İki kimlik arasındaki denge arayışı

Güncelleme Tarihi:

İki kimlik arasındaki denge arayışı
Oluşturulma Tarihi: Haziran 10, 2008 17:27

Kimi günler bulutlar arasına saklı göstermelik güneşle, kimisinde yağışlı, serin rüzgarlı geçen ilkbahar sonunda nihayete yaz sıcağına kavuştuk. Yaz insanın içini ısıtıyor. Mayıs ile Eylül'ün romantik anıların küllerini eşelemesi, nostalji hayranlarının işi. Bana kalırsa mevsimlerin kralı yaz.

Haberin Devamı

Sıcak geçeceği bildirilen sezonun ilk hafta sonunda bir yakınımın havuz partisi davetine nazlanmadan '' Geliyorum.'' yanıtını gönderdim. Parti fazla kalabalık değil, 40 kadar davetli var. Çoğunu tanımıyorum, bir-iki Amerikalı dışında herkes Türk. Ev sahibi havuz başını işaret ediyor: ''O gruba git, yeniler-eskiler bir arada. Birazdan ben de katılırım.''

Hararetli bir sohbet içinde havuz başındakiler. Lisan İngilizce, konu politika. Aralarında yalnızca biri Amerika'lıya benziyor. Kendi insanlarımızla İngilizce konuşmaya hala alışamadım. Dinleyici olmak da kusur değil ayrıca. Sohbet Barack Obama üstünde. Zenci senatör Kasım seçimini kazanabilir mi? Hillary Clinton'a başkan yardımcılığı teklif eder mi? Bazıları kısa cümlelerle görüş bildiriyor, uzun soluklu biri Demokratlarla Cumhuriyetçilerin dış politikada farklı tutumlarının ayrıntılarına giriyor: '' Mesela İran'a karşı nasıl tutum takınmalıyız?'' Yanındaki başını sallayarak destek veriyor: '' Nüklear silah programını sürdürüyorlarsa tesislerini bombalamamız
şart olur.''

Haberin Devamı

Kulağıma takılıyor bazı kelimeler. İlk soruyu ortaya atan karşılaştığımızda ' Merhaba' dan ileri gitmeyen ilişkide olduğum bir Türk iş adamı. Diğerini bir kaç kez Türk davetlerinde gördüm. Tanışıklığım yok. ''... nasıl tutum takınmalıyız?'' sorusunda 'bombalamamız'da 'biz' zamiri var. 'Biz' derken Türkiye ve Türkleri mi, yoksa Amerika veya Amerikalıları mı kastediyor? İkisinin de sözcük seçiminde yaklaşımlarının ikinci seçeneği yansıttığını sanıyorum.

Havuzbaşı sohbetine katılanlar Türk-Amerika'lı, büyük olasılıkla çifte vatandaş. Bunda eleştirilecek bir şey yok. İnsanların yaşamını sürdürdüğü, geçimini kazandığı bir ülkenin vatandaşlığına geçmesi, üstelik doğduğu ülkeyle bağlarını kesip atmadan ikinci bir kimlik üslenmesi sakıncalı değil. Dikkatimi çeken husus, iki kimlik arasındaki denge. Son zamanlarda izlediğim dernek toplantılarında sunuş ve konuşmalarda Amerikan kimliği ağır basan Türk kökenlilerin sayısının arttığını müşahade ediyorum. Dış politika sorunlarında Washington ile Ankara birdiğeriyle ters düştüğünde Amerika'daki çifte vatandaşlarımız durum değerlendirmesi yaparken 'Biz' dediklerinde acaba hangi kimliği kastetmiş olacaklar?
 
Kişisel kaygım Yeni Dünya'daki Türklerin 'Erime Potası' içinde kaybolmaları. Manhattan Enstitüsü'nün yaptığı bir araştırmada Amerika'ya göç edenlerin giderek artan oranla toplumda eridiklerini ortaya koyuyor. Duke Üniversitesi Doçenti Joseph Vigdor 100 yıl öncesinin göç dalgalarına kıyasla yeni göçmenlerin ülkeye daha süratle asimile olduklarını bildiriyor. 1990 yılında 18 milyon olan göçmen nüfusu şimdilerde ikiye katlanarak 36 milyona yükseldi.

Haberin Devamı

300 küsur milyonluk ülkede yabancı göçmenlerin kökenlerini geri plana itip kendilerini 'Ben Amerikalıyım.'' diye takdim tanıtmaları oldukça alışılmış bir husus. Göçmen deyip de küçümsememek lazım, Amerikalılıklarıyla gurur duyanların kökenlerini verdiğimiz şu küçük tabloya bir göz atın: '' California Valisi Arnold Schwarzenegger, ABD eski Dışişleri Bakanı Dr. Henry Kissinger, Levi's blucinleri yaratıcısı Levi Strauss Alman. Aktris Elizabeth Taylor, komedyen Bob Hope İngiliz, basketbolcu Yao Ming Çin'li, Hakeem Olajuwon Nijerya'lı. Tenisçi Maria Shaharpova, Balet Mikhail Baryshnikov,  ''Lolita' kitabı yazarı Vladimir Nabokov Rus, Müzisyenlerden Neil Young Kanada'lı, şarkıcı Gloria Estefan Küba'lı, Eddie Van Halen Hollanda'lı, Gene Simmons İsrail'li, orkestra şefi Zubin Mehta Hind'li. Atom bombasını geliştiren fizikçi Edward Teller Macar, filozof Khalil Gibran Lübnan'lı, gangster Lucky Luciano İtalyan.''

Haberin Devamı

Bu ünlüler  Amerika'ya göç etmeseydiler şöhret ve başarıya erişebilirmiydiler,ne dersiniz?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!