Güncelleme Tarihi:
İran yönetimi, 2015 yılında Mina'da şeytan taşlama sırasında çıkan izdihamda hayatını kaybeden 769 hacı adayı için Suudi yönetiminden 'kan parası' talebinde bulundu. Söz konusu faciada ihmal olduğunu öne süren İran yönetimi, Suudilerin gerekli önlemleri almadığını iddia etti.
Yeni Şafak'ın haberine göre milyonlarca Müslümanın dünyanın dört bir yanından akın ettiği kutsal topraklar, 2015 yılındaki Hac ibadeti sırasında korkunç bir faciaya tanıklık etmişti. Mina bölgesinde iki kalabalık grubun karşılıklı olarak aynı yolu kullanması nedeniyle çıkan izhidam sonucunda çok sayıda hacı adayı hayatını kaybetti. Kurban Bayramı'nın ilk günü yaşanan izdiham sonucu hayatını kaybeden hacı adaylarının çoğu ise İranlıydı. Suudi Arabistan yetkilileri resmi ölüm sayısını 769 olarak açıklarken, İran yönetimi en az 4 bin 700 kişinin yaşamını yitirdiğini iddia etti.
İRAN KAN PARASI İSTİYOR
İran İslami İrşad ve Kültür Bakanı Rıza Salihi Emiri, Suudi Arabistan'ın hacı adaylarının güvenliğini sağlaması ve izdihamda hayatını kaybeden hacılara 'kan parası' ödemesi durumunda İranlı vatandaşların bu yıl hacca gönderileceğini açıkladı.
HAREKETE GEÇTİ
İran, Mina'da yaşanan izdihamın hemen ardından sarf ettiği söylemler ve aldığı kararlar ile hac ibadeti üzerinden gerilimi tırmandırdı. Yaşamını yitiren hacı adaylarının sayısını yüksek gösteren ve çoğunluğu İranlı olduğu için Suud yetkilileri suçlayan yönetim, olayı 'Tahran-Riyad' tartışmasına sürükledi.
Yaşananlar doğrultusunda sadece yurt dışında yaşayan İranlılardan bir kısmı hac görevini yerine getirmek üzere Suudi Arabistan'a gidebildi. İran Hac ve Ziyaret Kurumu Başkanı Said Ohedi, "Vatandaşlarımızın başka ülkeler üzerinden hacca gitmesi doğru olmayacaktır" dedi.
Suudi Arabistan'ın hazırladığı hac mevsimi düzenlemeleri anlaşmasına imza atmayan İran'ın Hac ve Ziyaret Kurumu Başkanı Ohedi, Suudi Arabistan'ın İranlı hacıların hac merasimine katılmalarını engellediğini ve bunun da daha önceden planlanmış 'siyasi senaryo' olduğunu öne sürdü.
PROTESTOLAR SÜRECİ TIRMANDIRDI
Suudi Arabistan'ın 2011 yılında tanıklık ettiği protesto gösterileri mezhepçilik tartışmalarına yol açtı. Suud yetkililer, Şii din adamlarından Şeyh Nemr Bakır En-Nemr'in protesto gösterilerine destek verdiğini belirledi. 2012'de tutuklanan En-Nemr, Ocak 2016'da idam edildi. Tahran ve Riyad arasında 2016'da zirveye çıkan gerilim 2017'nin ilk aylarında Hac düzenlemeleri sırasında da gündeme gelmiş oldu. İran'ın tutukluluk süreci boyunca tepki gösterdiği olayın idamla sonuçlanmasıyla birlikte gösteriler düzenlendi. Tahran'daki protestolar sırasında Suudi Arabistan'ın Tahran Büyükelçiliği'nin ateşe verilmesi ise iki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri bir kez daha kopma noktasına getirdi. İdam sonrası bir açıklama yapan İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hüseyin Cabir Ensari, "Suudi Arabistan bu idamın bedelini ödemek zorunda kalacak" dedi. İranlı hacı adayları, 88'den sonra ilk kez hac görevlerini yerine getiremedi.
'İSLAMİ İÇ SAVAŞI' TEZİ GÜÇLENİYOR
Hac ibadeti alanında süren gerilim, İran'ın askeri ve siyasi faaliyetleriyle de Suudi Arabistan'ı tehdit ediyor. Suriye ve Yemen'de çeşitli grupları destekleyen İran'ın faaliyetleri dikkati çekiyor. İran ve Suudi Arabistan, hem Suriye hem de Yemen'de farklı tarafları destekliyor. Ekim ayında Yemen'de bulunan Husi milislerin ateşlediği füzenin Mekke'ye 65 kilometre kala engellendiği duyurulmuştu. Geçtiğimiz günlerde Yemen'de bulunan Husi milislerin, İran'ın geliştirdiği Scud füzesiyle Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'ı vurması da bölgede uygulanmaya çalışılan planları açıklıyor.
İslam coğrafyasında sahnelenen karışıklıklar, 'İslam iç savaşı' tezini akıllara getiriyor. Müslüman ülkeleri, etnik ve mezhep cephelerine ayırarak çatıştıranlar, bölgedeki tehdidi gerçeğe dönüştürmeyi hedefliyor.