Güncelleme Tarihi:
Zirvenin iki büyük aktörü ABD ve Çin bağlayıcı bir anlaşma yapılamamasından dolayı birbirini suçlarken, tüm dünyanın, „nasıl olur?“ diye sorduğu, Kraliçenin liderlere verdiği yemekteki Greenpeace eyleminin 007 yazılı plaka ve oyuncakçıdan alınan bir lamba ile nasıl gerçekleştirildiği de ortaya çıkmış oldu.
BM İklim Zirvesi „Cop 15“. Tüm Dünya bir yıl boyunca bu zirveyi bekledi. Küresel ısınmaya, çevre kirliliğine karşı alınacak önlemler konusunda bir ümit, bir beklenti vardı insanlarda. 2012 yılından sonra Kyota anlaşmasının yerini alacak, bağlayacı bir anlaşma bekliyordu insanlar, dünya liderlerinden.
Ama olmadı. İklim zirvesinin daha ilk ikinci gününde, Danimarka’nın, ABD ve İngiltere ile bir metin üzerinde anlaştığı çıktı ortaya. Önce 133 ülkeden oluşan G77 ülkeleri buna itirazda bulundular, toplantıları protesto ettiler. Ardından büyük ülkeler ABD ve Çin arasında bir anlaşmazlık başladı. Çin bağlayıcı bir anlaşmaya karşı çıktı. Çünkü, endüstride hızlı bir gelişme yaşayan Çin, sera gazlarını kısıtlama konusunda bağlıyıcı bir söz vermek istemiyor, vermesi durumunda bunun sanayileşme ve endüstrideki yatırımların yavaşlaması anlamına geleceğini biliyordu.
Obama ise, bir kaç ay önce aynı kongre merkezinde, Bella Center’de Dünya Olimpiyat komitesinden olimpiyatların Chigago’ya verilmesini istemiş ama istediğini alamayınca büyük bir hayal kırıklığı ile döndüğü ülkesinde eleştiriler almıştı. Obama bu kez delegelerine „bizim istedğimiz şekilde garanti bir anlaşma metni üzerinde uzlaşma sağlanırsa Kopenhag’a gelirim“ dedi. Obama, Danimarka’nın ve kendi delegelerinin sözüne kanarak Kopenhag’a geldi ama aradığını bulamadı. Karşısında Çin seddi duruyordu. Görüşmelerin son günü, 18 aralıkta, saat 17.00’de ülkesine dönmesi beklenen Obama, Çin Başbakanı Wen Jiabao   ile görüşmelerini geç saatlere kadar sürdürdü ama taleplerini kabul ettiremedi. Çin ABD’yi iki yüzlü olmakla suçladı. ABD ise Çin’i bağlayıcı bir iklim anlaşmasını sabote etmekle suçladı.
Sonuç, zirveden bağlayıcı bir anlaşma yerine, sadece tavsiye kararları çıktı. Yani her ülke, sera gazlarının azaltılması, iklim değişikilğine karşı hava sıcaklığının 2 dereceden fazla artmaması için kendi insiyatifi ile önlem alacaktı. Tabi bir de gelişmekte olan ülkelere verilmesi kararlaştırılan 100 milyar dolarlık yardım. Bağlayıcı anlaşma ümitleri 2010’da Almanya’da yapılacak yeni zirveye kaldı. Başta çevreciler ve Araştırmacılar olmak üzere tüm dünya hüsrana uğradı. Zaten Obama’da geçtiğimiz gün bir TV kanalına yaptığı açıklamada da bunu kabul etti.
DANÄ°MARKA POLÄ°SÄ°NÄ° ALDATMAK BU KADAR KOLAYMI?
Ben geçen yazımda Türk polisinin olayları bastırma konusunda Danimarka polisinden öğrenebiliceği çok şey olduğunu yazmıştım. Bu yazımda, „güvenlik hariç“ kelimelerini kullanmak istiyorum.
Danimarka Kraliçesi Margrethe BM İklim Zirvesinde, ülke liderlerine Christiansborg sarayında birakşam yemeği verdi. Başbakanlık makamı ve Parlamento’nun aynı çatı altında bulunduğu Christiansborg’un çok iyi korunmadığı çıktı ortaya. 3 Greenpeace üyesi, davetli gibi şık giysilerle davete gelerek, içeri girip, ellerindeki pankartı açıp eylem yapma başarısını gösterdiler. Başarının ardındaki sırrı polis bir haftadır araştırıyor ama bir türlü bulamadı. Bunun üzerine Greenpeace, polise bilgi verme ihtiyacını duymuş olacak ki, 3 Greenpeace üyesinin kiraladıkları limosine 007 nolu sahte palaka taktıkları, aracın önünde de oyuncakçıdan alınan mavi ışıklı polis sirenini kulandıkları, aracın üzerinde Greenpeace logosu olmasına rağmlen tüm polis engellerini kolayca aştıkları açıklamasını yaptı.
Danimarka Kraliçesi II Margrethe ve Fransız asıllı eÅŸi Prens Henrik’in en yakın dostları arasında Roger More ve Danimarkalı eÅŸi Kristine Tholstrup var Her fırsatta ve davette Danimarka’ya gelen James Bond filmlerinin ünlü aktörü 007 Roger More’ye tüm kapılar açık. Polisler öyle olacak ki Greenpeace üyelerinin aracındaki 007 nolu plakayı görünce, araçtakilerin, Roger More ve eÅŸi olduÄŸunu sanıp kimlik ve davetiye kontrolü yapmaya ihtiyaç duymadılar. Bu olay bize bir kez daha ÅŸunu gösterdi. Demek ki, istenirse, her türlü eylemi ve saldrırıyı gerçekleÅŸtirmek mümkün. Umarım, Danimarka polisi bu olaydan bir ders çıkarır, biz basın mensuplarına uyguladığgı sıkı denetimi, gösterici ve teröristlere karşı da uygular.Â