Güncelleme Tarihi:
Amerikan Enterprise Institute kuruluşunun uzmanı Rubin, muhafazakar eğilimli The Weekly Standard dergisinde yayımlanan makalesinde, ABD Dışişleri Bakanlığını da fazla hoşgörülü davranarak Iraklı Kürtleri cesaretlendirmekle eleştirdi.
Rubin, "Iraklı Kürt liderler, PKK'ya yataklık etmeyi sürdürüyor. Verdiklerin desteğin aktif veya pasif olması önemli değil, çünkü terörü desteklemenin kabul edilebilir ölçüsü olmaz" dedi.
Türk yetkililerinin, en fazla aranan PKK'lı teröristlere Iraklı Kürtlerin pasaport sağladığını ve Iraklı Kürt lider Mesud Barzani'nin partisinin denetimindeki bölgede altı PKK üssü olduğunu dile getirdiğini anlatan Rubin, ABD yönetimince peşmergelere verilen silahların bir bölümünün de terör örgütü PKK'ya ulaştığını belirtti.
Barzani'nin PKK'lı teröristlerin Irak'ın kuzeyinde hareket etmesine kısıtlama getirmediğini kaydeden Rubin, "PKK'nın elebaşılarından ikisi, Ekim 2006'da Erbil'de bir hastanede tedavi oldu, üç ay sonra da yine Erbil'de bir lokantada yemek yerken fotoğrafları çekildi" dedi.
Rubin, "Kürtler, Türkiye'nin kararlılığını kavrayamıyor. Çok sayıda Kurt, peşmergelerin, Türk ordusunu Irak'ın kuzeyindeki dağlarda yenebileceğini söylüyor ve buna inanıyor. Ancak hiçbir durumda böyle bir şey olmayacak" diyerek, 1998'de de benzer bir olayın meydana geldiğini kaydetti.
Türkiye'nin PKK'ya verilen desteğin kesilmesi talebiyle ordusunu Suriye sınırında konuşlandırdığını ve Türkiye'nin gücü konusunda Iraklı Kürtlerden "daha aklı başında" olduğunu belirttiği dönemin Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'ın terörist Abdullah Öcalan'ı sınır dışı ettiğini hatırlatan Rubin, "O dönemde Türkiye'nin siyasi ve askeri karar alma mekanizmasındaki kişiler, ABD'den yeşil ışık gelsin veya gelmesin, Suriye'ye girmeye kararlı olduklarını dile getirdi" dedi.
Michael Rubin, "Barzani, Kürtlere Amerikan sempatisinin anlamını fazla büyütüyor. Washington, Türkiye'nin Irak'ın kuzeyindeki PKK kamplarına karşı olası bir sınır ötesi operasyonunu onaylamasa da, bunu anlayışla karşılar. Avrupa'nın kaygıları da, Ankara'yı PKK üslerine taarruz etmekten alıkoymaz" diye yazdı.
Rubin, Iraklı Kürtlerin bağımsızlık ve genişlemecilik niyetlerine ilişkin örnekler verirken, Kürt televizyonlarının Irak'ın kuzeyinden bahsederken "güney Kürdistan" ifadesini kullandığını, Barzani'nin "Kürt bayrağı" olarak 1940'larda sadece bir yıl yaşayabilen Mahabad Kürt cumhuriyetinin bayrağını belirlediğini, kuzeyde Irak bayrağının yasaklandığını ve Erbil ve Süleymaniye'de satılan haritalarda Akdeniz'den Basra Körfezi'ne kadar uzanan bir "büyük Kürdistan"ın gösterildiğini belirtti.
Barzani'nın "Türkiye, İran ve Suriye bağımsız bir Kürt devleti fikrine alışmalı" sözlerine işaret eden Rubin, Iraklı Kürtlerin şimdi elde ettiği özerklik derecesinin, Irak savaşı öncesindeki bütün tahminleri aştığını kaydetti.
Rubin, Iraklı Kürtlerin tutumuna ilişkin ABD yönetimine de eleştirilerde bulundu.
Michael Rubin, geçen günlerde Türkiye-Irak sınırında "Türkiye ile Kürdistan arasındaki sınır" diye bahsederek siyasi gaf yapan Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın, görevine başladıktan sonraki ilk Irak ziyaretinde Barzani ile Bağdat'ta değil, Irak'ın kuzeyinde görüşmesinin yanlış olduğunu kaydetti.
"Rice'ın sembolizm konusundaki dikkatsizliği, Kürtlerin milliyetçi dürtülerini daha da güçlendirdi" diye Rubin, Iraklı Kürtlerin, Rice'ın Barzani ile Irak'ın kuzeyinde görüşmesini, ulusal heveslerinin desteklenmesi olarak gördüğünü yazdı.
Rubin, "ABD Dışişleri Bakanlığı, Kürtlerin sertliğine sertlikle yanıt vermekte isteksiz. Iraklıların ülke içinde hareket etme hakkını etnik temelde kısıtlayan Kürt yetkilileri, ABD'nin 1961 yılında yürürlüğe giren Dış Yardım Yasası'nı ihlal etti. Ancak bunun ardından ABD Dışişleri Bakanlığı, mali yardımı Kürtlerin daha düzgün davranması koşuluna bağlamaya yanaşmadı. 23 Haziran 2004'te ABD yetkilileri, Kürt liderlere 1,4 milyar dolar transfer etti. Bunun üzerinden daha bir hafta geçmeden yerel Kürt yönetimi, bir Norveç şirketiyle petrol arama anlaşması imzalayarak, Irak'ın birliğine darbe vurdu" dedi.
ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi başkanı Demokrat senatör Joe Biden'in, Irak'ın etnik ve mezhepsel esaslara göre üç özerk bölgeye ayrılmasını önerdiğini hatırlatan Rubin, yazısını, "Iraklı Kürt liderlerin teröristleri kovduğu ve Irak sınırları ötesine ilgilerinin olmadığını duyurduğu zamana kadar, Kongre'nin etnik temelde federalizmi cesaretlendirmesi, bölgeyi kaosa atma riskini taşır" diyerek bitirdi.