıkaran SNP şimdi İskoçya'da artırdığı gücüyle bu sayıyı en az 40'a çıkarmayı ve parlamentonun alt kanadı olan Avam Kamarası'nda en büyük üçüncü parti olmayı hedefliyor.
Eğer bu hedeflerine ulaşırlarsa, bu sandalyelerin tümünü İşçi Partisi'nden almış olacaklar.
SNP, koalisyonun büyük ortağı Muhafazakar Parti'yi iktidardan indirmekte kararlı.
Ancak siyasi çizgi olarak kendilerine daha yakın buldukları ana muhalefetteki İşçi Partisi de, SNP'nin geçen yılki referandumda İskoçya'nın bağımsızlığı için verdiği mücadeleyi unutmuş değil.
İngiltere'de yarınki seçimlerden büyük olasılıkla bir koalisyon hükümeti çıkması bekleniyor. Ama İşçi Partisi lideri Ed Miliband, "Seçim sonrası SNP ile bir anlaşma yapmam, koalisyon hükümeti kurmam, iktidara gelmemizin bedeli SNP ile koalisyon ise bu bedeli ödememem" diyor.
SNP lideri Nicola Sturgeon'a göre ise Miliband fikir değiştirmezse, "İşçi Partisi İskoçya'da tabutuna son çiviyi takmış olacak!"
SNP lideri helikopterle İskoçya’yı turluyor
BBC Türkçe, İngiltere'nin en çok merak edilen partisi SNP'nin İskoçya'daki çalışmalarını yerinde izledi. Seçtiğimiz yer ise İngiltere yakınlarındaki Dumfries kenti oldu.
İskoçya'yı helikopterle turlayan SNP lideri Nicola Sturgeon'ın seçim kampanyasında Pazartesi günkü yedinci ve son durağı idi Dumfries.
Nicola Sturgeon, Dumfries'te bir konferans salonunda önce yaklaşık 20 dakika süren bir konuşma yaptı, sonra bir saat boyunca seçmenlerin sorularını yanıtladı. Sturgeon İngiltere’de kemer sıkma dönemine son vermek istediklerini söyledi.
SNP liderinin temel vaatleri ise asgari ücreti saatte 8,70 sterline (yaklaşık 36 Türk Lirası) çıkarma (İngiltere’de halen bu ücret 6,70 sterlin, İşçi Partisi’nin vaadi ise 8 sterlin), çocuklu ailelere devlet yardımını artırma, Ulusal Sağlık Sistemi’ni (NHS) koruma ve ülkeyi nükleer silahlardan arındırma oldu.
Bir soruya verdiği yanıtta, parlamentonun üst kanadı olan ve üyeleri seçimle belirlenmeyen Lordlar Kamarası’nı lağvetmek istediklerini de söyledi.
Nicola Sturgeon’ın konuşmasından en önemli gözlemimiz, SNP liderinin partisinin seçmenleriyle çok iyi br kimya yakalaması oldu. Zaten Sturgeon birçok kesim tarafından özellikle televizyonlardaki tartışma programlarındaki başarısı ile “seçim kampanyasının yıldızı” olarak gösteriliyor.
Kampanyası süresince “kaç selfie çektirdiğini unuttuğunu” söyleyen Sturgeon, yorgun ama keyifliydi.
Özellikle 1968’ten bu yana İskoçya’da yaşadığını söyleyen bir İngilizin, geçen yıl İskoçya’nın bağımsızlık referandumunda “Hayır” oyu verdiğini ancak Perşembe günü SNP’ye oy verceceğini söylemesi Sturgeon’ı çok mutlu etti.
'Anlaşmaya ihtiyacımız yok'
SNP'nin Dumfries&Galloway seçim bölgesinden milletvekili adayı Richard Arkless, Sturgeon'ın konuşması sonrası BBC Türkçe'nin sorularını yanıtladı.
Arkless'e, İşçi Partisi lideri Ed Miliband'in "SNP ile anlaşma yapmam" sözünü hatırlattık. SNP adayının ana muhalefet liderine yanıtı şöyle oldu:
"Biz Muhafazakarların kuracağı bir hükümete destek vermeyeceğiz. En ideal senaryo, İşçi Partisi'nin bir azınlık hükümeti kurması ve bizim bu hükümete, getireceği yasal düzenlemelere bağlı olarak destek vermemizdir... Bizim İşçi Partisi ile bir anlaşmaya ihtiyacımız yok. Sadece, uygulanacak politikaları düzenli aralıklarla tartışmaya ihtiyacımız var."
SNP gönüllüleri iyimser
SNP adayı Richard Arkless'in yanından ayrıldıktan sonra soluğu bu kez, Sturgeon'ın konuşmasını dinleyenlere rozet, afiş ve broşür dağıtan partinin aktivistlerinden Carey Wellesley'in yanında alıyoruz. Wellesley, seçim sonuçları ile ilgili olarak çok iyimser.
Şubat ayı başından bu yana gönüllülerden oluşan bir ordu ile günde üç vardiya kapı kapı dolaştıklarını söylüyor SNP aktivisti. Seçmenlerden şu ana dek çok iyi tepki aldıklarını da ekliyor.
"Neden İşçi Partisi karşısında size destek artıyor?" diye sorduğumuzda ise Wellesey'in yanıtı, "Çünkü seçmen, kemer sıkmaya yönelik politikalara karşı tek gerçek alternatifi bizim sunduğumuzu düşünüyor" oluyor.
Gerçekten de Muhafazakarlar daha çok, İşçi Partisi ise daha az düzeyde de olsa, "Kemer sıkmaya devam" diyorlar. Bu politikalardan en fazla etkilenen orta ve dar gelirli seçmenler, İskoçya'da çoğunlukta.
SNP'liler, liderleri Sturgeon'a hayran
Görüşlerini aldığımız SNP'liler ise liderleri Nicola Strugeon'ın performansından fazlasıyla memnun.
Özellikle evsizlere yardım eden Shelter Scotland adlı bir yardım kuruluşunda çalışan Ian Kevin, "Nicola Sturgeon hitabet yeteneği harika olan güçlü bir kadın, güçlü bir lider" diyor. Sturgeon'ın bağımsızlık referandumundan hemen sonra yerine geldiği selefi Alex Salmond'dan farkını ise "Seçmenle arasındaki bağ daha iyi. Üstelik hiç sinirlenmiyor, yumuşak davranabiliyor. Avukat kökenli olduğu için tartışmayı da iyi biliyor" şeklinde özetliyor.
NHS bünyesindeki bir klinikte görevli sağlık personeli Paulin Wales ise SNP’nin İşçi Partisi karşısında güçlenmesini nükleer silahlarla arasına mesafe koymasına ve eğitim-sağlık-konut istihdamı gibi konularda seçmene daha fazla şey sunmasına kalmasına bağlıyor.
Ian Lowe ise iddialı bir şekilde, "İşçi Partisi İskoçya'da geçen yılki bağımsızlık referandumunda öldü" diyor. "Neden?" diye sorduğumda araya diğer Ian giriyor:
"Çünkü (hayır kampanyasına destek vererek) Muhafazakarlarla aynı platformu paylaştılar, birlikte hareket ettiler. Burada insanlar bu partiye olan güvenini yitirdi. Onlarla Muhafazakarlar arasında fark yok."
‘İskoçlar geliyor!’
Dumfries’ten Glasgow’a giden son treni yakalamadan önce beklediğim pubda dört SNP aktivisti ile karşılaşıyoruz. Kibarca bana bira ısmarlamak istiyorlar.
BBC adına seçim kampanyalarını izleyen bir gazetecinin bunu kabul etmesinin doğru olmadığını söyleyerek, aynı kibarlıkla tekliflerini reddediyorum.
Bu durumda, görüş alma talebim de, “Şimdi rahatlama zamanı!" yanıtıyla geri çevriliyor. Fotoğraflarının çekilmemesi ricası eşliğinde...
Trende notlarımı karıştırırken aklıma, İngiltere’de sol kesimi temsil eden önemli yayın organlarından New Statesman dergisinin son kapağı geldi.
Kapakta, “İskoçlar geliyor!" manşetinin altında Başbakan ve Muhafazakar Parti lideri David Cameron ile Ed Miliband birlikte demiryoluna yatırılıp kıskıvrak bağlanmış bir şekilde zikredilmişlerdi. Onlara doğru gelen trende ise Nicola Sturgeon ve Alex Salmond İskoçya bayrakları sallıyordu.
Bağımsızlık referandumunu kaybedince çekilen Alex Salmond, İskoçya’da en çok satanlar listesinde olması kimseyi şaşırtmayan “The Dream Shall Never Die!" (Bu Rüya Asla Bitmez) adlı kitabında geçen yılki referanduma atıfla, “Evetçiler oylamayı kaybetti ama referandum bir ulusu değiştirdi. 100 gün süren bir kampanyanın sonunda insanlar bu yolculuğa başladıklarından farklı noktadalar” demişti.
Referandum sonrası SNP liderliğini bırakıp milletvekili adaylığını açıklayan Salmond’ın sözlerini hafife alanların çoğu, artık İskoçya’da şartların değiştiğinin farkında.
SNP’liler Dumfries&Galloway seçim bölgesinde İşçi Partisi’ni (Bu partinin SNP’nin eleştirilerine yanıtlarına da bir sonraki haberimizde yanıt yer vereceğiz) yenmelerinin zor olduğunu kabul ediyor.
Ancak Eylül ayındaki bağımsızlık referandumu sonrası üye sayılarının dört kat arttığını vurgulayarak momentumun arkalarında olduğunu söylüyorlar.
İskoçya Avam Kamarası’na 650 milletvekilinden sadece 59’unu gönderecek. Ancak İskoç seçmenin bu noktada SNP ile İşçi Partisi arasında yapacağı tercih, ülkenin tümünü etkileyecek.
İşte SNP de yarınki seçime 59 seçim bölgesinin çoğundan zaferle çıkma hedefi ile giriyor. İskoçya’daki kamuoyu araştırmaları yanlış çıkar ve İşçi Partisi karşısında yenik çıkarlarsa, İşçi Partisi lideri Ed Miliband çok büyük ihtimalle ülkenin yeni başbakanı olacak.
SNP’nin zaferi halinde ise bunun İngiliz siyaseti üzerinde de sarsıcı etkisi olacak ve İngiltere’de belki de bir süre, İskoç Ulusal Partisi’nin parlamentoda net destek vermediği hiçbir hükümet uzun süre görev yapamayacak.