Irkçılar yolda

Yıllardır aşırı sağcı, ırkçı, yabancı düşmanı olduğunu gizlemeyen Almanya Nasyonal Demokrat Parti’nin (NPD) yanı sıra AfD kısa adıyla tanınan sağ popülist Almanya İçin Alternatif de ırkçılık yarışına katıldı.

Yani bir yerde ırkçılığı hortlatma yarışına.

Bundan tam üç yıl önce Federal Hükümetin, Euro’yu kurtarma politikasına karşı çıkanların, alternatif olarak kurdukları AfD, son dönemlerde sığınmacılara ve Müslümanlara karşı izlediği stratejiyle, daha doğrusu ırkçılıkla, özellikle eski Doğu Almanya sınırları içinde oluşturulan eyaletlerde nerdeyse üçüncü güç haline geldi.
Pegida kısa adıyla tanınan Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Avrupalı Yurtseverler hareketinin öncülüğünü yapan ve Başbakan Angela Merkel’in dünyaya adeta insanlık dersi veren sığınmacı politikasını istismar edip, halkı sokaklara döken AfD, bazı çevrelere göre Almanya’daki demokratik hukuk devleti için bir tehlike ve tehdit oluşturmaya bile başladı.
Aynı zamanda Başbakan Yardımcısı, Federal Ekonomi ve Enerji Bakanı olan Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı Sigmar Gabriel, AfD’nin açık ırkçı zihniyete sahip olduğuna dikkati çekerek, ilgili birimlerin ve adalet makamlarının gereken adımları atmalarını istedi. Hatta daha da ileri giderek, AfD’nin tıpkı Weimar ve Nazi döneminde (1920 ve 1930’lu yıllarda) olduğu gibi aynı kandan bir toplum-saf kan Alman toplumu yaratılmasını savunduğunu bile söyledi.

* * *

Aslında böyle düşünen yalnız SPD lideri Sigmar Gabriel değildir.
Başlangıçta AfD’nin içinde yer alan ve sonradan görüş ayrılığına düşerek yeni kurdukları Gelişim ve Açılım İçin Birlik Partisi’ne (ALFA) geçen Hans-Olaf Henkel de Gabriel gibi düşünenlerin başında gelmektedir.
Bir dönemler bilgisayar şirketi IBM Almanya’nın yöneticiliğini ve yıllarca Alman Sanayiciler Birliği’nin (BDI) başkanlığını yapan Henkel de, AfD’nin açık ırkçılık yaptığını söylemektedir.
2014 yılında yapılan seçimlerde AfD’den Avrupa Parlamentosu milletvekili seçilen Hans-Olaf Henkel, “Kendimin de birlikte büyüttüğü bir partinin nasıl bu kadar kin ve nefret dolu olduğuna bir türlü inanamıyorum” diyor. Almanya’da, AfD’nin faaliyetlerinin Federal Anayasa Koruma Teşkilatı tarafından izlenmesinini isteyen politikacıların sayısı her geçen gün artmakta. Ama buna paralel olarak AfD’ye destek de.

* * *

2015 yılında yapılan seçimlerde Saksonya’da, Brandenburg’da, Thüringen’de, Hamburg’da ve Bremen’de eyalet parlamentolarına giren AfD, sağ popülist söylemleriyle her geçen gün daha da güçlenmekte.
13 Mart’ta Baden-Württemberg, Rheinland-Pflaz ve Saksonya Anhalt’ta eyalet parlamentosu seçimleri var.
AfD meydanlarda.
“Sınırlar korunsun!”
“Sığınmacı kaosu durdurulsun!”
“Polis güçlendirilsin!”
“Yurttaşlar korunsun!”
İşte Afd’nin sloganlarından bazıları.
Korku politikasıyla oy avcılığı...

Yapılan kamuoyu yoklamaları AfD’nin Baden-Württemberg’de yüzde 10.5, Rheinland-Pflaz’da yüzde 9 oranında oy alacağını göstermekte.

Saksonya-Anhalt’ta ise AfD’nin yüzde 17’nin üzerinde oy toplayacağından hareket ediliyor.

Yani Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) ve SPD’nin ardından üçüncü güç.

Yani açık bir biçimde, ırkçılık yükselişte.

Tabii ırkçılık tehdidi ve tehlikesi de...