Güncelleme Tarihi:
İNGİLTERE SEÇİMLERİNDE KAZANAN TÜRKİYE OLACAK
İngiltere'de mevcut seçim sistemi, dar bölge ve çoğunluk esasına göre düzenlendiği için, yâni her seçim bölgesinde en çok oyu alanın doğrudan milletvekili seçilmesi dolayısıyla, herhangi bir siyasi partinin aldığı yüzdelik oyla, sahip olduğu sandalye sayısı doğru oranda olmayabiliyor.
İşte İngiltere’de bu sistem işleyişinde dün yapılan seçimlerde Muhafazakarlar, 13 yıl sonra ilk kez zirveye çıktı. İktidardaki İşçi Partisi ikinciliğe gerilirken, Liberal Demokratlar beklenen patlamayı yapamadı.
Parlamentoda hiçbir parti 326 sandalyelik salt çoğunluğa sahip olmayacak. 1974’ten beri ilk kez oluşan “asılı parlamento”, bir koalisyonu veya azınlık hükümetini zorunlu kılıyor. Siyasi kriz kapıda.
SANDIK ŞAŞIRTMADI
İngiliz Parlamentosu’nun alt kanadı olan Avam Kamarası’nda yer alacak milletvekillerini belirlemek için İngiltere, Kuzey İrlanda, İskoçya ve Galler’de seçmen dün sandık başına gitti. Seçmenler ayrıca 164 yerel yönetim için de oy kullandılar. Seçime katılım yüzde 70 oldu.
Ülke genelindeki 650 seçim bölgesinden 648'inden gelen seçim sonuçlarının ardından Muhafazakarlar’ın Avam Kamarası’nda çoğunluğu elde edecekleri kesinleşti ancak partinin salt çoğunluğa ulaşabilmesi beklenmiyor. Sonuçların açıklanmasının ardından, parti lideri David Cameron, “İşçi Partisi hükümetinin artık ülkeyi yönetme kapasitesini kaybettiğinin ortada olduğunu” söyledi.
Oyların yüzde 99'unun sayımı tamamlanırken oluşan oy ve sandalye dağılımı şöyle oldu: Muhafazakarlar, oyların yüzde 36.1’ini aldı ve 305 sandalye elde etti (değişim +97), Başbakan Gordon Brown'un İşçi Partisi oyların yüzde 29.1’ini aldı ve 258 sandalye elde etti (değişim -91), Liberal Demokratlar ise oyların yüzde 23’ünü aldı ve 57 sandalye elde etti (değişim -5).
ÇOK OY ALMAK ÇÖZÜM DEĞİL
İngiltere'de seçim sistemi özetle şöyle işliyor: Ülke eşit büyüklükte seçim bölgelerine bölünüyor ve her parti her bölgeden bir aday gösterebiliyor. Seçmenler de listedeki adaylardan sadece bir tanesini seçiyor. En çok oyu alan aday o bölgeden seçimi kazanmış oluyor. Bu sistem istikrarlı tek parti hükümetleri getirdiği için avantajlı gibi görünse de milyonlarca oyun çöpe atılmasına neden olduğu ve küçük partileri meclisin dışında bıraktığı yani çoğunluğun temsiline izin vermediği için eleştiriliyor.
Tek adaylı çoğunluk sisteminde mecliste kimin ne kadar sandalye sahibi olacağında sadece oyların sayısı değil, coğrafi dağılımı da etkili oluyor. Oyları belli bölgelerde yoğunlaşmış partiler, desteği ülke geneline daha dengeli olarak dağılmış partilere göre daha avantajlı bir konuma geçiyor. İşçi Partisi’nin seçmeni Liberal Demokrat Parti’ye göre daha yoğunlaşmış bir halde bulunuyor.
Dolayısıyla İşçi Partisi, örneğin, 10 seçim bölgesinin altısında birinci çıkarken, Liberal Demokratlar bu bölgelerin 10’unda da ikinci olsun diyelim. Bu durumda Brown altı sandalye kazanırken Liberal Demokrat lider Nick Clegg toplamda aldığı oylar Brown’dan daha fazla olsa bile hiç sandalye kazanamamış oluyor.
KOALİSYON GÖRÜŞMELERİ
Oyların tamamına yakınının sayılmasının ve neredeyse kesin sonuçların ortaya çıkmasının ardından koalisyon çalışmalarına yönelik açıklamalar da gelmeye başladı.
Kraliçe 2. Elizabeth’in yeni hükümeti kurma görevini vermesi beklenen Başbakan Brown ilk koalisyon görüşmesini Liberal Demokrat Parti ile yapmak istediğini söyledi.
Ancak Liberal Demokrat Parti lideri Clegg bugün yaptığı açıklamada, seçimden en fazla oy alan partinin, yani Cameron liderliğindeki Muhafazakar Parti'nin hükümeti kurması gerektiğini söyledi. Clegg'in bu sözleri, seçimden ikinci sırada çıkan İşçi Partisi ile Liberal Demokratlar arasında koalisyon ihtimalinin az olduğu yorumlarına neden oluyor. Ayrıca iki partinin toplam milletvekili sayısının hükümeti kurmak için gereken 326 sayısına yetmediğine dikkat çekiliyor. Bu ortaklık, gerekli sandalye sayısına ulaşmak için İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'dan küçük partilerin desteğine ihtiyaç duyuyor.
Muhafazakarların lideri Cameron da Liberal Demokratlara "kapsamlı" bir işbirliği teklifi yaptı.
Liberallerin en önemli talebi olan seçim sistemi reformuna Muhafazakarların karşı çıktığı biliniyor. Ancak sonuçların açıklanmasından sonra Cameron, Liberal Demokratlarla reform konusunu da görüşebileceklerini dile getirdi.
BROWN BIRAKACAK MI
Liberal taban sola yakın olduğundan ve olası bir sol koalisyona dışarıdan da yeterli destek bulunabileceğinden, analistler bu olasılığı güçlü buluyor. Tek sorun, Liberal Demokrat lider Clegg’in, Başbakan Brown ile çalışmayacağını açıklamış olması. Yâni en “mâkul” koalisyon seçeneğinin gerçekleşebilmesi için ya Clegg geri adım atacak ya da Brown’ın başbakanlıktan ve parti liderliğinden istifa etmesi gerekecek. Aksi halde ufukta yeni bir genel seçim var.
Ülkede hiçbir liderin hükümeti kurma görevini başarması kolay değil. Birçok analiste göre İngiltere’yi, ekonomik krizden çıkışı zorlaştıracak çetin bir siyasi belirsizlik dönemi bekliyor.
TÜRK VE KKTC KÖKENLİ ADAYLAR KAYBETTİ
İngiltere'de yapılan genel seçimde oy sayımında sona yaklaşılırken, İşçi Partisi listesinden seçime giren Türk ve KKTC kökenli adaylar parlamentoya giremedi.
İşçi Partisi Basingstoke bölgesinden aday olan Funda Pepperell oyların yüzde 20'sini alarak bölgesinde üçüncü sırada yer aldı. Pepperell'in aday olduğu bölgeden Muhafazakar Parti yüzde 50 oyla milletvekili çıkardı.
İşçi Partisi'nden bir diğer milletvekili adayı olan Ayfer Orhan da oyların yüzde 20'sini alarak üçüncü sırada yer aldı. Orhan, aday olduğu Hemel Hempstead bölgesinde, yüzde 22 oy alan Liberal Demokrat aday ve yüzde 50 oy alan Muhafazakar adayın gerisinde kaldı.
TÜRKİYE'DE DE TARTIŞILIYOR
Türkiye'de de özellikle "baraj" uygulaması sebebiyle mevcut seçim sistemi uzun süredir tartışılıyor. Anayasaya göre, genel seçimlerde ülke genelinde geçerli oyların yüzde 10’unu geçemeyen partiler milletvekili çıkaramıyor.