Güncelleme Tarihi:
"TÜRKİYE SINIRINA GİDECEKTİ"
18 yaşında, çok iyi Almanca konuşan bir Türk genci, hücre arkadaşından etkilenerek terör örgütü DEAŞ'a katılmak istediğini Demir ile yaptığı birebir görüşme esnasında söylemiş. Hücre arkadaşından etkilenen ve aslen Suriye sınırındaki bir Türk kentinden olan gencinin hapse girme nedeni bir baka soygunu. Demir, 'pırıl pırıl bir gençti' diye yâd ettiği Türk gencin bir gün cuma namazından sonra yanına gelerek ısrarla birebir görüşmek istediğini aktarıyor. Genç, görüşmesinde doğrudan DEAŞ'a katılma planını Demir’e açmış.
Demir, "Bu gencin gözlerinde 'düşündüklerim doğruysa beni tasdik edin, doğru değilse beni kurtarın' mesajı vardı" diyor. Hâlihazırda radikalleşmiş hücre arkadaşından etkilenen bu Türk gencini 'doğru yola' çevirmek ise tahmin edildiği kadar zor olmamış... Demir, "Bu gençle Josephstadt Cezaevi'nde birkaç defa görüştükten sonra onu ikna etmeyi başardım. Bir din görevlisinin yalnız ve korunmasız bir mahkûmu etkileyip onu radikallere rağmen aydınlatması muazzam bir şey" sözleriyle 'başarı hikâyesini' anlatıyor.
İKİ MAHKÛM ÖLDÜRMEYİ PLANLIYORDU
Avusturya Cezaevleri Din Görevlileri Başkanlığı (Islamische Gefaengnisseelsorge Österreich) görevini yürüten Demir, cezaevlerindeki mahkûmları radikalleştirmeye çalışan örgüt üyelerinin tehditleriyle karşılaşmış. "Bir arkadaşım 'Ya Ramazan bak, burada iki Çeçen mahkûm var, bunlar dışarıda gördükleri zaman seni öldüreceklerini söylüyorlar' dedi. Ancak şu ana kadar bir saldırı olmadı. Bu tehditlerin ardından cezaevlerine girmeyi bıraktım. Cezaevlerinde aldığım tehditler çalışmamı bırakmama sebep oldu. Ama her şeye rağmen iyi örnekler de var. Mesela iki hafta önce restoranda birisi gizlice hesabımı ödeyip bana bir mektup bıraktı. Mektupta 'iyi ki varsınız' yazıyordu. Ondan önce de yolda yürürken biri üzerime atladı, bana sarıldı..." diyor. Demir, aldığı tehditler yüzünden ailesinin artık cezaevlerinde çalışmasını istemediğini söylüyor.
YÜZÜME TÜKÜRDÜ
Demir, cezaevlerindeki mahkûmlarla ilgilenmenin önemini ise "Gönüllü olarak çalışmaya başladığım ilk senede bir mahkûm yüzüme tükürdü. Bunun sebebi onunla görüşmemin gecikmiş olmasıydı. Bana 'Biraz daha gelmeseydiniz ateist olacaktım', 'Bana vakit ayıramadınız' dedi. Orada bulunan insanlarla teketek görüşme şansı çok önemli bir şey. Ancak o hapishanede 200 Müslüman mahkûm vardı. Bu da işlerin yavaşlamasına neden oluyordu. Hepsiyle birebir görüşmek oldukça güç bir durum." cümleleriyle anlatıyor.
"Biz bu alanı DEAŞ'lılara bırakamayız. Hoşgörüyü anlatmazsak başkaları gelip başka bir şey anlatıyor. Dün bu isim El Kaide idi, bugün DEAŞ, yarın da ASAS olabilir. Önemli olan bu bu zihniyetin kendisiyle savaşmak"
HÜKÜMET PARTİSİ "SEÇMENLERE ANLATAMAYIZ" DEDİ
Demir, Avusturya devletinin cezaevindeki mahkûmların radikalleşmesinin önüne geçilmesi konusunda üzerine düşen görevi yerine getirmediğini de değiniyor. "Şu anda cezaevinde maaş alarak çalışan sadece bir arkadaşımız var. 33 din görevlisi arkadaşımız gönüllü olarak çalışıyor. Şu anda hükümette olan bir partiden yetkililerle bu konuyu konuştuğumuzda bize 'Biz size maddi destek sağlarsak seçmenlerimiz bize ne der' dedi. Devlet her zaman radikalizme karşı adım atılması gerektiğini söylüyor ancak bu konuda cezaevlerinin rolünü ya anlamıyorlar ya da anlamak istemiyorlar" diyor.
Türk din adamı, Avusturya devletinin yetişmiş din adamlarını cezaevlerinde kadrolu bir şekilde çalıştırması gerektiğini, bu konuda Avusturya hükûmetine tavsiyeler sunduklarını anlatıyor.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR