Güncelleme Tarihi:
Independent manşetinde "Nereye gidiyoruz?" diye soruyor ve manşetin hemen altında şu ifadeler yer alıyor:
"Bir Amerikalı kurban. Bir İngiliz katil. Kargaşa içinde bir bölge. Öfkede birleşen ama fikirlerden yoksun bir Batı dünyası. Başbakan David Cameron kriz görüşmeleri için tatilini yarıda keserken, Obama olayı kınayanlar korosuna katıldı. Amerikalı gazeteci James Foley'nin öldürülmesi bir şeyi çok açıkça ortaya koydu. Sözde 'halifeliğin' Irak ve Suriye'de amansız yükselişi artık İngiltere'nin görmezden gelebileceği bir sorun değil."
"THE BEATLES" DİYE ANILAN GARDİYAN GRUBUNUN ÜYESİ
Times ise "Gardiyan John için av" manşetini atmış. Gazete Foley'nin başını kesen militanın İngiliz istihbarat servisleri MI5, MI6 ve SAS Komandoları'nın başlıca hedefi olduğunu yazıyor.
Gazete videoda görülen militanın IŞİD içinde dört Pakistan kökenli İngiliz vatandaşlarından oluşan ve "The Beatles" diye anılan gardiyan grubuyla bağlantılı olabileceğini yazıyor.
Times, daha önce IŞİD tarafından rehin tutulan ve daha sonra serbest bırakılan bir rehinenin videodaki militanın sesini John adıyla bilinen bir gardiyana benzettiğini belirtiyor.
MİLİTAN MÜZAKERECİYDİ
Guardian da manşet haberinde benzer bilgiler veriyor ve Londra aksanıyla İngilizce konuşan militanın IŞİD'in Türk yetkililere teslim ettiği 11 rehinenin fidye karşılığı serbest bırakılma müzakerelerinde IŞİD'in başlıca müzakerecilerinden biri olduğu yönünde bilgiler bulunduğunu yazıyor.
Daily Telegraph da FBI, MI5 ve Londra Emniyet Müdürlüğü Scotland Yard'ın Foley'nin başının kesildiği videonun militanın kimliği ve yeri hakkında birçok ipucu verdiğine inandığını yazıyor. Yüksek kaliteli malzemelerle çekilen videonun verdiği ipuçları arasında militanın ten rengi, boyu ve konuştuğu Londra aksanlı İngilizce'nin bulunduğu belirtiliyor.
FOLEY’E KÖTÜ DAVRANDILAR
Times'da Foley'le birlikte yedi ay geçirdikten sonra fidye karşılığı serbest bırakılan Fransız rehine Nicolas Renin'in ifadeleri yer alıyor.
Renin Foley'nin ABD’li olması ve erkek kardeşinin Amerikan Hava Kuvvetleri'nde çalışması nedeniyle militanların kendisine özellikle çok kötü davrandığını anlatıyor.
Geçen Nisan'da serbest kaldıktan sonra ailesi ve arkadaşlarının Foley'nin serbest kalması için gereken fidyeyi bulmasını umduğunu söyleyen Renin, "Militanlar sabırsızlanıyordu. Foley'le geçirdiğimiz günler boyunca bu çok açıktı. Daha sonra ABD'nin bombardımanı bu noktaya gelişi hızlandırmış olmalı" diye konuşuyor.
IŞİD’E 4 REHİNE DAHA
Guardian IŞİD'ın son günlerde dört kişiyi daha rehin aldığını yazıyor. Halep yakınlarında rehin alınıp, Rakka'ya götürülen son rehinelerin iki İtalyan kadın, bir Japon ve bir Danimarkalı olduğu kaydediliyor. Rehinelerin gazeteci, fotoğrafçı ya da yardım görevlisi oldukları vurgulanıyor.
Independent'ta yer alan bir haberdeyse İngiltere vatandaşlarının IŞİD'ın yükselişinde önemli bir rol oynadığı söyleniyor. Habere göre IŞİD saflarında savaşan iki bin Avrupalı militanın 500'ü İngiliz vatandaşı.
Aşırılık karşıtı Quilliam Vakfı'ndan Charlie Cooper, Avrupalılar'ın kolayca örgötü katılmasının bir nedeninin Türkiye'ye rahatça gidebilmeleri ve bir otobüsle sınır bölgelerine geçebilmeleri olduğunu söylüyor.
‘SADDAMIN ADAMLARI YÖNETİME GELSİN’
Times'da ise Eski Irak Başbakanı İyad Allavi'nin IŞİD'i yenilgiye uğratmak için sunduğu enteresan bir öneri haberleştirilmiş.
Allavi acil bir ulusal uzlaşı süreci kapsamında İŞID'ın yenilmesi için devrik Irak lideri Saddam Hüseyin'in adamlarının yönetime girmesini öneriyor. Allavi, "Baas partililer genel anlamda Irak halkının saygısını kazanmış profesyonellerdi. Yönetime geri dönmeliler, aksi takdirde Irak mezhep temelinde bölünecek. Uzlaşma olmadan ABD'nin hava saldırıları geri teper ve bundan IŞİD yararlanır" diyor.
Allavi ayrıca uzlaşma sürecinde sembolik bir jest olarak Saddam Hüseyin'in savunma bakanı Suldan Haşim Ahmed'in serbest bırakılmasını öneriyor. Ahmed 1980'li yıllarda Kürtler'e karşı girişilen Enfal katliamındaki rolü nedeniyle 2007'de ölüm cezasına çarptırılmıştı.