Yavuz ÇEKİRGE
Oluşturulma Tarihi: Haziran 26, 2009 16:06
Ayetullah Ali Hamaney ve Ayetullah Rafsancani arasındaki rekabet giderek daha da belirginleşiyor. Bu rekabetin türünü anlamamız için Şîa mezhebinin en önemli kavramları olan "Vekalet –i Fakih", "Gaybet" ve "Rec’a" inancını incelemek gerekiyor.
Gaybet : Şîa “mehdi “düşüncesinde çok önemli bir kavramdır.
On iki imam ve “Mehdi “ inanışına göre “gaybet” görünmeme ama başka bir boyutta yaşamaya devam etme anlamını taşımaktadır. Kendisine kutsal özellikler atfedilen kişinin gizlenmesi normal insanlara görünmeme yani “Rec’a “ halidir.
Burada ikinci kavram olan “Rec’a “ üzerinde de ayrıca durmak gerekir.
Şîa'da gaybet düşüncesi on birinci imam olan Hasan El Askeri'nin 874 yılında vefatından sonra gündeme gelmiştir.
İmamiye inanışına göre Hasan El Askeri'nin beş yaşındaki oğlunun gaybete girdiğine ve on ikinci imam ve “El Kaim El Mehdi” olarak kıyamette geriye döneceğine "Rec’a" edeceğine ve o geri dönene kadar "Vekâlet –i Fakih" sistemine göre "sefir"lerin idaresine inanılmaktadır.
Gaybette olan liderlerin geri döneceği inancı Şîa inancının temelini oluşturmaktadır.İşte burada on ikiler meclisi ve “vekil “ öne çıkmaktadır.
Şîa mezhebinin Zeydiyye,Caf’er iyye ve İsmaili’yye dalları arasında farklılıklar olmasına rağmen Hz. Ali ‘nin de gaybete gittiği inancı ve bir gün geri döneceği (Rec’a edeceği) inanışı hakimdir.
Bu anlamda gaybete giden imamlar dönene kadar “fakihler” in bu yetkileri devr alması esasına göre şekillenen İran Şîa ‘sı 1979 yılında İmam Humeyni'nin kendini “sefir”, “Uma” ilan etmesiyle şekil değiştirmiştir.Artık gaybet inancının temeli olan “fıkıh”la (İslam Hukuku ) uğraşan kişilerden oluşan bir kurula değil de bir "sefir" , "Uma" ya yetkilerin devri bugün İran ‘da krize neden olan konu gibi gözükmektedir.
Ali Hamaney’in Fakihler kurulunun yetkilerini kendinde toplamasına karşı çıkan Rafsancani ciddi bir Şîa teolojik krizini de başlatmış durumdadır.
Burada tüm dünya medyasının “reformcular” olarak nitelendirdikleri göstericilerin esasında farklı bir amaçla sokaklara çıktığını anlamak gerekir. Burada konu gaybet inancındaki imamın yetkilerinin kurul yerine bir kişi tarafından uygulanması yani “sefir” makamının meşruluğu tartışma konusudur.
Gaybet inancının bir diğer unsuru da “takiyye” düşüncesiyle alakalıdır. Takiyye süreci on ikinci imamın kıyamet günü dönüşüne kadar uzatılmıştır. Fakihler kurulunun yetkilerini kendinde toplayan “Naibu’l-İmam” kabul edilen Humeynî’nin direktifleri On İkinci İmam’ın emirleri gibi algılanmış, sürgün olarak yaşadığı ülkelerden yolladığı bir işaretiyle tüm İran halkı sokaklara dökülmüştür.
İşte bu anlamda Rafsancani ve Mir Hüseyin Musavi taraftarlarının ana tezi yetkilerin yeniden Fakihler kuruluna iade edilmesidir.
Önümüzdeki süreçte yeni bir böklünmeye sebep olacak bu kriz mevcut Ali Hamaney ‘in kullandığı “sefir “ mutlak yetkisinin elinden alınması ve fakihler kuruluna devredilmesiyle alakalıdır.
Bu konunun çok iyi anlaşılması gereklidir.