Güncelleme Tarihi:
Hal böyle olunca, yaklaşık beş bin kapasiteli konser salonu doluyor. Merakla bekleyenler. Damardan şarkılarına hasret kalanlar. Türkiyelisi, Kıbrıslısı, İngilizi, Amerikalısı..Ve daha kimbilir kaç memleketten onu dinlemek için yolu Londra'ya düşenler.
Sezen Aksu'nun, Londra'da verdiği konser sanırım uzun süre hafızalardan silinmeyecek. Sanatçının, dünya müzik endüstrisinin devlerine evsahipliği yapan Royal Albert Hall'de sergilediği performansın tadı ise benim gibi birçok müzikseverin damağında kaldı diye düşünüyorum. Gecenin sonunda öyle bir enerji vardı ki, seyirci sabaha kadar şarkı söylese sanki Sezen'i dinleyecekti.
.......
Bu muhteşem konseri neresinden yakalayarak anlatsam diye düşünürken, belki de doğrusu baştan anlatmak..İngiliz spiker sahneye çıkmadan önce Sezen Aksu'yu, 'Living Legend-Yaşayan Efsane' olarak tanıttı. Dünyanın bildiği ve bir çok yabancı dile çevrilen 'Şımarık' ve 'Şıkıdım' parçalarının yaratıcısı olduğu hatırlatılan Aksu'ya övgüler yağdıran spiker, 'Onu burada ağırlamaktan gurur duyuyoruz'dedi. Sezen Aksu'nun salonu dolduran müzikseverlere hitaben İngilizce söylediği 'Müziğin dili yoktur. Müzik sizin kalbinizle benimki arasında bir köprü' sözü uzun süre alkışlandı. Sanatçı Londra konserine Su Gibi, Gülümse, 1945 gibi klasikleşmiş parçalarıyla başlarken ikinci yarıda özellikle Dansöz Dünya ve Rakkas şarkılarında vokalisti Nurcan ile yaptığı dans gösterisi, seyircileri gülmekten kırdı geçirdi. Dans şovunda vokalisti ile birlikte Royal Albert Hall sahnesinde yerlerde yuvarlanan Sezen Aksu, daha sonra söylediği duygusal şarkılarıyla devleşti. Sanatçı, Sen Ağlama şarkısının bir anda salonu dolduran yüzlerce seyirci tarafından hatasız söylendiğini farkedince, şarkı söylemeyi bırakıp bir orkestra şefi edasında salonu yönetti. Hayranları Sen Ağlama'yı eksiksiz söylerken sanatçı gözyaşlarına zor hakim oldu.
Aksu, konserinin ikinci bölümünde Amerika seyahatinde tanıştığı ve Steve Wonder'in vokalistliğini yapan İndia Aires'i sahneye davet etti. ' I am ready for love-Aşka Hazırım' adlı şarkıyı gözleri kapalı söyleyen Aires, Aksu hayranlığını sanatçıya uzun süre sahnede sarılarak gösterdi. Süprizlerle dolu konser bittiğinde salonu dolduran yüzlerce seyirci Sezen Aksu'yu ayakta alkışlıyordu. Minik Serçe'nin Londra konserinin kapanışıda yine uslübuna yakışır şekilde oldu. Aksu, konseri tıpkı 'Bodyguard-Koruma' filminde olduğu gibi korumasının kucağında bitirdi. Tek farkla..Filmdeki koruma Kevin Costner'di. Minik Serçe'nin koruması ise oldukça cüsseli dev bir zenciydi. Aksu, salonu zenci korumasının kucağında terketti.
Kıvırmak moda oldu..Gordon Brown da niyetini bozdu!!
Eskiden sözünün eri olmak önemli bir nitelikti.
...
O eskidendi..Artık çağ atladık. Biz insanlar, dünyanın heryerinde hangi coğrafyada olursak olalım..Çağa ayak uyduruyoruz.
Birisi önderliği çekiyor..Diğerleri peşinden gidiyor..Moda bu olsa gerek..Politikada da moda şu günlerde 'kıvırmak'..Çağa ayak uyduran deyim yerindeyse modayı yakından takip eden son lider: İngiltere Başbakanı Gordon Brown. Irak operasyonuyla popülaritesini kaybeden eski Başbakan Tony Blair'den koltuğu devralan Gordon Brown ilk günlerde farklılık sinyalleri veriyordu. Ağır duruşu kendinden emin tavırlarıyla, 'ben buyum' diyen yeni İşci Partisi Başkanı ve Başbakan Gordon Brown, farklılığını sadece bir kaç ay için koruyabildi. Ya da modaya ayak uydurdu..
Kasım ayı için erken seçim isteyen Brown, son anda medya hücumuna yenik düştü. Kamuoyu araştırmalarında popülaritesinin düştüğünü farkeden Brown, hızlı çarkertti. BBC'ye verdiği röpörtajda 2009'a kadar seçim yok sinyali veren Başbakan, televizyonda rahat görünmese de şu günlerde rahat bir nefes aldığı kesin.
Kimbilir..
'Uzun dönemde yapmak istediklerimizi kanıtlayacağım' diyerek kıvıran Başbakan Gordon Brown, belki de içinde bolca kıvırmanın olduğu Sezen Aksu'nun Dansöz Dünyası'nı dinlemiştir.