Oluşturulma Tarihi: Şubat 26, 2005 02:14
İranlı kadın gazeteci Azadeh Moaveni, ‘Ruj Cihadı’ isimli kitabında ‘sanki ülkede sokakta elele tutuşmak, partiler vermek, saç uzatmak, ruj sürmek yasak değilmiş gibi’ yaşayan underground gençlik kültüründe tur atıyor.
OKUYUCULARINI Tahran’da Ally McBeal tarzı gecelere taşıyan, Tahran’daki defilelere ve ‘tekno Aşure’ partilerine götüren yazar, İran’da Batı filmlerinin yasak olduğunu hatırlattıktan sonra şöyle devam ediyor: ‘Herkesin bir videocusu vardır, kamyon dolusu filmle gezen seyyar videocular, en son filmleri müşterilerine ulaştırır.’ Gençlerin video klipleri ve filmlerde gördüklerini en küçük detayına kadar taklit etmeye çalıştıklarını belirten yazar, diyete özen gösterenlerin yemeklere düşkünlüğü gibi İran’da da cinsel açlık yaşandığına işaret ediyor. Çocukluğu California’da geçen yazar, şimdi Los Angeles Times Gazetesi için Irak savaşını takip ediyor. Moaveni, ülkede düşük seviyeli depresyon yaşandığını, insanların çıkışı Doğu felsefesi ve yogada aradığını kaydediyor.
Katı giyim kuşam şartlarından ötürü kadınların güzelleşmek için estetik ameliyata merak sardığını gözlemleyen yazar, baskı kültürünün bencilliği körüklediğini, bu nedenle gençler arasında uzun süreli ilişkilerin yaşanamadığını anlatıyor.