Güncelleme Tarihi:
Almanya'da 1972-2000 yılları arasında milletvekilliği yapan hukukçu ve yayıncı Dr. Jürgen Todenhöfer, herkesin dehşetle ve merakla izlediği IŞİD'i, örgütün en önemli kalelerinden kabul edilen kentte, Musul'da inceledi. IŞİD'in geçtiğimiz yıl haziran ayında ele geçirdiği Irak'ın ikinci büyük şehri Musul'da 10 gün kalan Todenhöfer, örgüt yöneticileriyle görüştü, sokağın nabzını tuttu. İzlenimlerini "Inside IS - 10 Tage im Ismalischen Staat" (İçeriden IŞİD- İŞID'de 10 gün) adlı kitapta yayınladı.
On günlük Musul izlenimlerini aktarırken IŞİD için "Modern çağın gördüğü en donanımlı terör ordusu" tanımlamasını kullanan Todenhöfer, bunun yanında örgütün profesyonel yapılanmasına da dikkat çekiyor.
IŞİD'in bir devlet gibi örgütlendiğini ifade eden Todenhöfer, "Ben de anayasa hukukçuluğu yaptım. Ayrıca uzman anayasa hukukçularıyla görüştüm. Onlar da IŞİD'in fiilen bir devlet olduğu görüşüne sahipler. Belli bir bölgede fiili egemenliği var. Halkın çoğunluğundan destek görüyor. Trafik polisi var. Savaşçı olmayan normal polisleri bulunuyor. Medeni hukuku işliyor ve halk bundan memnun. Vergi tahsilatı yapılıyor. Ki bu devlet olmanın ön koşullarındandır. Bir nevi sağlık sigortaları var. İşleyen hastaneleri var. Gerçi Bağdat ilaç ambargosu uyguluyor ama burada işleyen bir devlet mevcut" diye konuşuyor.
"Beyin yıkıyorlar"
IŞİD Musul'u ele geçirince kentte yaşayan Şii, Hristiyan ve Yezidi'ler kaçmak zorunda kaldı. Ama kentte şu anda sadece Sünni Iraklıların yaşadığı söylenemez. Todenhöfer Avrupa dahil, bir çok bölgeden gençlerin Musul'a geldiğini söylüyor. Karayipli, modern giyimli bir gençle tanıştığını anlatan Alman gazeteci, söz konusu gencin ülkesinde hukuk fakültesinden mezun olduğunu ancak avukatlık yapmak yerine İslam için savaşma uğruna Musul'a geldiğini anlatıyor. Aynı şekilde sarışın bir İsveçli'nin de kendisine, "Burada hayatımın en mutlu günlerini yaşıyorum" dediğini aktaran Todenhöfer, IŞİD'in beyin yıkama konusunda da oldukça ileri düzeyde olduğunu vurguluyor.
"IŞİD'in özelliği sadece İngiltere'nin iki misli büyüklüğünde bir alana hükmediyor olması değil, aynı zamanda bazı gençler için de çok çekici bir yapısının bulunması. Bu gençler insanların kafalarının, ellerinin kesilmesini, yakılmalarını görüyorlar. Ama bunların önemli gerekçelerle yapıldığını düşünüyorlar. 'Zayıf cömert olamaz'. 'Güçsüz acımasız olmalı' diye düşünüyorlar. Yani acımasız, bana göre çok tehlikeli bir gelişme söz konusu" diye konuşan Todenhöfer'e göre, IŞİD'i askeri operasyonlarla çökertmek mümkün değil.
"Sadece politik çözüm söz konusu olabilir. Askeri yöntemlerle sorun çözülmez" diyen Todenhöfer, Amerikalıların ilan ettikleri askeri başarıların da geçerli olmadığını savunuyor. Amerikalıların Tikrit'in temizlendiğini açıklamalarının üzerinden bir kaç saat geçtikten sonra IŞİD'in daha büyük bir kent olan Ramadi'yi ele geçirdiğini vurgulayan Todenhöfer, "Hatta, tüm Anbar eyaletini aldı. Libya'nın bir kısmında kontrolü ele geçirdi, muhtemelen Afganistan'da saldırılar düzenliyor. Kanser gibi yayılıyor. IŞİD, ancak Irak halkının yüzde 35'ini oluşturan Sünni grupların yeniden Irak'taki siyasal mekanizmalara tam ve eşit yurttaşlar olarak dahil edilmesiyle durdurulabilir. Milli mutabakat sağlanmadan çözüm bulunamaz" diye görüşlerini dile getiriyor.