Güncelleme Tarihi:
Yaklaşık 21 milyon 400 bin seçmen, bombalı saldırılar, mezhepsel gerginliğin hüküm sürdüğü ülkede olağanüstü güvenlik önlemleri altında sandığa gitti. Irak Parlamentosu’ndaki 328 sandalyenin sahiplerinin belirleneceği seçimlerde 38 koalisyon ve 71 siyasi grubun bulunduğu 107 listeden 9 bin 40 aday yarıştı. Güvenlik önlemlerinin üst düzeye çıkarıldığı ülkede, seçim günü saldırılar yine de önlenemedi. Araçların trafiğe kapatıldığı, şehirlerarası ulaşımın kısıtlandığı önlemlere rağmen seçim merkezleri ve güvenlik güçlerine yönelik saldırılarda en az iki kişi öldü, onlarca kişi yaralandı. Saldırı kurbanı olan iki kadının, seçim merkezine giderken öldüğü belirtildi.
Sünniler oy kullanamadı
Ülkedeki tüm karışıklığın yanında gözler, bir süredir şiddetin önlenemediği Anbar eyaletinin üzerindeydi. Zira, El Kaide bağlantılı Irak ve Şam İslâm Devleti (IŞİD) örgütünün bölgede artırdığı etkisi yüzünden bölgede, güvenlik sorunu yoğun olarak yaşanıyor. Geçen Aralık ayından bu yana süren çatışmalarda binlerce ailenin Özerk Kuzey Irak bölgesine göçe veya kaçmaya zorlandığı Anbar’da bazı bölgelerde IŞİD’le süren çatışmalar nedeniyle oy kullanılamadı. Bu durum, seçim öncesi Sünni Arap nüfusun seçimlere katılımıyla ilgili tartışmalara neden olmuş, yetkililer Anbarlıların göç ettikleri yerlerde oy kullanabileceğini söylemişti.
Gerek Sünniler gerekse kendi tabanı olan Şiiler tarafından mezhepsel ayrımcılığı tırmandırmakla suçlanmasına rağmen seçimin favorisi olarak görülen Irak’ın Şii Başbakanı Nuri El Maliki de oyunu, başkent Bağdat’ta devlet binalarının yer aldığı ‘yeşil bölge’de, olağanüstü güvenlik önlemlerinin alındığı seçim merkezinde kullandı. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı ve Kürdistan Demokrat Partisi Genel Başkanı Mesut Barzani ise oyunu Erbil yakınlarında kullandı.
Maliki, burada seçimden zaferle çıkacağına emin olduğunu söyledi. Seçimlerin 2010’dan daha iyi olduğunu öne süren Maliki, “Irak Yüksek Seçim Kurulu’nun seçimi idare edemeyeceğini, yabancı güçlerin yardımına muhtaç olduğunu söylüyorlardı. Ama bugün seçimleri başarıyla yürütüyoruz” diye konuştu. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı ve Kürdistan Demokrat Partisi Genel Başkanı Mesut Barzani de oyunu Erbil yakınlarında kullandı.
BU SEÇİMLER NEDEN ÖNEMLİ?
Seçimler, ABD güçlerinin 2011’de çekilmesinin ardından ülkenin ilk kez kendi ayakları üzerinde düzenlediği oylama olması açısından hem bölgesel istikrar hem de ABD’nin Ortadoğu politikalarında stratejik bir öneme sahip. Seçim kampanyaları sırasında ne ABD ne de koalisyon güçlerinin desteği oldu. Öte yandan, ülkede son sekiz yılda yaşanan en büyük mezhepsel çatışmaların göbeğinde, ilân edilmemiş bir iç savaş görüntüsü altında düzenlenen seçimlerin sonuçları, ülkenin bütünlüğünü koruyabilmesi adına da önem taşıyor. Zira, uluslararası kamuoyu ve Ortadoğu uzmanları, seçim sonuçları sonrası siyasi olarak Sünni-Şii mezhepleri ve Arap-Kürt-Türkmen kökenleri ile aşiretler üzerine yapılanan ülkede ciddi bir mezhepsel dağılma riskine dikkat çekiyor. Anketlere göre, üçüncü kez başbakanlık için yarışan Maliki’nin başını çektiği Hukuk Devleti Koalisyonu’nun ise, Maliki’ye yöneltilen tüm mezhepsel ayrımcılık suçlamalarına rağmen seçimden zaferle çıkması bekleniyor. Ülkede bir önceki seçimlerde olduğu gibi partilerin tek başına hükümet kuracak kadar sandalye kazanamayacağı öngörüldüğünden, yine bir koalisyon iktidarına kesin gözüyle bakılıyor. Sonuçların ne zaman açıklanacağıyla ilgili resmi bir duyuru ise henüz yapılmış değil.
KİMLER YARIŞTI?
Maliki’nin Hukuk Devleti Koalisyonu’nun en ciddi Şii rakipleri arasında, İslam Yüksek Konseyi Başkanı Seyyid Ammar El-Hekim’in başkanı olduğu El-Muvatin koalisyonu ve Esad’a destek vermesi ve İran tarafından desteklenmesiyle bilinen aşırıcı Asaib Ehl El Hak grubu yer alıyor. Sünni tarafta ise, Reform için Birleşenler lideri Usame Nuceyfi ile Ulusal Koalisyon lideri İyad Allavi öne çıkıyor. 34 milyon nüfusa sahip Irak’ta çoğunluğun sağlanması için 165 sandalyenin alınması gerekiyor. Dolayısıyla seçimi kazansa bile Maliki’nin koalisyon için ciddi bir ikna sürecine girmesi gerekiyor. Maliki gibi yeşil bölgede oyunu kullanan Nuceyfi, Maliki ile koalisyon yapmayacaklarını açıkladı. Maliki ise seçimlerden sonra Anbar’daki çatışmaları kastederek ‘Felluce’deki sorunu çözeceğiz’ vaadinde bulundu.
DAĞILMA TEHDİDİ
İngiltere merkezli Independent gazetesinin Ortadoğu yazarı Patrick Cockburn, seçim sonrası dağılma tehdidi iddiaları her geçen gün güçlenen ülkede Maliki’nin, garantisini, tabanı Şiilerden değil Sünnilerden alacağını söyledi. Cockburn’e göre, IŞİD’in her geçen gün Sünni Arap toplumunda artan etkisi ve yarattığı çatışma ortamı, ülkeyi Maliki’ye zorunlu bırakacak. Her ne kadar seçim sonuçlarından beklediğini alacak olsa da Maliki, ülkenin bir bütün olarak kalmasını garantileyemiyor. Sekiz yıllık iktidarında Maliki hiç olmadığı kadar El Kaide uzantısı güçlerle mücadele etmek zorunda kaldı. Geçen yıl ülkenin beşte birine denk gelen Sünni çoğunluk üzerinde merkezi yönetimin gücü, gün geçtikçe bombalı saldırılarla kırıldı. Nitekim, bu saldırılar seçimlerden bir gün öncesine kadar sürdü. Felluce’de etkili olan IŞİD, bölgede sadece siyasi olarak değil, gerek sigara yasağı gerek erkeklere sakal düzenlemesiyle sosyal olarak da hakimiyetini ilân etti. Tıpkı ABD’nin 2007’de benzer bir gerilimi bastırmak için yaptığı gibi Bağdat yönetimi de Anbar’da aşiretleri devreye sokmaya çalışıyor. Ama bu taktiğin bugünkü ordunun gücüyle başarılı olması zayıf bir ihtimal. Bu yaşananların Maliki’ye tek katkısı ise, kendisini ‘çatışmacı Sünnilere karşı Şiilerin kurtarıcısı’ olarak gösterme şansı olabilir. Hoşnut olmasalar da İran ve ABD de Maliki’yi, daha iyi bir alternatif olmadığı için destekliyor. Suriye’deki krizin (IŞİD aracılığıyla) sıçradığı ülkenin tamamen bir istikrarsızlığa girmesi her iki ülkenin de işine gelmez.
Katar merkezli yayın kuruluşu El Cezire’den Michael Stephens ise Maliki’nin ülkedeki şiddeti tırmandırma dışında yönetim karnesinin de kabarık olduğunu savunuyor. Stephens, hükümetin karıştığı yolsuzluk, ülkenin iflasın eşiğine gelmesi, güvenlik güçleri arasında tarikatçı bölünmeye göz yummasının sadece Maliki’yi sevmeyen Sünnileri değil, muhalif Şiileri de rahatsız ettiğini belirtiyor.